Bu Blogda Ara
Arşiv
pazarola etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
pazarola etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Askıda Banayasa
Şahsıma ait Benokrasi treninin Banayasa isimli lokomotifini satışa çıkarmış bulunuyorum.
Korkmayın, benokrasi şimdilik kalacak, gideceğimiz yere tam varamadık henüz. Yolun aşağı doğru eğimli gittiğinin farkındasınızdır. Lokomotif, motor freni sebebiyle bu noktada bize yükten başka bir şey değil. Boşa bıraksak, tren daha hızlı gider yani.
Öncelikle, Rabbim Kemal Gözler’den saklasın, Banayasa az kullanılmıştır, tertemizdir. Full artı full AKsesuarlıdır. Yürütme aksamı son derece “muhayyer”dir (insan gerçekten hayret ediyor). Kelimenin tam manasıyla söylemek gerekirse, dosta gider. Düşmana da gider yapmaya yarar. Yürümesi için raya ihtiyaç duymaz, her yolda gider. Ray bana bir eğlence medet! Değişeni az olmakla beraber, Allah sizi inandırsın, hep orijinal parçalar kullanılmıştır. Bakımları hiç ihmal edilmemiştir. 2023 yılına kadar muayenesi yoktur.
Son bakımlarında neler yapıldı?
Dış bağlantıların olduğu kısımlardaki cuntalar yeni değiştirildi. Basama ile mekanik bağlantı arızaları giderildi, artık tek direksiyonla basama ve yürütme kontrolü yapılabilir hale geldi. Buna torklar birliği denir. Yargıratörü yenilendi. Modifiye yargıratör sayesinde, deyim yerindeyse egzoz bağırmaya başladı. İsteyen ustasını alıp öyle gelsin diyeceğim ama her usta da anlamayabilir bunu, arıza sanabilir. Egzozdan bahsetmişken, öyle güçlendi ki –afedersiniz- atlet tıkamaya pabuç bırakmaz. Atletik yapılı veya zinde kuvvetler durduramaz artık. Çok havalı bir sesi var, gürültüden hoşlanmasanız bile uzaktan sesinin çok hoş geldiğini bilmenizi isterim.
Balans ayarı 1997 yılında yapılmış olup, milim sapma yaptığı görülmemiştir. Önceden manuel olan vites kaldırıldı, artık otomatik bir vitesi var. Yeni vitesi ile o kadar hızlı çalışıyor ki inanamazsınız. Milli marş motoru hiç teklemez, anında devreye girer ve motorda ateşleme yapar. Üzerindeki boyalar keyfe keder değiştirildi, kaza yaptığını falan düşünmeyin. Önceden parlement mavisi renkteydi, şimdi kızıl elma renginde. Baskı-balata takımının özellikle baskı tarafı güçlendirildi. Yağını suyunu da sağolsun bizim arkadaşlar hiç eksik etmezler. Banayasamızda medeni yağ kullanılmaktadır. En kaliteli yağ markası bildiğiniz gibi Medyağ. Biz de yağı hep oradan temin etmekteyiz, başka yağı hayatta koydurtmam.
Takas düşünmüyoruz, lütfen ciddi alıcılar arasın. Alacaklara şimdiden hayırlı olsun. Dosta gider demiştik, Kırım-Kongo, Uganda, Cibuti, Ruanda, Somali... Sözüm size; arabaya taş koydum civanlarım, ben bu yola baş koydum. Sizi alacak diye civanlarım, satış ilanı koydum. Ama görüyorum ki, sizde de alacak güç yok. Ne yapalım, satamıyorsak askıya koyarız, ihtiyacı olan biri alır artık... Askıda banayasa kampanyamız başlamıştır!
Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/askida-banayasa_520606
Alaturkorona Tedbirleri
Her ülke, corona virüsü ile olan imtihanını farklı
şekillerde yürütmeye çalışıyor. Kimi ükelerde virüsten bahsetmek yasakmış,
gözlerini kapatınca virüsün de yok olacağını zannediyor olmalılar.
Kimisinde “sürü bağışıklığı” denen,
“saldım çayıra, mevlm kayıra” yöntemi takip ediliyor. Bunun anlamı şu:
“Önlemeye çalışsak da, nasıl olsa çoğu kişiye bulaşacak, her gün öleceğimize
bir kere ölelim. Bırakalım giden gitsin, kalan sağlar bizim olur. Sağ çıkmayı
başaranlar bağışıklık kazanacağı için bir daha virüs bizi etkilemez” Bunların
tersine, çok sıkı tecrit uygulayıp hayatı insanlara zehir eden yerler de var.
Bazıları bilgi sistemlerini kullanarak virüsü takip etmek
suretiyle önleyici çalışmalar yapıyor. Kendisinde virüs tespit edilen kişinin
dijital izlerini(cep telefonu sinyalleri, kredi kartını kullandığı işyerleri gibi)
takip ederek kimlerle temas kurduğunu belirleyen ve o kişileri en yakın sağlık
kuruluşunda test yaptırmaya çağıran ülkeler var. Hatta teste gidemeyecek
durumda olanların ayağına overlok makinesi hızında test ekibi gönderiyorlarmış.
En başarılı görünen ülkelerin sırrı da iyi takip ve çok test...
Bizde durum nasıl?
Her yöntemden biraz biraz alınıp, ortaya karışık bir şey
uygulanıyor galiba. Buna kısaca “alaturkorona tedbirleri” diyebiliriz. Virüsle
mücadelede atılan yanlış adımları eleştirmek, halkı infiale sevk ettiği iddiasıyla
suç sayılabiliyor. Virüsün hafta içi ve mesai saatlerinde bulaşabileceğine
inanmayıp haftasonu ve resmi tatillerde sokağa çıkmayı yasaklıyoruz. Ekonominin
çarkları dönsün istediğimiz için çalışanlar serbestçe dolaşıyor ama 20 yaş altı
ve 65 yaş üstü evde hapis. Çalışmak için dışarı çıkanlar da akşama evde hapis
olanların yanına geliyor. Al sana bir sürü bağışıklık! Normalleşme havasına
erken girildi. AVM’ler, berber ve kuaförler açıldı ama camiler tehlikeli olduğu
için yasak. Maskesiz bazı yerlerde bulunulamıyor ama maskeye erişim yılan
hikayesine döndü. Vatandaş artık türkü ile maskeye seslenir oldu:
“Biz bu
pandemide buluşacaktık
Bahar geldi
geçti, sen gelmez oldun
Demiştin
SMS’le, kodla gelecektin
BizBizeyeteriz
SMS’leri geldi, sen gelmez oldun
Maskem! Gözlerim yolda, beklerim ama, sen gelmez oldun”
Satış nedir, nasıl
yapılır?
Alınan her kararı anında alkışlayıp ölümüne savunmak
durumunda kalan yardakçılar çok fena savruluyorlar. Sokağa çıkma yasağı
gelmeden önce yasak getirilmesi gerektiğini savunanları yerden yere vuran ve
“sokakları boşaltıp darbeye zemin hazırlayacaklar” teranelerini diline dolayan
tezvirat makineleri oldu. Emniyet, sokağa çıkma yasağının gündemde olmadığını,
bunu dile getirenler hakkında gerekli işlemleri yapacağını duyurdu. İki gün
sonra ilk yasak ilan edilmesin mi, bu sefer bütün marketler kapandıktan sonra
ve yürürlüğe girmesine iki saat kala ilan edilen yasağın paniğiyle ekmek, su
almaya çıkan insanlarla dalga geçtiler. Dahiliye servisi gibi cahiliye
servislerinin açılması gerektiğini söylediler!
Bir soru üzerine, Cumhurbaşkanı sözcüsü ve başdanışmanı
İbrahim Kalın maske satışlarının kesinlikle söz konusu olmayacağını söyledi. Çok
geçmedi, iki gün sonra maskelerin belirli yerlerden satın alınabileceği
açıklandı. İktidar, en iyi yapabildiği “satış” işlerine son sürat devam ediyor.
Destekçilerinin ise Organize İşler filmindeki gibi kafasında iki soru işareti var:
Satış nedir, nasıl yapılır?
“MaScary Movie”
Ülkemizde, her zaman olduğu gibi herşey çok iyi gidiyor,
hamdolsun. Bütün dünyayı etkisi altına alan malum virüs neredeyse bizi teğet
geçiyor, süreç çok iyi yönetiliyor çünkü. Ekonomi dersen tıkırında. En kötüyü
geride bıraktık. Haberiniz yok mu? En kötüyü bırakın, kötüyü dahi ne zaman
gördük hiç bilmiyoruz, farkında olmadan geçip gitmiş bile. Allah bilir, tünele
girdiğimizi de görmemişsinizdir... Ama korkuya hiç mahal yok, çünkü tünelin
sonunda ışık görünmeye başladı.
Telefonla konuşurken sizde de oluyor mu bilmiyorum, birden
karşıdan ses kesik kesik gelmeye başlar. Karşıdaki de tünele girdiği için
telefonun çekmediğini söyler. Her nasılsa, bu sözü net olarak duyulur. Biz de
şimdi tüneldeyiz ya, bizi çekemeyenler oluyordur haliyle. Belki de
çekemeyenler, bizi tünele sokuyordur, bilemiyorum! Ne zaman işler yolunda
gitse, dikkat edin, birileri bir şeyler yapıyor. Tam olarak kim bunlar ve ne
yapıyorlar bilmiyoruz ama... Dünyanın en güçlü ülkeleri küçülme beklerken biz
büyüme hedeflerimize doğru adım adım yaklaşıyorduk. Fiyatlar yüzde elliden
fazla artsa bile enflasyonumuz yüzde onlu seviyelerde kalıyordu. Hemen dış
kaynaklı saldırı ile Dolar’ı yukarı çektiler! Sadece dolarla kalsalar iyi,
Tayland Baht’ını bile bizim paraya kafa tutar hale getirdiler.
Ne yapsalar boş; bize diz çöktüremeyecekler, milletimizi
bölemeyecekler, ezanı susturamayacaklar! Maddi ve manevi donanımlıyız. Temel’e “dış
mihraklar size karşı birleşti, ne yapacaksınız?” diye sormuşlar, “biz ülke
olarak hep 50 komşumuzu götürdüğümüz için bizi etkilemiyor, listemiz
hazır” demiş.
Korona meselesinde de normalleşme adımları atıyoruz, çok
olumlu. Avamın rağbet ettiği AVM’leri açıyoruz yavaş yavaş. Ama sakın ola ki,
siz oralara “normaldiya” çıkarması yapmayın, evde kalın. Zaten maskesiz
gitmeniz yasak, maskeler de öyle herkese kolayca ulaşmadı, hele bir sorun
niye... Ligler de başlıyor, sosyal mesafeye dikkat ederek oynarlar artık
maçları. “İşyerleri açılacak ama kimse gitmezse nasıl iş yapacaklar, eve ekmek
nasıl götürecekler, bu nasıl normal?” demeyin, cana geleceğine normala
gelsin... Üniversite sınavının tarihi öne çekildi diye tatava yapanlara
soruyorum, turizmciler taş mı yesin? Hem öğrenci kardeşlerimiz üzülmesinler,
baraj puanı aşağı çekildi. İttifaklara da izin verilir belki, daha güçlü bir
üniversite için ben varım, sen de var mısın kardeşim?
Bu kadar müjdeli haber yeter sanırım. Şimdi size bir filmden
bahsetmek istiyorum. Adı “MaScary Movie”. Maskeli bir korku filmi anlamında,
“mask” ve “scary” kelimelerinin birleşiminden oluşmuş ismi. Filmle ilgili
bilgiler şöyle:
Yönetmen: Kentin Karantinosu
Oyuncular: Pandemi More, Balon Mask
Ayem-dibi puanı: Kazandibi kadar tatlı bir film, puanı da
8.6/10
Pandemi birden ortaya çıkar ve Balon Mask, maskeli bir balo
düzenler. Baloya katılmak için maske takmak zorunludur ancak maske bulmak
zordur. Çünkü balonun sahibi, maske dağıtım işini kendi lütfu gibi göstermek
ister ve derhal maske satışını yasaklar. Herkesin evine ücretsiz maske
geleceğini duyurur. Tebaa bunu alkışlarla karşılar. Gergin bekleyiş sürerken
pek çok kişiye maske ulaşmaz. Balon, oturduğu siteye bizzat başvurulmasını
ister ama nafiledir, yine maske dağıtımı düzgün yapılamaz. Baloya gidememe
korkusu herkesi sarmıştır. Sonuçta maske satışı serbest bırakılır ama acaba
tebaa maskeye ulaşabilecek midir? Filmin sonun buraya yazmayacağım, en iyisi
filmi seyredip heyecanını öyle hissedin.
Katıldığı festivallerde “AK-Ademî” ödülü alan film, maske
dağıtımının her aşamasında en doğru kararın verildiğini savunan
eleştirmenlerden tam not almıştır. İyi seyirler...
Diyanet’in Söylemedikleri...
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Cuma hutbesi etrafında
pekçok tartışma döndü. Tartışma dediysem öyle müzakere ve laf atmalarla
kalınmadı, bazı BARO’lar dava açtı, dava açan BARO’lara dava açıldı.
Tartışılan hutbede zina ve eşcinsellik konusundaki hükümler
hatırlatırlatılarak hastalıklara sebebiyet verdiği ve nesli çürüttüğünden
bahsedilmişti. Konuya nerden gelmişti derseniz, hemen öncesinde Coronavirüs’ün
sebebinin pislik ve kirlilik olduğu söylenmiş ve insanlar taharete önem vermeye
davet edilmişti.
Başkan Ali Erbaş şahsında aslında Diyanet kurumunun
söylediği şey dini hükümleri hatırlatmak nev’indendir ve hükümler tartışılmaz.
Ancak hatırlatılan hükümler, sadece, kendisinin memuru bulunduğu hükümetin
siyasi menfaatleri isitkametinde gidiyorsa, hatırlatma zamanı ve muhteviyatı
tartışılabilir. Siyasi olarak yanlış atılmış adımlar neticesinde gelişen ve
muhtemelen yine siyasi olarak çözülebilecek meselelerde, askeri-stratejik
açıdan gerekliliği tartışılan sonuçları itibarıyle ne getirip ne götüreceği
belirsiz sınır ötesi askeri operayonlara destek konusunda mangalda kül
bırakmadılar. Ekonomik krizin hissedildiği zamanlarda halka isyan etmemeyi
telkin ettiler. Akşam pazarı saatlerinde ucuz sebze-mevye alınabileceğini
hatırlattılar. Hükümetin betoncuları kurtarma operasyonlarından birinde,
enflasyon oranından düşük faiz konusunda cevaz verdiler.
Hastalık, deprem, çığ, yangın gibi umumi musibetlerde, bütün
bir topluma taalluk eden ihmal ve hatalar var mı diye bir muhasebe yapılır. Tabii
ki, dünyevi akıl ve gözümüzle pek çok hikmete mebni tasarrufat-ı ilahiyeyi
çözmemiz mümkün olmayabilir ve başımıza gelen musibetleri tek bir sebebe
bağlamak da yanlış olabilir. Yani, musibetin bizi bulması için herhangi bir şey
yapmış olmamız gerekmeyebilir, imtihan sürecinin bir parçası olarak
yaşıyoruzdur belki o musibeti. Ama toplum olarak bazı hataları yapmışsak veya o
hataları yapanlara karşı bir aksiyon geliştirmeyip benimsenmesine, yaygınlaşmasına
sebep olmuşsak, bunun karşılığı bir musibeti beklemek lazım.
Toplumsal hayatı ifsad eden, ahlakı zir ü zeber eden veya
insanların geleceğe dair umutlarını körelten bazı hadiseler/durumlar hakkında
Diyanet ehlinin tepkileri ve hatırlatmalarını duyduk mu, bakalım: Mesela,
zinanın kanunlarımızda suç olmaktan çıkarılması hususunda bir tepki hatırlayan
var mı? Onlarca çocuğun yıllarca maruz kaldığı istismar olayı, Erbaş Hoca’nın
bahsettiği lanetlenmiş fiillerden mi değildi yoksa failin hükümete yakın bir
vakıfta çalışıyor olmasından mı? Aralarında nikah olmayan kız-erkek karışık bir
grubun bir adada yaşadığı yarışma(!) hakkında ne düşünülüyor acaba?
Allah’a ait bütün sıfatların bir fani insanda toplandığını
iddia eden siyasi hakkında bir düzeltme yapılmış mıdır? Cami minberlerinde
eline mikrofon alıp siyasi propaganda yapıldığında nasıl karşılanmış? Peki, bu
siyasi porpagandayı bazı imamların bizzat kendisi yaptığında? Kamu kurumlarında
işe girebilmek için belli mahfillerin adamı olmak gerekliliği yeterince büyük
bir toplumsal yozlaşma değil midir? Akraba ve taallukatının hepsini yetkili
olduğu kurumlarda işe sokan yöneticiler hakkında bir yorum duydunuz mu?
İstediği adamı rektör yapabilmek için rektörlük şartlarını yasayla değiştiren
ve hemen atama sonrası eski haline getiren iradeye ne buyurdular dersiniz? Ya
da kendine yakın kişileri taltif etmek manasında 3-4 kurumdan maaş
bağlatılmasına? Rüşvetsiz-torpilsiz herhangi bir işe giremeyeceğini düşünen
gençlerin geleceğe dair umutları ne durumda olur?
Vaktiyle, iktidarları döneminde çiftçilere verilen kredilerin
10 katından fazla büyüdüğünü söyleyen dönemin başbakanı, büyüttükleri faiz
çemberinden “bereket” diye bahsetmişti. “Allah’ın harb ettiği faizde bereket
olur mu?” dediler de, ben mi duymadım yoksa? İktisadi büyümeden ve ticari
destekten tek anladıkları kredi vermek olan hükümete herhangi bir Kur’anî hüküm
hatırlattılar mı acaba?
İşlerine gelmeyen herkesi terörist ve hain ilan eden,
insanımızı kutuplaşmaya iten, kendi safındaki şeytanları melek gösterirken, iki
gün öncesine kadar beraber hareket ettikleri zevat, siyaseten yolunu ayırdığı
için korona virüsünü bile ondan bilecek ve adeta “Ali Babacan ve kırk
koroniler” manşeti atabilecek tezvirat makinesi medya kuruluşlarına yönelik bir
uyarı duydunuz mu?
Velhasıl, örnekler çok. Gündelik her konuda Diyanet’in fikir
beyan etmesini bekleyemeyiz ama toplumsal ahlak ve kamu hukuku ile ilgili hırsızlık,
rüşvet, torpil gibi konularda fikirlerini merak etmekteyiz. Söylediklerinden
çok, söylemedikleri daha fazla tartışma konusu olabilir yani...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Öne Çıkan Yayın
“Özeleştirme” İdaresi Başkanlığı
Yiğit Özgür Karikatürü İktidar partisine oy verdiğini bildiğimiz hayali bir dostla seçim öncesi yapılmış bir muhavere: Ülkenin gidiş...