Bu Blogda Ara

Arşiv

rezerv etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
rezerv etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ölü O Zamlar Derneği

Ölü O Zamlar Derneği
İbrahim Özdabak Karikatürü


Sabırsızlıkla beklenen o an geldi sonunda, 2023’e vasıl olduk hamdolsun... Doğalgaz, petrol, yumiyum, jelibon, zamzam ve bilumum yeraltı-yer üstü zenginlik rezervlerimizi rahatlıkla çıkarabileceğiz artık. “Ölü O Zamlar Derneği” isminde gizli bir derneğimiz var, bugüne kadar hep gizli tutuldu ama atılım yılımız olan 2023 ile birlikte ortaya çıkmasının zamanı geldi.

Derneğin felsefesi, latincesi “carpe di-zam” olan ve  dilimize “zammı yakala!” şeklinde çevirebileceğimiz sloganında özetlenmiştir. Bugüne kadar gizli anlaşmalar sebebiyle çıkaramadığımız ve dünya rezervlerinin % 78.9’luk kısmına tekabül eden zamzam suyumuz var. Zamzam suyu ne işe yarar derseniz, zamzamla yıkanan fiyatlar üretici fiyat endeksinden etkilenmiyor. Üretim maliyeti ne kadar artarsa artsın, tüketici tarafına fiyat artışı çok cüz’i bir şekilde yansıyor.

Köprü, otoyol, tünel gibi yakın arkadaşlarımıza para kazandıran yapılarda geçiş ücretleri zamlandı diye haber yapan utanmazlar var! Zamzamla yıkadığımız bir köprüden örnek verelim; geçiş ücreti 974 oldu ama köprüden geçen vatandaş sadece 184 lira verecek. Farkı olan 790 lirayı hepinizden topladığımız vergilerle ödeyeceğiz.

“Enflasyonda bunda şundadır, şunda bunda ondadır mavi tüvik kimdeyse, artış oranım ondadır” metoduyla ölçtüğümüz enflasyon % 64 çıktı. O kadar sevindik ki azaldığına... Yahu, yapısal hiçbir değişiklik, iktisadi hiçbir tedbir almadığımız halde, kendi kendine böyle düştü. Demek bir de uğraşsak, kimbilir ne kadar düşecekti!

Memur ve emeklilere verdiğimiz maaş zammı ise % 30 oldu. Hamdolsun, çalışanlarımızın alım gücünü yükselttik, enflasyonun altında ezilmelerine engel olduk. Onu da beğenmeyenler oldu. Bir fıkra var; öğrencinin biri, babasından 10 bin lira istediğini söyler. Babasının cevabı “Ne, 10 bin lira mı? Ne yapacaksın 5 bin liraya? 2 bin lira neyine yetmiyor? Neyse, bin lira gönderiyorum...” şeklinde olur. Çocuk telefonu kapattıktan sonra kendi kendine güler, “ihtiyacım 500 liraydı, iyi ki bin lira gönderttim” diye sevinir. Hissedileni % 200, ÜFE’si % 100, tüvikçesi % 64 olan enflasyon karşısında verdiğimiz % 30’un da fazla olduğunu biliyoruz ama ne yapacaksınız, gönlümüz zengin bir kere. Başımızın sadakası, gözümüzün ışıltısı olsun. Asgari ücretliye de, memura da, emekliye de ne verilse haklarıdır. Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir.

Bu arada, yanlış anlaşılmasın, memurumuza ve emklimize fakir fukara demedik. Onların içinde işini bilmeyip fakir fukara kalanları olabilir. 4-5 farklı yerden maaş alan, aylık kazancı 500 bin liralara dayanan memurlarımız da var, onları neden görmüyorsunuz? İşini bilen, kendini geliştiren kazanır, bu kadar net.

Efendim, 2002 yılında 100 liraya 130 Gürcistan Larisi alınabiliyorken, bugün 100 lira sadece 15 lari ediyormuş diye şikayet etti bazı dostlar. Ben çok sevindim, daha az lari vererek aynı 100 lirayı alabiliyor artık vatandaşımız. Larisi yok mu vatandaşın? Niye olsun ki, Türkiye’de yaşıyoruz sonuçta.

Geçenlerde, araç ÖTV’lerini indirin diye bir talep geldi. Yahu, araç alabilecek durumda mısın, yok! Vergisi düşse alabilecek misn, hayır! Gel de Nevzat Tandoğan’ı anma: “Ulan öküz Anadolulu, sizin arabayla ÖTV ile ne işiniz var? Bu memlekete makam arabası gerekirse onu da biz alırız!”

Ölü O Zamlar Derneği olarak, marketlerin kulağını çektik, bir ay kadar zam yapmayacaklar. Günün tadını çıkarın, haydi herkese “carpe di-zam!”

Link:  https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/olu-o-zamlar-dernegi_575938

Geçinemeyenler

 

Geçinemeyenler
İbrahim Özdabak Karikatürü

Birkaç ay önce "Gerekirse yarım kilo et yeriz. Domatesi iki kilo yerine iki tane alırız" diyen AKP milletvekili Zülfü Demirbağ, bugünlerde "Bu maaşla milletvekilliği yapılmaz. Utanıyorum, 15 gün sonraki maaşı bekliyorum. Yetmiyor. Milletvekili maaşlarına daha fazla zam yapılması lazım" demiş.

81 bin lira maaş alan adama bu sözleri söyleten ekonomi, 81 ilde, 2500 lira aylıkla geçinen emekli ile bugüne kadar 4250 lira asgari ücret alan çalışanlara neler söyletmez?

Vekilin şikayet ettiği durum için John Dalberg-Acton’dan ilhamen söylenebilecek söz: “Güç bozar, mutlak güç ‘mutfak’ bozar”. Kendisine tavsiyemiz, sıkıntıyı sistemde aramasıdır. Koca vekile tasarruf tavsiyesi veremeyiz elbette. Vekillik itibarlı bir meslektir ve itibardan tasarruf edilmez, biliyorsunuz. Sosyal medya üzerinde #geçinemeyenler diye bir hareket başlatabilirler. Daha çok ses getirmek istiyorlarsa başbakanlık önüne gidip pos cihazı fırlatabilirler. Tüh, o kurum yok değil mi şimdi... E-devlet sitesinin önüne sanal pos bırakabilirler belki. Olmadı, Tatyos Efendi’ye ait meşhur şarkı gibi şöyle bir şarkıyı CİMER’e gönderebilirler:

“Zamzedeyim deva bulmam
Fakirim, bir yuva kurmam
Enflasyondur hep çektiren
İnlerim hiç reha bulmam

Ödemeler beni terk etmiyor
Taksitler fasıla vermiyor
Nihayetsiz bu borçlara
Doğrusu maaş yetmiyor”

Devlet bütçesinden harcama yapan kurumlar başta olmak üzere, kamu kaynaklarıyla yapılan israfları gören vatandaşlar da muhtemelen şöyle der:

“Bizler muhtaçken üç kuruş paraya
Para yetişmez olmuş köşke saraya
Yazlık bitti derken, kışlığı da soktular araya
Millet simite talim, simitse beş liraya!

Araç konvoylarının var ucu, yok bucağı
Ne yapıyorlar acaba bunca uçağı?
Devlet önlemezse israfı kaçağı
İncir ağacını görecek milletin ocağı

Danışman olmuş kimin varsa dayısı
Danışmanların bilinmez bile sayısı
Kalırlar köşklerde, vermeden kira
Bundan iyisi mi, eh, Şam'da kayısı!

Rivayetler muhtelif, bitmiyor iddialar
Sarayda bin yüz küsur diyorlar, odalar
Boşalttıkları hazine sanma kendiliğinden dolar
Sahi, nereye gitti o yüz yirmi sekiz milyar dolar?

İsraf kalemleri çok, listeleri boy boy
İktidarınsa işi masalla goygoy
Arkadaş, bir daha bunlara verirsen oy
Ekmeği unut, artık boş laflarla doy!”

Karamsarlığa kapılmaya gerek yok. 25 yıl boyunca Ankara’da büyükşehir belediye başkanlığı yapmış olan Melih Gökçek müjdeyi verdi: Adıyaman’da, 6 milyar dolarlık jelibon rezervi bulunmuş! Gel de bunu neşeli bir şarkı ile kutlama: “Ne jelibon ki genç kalasın, bu dünyadan da zevk alasın. Müjdeler hep söylenir neşeyle, ne jelibon ki genç kalasın”

Hay Allah, ilkokulda söylediğimiz şarkıya gitti aklım... Jelibon şarkısı aslında şu:

Bir bilsen kim kanar
Jelibon rezervine
Dinleyenler inanır
O "ye$il" değerine

Jelli bon bon bon
Jelli bon bon bon
O jelli, jelli madenim belli
Aman jelli, jelli
Yüzümüz gülecek bundan kelli
Jelli bon bon bon
Jelli bon bon bon...

Link:  https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/gecinemeyenler_566396

İnsider Tradingonun Ahırı

 


Merkez Bankası’nın politika faizi indirimi sonrası döviz kurları hızla yükselmeye başladı. Ekonomimizi yöneten zevatın açıklamalarından anladığımız, bunu iyi bir şey olduğuydu. Çin modeli bir ekonomiye geçmiştik, yüksek kur ve düşük faiz ekonomik büyümemizin lokomotifi olacaktı. 19 senedir bu programa hazırlanıyorlardı ve her şey kontrol altındaydı. İhracatçı bayram edecekti.

Dolar 10 lira seviyelerini geçtikten sonra iyice hızlanarak rekorlar kırmıştı. İğneden ipliğe her gün her şeye usul usul zamlar yağıyordu ama 6 ay dişimizi sıkmamız gerekiyordu, meyvelerini o zaman toplayacaktık. Çinliler mi arayıp “Allah aşkına bizi bulaştırmayın” dedi bilmiyoruz ama Çin modeli isminin ömrü bir hafta kadar oldu. Yeni Ekonomi Modeli (YEM) telaffuza başlandı ve Merkez Bankamız yükselen dolara müdahalelerde bulundu.

Birileri doların iyice yükselmesini istiyordu ki, “Katar’la swap anlaşmasında dolar 22 TL alındı”, “dolar 20 liraya koşuyor” gibi söylentiler yayıldı. Cumhurbaşkanı, her bulduğu sınırsız konuşma fırsatlarında durmadan nass’dan bahsetti, faize karşı olduğunu dile getirdi. Bu arada, bankaların vatandaşlara verdiği kredilerin faizleri ve hazinenin bankalardan aldığı borçların faizi düşmek bir yana yükselmeye devam etti.

Doların 18 lirayı gördüğü günün gecesinde açıklanan bir mevduat sistemi ile birlikte ciddi bir düşüş başladı. Parasını TL faizli hesaplarda tutanlara vade sonunda, faiz kur getirisinin altında kalırsa kur getirisi kadar kazanç garantisi vaat ediliyordu. Gece vakti, piyasalar ve döviz büroları kapalıyken vatandaş, nasıl olduysa, dolar satıyordu (öyle dediler, benim ifadem değil). Hem de ayrıntılarını bilmediği bir faiz paketinin büyüsüne kapılarak! Üstelik, müteakip 4 günde de her gün farklı bir açıklama yapılacak, MB ile Hazine ve Maliye Bakanlığı açıklamaları birbiri ile çelişecek, durmadan güncelleme gelecekti.

Faize karşı olmasını dini sebeplere bağlayanlar ve ilgili ilgisiz her konuda yerli milli nutukları atanlar, insanları faizli hesaplarda para tutmaya çağırıyor ve nemalarını dolar kuruna endeksliyor, fakir edebiyatı yapanlar, parası olup bankaya yatırabilenlere kazanç garantisini hazineden yani halkın parasından ödemeyi taahhüt ediyor, ne ironi ama... Bu fark ödemeleri fakr artıracak. Ne diyorlarsa tam tersini yapıyorlar! Aklıma hemen bir ayet geldi: “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?”(Saff Suresi, 2. Ayet) Nass’ı dilinden düşürmeyenlerin kulakları çınlasın...

18 liraya çıkmış olan dolar kurunu adeta “Kur deşen Jack” edasıyla, şak diye bir gecede indirenler kahraman ilan edildi, yurdun çeşitli yerlerinde halay çekilerek ve kasap satırıyla dolar kıyması çekilerek kutlandı. 7 gün önce, rekabetçi görülen kur da alkışlanmıştı. Kur deşme kabiliyeti, acaba neden dolar 12 lira seviyelerinde iken kullanılıp da 5 liraya düşürülmedi, hiç bilmiyorum.

Sosyal medyada dolaşan ve kim tarafından yazıldığını bilemediğim, bir Bulgar’a dair ve “gara gara” düşündüren bir soru var: “20 Aralık günü, cebindeki 1000 dolarla Edirne’den giriş yapan Bulgar, parasını 18 TL üzerinden çevirmiş, gün boyu 6000 lira ile yiyip içmiş ve gece vakti 12 liraya inen kur üzerinden yine 1000 dolar satın alıp evine gitmiştir. Bulgar’ın yiyip içtiğinin parasını kim ödemiştir?”

Sorunun Bulgar için hazırlandığına bakmayın, dolar 6-7 lira seviyelerinde iken dolarları toplayıp, 18’e çıkınca satan kişiler de aynı şekilde kazanç elde etmişlerdir. Bakan Nebati şöyle dedi: “15 liradan, 16 liradan, 17 liradan dolar alanlar büyük finansörler değil. Büyük finansörler, bu işin bir şekilde döneceğini bilir. Ama çarpılan kim oldu? Küçük yatırımcılar. Şimdi kara kara düşünüyorlar”

Demek ki kim ödemiş, küçük yatırımcılar! Çoğunluğu faizden uzak duran ve parasının değerini korumak için altın/dolar alan yurdum vatandaşları. Büyük finansörler nereden biliyormuş acaba “bu işin bir şekilde döneceğini”, kim söylemiş, merak ettik.

Vikipedi’de “Sermaye piyasası araçlarının değerini etkileyebilecek, henüz kamuya açıklanmamış bilgileri şahsa veya üçüncü şahıslara menfaat sağlamak amacıyla kullanarak sermaye piyasasında işlem yapanlar arasında fırsat eşitliğini bozacak şekilde haksız yarar sağlamak veya bir zararı bertaraf etmek” diye tarif edilen “insider trading” denen bir kavram var. İnsider trading’in hedefine ulaşabilmesi için küçük ve acemi yatırımcıların çarpılması gerekir.

Doları 6-7 lira aralığında tutmak için yakıldığı söylenen 128 milyar dolar tam olarak kimlere ve nasıl satılmış acaba? 18 liradan yüklü dolar bozduranlar, içerden bilgi alarak mı yaptılar? Böyle bir durum varsa, insider trading kavramı hafif gelir, memleket insider tradingo’nun ahırına dönmüş demektir!

Bu arada, faizlere destek paketinin açıklandığının ertesi günü ve bir gün sonrasında Merkez Bankası rezervlerinin 7 milyar dolar eridiği söyleniyor. Doları baskılamak için halka açık yollardan değil, arka kapı tabir edilen kamu bankaları vasıtasıyla satışlar yapmışlar.

Merkez Bankası ile ilgili sorulara Bakan Nebati “Farklı enstrümanları kullanmamızın sebebi, insanları gıdıklamak. Alışkanlık var, paramı kasada tutayım. Ya da dövize çevireyim” şeklinde cevap vermiş. Gıdıklanan küçük yatırımcılar panik halinde, dolar daha da düşmeden, zararına da olsa satayım derdine düşmüş. Büyük finansörler için alım fırsatının doğması anlamına gelir bir de...

Mevduatta yeni sistemle ilgili rakamların kendisine sorulduğu bakan, “gözlerime bakın, ne görüyorsunuz?” sorusuyla karşılık verdi. Ben olsam, şöyle cevap verirdim:

“Dolarlı gözler hülyalı
Bakışların çok manalı
Rezerv yakıcı o kurlar
Meğer ezelden ayarlı”

Ekonomi güven işi dedi, gözlerdeki ışıltıya bakın dedi... Vatandaşın cevabı yine sanat müziğinden geliyor: “Ne gözlerin yeşili, ne saçların sarısı, gitti rezervlerin yarısı, çekilmez oldu ömür!”

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/insider-tradingonun-ahiri_555583



Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: