Bu Blogda Ara

Arşiv

serbest etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
serbest etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Gamepad

 

Ahmet'in gamepad'i

Benim gamepad’ım tv de harika çalışıyor ama tek bir sıkıntısı var oda worms zomne gibi uygulamalarda gamepad çalışmıyor:                                                                                                                                                                                      

 Ve worms zomnne uygulamasın da biraz kötü çalışıyor. Ama ben sanırım bunu tamir edeceğim.Yinede farklı kullanılıyor. Bu yüzden tamir etmesini babama yani Sayın :adnan nacir: beye tavsiye ederim.

 >YAZAN< Ahmet nacir 887931’i ararsanız Ahmet’i aramış ve bulmuş olursunuz

 Paraglafı okuduğunnuz için teşekkürler:

NOT: Bu yazıyı, sekiz yaşındaki oğlum yazdı ve sayfada yayınlanmasını istedi. İmla hataları mazur görüle... Cevabım: Bütün oyunlarda düzgün çalışan gamepad, tek bir oyunda sıkıntı çıkarıyorsa oyundan veya oynayış şeklimizden şüphelenmemiz gerektiği kanaatindeyim. Tamirlik bir durum olmadığı gibi yenisinin alınması sözkonusu bile olamaz, teklif dahi edilemez! Ayrıca irtibat telefonu olarak bırakılan numaradan kendisine pek ulaşılabileceğini sanmıyorum... Daha iyi bir "numara" bulmalısın Ahmet! ;)

Jules Verne’ye mezarında takla attıran PTT Kargo...

 

Adı lazım değil, internet üzerinden satış yapan bir siteden siparişini verdiğimiz bir ürün, 23 Aralık 2020’de Sakarya’dan kargoya verildi. “Kargoya verildi” tabirinin bir deyim olduğunu sanıyordum ama PTT Kargo durumu yanlış anlayıp kargoyu sahiplendi herhalde... 7 Ocak 2021 itibarıyla 16 gün geçmiş olmasına rağmen paketimizi bize ulaştıramamasının başka izahı var mıdır, bilmiyorum.

1870’lerde Jules Verne, “Seksen günde devr-i alem” isimli hikayesini yazmıştı. Dikkat buyurunuz, 150 yıl önceki vizyondan bahsediyoruz. Saatte 80 km hız limitini geçen hiç bir aracın olmadığı zamanlardan. 150 yıllık teknolojik iyileşme bu süreyi diyelim ki onda birine düşürse, sekiz günde devrialem yapılabilir, değil mi? 16 gün içerisinde teorik olarak bizim paket iki defa dünya turu atabilirdi. Tamam, o bir kurgu eserdi diyeceksiniz ama kardeşim, 2020'yi devirmek üzereyiz. 150 sene önceki vizyonu fersah fersah geçmiş olmamız lazım, değil mi? Bence, en az 20 bin fersah geçmişizdir. Arzın merkezine seyahat demiyorum bakın, Sakarya'dan istanbul'a yahu...

Kargo dediğim zaman aklınıza büyük bir şey gelmesin, ağırlığı 100 gr olan bir paket. Kargo hareketlerine baktığnız zaman 24 Aralık itibarıyla İstanbul’da görünüyor. Bu kadar hafif bir pakete hergün üflemiş olsalar şu anda çoktan evimize ulaşırdı. Ha, çok hayati bir ürün değil, evdeki kedimiz için oyuncak bir fare. Kediye de söylemedik, sürpriz olsun diye... Allah’tan kendisinin haberi yok. Evet, ellerinizden öper, küçücük bir kedimiz var. Gerçi ellerinizi kendisine doğru uzatmanızı çok tavsiye etmem, fena ısırıyor. Bizi ısırmasın, oyuncaklarla eğlensin dedik. Bizim oğlan ona “Kaju” ismini verdi ama ben de durmadan isim üretiyorum. Erkek kedi olduğu için “Catman” (türkçe ketmen diye okunur) hatta Hulusi Ketmen diyorum bazen. Şevketli bir duruşu var, o yüzden “Şevket” dediğim de oluyor. Hacıyatmaz bir topa bağlı fare oyuncağı siparişi vermiştik, geçen yıl... Hiç farketmeden arada sene atlamış, haberin var mı PTT Kargo? Ne oldu böyle sene? Niye getirmedin kargoyu bene?

Kargo hareketleri

Cihet listesine girdi, yok başka cihetten bakan dağıtıcı ulaştırmadı... Cihet cihet dolaşan bir kargo vardır, bana küfür ediyorlar deme, kargocular yüzünden gelişen bir argo vardır! Jules Verne görse bu rezilliklerinizi, mezarında ters takla atardı... PTT Kargo, bana Jules Verne, kargomu ver! O zaman, sıradaki şarkı Tarkan'dan gelsin, sipariş verip de ürününe kavuşamayanlara:

"Verme, verme, verme Jules Verne

Vereceksen kargomu ver, vereceksen kargomu ver!"

Not: 8 Ocak Cuma itibarıyla kargomuz ulaştı. Çalan her kapıya "kargo mu geldi yoksa?" heyecanı ile koşmak ve bunu günler, haftalar boyu tekrar tekrar yaşamak isteyen herkese PTT Kargo tavsiye ediyorum. Bu vesileyle sıradaki şarkıyı armağan etmek istiyorum: 

"Kapın her çalındıkça
O mudur diyeceksin
Beni kaybettin artık
Sen çok bekleyeceksin"


 

 

İnterne’ttin Bize Türk Telekom?

 

Türk Telekomik macera

En son 30 Ekim 2020 akşamı gördüğümüz internet erişimimizi maalesef kaybettik. Görenlerin insanlık namına Türk Telekom’a getirmelerini rica ederiz. Hükümsüzdür, yani kendilerinin açıklamaları genelde hükümsüzdür. Bir SMS gönderiyorlar “probleminiz çözüldü” diye, halbuki ortada düzelmiş bir şey yok. İki dakikalığına gelmiş gibi görünen internet, bir bakıyorsun anında yine gitmiş! Problemin çözüldüğüne dair gelen SMS’te, onayımız için 6606’ya GIDERILDI yazıp göndermemiz de isteniyor.

İlk zamanlar bu mesajları ciddiye alarak, problemin devam ettiğine dair bilgilendirmeyi 4440375’i arayıp dakikalarca bekledikten sonra yapıyordum. Operatörlere ulaşmanın zorluğu bir yana, onlara derdini anlatmak ayrı bir dert olduğundan, her seferinde onları aramaktan vazgeçtim. Hatta bir keresinde operatör, çağrı görüntüleme ve kayıt için kullandıkları sistem çalışmadığı için bana herhangi bir şekilde yardımcı olamayacağını söyledi. Sisteme sitemi birlikte edip kapattık telefonu. Arayıp durum güncellemesi yapmasam bile, bir süre sonra, problem üzerine teknik çalışmaların devam ettiği mesajı da geliyordu.

Fiberin kurutulmuş olanının daha makbul olacağını düşünmüş olmalılar ki, Hariri döneminde fiber altyapının kökünü kuruttular, şarkısı bile var: “kurutulmuş, birer birer... eski fiber, eski fiber. Bakırdan da yok bir haber, varsa yoksa, eski fiber...” laf aramızda, eldeki bakır kabloları bile sattıkları söyleniyor o dönemde. Altyapı çok sağlam değilse, evden çalışanlar, evde karantinada olanlar ve EBA bağlantıları sebebiyle geniş bant internet ihtiyacının arşa çıktığı bugünlerde sıkıntıların yaşanması şaşırtıcı değil. Bitlik ve terabaytlığa en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde internetsizlik kabus gibi.

Benim gibi “tek operatör, tek modem, tek hat, tek fatura” mottosuyla, internet telefon ve tivibu hizmetini Türk Telekom’dan alan biri için, -ki buna “faturabia” denir- internettki en küçük bir aksama hepsinin anında durması anlamına geliyor. Modemi aç kapa, modem ip aldı-almadı derken modemokrasiye inancım kalmadı Allah sizi inandırsın... Eee, bütün güçleri tek bir modeme bağlarsan, olacağı bu! 

Faturabia uyumlu modem

 

Kasım ayına internetsiz başladık ama biliyorsunuz ki kasımda hat başkadır. Problemin ne olduğunu bilmiyorum, çözümünün neden bu kadar uzadığı hakkında hiçbir fikrim yok ve bu durum daha ne kadar devam edecek, belli değil! Sen bize televizyondun, telefondun, internettin... Söyle şimdi, bize interne’ttin Türk Telekom? İlkokul 2. Sınıfa giden bir çocuğumuz var, bilgisayarda internet olmadığı için EBA bağlantısı yapamıyor. Mobil cihaz üzerinden EBA’ya bağlanılamıyor, bağlanılsa bile iki dakika sonra sistemden atılıyor. Mobilde EBA için 8 GB veriyor ya TT, onu kullandırmamak için sisteme bağlananan cihazlar arasında en düşük önceliği mobil cihazlara veriyor diye düşünüyorum, yoksa mobil ve masaüstü EBA arasında başka bir fark yok. Televizyon yayını üzerinden EBA’yı takip etsin diyeceğiz, o da yok elimizde!

Her gün, bu işin içinde bir bit yeniği olup olmadığını kendi kendime sorup durdum. Sekizinci güne kadar gelip bit yenikleri toplamının bir “byte” yeniği seviyesine ulaştığını görünce birilerini harekete geçirmek için, bu yazıyı yazmak dahil, bir şeyler yapmaya karar verdim. Olan biteni gün gün yazayım dedim:

1. Gün, 31 Ekim 2020, Cumartesi: Sabah saatlerinde televizyon ekranında donmalar başladı ve yayın gitti. Bilgisayarda internet erişimi yok. Modem ışıkları stabil, DSL ve internet ışıkları olması gerektiği gibi yanıyor, fiziksel olarak bir kopma görünmüyor ama erişim yok. Kısa bir süre kopukluk devam etttikten sonra bir ara geliyor, 5 dakika erişim sağlandıktan sonra, hiçbir göstergede anormal bir şey görünmezken tekrar bağlantı gidiyor. Evet, benim bağlantı problemim var, bağlı kalamıyorum ama problem bende değil, onlarda.

Çağrı merkezini arayıp kayıt bıraktım. 10 dakika sonra problem çözüldü diye mesaj geldi. 10-15 dakika içinde yine bağlantı gitti. Tekrar çağrı açarak problemin devam ettiğini bildirdim.

Gelme ve gitmeler dengesi, gitmeler lehine bozuldu ve gidik kalma süresinde eksponansiyel artışlar başladı. Akşama doğru, çağrı merkezi telefonları hiç açılmaz oldu, daha menüyü dinlerken telefon bağlantısı kopmaya başladı. Es kaza bir operatöre bağlanabilince çağrı yönetimi için kullandıkları sistemde arıza olduğunu ve bana yardımcı olamayacağını söyledi.

2. Gün, 1 Kasım 2020, Pazar: Bağlantı problemi devam ediyor, bağlantının sağlandığı süre oldukça kısaldı. Çağrı merkezi, teknik ekibin herhangi bir problem bulamadığını, Wi-Fi kullanarak bağlanan cihazımızda bir başka arıza olabileceğini söyledi. Cevaben iki bilgisayar, üç telefon ve bir tabletten oluşan wifi ordumda bütün cihazların arızalı olma ihtimali olmadığını, bununla beraber kablolu bağlantı kullanan Tivibu set top box cihazının da internet erişimi olmadığı için yayın veremediğini söyledim. Hadi, wifi cihazlarıma çamur attın da kablolu cihaza ne diyeceksin? O da, modemde sıkıntı olabileceğini söyledi bu sefer. 20 gün önce kutusundan çıkardığım yeni modemi kurduğumu söyledim. Bu arada, modemin DSL ve internet ışıkları yanıyor.

3. Gün, 2 Kasım 2020, Pazartesi: Modemin DSL ışığı yanıyor ama internetin ışığı kesildi. Artık dibi bulduk, arızayı tespit ederler inşallah dedik ama herhangi bir gelişme olmadı. Sadece teknik ekibin arıza ile ilgilendiği bilgisini veren mesaj geldi. Arızanın ne olduğu ve ne kadar süreceğini bilmiyoruz.

4. Gün, 3 Kasım 2020 Salı: Bir gelişme olmaması üzerine tweet attım, internet ve tivibu hizmetlerinden faydalanamadığımı yazdım. Yeni bir takip numaralı arıza kaydı açtıklarını anlatan bir bildirim aldım. Derdim yeni bir kayıt açmak değil, var olan kaydımın dikkate alınmasını sağlamaktı. Problemin türü ve süresi ile ilgili herhangi bir gelişme yok. Modemde DSL ışığı yanıyor, internet ışığı yanmıyor.

5. Gün, 4 Kasım 2020 Çarşamba:  Türk Telekom online işlemeler sayfasında tüketici şikayetleri kısmından bir şikayet girdim. Bir tane daha arıza kaydı açtılar, iyi mi? Oldu bende toplam üç tane arıza kaydı... Yahu, arıza kaydım belli, tarih vererek anlatıyorum, o tarihteki kayıtla birleştirsene, neden yeni numara veriyorsun? Neyse, durumda bir değişiklik olmadı. DSL ok, internet off... Cidden off yani...

7. Gün, 6 Kasım 2020 Cuma: Altıncı gün hiçbir şey yapmadan bekleyeyim dedim. Onlar da hiçbir şey yapmadı, ya da en azından bir şey yaptıklarını bana hissettirmedi.

Cuma günü, iş saatleri içerisinde, hatta Cuma namazının başlamasına dakikalar kala “probleminiz giderildi, kontrol edip onaylayabilir misiniz?” diyen bir SMS geldi. Cuma sonrası evi arayıp durumu sordum, nanay! İnternet ışığının “off” durumu devam ediyor.

8. Gün, 7 Kasım 2020 Cumartesi: Bit yenikleri sayısı byte yeniğine dönüştü ve bardak taştı.Twitter üzerinden TT CEO’su Ümit Önal, Ulaştırma ve Altypı Bakanlığı, Tüketici Başvuru Merkezi ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı hesaplarına mention atarak şikayetimi bildirdim. Bu sefer doğrudan telefonla arandım ve sahadaki arkadaşlarla görüşülerek problemle ilgili detayların bana aktarılacağı, ilgili arıza kaydına “acil” kodunun ekleneceği ve bana dönüş yapılacağı söylendi. Telefondaki arkadaşın, “sosyal medya hesaplarınız üzerinden büyüklerimizi etiketleyerek yaptığınız paylaşımlar üzerine sizi arıyorum” demesi ilginçti. Yahu, “büyükleriniz” etiketlenmeden durumun ciddiyetini anlayamıyor musunuz? Neden buna mecbur kalıyoruz? Telefon görüşmesinden yarım saat sonra 15 dakikalığına internet geldi, daha kaplarımızı dolduramadan yine gitti ve bir daha gelmedi.

Tabii ki, telefonla başka bir dönüş olmadı...

9. Gün, 8 Kasım 2020 Pazar: Arayan soran yok, internet yok...

Eldeki diske kayıtlı çizgi film stoğunu da bitirdik, iyi mi? Zaten önceden defalarca izlediğimiz filmlerdi ama şu internetsizlikte idare ediyorlardı bir şekilde. İnternet gelmezse, bir şeyler izlemeden yemek yemeyen bizim sabiyi meşgul edecek bir şeyler bulmamız lazım.

En iyisi, durumu anlatan bir blog yazısı hazırlamak. Her gün, gelişmelere göre yazıya eklemeler yaparım. 

10. Gün, 9 Kasım 2020 Pazartesi: İnternet durumunda bir değişiklik göremeyince dün gece hazırladığım blog yazısını yayınladım ve sosyal medya hesaplarımdan paylaştım. Çalışmaların devam ettiğine dair -otomatik olduğunu düşündüğüm- cevabî bir tweet aldım. Ha, bir de aradılar ama şu anda konu ile ilgili bilgi sahibi kişilere ulaşıp kendileri bilgi aldıktan sonra paylaşacaklarını söylediler ki, bu bilgi beni ilk günkü durumumdan farklı bir konuma getirmiyor ve yeni bir şey söylemiyor. En azından, problemin kendilerinden kaynaklandığını öğrenmiş oldum. Evet, benim bağlanma problemim var ama bütün problem onlarda...

Acaba diyorum, Yalçın Abi'nin yaşlandırma tekniğini kullanmak, kayıp internetimizi bulma konusunda işe yarar mı... Malum, Flash TV'de kayıp insanları bulan bir Yalçın Abi vardı. Kayıp kişilerin yıllar öncesinden kalma resimlerini, paint ile sakal ekleme-ağartma yöntemiyle yaşlandırıyordu. Türk Telekom'a da mesela gözünden yaş gelinceye kadar acı fiber yedirirsek yeteri kadar yaşlanmış olur mu?  

11. Gün, 10 Kasım 2020 Salı: İnternetimiz yine yok... Güne böyle başladık. Allah sonumuzu hayreylesin. Dün beni arayan kişi, ilgili Türk Telekom müdürlüğünda haber beklediklerini söylemiş, haber gelir gelmez de bana ileteceklerini eklemişti. Arayan soran olmadı. Durumdan anladığım kadarıyla tek başıma benim yaşadığım bir problem değil bu. Bölgesel bir sıkıntı var da ayrıntıları mı bilinmiyor? Durum hakkında bilgi gizleyen kim? Çağrı merkezi-iletişim ofisi veya herneyse, benim gibi müşterilerin gazını almak için arayıp hiçbir bilgi veremeyen kişilerden nasıl bilgi saklıyorlar? İsim versinler, onları şikayet edelim. 

12. Gün, 11 Kasım 2020, Çarşamba: Gün içinde iki defa "probleminiz çözüldü" diye SMS geldi fakat internet bağlantısı yoktu. Neyse ki, akşama doğru saat dört buçuk gibi internet gelmiş. 11.11.2020  gibi anlamlı bir tarihte izleri kaldı. 1-2 diye gün sayarken 12. günde çözüldü.

Devam etmeyecek... (en azından şimdilik öyle görünüyor)

 

 

 

 

Erdil Yaşaroğlu Tarafından Savcılığa Şikâyet Edildim…

 

Erdil Yaşaroğlu savcılık
Yedi gösteriyor, yedi ama doymadı galiba....

Erdil Yaşaroğlu Tarafından Savcılığa Şikâyet Edildim…

27 Ekim 2020 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı memurlar tarafından hakkımda şikâyet olduğu gerekçesiyle arandım, Aksaray Vatan caddesinde bulunan müdürlüğe giderek ifade vermemi istediler. İşyerimden izin alarak ifade vermeye gittim.

Erdil Yaşaroğlu nam şahsın avukatları aracılığıyla kişisel web sayfam olan www.bizahmet.biz üzerinde yayınlanmış olan bir makalede, kendisine ait bir karikatürü kullandığım için fikri mülkiyet haklarını ihlal gerekçesiyle şikâyette bulunduğunu öğrendim. Merak edenler için ilgili yazımın linki şu: http://www.bizahmet.biz/2019/01/secmen-bir-gunluk-super-kahraman.html   

Şu anda kaldırmış olduğum için o yazıda görsel bulamayacaksınız. Önceden kullanmış olduğum görseli tarif edeceğim, bu tarifi de fikri mülkiyet zart-zurt diyerek şikâyet ederler mi bilmiyorum: Süpermen kıyafeti giymiş bir adama annesi klasik bir anne nasihati vermektedir. O kadar bahsedebiliriz değil mi Erdil Bey? Hangi sınırdan sonra para çalışmaya başlıyor, haber ver, İBAN at, iki buçuk lira göndereyim, ne olur, ne olmaz… Yazıyı okuyan arkadaşlar, lütfen internette Erdil Bey’in o karikatürünü bulup tıklayarak kendisine para kazandırın, olur mu? Belki bu vesileyle, para kazanmak için saçma yöntemler denemekten vazgeçer artık.  Erdil efendi, benim vasıtamla gelen ziyaretçilere indirim yap lütfen, bana da bir şey göndermene gerek yok, istemiyorum.

İnternette bir gezinti yapınca, yalnız bana değil, binlerce kişiye ilgili-ilgisiz dava açtığını ve tazminat talep ettiğini, dava açıldıktan sonra uzlaşma için “at bir beş-on bin lira, davamızı geri çekelim” denilerek arabuluculuk teklif edildiğini, üç- beş ne gelirse “bin bereket!” denilerek sakal hareketi yapıldığını okudum. “Her blogu yedik, Adnan’ınkini de yiyelim” dediler herhalde…

Bak beyim, sana bir çift lafım var; koskoca adamsın, dergin var (şimdi var mı bilmiyorum, bir zamanlar vardı) binlerce kişi tarafından paylaşılan karikatürlerin var, anlaşıldığı kadarıyla boş işler peşinde koşan avukatların var, yakışır mı sana kişisel blog sayfalarına el açıp para koparmaya çalışmak? Anlamıyor musun beyim, yazdığımız her yazı ile ilgili olarak, konuyu pekiştirecek ve sayfayı dolduracak bir görsel ekliyoruz. Levent Kırca’nın deyimiyle “tam yerine rast gelince bir manzara koyuyoruz”. Kişisel blog sayfaları, bırakın para kazandırmayı, domain ücreti, hosting ücreti ve içerik yönetim sistemi ücreti gibi masrafları olan bir iş. Google altyapısı ile çalışan blogger.com üzerinde yayınlanan sayfamdan herhangi bir gelir elde etmiş değilim. Kendi çapımda komiklik-şakalar yapıp yayınlıyorum, sayfama giren 3-5 kişi ya olur ya olmaz. 

Ama ben boşuna konuşuyorum, mizahı anlamayan adama komiklik yapmaya çalışıyorum. Sen değil misin, aklına gelen her konuda karikatür çizmeye çalışan? Merak ettim, beni şikayet ettiğin karikatürde Süpermen figürü olduğu için "süpermengillere"  bir telif ödedin mi? DC Comics ne diyor acaba bu işe?Şunu iyi bil, ne bloguma ne de okurlarıma hiçbir şey yapamayacaksın! Yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi! Çünkü biz, bir birimize para pulla değil, internetle bağlıyız. Dokunma bloglara!

Sonra Erdil’ciğim, iki seneye yakın süredir yayında kalan karikatürün için, bir Allah’ın günü arayıp kaldırmamı istedin mi? İstesen hemen kaldırırdım, yeminle!… Senin para kazanabileceğin linkleri koyardım, maksat; sebeplensin fakirler. Çağırsan istediğin yere gelir, niyetimi anlatırdım. Neden hemen savcılık, emniyet, mahkeme geldi aklına? Velhasıl, ben sana kırıldım, bilesin…

Öne Çıkan Yayın

M'Ako Ağa

  M'Ako Ağa M’Ako Ağa, sıra sıra selvilerin dizildiği bölgenin hemen aşağısında, yeşil yeşil çamların arasında kalan sinemada gösteril...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: