Bu Blogda Ara

Arşiv

aşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
aşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Aşı’kanlık Sistemi ve Adalet Momenti

 

Aşı'kanlık Sistemi ve Adalet Momenti

Dünyayı kasıp kavuran Covid-19’la daha etkili mücadele edebilmek için sabırsızlıkla beklenen aşı’kanlık sistemine geçişler başladı.

Bütün umutların ve kuvvetlerin tek bir noktada toplandığı bu sistemde aşı,“kol”luk kuvvetlerinin de desteğiyle adeta “bu fakir kardeşinize verin yetkiyi, virüse karşı mücadelede görün etkiyi”, “en az 0.4 mililitrelik bir doz verin, bu iş huzur içinde çözülsün” ve “antikor üretimini bana bırakın” gibi akıl çelici sloganlarla kendine taraftar topladı. Aşıların pahalı olduğu eleştirilerini de “ihtiyattan tasarruf olmaz” vecizesiyle karşıladı. 

Pek çok ülke, gücüne göre aşı tedarik edip uygulamaya koyuldu. Ülkemizde aşı tedariği ve uygulanması süreci, maske dağıtım işine benzemeye başladı. “Bugün başlıyor”, “yarın başlanacak”, “gelecek ay kesin başlarız”, “Mart’a kadar 27 milyon kişiyi aşılarız”, “aşıyı beğenmezsek parasını vermeyiz, anlaşmayı ona göre yaptık”, “50 milyon doz Çin’den, 25 milyon Almanya’dan geliyor”, “ilk aşamada 3 milyon geldi, peyder pey gelmeye devam edecek”, “günde bir buçuk milyon kişiye aşı vurabiliriz”, “10 günde 800 bin kişiye aşı vuruldu” gibi günü kurtarmayı hedefleyen ve çelişkilerle dolu açıklamalar yapılıyor. 

Bizim de millet olarak aklımıza şu sorular takılmadı değil: Türk tipi aşı’kanlık sisteminde bir aşının halk meclisine girebilmesi için yüzde on barajını aşı’ması yeter mi, yoksa yüzde 50 +1 formülü mü geçerli? Bir kısmı Çin’den, bir kısmı Avrupa’dan getirilerek yapılan itti’vac (aşıların ittifakına itti’vac denir, buradaki vac eki aşının İngilizcesi olan vaccine kelimesinden geliyor) başarılı olabilecek mi? Beğenilmezse ödeme yaptırmayacak olan Çin menşe’li aşı kendine çok güvendiğinden mi bunu söylüyor yoksa bu güvenceyi vermezse satış yapamayacağından mı korkuyor? Başka ülkelerin aşıları neden böyle bir teminat vermiyor? 

2020’nin son günleri de olsa aşıların ilk partisi memleketimize geldi. Sağlık çalışanları ve yüksek risk grubundaki kişilerle başlanacağı söylenirken bir de baktık ki ilk parti aşıdan adaleti ve kalkınmasıyla meşhur bazı partililer ve ittifak ortakları da nasiplenmiş. Çin aşısı mevzu-u bahis olunca “Çoğu Derinpek”gillerin fırsatı kaçırması düşünülemezdi tabiî... Hatta bir dönem siyasî mevkilerde bulunmuş olup şu anda kendilerine aktif bir görev verilmeyen ve sosyal medyada trollük yapma peşinde koşan bazı kişiler de aşı olmuş. 

Adalet Momenti

Fizikte, atalet momenti denilen bir mefhum vardır. Kısaca, “bir cismin açısal hız değişimlerine karşı gösterdiği direnç” şeklinde tanımlanır. Konunun anlaşılması için genellikle bir buz pisti üzerinde kendi etrafında dönme hareketi yapmak isteyen patenci örneği verilir. Patencinin kolları yanlardan vücuduna yapışık veya başınının üstünde yukarı kaldırılmış (dönme eksenine yakın olacak şekilde) olduğunda dönme hızı, kolları veya ayaklarından birini yanlardan yere paralel olacak şekilde açarak yaptığı dönme hızından daha fazladır. Bir partinin, merkezine yakın noktalardaki kişilerin “aşısal” hızlarının büyümesi de “adalet momenti” ile alâkalıdır. 

Kuvvetin döndürme etkisi anlamına gelen moment, adalet ile birlikte kullanılınca kuvvetli olanın adaleti kendine doğru döndürmesini ifade eder. Adalete moment kazandıran kişi, muhalifi olan siyasetçilere, işine gelmeyen şeyler söyleyen veya yapan akademisyenlere, avukatlara, doktorlara, mühendislere velhasıl kafasını bozan herkese ve her şeye aklına gelen her türlü hakareti rahatlıkla sıralayıp, onları işbirlikçilik, hainlik, teröristlikle suçlayabilir. Hakaret ve suçlamalara maruz kalan taraf onu mahkemeye çoğunlukla veremez, verse bile adalet momentçisi ifade hürriyetini ve eleştiri hakkını kullanmıştır, dâvâ hemen düşer! Meselâ bir bakanın bir gazeteciye “alçak” ve “uşak” demesi eleştiri hürriyeti kapsamında değerlendirilip, aynı bakana “kel” demek suç sayılabilir. 

Muhalif siyasetçi ve gazetecilere yönelik hakaret ve tehditler bir yana, yaralamaya kadar varan saldırıları/linç girişimlerini “tepkisel” diye vasıflandırarak önemsizleştirip, “bunu hak edecek ne yaptık diye kendilerini sorguluyorlar mı?” derken, kendileri ve yandaşları için edilmiş en ufak imalı iğnelemeleri dâvâ konusu yapıp cezalar yağdırmak... İşte bunlar, hep “adalet momenti” eksenli bakış “aşı”sının tezahürleri...

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/asi-kanlik-sistemi-ve-adalet-momenti_535733

Çoktur Aşı’m, ağrısız başım...

Orhan Doğan karikatürü-Çoktur aşım, ağrısız başım....

 

Değerli kardeşlerim,

2021 yılına mükemmel haberlerle giriş yaptık. Adını anmak istemediğim önceki yılın bitmesine çok az bir süre kala, asgari ücrette yaptığımız artışı duymuşsunuzdur. Artış diyerek mütevazi bir şekilde bahsettiğime bakmayın, muhteşem bir zam, hatta zamm-ı muaz’zam! Sene rakamı ile uyumlu olması için yüzde 21 oldu, güzel oldu. Enflasyon kaç çıkmıştı, yüzde 14 falan... Yedi düvelin kıskandığı bu yedi puanlık fark, vatandaşlarıma helal u hoş olsun. Hatta, hemen bir marş yazdım ben onlara:

“Hoş geçinişler ola, mavi yakalı paşa

Asgari ücretli maaşınla çok yaşa

Zam zam zam... ileri, ileri hep ileri

Dönmez geri, senin asgari”

Tabii şu da var, asgari ücrete ne kadar zam yaparsanız yapın, belli kesimler memnun olmayacak ve hep daha fazlasını isteyecektir. İşverenlerin bazıları da zammı fazla bulacak ve maliyetleri yükseldiği için şikayet edecek. O yüzden biz Hans’ın George’un ne dediğine bakmadığımız gibi malum lobileri de kaale almayacağız, bildiğimiz gibi yapacağız.

Her sene, yılbaşında pek çok şeye zam gelir, onları da sanki biz icat etmişiz gibi davranıyorlar. “Kaşıkla verip kepçeyle alıyorlar” yaygarası koparıyorlar. Elektrik, doğalgaz, benzin zaten dövize endeksli, onlar yılbaşı olmasa da zamlanabiliyor, bizimle alakası yok. Köprü, otoyol ücretlerine zammı biz yapmıyoruz ki, onları işletenler yapıyor. Sonra, gelir vergisi dilimleri nasıl artırıldı, tabii ki enflasyonun 5-6 puan altında, yüzde dokuz civarı bir şey. Yaaa, gördünüz mü, her şey vatandaş için.

Bir diğer müjdeli haberimiz de aşılarla ilgili. “Bunlar aşı alamaz, alsa da getirtemez” diyenlere inat, aşıların ilk bölümünü teslim aldık, hamdolsun.

Kıymetli hemşehrilerim! Her konuda olduğu gibi, aşı meselesinde de herkesi memnun etmek mümkün değil. Aşılara, çok büyük bir misyon yükleyip, aşı gelince bütün dertlerimizin biteceğini düşünenler var. Aşı sayısını yeterli bulmuyorlar, nereden aldığımıza karışıyorlar, neden gecikti diye ensemizde boza pişiriyorlar, biz ne zaman alacağız diye kavgaya tutuşuyorlar. Ya, hayırdır, bu neyin tel’aşı? Bir sakin olun, hepinize yetecek kadar aşı var, geliyor işte parça parça. Bak ben çok üzüldüm, çok üzüldüm. Böyle kavga olmaz, gelin ön tarafa ben size birer tane vereyim. Eyvah eyvah… Ben sizin hepinize aşı vereyim, neden kavga ediyorsunuz, ayıptır.

Yok, aracı firma mı getiriyormuş, ne kadar komisyon alacakmış, bu firmayı kim, nasıl seçmiş... Ne kadar ayıp... Bu dedikodulara, şairin dediği gibi cevap vereceğim:

“Kesik enjektör biçilir mi?

Aşılar sıcak seçilir mi?

Aracı firmadan geç diyorlar

Distribütorsüz, gümrükten geçilir mi?

Aman desinler desinler, aracılar taş mı yesinler?

Falancası aşılara aracı oldu desinler

Aman, ben yandım yandım yandım yandım

Çin’lerin memleketinden aşılar aldım”

Bütün aşılara toptan karşı olanlar var, aşılarla insanların uzaktan takip edileceğini düşünüyorlar. Çip mi ne takılacakmış... Hatta, bazıları virüsün bir proje olduğunu, aşıyla ilaç şirketlerinin ekonomik vurgun yapacağını ve insanları kendilerine bağımlı hale getireceklerini iddia ediyor. Bu kesim, aşı vurdurmayı reddediyor, insanları da aşı olmamaya çağırıyor.

Tabii ki, aşı olmak ya da olmamak insanlara kalmış. Ancak bilinmelidir ki, aşı olmayan insanların vatan haini olduklarını söyleyenler var. Aşı olmayana kız verilmeyecek, otobüslere alınmayacak hatta bisiklete binmesi bile yasaklanabilecek diyorlar. Biz ne yapacağız, kısa enjektör, uzun enjektör ve bedelli aşısızlık alternatiflerini de siz değerli vatandaşlarımıza sunacağız, tercih size kalmış...

Link:  https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/coktur-asi-m-agrisiz-basim_534562

Kesin “Bill”gi, Yayalım!

 

Kesin “Bill”gi, Yayalım!
“Çip çip çip çedene de, çip takalım her bedene”

Bill Gates adını duymuşsunuzdur. Adamın soyadı olan Gates dilimizde kapılar anlamına geliyor, sahip olduğu işletim sistemi Windows da pencereler. Yani “kapıdan kovsanız pencereden girerim, her türlü evinize damlarım” demek istiyor bence.  İşlerini büyütürken, vizyon cümlesi “her eve bilgisayar” şeklinde idi, adam daha açık nasıl ifade etsin yani... Hele şimdilerde bir “Windows insider” programı var ki, o da içeriden demek, evlerimize çoktan girdi, içeriden yayın yapıyor bile...

Küçükken arkadaşları onu “Biliş” diye çağırırlarmış. Adama “N’aber Biliş’im?” diye diye, çalıştığı koca sektörün adı bilişim sektörüne dönüşmüş, iyi mi... Bilişimin ebced’i diyebileceğimiz, her bir karakterin bir sayı karşılığı bulunan ASCII kodlarına baktığımızda “Bill Gates III” ismindeki harflerin sayı karşılıkları toplamı 666 ediyor ki, batı kültüründe 666 şeytan sayısı olarak bilinir!

Microsoft olarak bilinen şirketinin asıl ismi mikropsoft. Dünyaya mikropları salıp salıp insanları hasta ediyorlarmış. Tam bir “virüs attım havaya, insanlar düştü karantinaya, 15 ülke kandırdım, bir şişe lavantaya” durumu yani. “O kadar da olmaz” demeyin, “virüs, mikrop, ağrı, sızı arkasında komplo teorisi aranır mı?” diye düşünmeyin. Geçen hafta dişim aniden iltihaplandı ve kanal tedavisi yaptırmak zorunda kaldım. Şahsen, diş güçlerden şüpheleniyorum. Dişlerin kesici olması ve emirin demiri kestiği bilgisi üzerine düşünürken aklıma Katar Emiri geldi ve “Kanal Diştenbul” ismini verdiğim kanalımı Katar’a satmaya karar verdim.

Mikropsoft’un maksadı, virüs salgını sebebiyle evine kapanan insanları, geliştirdikleri teknolojilere mahkum etmek. Zira; evden çalışma, elektronik ticaret ve uzaktan eğitim hep “Bill’gisayar” tabanlı. Bütün talebeler “dijitalebe” oldu. Eskiden Nasrettin Hoca’dan akıl dolu dersler ve eğlenceli, nükteli fıkralar dinlerdik, şimdiki çocukların bilgi ve eğlence merkezi “tablettin hoca”lar olmuş. Anneler bile bebeklerine ninni söylemekten vazgeçmiş, internetle u’youtube duruyorlar. Eskiden leb demeden leblebiyi anlayan çocuklar vardı, yeni nesil lep demeden “leptop” istemeye başladı.

Şimdilerde  Bill Gates, adeta “çip çip çip çedene de, çip takalım her bedene” türküsü eşliğinde aşı çalışmalarına destek veriyor. Hedefi, bütün insanlara çip takarak, onları kendisinin dijital kölesi haline getirmek. Hatta, abartıp şu şarkıyı söylediği rivayet ediliyor:



“Bu akşam içinde çipim var

Haince planlandı aşılar

Ağlamak istiyorum, haykırmak istiyorum

Bu akşam içinde çipim var!

 

Aşılar, aşılar, çipler sayesinde canlandılar

Aşılar, aşılar, insanları sisteme bağlattılar! 

 

Aşıdan uzak durma ne olur

Bu çipi sensiz taşıyamam

Artık bende olmasa bile

Bilgilerini okumadan yaşayamam

 

(Uzaktan)Yüzünü görmeliyim

Sesini duymalıyım

Aşıları aktif etmeliyim

 

Takacağı çiplere Windows işletim sistemi yükleyecekse yandık demektir. Windows, 7’sinde neyse 70’inde de o olur çünkü. İçimizdeki çipin Windows tabanlı bir sistemi olduğunu düşünsenize: Durmadan güncelleme yapmak ister ve saatlerce süren güncelleme işlemi boyunca bizi dondurur. Sonra hiç beklenmedik bir zamanda anlamsız bir hata mesajı çıkar ve bize mavi ekran verdirtir. İyi tarafından bakarsak, hepimizi Şirin Baba’ya dönüştürür ve şirinleri görmek için uslu çocuk olmamıza bile gerek kalmaz.

Kesin Bill’gi, lütfen yayalım! Özellikle Facebook ve Whatsapp gruplarında yayalım. Yalnız, “yayalım” ricasını duyup “yay alım” şeklinde anlayanlar lütfen teklif vermek için başvurmasın. Alım olursa, ihale işininin okunu-yayını çıkaran meşhur beşli çete haricinde kimseye fırsat verilmeyecektir, böyle biline...

Link:  https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/kesin-bill-gi-yayalim_533401

Öne Çıkan Yayın

M'Ako Ağa

  M'Ako Ağa M’Ako Ağa, sıra sıra selvilerin dizildiği bölgenin hemen aşağısında, yeşil yeşil çamların arasında kalan sinemada gösteril...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: