Bu Blogda Ara

Arşiv

enflasyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
enflasyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Enflasyonla Mücadele

Enflasyonla topyekun mücadele

Ekim ayı başında açıklanan enflasyon oranları panik havası oluşturdu. Ölçülen enflasyon, nihayet vatandaşın hissettiği değerlere doğru yaklaşmıştı. Vatandaşı en çok ilgilendiren TÜFE, yıllık %25’lere dayanmıştı. Tabii ki, kötü giden herşeyde olduğu gibi enflasyonun da arkasında muhakkak bir mihrak olmalıydı. İç-dış neredeyse bütün mihrakları düşündüğüm halde enflasyonu tetikleyen mihrakları bulamıyordum. TÜFE kelimesi üzerine yoğunlaştım ve “TÜFE, TÜFE, TÜ..” diye üst üste söylerken farkettim ki, “FETÜ” oluyor! Acilen, devletin bir tedbir alması gerekiyordu.

Hemen, enflasyonla topyekûn bir mücadele başlatıldı. Öncelikle TÜİK’te enflasyon hesaplama işlerinden sorumlu kişi görevden alındı. Biraz, Yiğit Özgür’ün meteoroloji müdürlüğünü arayan adam karikatüründeki gibi oldu bu ama olsun... Meşhur karikatürdeki diyaloglar şöyle:

- Alo? meteoroloji mi?
+ Evet buyrun.
-Allah sizin belânızı versin!!
+N’oluyo ya?
-Ne lan bu sıcaklar ha!?
+Ne alakası var kardeşim, ölçüyoruz biz.
- Kaç derece şimdi?
+ 38.
- Hah! Allah belânızı versin!

“YÜKSEK YÜKSEK FİYATLARLA KRİZ ÇIKARMASINLAR!”

Akabinde, Bakan Albayrak, bazı büyük firmalardan %10 indirim yapma sözü aldıklarını duyurdu. Özellikle enflasyon sepetinde yer alan ürünlerde fiyat artışı yapılmaması hedefleniyor ki bir dahaki ölçümlerde düşük çıksın. Bu %10 indirim meselesini düşünürken, akla 400 liralık ürünleri %25 indirimle 450 liraya satan esnaf kurnazlığı geliyor ama bakalım nasıl olacak...

Belediye başkanları kameralar eşliğinde çarşı-pazar dolaşmaya ve ürünlerin gramajları ile fiyatlarını denetlemeye başladı. Zabıtalarımız kimseye göz açtırmıyor maşallah. Çalışmaları destekleyen vatandaş da adeta şu türküyü söylüyor:

 “Yüksek yüksek fiyatlarla kriz çıkarmasınlar
Aşrı aşrı enflasyona koz vermesinler
Kayınbabasının bir tanesini hor görmesinler
Uçan da fiyatlara malum olsun, enflasyonu özlemedim”

Vaktiyle bir Milli Eğitim Bakanı’nın sarf ettiği bir sözden etkilenip “o kurlar olmasa ekonomiyi ne güzel idare ederdim” diyenler için enflasyonla mücadele bu kadar kolaymış demek. Yapısal reformlara falan hiç gerek yok, fiyatları baskı altında tuttun mu yeter. Tabii, israfı seven milleti de hizaya getirmek gerekebilir. “Vatandaşlar da ihtiyaçları haricinde bir şey almasın” diyen devlet, her ailenin asgari ihtiyaç çizelgesini çıkarıp sadece o listedeki ürünleri almasını isteyebilir. Daha ileri giderek bütün üretim tesislerini kamulaştırıp dağıtımı kendi de yapabilir. Karneler, kuyruklar derken millet aç dolaşır ama en azından sağlıklı olur. Herkes kilo verir, fena mı? Görüyorsunuz, insanlarda nefs-i emmare olmasa dünya imtihanını ne güzel idare ederdik, değil mi?


KRİZ, SEN EKONOMİNİN NERESİNDESİN?


Enflasyonla böyle kapsamlı mücadele edilince sanki ortada bir ekonomik kriz varmış gibi hissediliyor. Gelin, krizin kendisine eski bir İstanbul şarkısı gibi soralım:

“Duruşun andırır manipülasyonu
Fiyatlar şişiren enflasyonu
Kim yapıyor acep, devalüasyonu
Kriz, sen ekonominin  neresindesin?

Bilmem sözde misin, yoksa özde mi
Kaynağın dışarda mı, yoksa bizde mi
Vatandaş, sen krize inanma e mi!
Kriz, sen ekonominin neresindesin?”

Link:  http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/enflasyonla-mucadele_475601

Zaman Zam Zamanı

Zaman zam zamanı
Seçim vaktinin süslü, vaatli ve ikramlı kısımları bitti, hayatın gerçekleri ile yüzleşmeye başladık. Efendim, iktidar partisinin bu seçim döneminde en çok kullandığı slogan kalıbı “Vakit … vakti” şeklindeydi. Vakit kelimesinin eş anlamlısı nedir? Zaman. Zaman içinden, bulunulan an çıkarılırsa “zam” kalır. Aslında gelecek olan zamlara selam çakmışlar da, çok anlamamışız veya anlamak istememişiz.

Ufaktan ufaktan, her şeye zam gelmeye başladı. Kimi ürünlerde ÖTV büyümesi olarak kendini gösteren zamlar, öncelikle vatandaşın en az tepkisini çekecek ürünlerde beliriyor. Kahir ekseriyeti mevcut hükümetin güdümünde olan basında güncelleme, düzenleme, yapılandırma, ayarlama ve benzeri kelimelerle geçiştirilen ve kimi zaman müjde olarak duyurulan zamlar, pazardaki sebze meyve fiyatlarından başlayarak el yakıyor. Sayın vatandaşlar, lütfen algılarınızın ayarlarına dokunmayınız, o ayarlar matbuat vasıtasıyla merkezi olarak yapılmaktadır. Daha az ekmek israf edilecek diyen var, yüksek enflasyon haberini, ücret atış miktarını enflasyon değeri ile orantılı alacak kişilere muştulamak suretinde verenler var… George Orwell’in 1984 kitabındaki senaryolarla benzerlikleri biz söylemekten bıktık, onlar yapmaktan bıkmadı.

Enflasyon-Zam Sarmalı

Temmuz ayının ilk günlerinde enflasyon değerleri geldi. Günlük hayatımızın içinde hissedilenden düşük gelmiş olsa da ekonomik plan ve programlar içerisinde beklenen rakamın üzerinde çıktı. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, son dönemde yapılan yüksek zamları enflasyonla ilişkilendirerek  “enflasyonun bu kadar çok çıkması bazı fiyatları da otomatik olarak kendi içinde sarmala dönüştürüyor” dedi. Enflasyon yükselince fiyatlar otomatik artıyormuş, bu işte kimsenin kabahati yok gibi geliyor bana, neden derseniz; Enflasyon neden yükseldi? Çünkü döviz kurları ve faizler yükseldi. Onlar neden yükseldi? Çünkü bizi kıskanan dış güçlerin oyunu bitmiyor. Gördüğünüz gibi ekonomi ve ülke yönetimimiz bu işin hiçbir yerinde yok, o yüzden lütfen kimse onlara laf etmesin.

Su-i Zam, Hüsn-i Zam

Vatandaşlar nasıl karşılıyor zamları? Bir kısmı, “millet olarak bu zamlara müstehakız, zamları yemeden onlara oy verenlerin aklı başına gelmeyecek, oh olsun, yağmur gibi gelsin zamlar” diyerek “su-i zam” ediyor, adeta şöyle bir şarkı söylüyor:

“Ektiklerini biçtin oh olsun
Az mı çektirdi bana
Kül oldum yana, yana
Sıra geliyor sana oh olsun”

Diğer kısmı da “gerekli olmasa bu kadar zam yapılmazdı, canımız feda olsun, sesimiz çıkarsa namerdiz” diyerek “hüsn-i zam” ediyor. Hüsn-i zamcıların şarkısı ise şöyle:

“Hiçbir şeyde gözüm yok, sen iktidar ol yeter
Kapkaranlık odama, ampül gibi doğ yeter
Enflasyon vururken zamma
Dalarken insanlar gama
Laf söyletmem ağama, usulca seçil yeter”

Ülke olarak ya hüzün ya da sevinçlerde mutabık kalıyorduk. Hüzün ve sevincin bir arada olduğu garip bir toplumsal mutabakat yaşıyoruz ve bu iyi bir şey mi, bilmiyorum.

Yeni Sistem ve Erken Seçimler
Parlamenter sistem içerisindeki Bakanlar Kurulu, son çıkardığı KHK ile Bakanlar Kurulu’nun icra ettiği bütün yetkileri Cumhurbaşkanı’na devretti. Ne diyelim, bu devir işlemi 16 Nisan referandumunda oylanmıştı, şimdi dövünmenin bir anlamı yok. İnşallah enflasyonu, faizleri ve işsizliği indirme yetkisi de verilmiştir. Yetki azlığından muzdarip olup iş yapamamaktan yakınan yöneticilerimizin maharetlerini bekliyoruz. Hadi, inşallah…
Cumhur İttifakı’nı oluşturan partilerden MHP tarafının isteğiyle başlayan süreçte erken genel seçimler yapıldı. Şimdi de BBP, yerel seçimlerin erkene alınması çağrısı yaptı. Dikkate alınır mı bilemem ama alınırsa partilerin ağırlığı nispetinde bir erken seçim çağrı hiyerarşisi oluştuğu söylenebilir. İttifak’ın en küçük ortağı Hüdapar’a da artık muhtarlık seçimleri için erken seçim çağrısı yaptırırlar mı bilmiyorum…
Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/zaman-zam-zamani_466907

Öne Çıkan Yayın

İthalya Cumhuriyeti

  İthalya Cumhuriyeti Bundan çok çok zaman önce, buradan uzak mı uzak bir ülke varmış. İyi-kötü, kendi ihtiyaçlarını üretebiliyor ve kimse...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: