Bu Blogda Ara

Arşiv

belediye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
belediye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mutfak Konuşması


Mutfak Konuşması

2019 yılı belediye ve muhtar seçimleri Allah’a şükür bitti. Daha doğrusu, milyonlarca vatandaş olarak biz vazifemizi yaptık ve seçme kısmı bitmiş oldu ama sınıflandırmanın hala devam ettiği yerler var. Çünkü hükümet efendimiz, daha önce kendisinde olup 2019 seçimi sonunda farklı partiye geçen belediyelerin olduğu yerlerde sonuçlara itiraz edip oyları yeniden saydırma yoluna gitti. Yeni oy veren olmadığı halde tekrar tekrar sayım yapıldığında oy sayılarının değişmesi de ilginç doğrusu. Korkarım İstanbul’da milattan önceki dönemden kalma oylar da bulacaklar bu gidişle: “Başkanım, üzerinde D.Roma yazan oy bulduk, kime yazalım?” “Hmmm, Yıldırım’a yaz!” Tekrar sayımlarda oy yerine adayı artırıp kazanan aday olarak “BinbeşyüzAli” açıklamazlar inşallah... Adam zaten yorgun görünüyor, üstüne bir de İstanbul aşkı bindirdiler, o kadar yükü kaldırması zor olur. Kendisine şu şarkı sözünü göndermek istiyorum:

“Geçti sevdalarla ömrün, ihtiyâr oldun bugün
Ak pak olmuş saçlarınla bî-karâr oldun bugün”

KİM KAZANDI?

Neyse, kesinleşen sonuçlara bakığında herkes kazandığını söylüyor. Muhalefet kazandığı belediye sayısını ve oylarını artırmış, iktidar ve yavrusu toplamda en yüksek oyu almış. En çok belediyeyi iktidar kapmış. “Yahu, bunlar birbiri ile yarışmıyor muydu, nasıl herkes kazanıyor? Kazanan sayısı kadar, illa ki birilerinin de kaybetmesi gerekir” düşüncesi akla geliyor. John Nash’in meşhur “oyun teorisi” uygulanmış olabilir ya da birileri kayıplarından bahsetmeyi sevmiyordur belki.

Bu seçim önceki belediye seçimlerinden farklıydı. Bazı partiler ittifak yaptı,  ama öyle milletvekili seçiminde olduğu gibi değil. Sadece belediye başkan adayları yok, belediye meclisi üyeleri var bir de. İttifak partileri bazı yerlerde bu listeleri ortak hazırladıkları için ortaya karışık bir liste çıkmış oluyor. Bu listenin aldığı toplam oy içerisinde kimden ne kadar oy gelmiş bilmek mümkün değil. Toplam rakamlar söylenip o rakamların kendi etkisi ile oluştuğunu iddia etmek hem doğrulanması hem de yanlışlanması zor bir durum. 

MUTFAKTAN SESLENİŞ

Kimi balkon konuşması yaptı, kimi rüzgarların hiç dinmediği ve yıllardan beridir hiç kullanma ihtiyacı hissetmediği balkonu kapatıp siyasetini salona hapsettiği için anca salonda konuşma yaptı. Hangisine baksak “sadece biz değil millet kazandı” diyor. Biz de millet olarak madem kazandık, bir konuşma yapmak hakkımızdır. Yalnız, bizim balkonumuz yok, mutfak konuşması yapacağız:

Ey ehl-i siyaset! Mutfakta yangın var! Seçim sonrası pazara uğrayanınız oldu mu hiç? Zamlanmış fiyatları gördünüz mü? 

Enflasyon rakamları açıklanıyor, son birkaç aydır hep %20 civarı olmasına dikkat ediliyor. Neymiş, %20… Anadolu çocuğu “yir” mi bu numarayı? Pazar alışverişinde cebimizden çıkan paralar, geçen seneye göre neredeyse iki katına çıktı!

Vatandaşın sebze için sıraya girmesi değil, saraya girmesi varlık göstergesidir. Varlık tanımlarınızı gözden geçiriniz. Refah seviyemiz yükseldiği için et fiyatı artmıyor, et fiyatlarının artışı refahımızı düşürüyor.

Elektrik, su, doğalgaz ve akaryakıta gelen zamlar mutfak yangınını daha da körüklüyor. 

Patatesi ve soğanı ithal ediyoruz, hem pahalı hem de çürük çarık ürünler geliyor. Yerli üretim de yara alıyor. Parayı betona gömmeyip üretimi teşvik için kullansaydınız böyle sıkıntılaımız olur muydu?

İtibardan tasarruf olmaz diyerek su gibi para harcıyorsunuz. Bize gelince vergiyi tabana yaymaktan ve kemer sıkmaktan bahsediyorsunuz. Devlette israfın önünü kesin ki bizim sıktığımız kemerler işe yarasın. Para saçarak gelecek itibarın kalitesi ve bekası tartışılır ama itibarı olan her durumda para bulur. Dünyanın en yüksek faiz oranını vererek dış borç alıyorsak kendisinden tasarruf etmediğimiz itibarımız ne durumda? 

Seçim sonuçlarının halka duyurulmasında tekel olan devletin haber ajansı, işine gelmediği zaman veri akışını kesebiliyor. Biz de kendisine giden vergi akışını istediğimiz zaman kesebiliyor muyuz?

Başka sorum yok, sanık ve sandık sizindir...

Seçim Şarkıları 2019

Seçim Şarkıları 2019



Seçim ŞarKıları

NOT: Bu sayfada yer alan şarkı sözleri ve kişiler temsilidir, hayal ürünüdür, uydurmadır ve bir de neydi, hah.. parodidir...

Ekre Mimamoğlu Seslenişi:

Say yıllara, bunu say vedalara
Yaz, tükenen oylarının en sonuncusuna
Vurdumduymaz tafralarla şehri donattığın
Teşekkür afişlerine

Bastın, faka bastın, beni fazla hafife aldın
Sustum diye, yuttum diye “oh be, uyuttum” sandın
Çantada keklik sandın da, bak sen açıkta kaldın!
(Emel Müftüoğlu’nun Say Yıllara adlı şarkısından arak)

Binali Bey’in cevabı:
(Sezen Aksu’nun Yalnızca Sitem adlı şarkısı ile azıcık oynanmıştır, fazla değil, siz de göreceksiniz zaten)

Vurgun yemiş Binali
Gönlüm tutuldu aşka
Ciğerimden yanıyorum ben
Bu defa başka

Doymadım doyamadım
Saymalara oyu ben
Binali koyamadım
Mimamoğlu yerine 

Saymadım sayamadım
Bütün geçersiz oyları
Ne inkar ne itiraf
Bu yalnızca sitem

Bir Garip Seçim-i “Beka”diye...


Bekadiye

Malum, önümüzdeki günlerde bizi bekleyen bir seçim var ama seçilmek için sıraya girenler ve onları seçtirmek için uğraşanların hareketleri ve sözlerinin garipliğinden midir bilmiyorum vatandaş seçim havasına pek giremedi galiba. En azından ben giremedim ve etrafımda pek çok kişide aynı halet-i ruhiyeyi hissedebiliyorum. Son 4-5 yıldır bazen seneyi doldurmadan yapılan seçimler, her seçimde dozu gittikçe artırılan hamaset, körüklenen düşmanlık ve kutuplaşma, kürsülerden meydana indikçe şiddete dönüşen nefret, bir önceki seçimin foyası çıkmış yalanlarının yeniden halka yedirilebilmesi için daha büyüklerine tevessül edilmesinin lüzumu ve siyasilerin bu ihtiyacı karşılamak konusundaki mahareti, insanların akılları ile dalga geçer gibi, siyasilerin kendileri ile çelişen ve günübirlik değiştirdikleri politikalar-duruşlar-sözler seçim konusundaki hislerimizi köreltmiş olabilir. 

Önceki Seçimlerden Farkı ne?

Mahalle ve köy muhtarlıklarına yetişebilmesi mümkün olmadığı için oralara el atamayan ve fakat büyükşehirler başta olmak üzere şehir ve ilçe belediyeleri için günde bazen üç-dört farklı yere çalışmalara giden bir cumhur reisi var ki Evren zamanında bile böylesine rastlanmamıştır. Madem her yere bu kadar hırsla gidiyor ve oy toplamaya çalışan partilileri “Erdoğan için oyunuzu istiyoruz” diyorlar, belediye başkanlığından il genel meclisi üyeliğine, muhtarlıktan ihtiyar heyeti azalığına kadar ülkede mahalli idareler seçimi ile seçilebilecek ne kadar makam varsa bütün il, ilçe, mahalle ve köylerde partisi adına Erdoğan aday olabilseydi keşke. Seçildiği bütün makamlar için daha sonra kendisi adına temsilci atayabilirdi pekala. 

Çöpleri toplama, sokakları süpürme, su dağıtımı, ulaşım hizmetleri gibi görevlerin üstlenileceği makamlar için yapılacak seçimlerde işsizlik, genel ülke ekonomisi, dış politika ve terör gibi genel konularda vaatlerin veriliyor olması cidden garip. Ya, insanların gözlerinin içine “beka beka” söylenen uçuk sözler? 

“20 bin teröristi işe alacaklar”

“6 yaşındaki çocukların eline silah verip sokağa salacaklar”

“PKK'lılar telsizden 'Bütün güçler birleşmelidir' diye anons geçiyorlar” (“PKK, oy verilmesi gereken partiler ve Türkiye’de kurulması gereken ittifaklar hakkındaki görüşleri gibi bütün stratejik planlarını telsizden mi bildiriyor? Diyelim ki öyle, bütün telsiz konuşmalarını dinleyebiliyorsanız neden terör eylemlerine mani olmuyorsunuz?” gibi soruları akla getirmiyor değil...)

“Bize vereceğiniz oylar ahirette berat belgeniz olacak”

“Bize oy verdiğiniz için size ahirette hesap sorulmayacak”

“Yanlış fikirde olanları ikna edin. Emin olun bu bir ibadettir, her şeyden daha makbul bir ibadettir” (Toplanan kalabalıktan kapı kapı dolaşmasını talep eden AKP’li yönetici)

“31 Mart'ta Ak partiye ve Erdoğan'a oyunuzu verin cennetin anahtarı cebinizdedir”

“Ekmek verdiğimiz insanlardan oy dilenmeyiz. Ekmek verdiğimiz insanlar, kurumlarımızda çalışan insanlar. Belediyelerimizde, hastanelerde çalışan insanlar buraya gelmiyorlarsa gelmesinler, davamıza karşı bayrak sallarlarsa, başkaların safında bize diş gösterirlerse ertesi günü kendilerini olması gereken yerde bulurlar”

Bunlar, basında çıkmış olan konuşmalar. Dini duyguların siyasi maksatlara alet edilmesi eleştirileri karşısında bir AKP’li vekil de şöyle demiş: "Neden kullanmayayım ki arkadaşlar? Sen de kullan. Din benim tekelimde olan bir şey değil. AKP'nin tekelinde olan bir şey değil. Bunu herkes kullanabilir" 
 
Beka Meselesi

Beka meselesi, muktedirler ittifakı tarafından ortak geliştirilmiş bir şey olsa da en çok diline dolayan iktidarın sureten muhalefette görünen ortağı oldu. Beka meselesinden son bahsedişinde Millet İttifakını oluşturan parti temsilcilerinin (gerçekte bu ittifak bu seçimde bu partilerden oluşmuyor) isimlerine vurgu yaparak hepsinin beş harften oluştuğunu ve esas tehlikenin de bu olduğunu söyledi. Beş harf için beş karakter de diyebiliriz. Bu durumda Beka: Beş Karakter diyebiliriz. Haftaya da “beş şer güç” diyeceği isimlerin zalim Beşşar Esed taraftarı olduğu bilgisini verebilir, ya da ne bileyim, birilerine özenip “Türkiye beş karakterden büyüktür” falan diyebilir, malum, kendisi ince hesaplar adamıdır...

Öne Çıkan Yayın

“Özeleştirme” İdaresi Başkanlığı

Yiğit Özgür Karikatürü   İktidar partisine oy verdiğini bildiğimiz hayali bir dostla seçim öncesi yapılmış bir muhavere: Ülkenin gidiş...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: