Bu Blogda Ara

Arşiv

Filistin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Filistin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Boykot Listesi

 

Boykot listesi
İbrahim Özdabak Karikatürü

-Elinizdeki nedir?

Boykotlu markalar listesi. Çikolatasından sakızına, deterjanından kahvesine, burgercisinden şekerli ve geğirten sıvısına kadar her şey var. Listede İsrail ürünü ve İsrail’e destek verdiğini açıkça ilan etmiş markalar var. Biz de kendilerine gereken dersi veriyoruz. Filistin’e destek olmak için bu ürünleri almayacağız ve aldırmayacağız.

-Bunu yaptığınızda, Gazze’deki insanlar cami, kilise, hastanede bombalara maruz kalmaktan kurtulacak mı?

Yardım ve desteği kesilirse zalimler zayıf düşer belki.

-Günümüzde ticaret o kadar karmaşık hale geldi ki: Üretim için hammadde bir kaç değişik ülkeden tedarik edilebiliyor, taşıma ve gümrükleme maliyetlerini düşürmek için farklı ülkelerde fabrikalar açılıyor, satış-pazarlama ve nakliye süreçlerinde işe belki de onlarca firma dahil oluyor. İsim hakkını elde edip üretim yapmak da mümkün. Örnek verelim: Katarlı bir yatırımcı, ABD’li bir markanın Türkiye’deki işletme hakkını alıp, Avrupalı bir nakliye firmasıyla uzakdoğu ülkelerinden getirdiği hammaddeyi Türk işçilerin çalıştığı fabrikada ürettirip, Türkiye ve çevresi ülkelerde, hatta Kanadalı bir dağıtıcı vasıtasıyla Afrika pazarında satışa sunabilir. Tedarikçiler ve alt tedarikçiler düşünüldüğünde onlarca belki yüzlerce firma sürece dahil olabilir. Dahası, sermaye ve finans yönetimi açısından bakıldığında bir şirketin tek bir sahibi de yoktur çoğunlukla, şirketlerin büyüklüğüne göre binlerce küçüklü büyüklü hisse sahibi insan veya şirketler olabilir. Yani diyeceğim, bir boykotta kimin ne kadar zarar göreceğini ezbere söylemek mümkün olmayabilir. 

Kim zarar görürse görsün, o marka ile iş yapanlar da yanmalı ki, bir daha onunla iş yapmasınlar. 

-Peki, listenize bakılırsa epey sayıda İsrail malı Türkiye’de satılıyor. Buraya nasıl gelmişler ve neden gelmeye devam ediyorlar?

Devletler arasında kolaylıkla bozulamayacak anlaşmalar olabilir. Vatandaş olarak biz kimseye öyle bir söz vermedik. İstemediğimiz malı almayız, kimse karışamaz. Etkisi sembolik ve çok küçük de olsa, Nemrut ateşini söndürmeye koşan karınca misali çalışmayalım mı?

-Ortadoğu’da kendisinden habersiz yaprak bile düşmez dediğiniz, dünya liderlerine sözünü geçirdiğine inandığınız reisiniz varken, boykot ile İsrail’i durudurmaya çalışmanız, fil kadar cüssesi ve kabiliyeti varken, Nemrut ateşini söndürmek için karınca büyüklüğünde bir suyu buharlaştırıp havadaki nemi arttırmaya çalışan kişinin gayretine benziyor. Hortumu kullanıp ateşe müdahale etsek ya? 

Ne yapalım? Savaş mı açalım?

-Savaşmadan da kullanılabilecek etkili yollar var. Diplomatik nüfuz sonuna kadar kullanılabilir. İsrail’den yaptığımız ithalatın neredeyse dört katı kadar oraya ihraç ediyoruz. İçme suyundan meyve sebzeye, jet yakıtından doğal gaza, hayati pek çok ürünü bizim üzerimizden alıyorlar. “Satmıyorum, ihtiyaçlarını tedarik etmiyorum” demek, “senden ürün almıyorum” kampanyasından çok daha etkili değil mi?

Boykot hareketimize karşı mı çıkıyorsunuz?

-Karşı çıkmıyoruz, daha şuurlu ve şümullü bir karşı duruş tavsiye ediyoruz. Tek kullanımlık sebze meyve tohumları ile neden İsrail’e bağımlı hale geldiğimizi soruyoruz. Siber güvenlik yazılımları ve ağ cihazlarında neden onların ürünlerine muadil kendi ürünlerimizi üretmediğimize hayıflanıyoruz. Betona, taşa, yandaşa gömdüğümüz milyarlarca doları keşke ileri teknolojili ürünler geliştirmede kullansaydık. Kahvecileri basıp, burgercilere fare taşımak İsrail zulmünü ne kadar durdurur bilemiyoruz ama uçak parçalarından devasa veritabanına, firewall’dan meyve sebze tohumlarına kadar bizim bağımlısı olduğumuz ürünleri onlar bize satmamaya karar verirse sıkıntı büyük olur.

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/boykot-listesi_590218

Filmelyakin

 

Filmelyakin
İbrahim Özdabak Karikatürü

Bu hafta köşemizin misafiri meşhur film ve dizi yapımcısı Hakkı Örter. Kendisi, tarihi olayların anlatıldığı yapımlarıyla bilinen Alternatifilm şirketinin sahibidir..

-Hakkı Bey, projelerinizden bahseder misiniz?

Halka gaz vermek veya bir konuda halkın gazı birikmişse onu almaya matuf projeler yürütüyoruz. Bu sebeple çalışmalarımız geniş bir kitle tarafından ilgiyle takip edilmektedir.

-Hikayelerinizin bir kısmının uydurma olduğu yönünde eleştiriler var...

Tarihi hikayeler anlatıyoruz ve açıkçası hikayelerimizin tarihi gerçeklere uygun olup olmadığı ile çok ilgilenmiyoruz. Tamamen kurmaca değil tabi, dramatize ederken bir kurgu giriyor işin içine. Küçük dokunuşlar bizimkisi. İnsanların çok hoşuna gidiyor bunlar. Milletimiz neyi duymaktan memnun olacaksa onu sunuyoruz. Her şey halkımız için.

-Tarih anlatıyormuş gibi yapıp günümüze dair mesajlar veriyorsunuz, bazı olay ve kişiler sanki bugünün dünyasına aitmiş gibi duruyor.

Efendim, tarih tekerrürden ibarettir. Aynısı değilse bile çok benzeri muhakkak yaşanmıştır. Her ne kadar filmlerimizde anlattığımız hikayelerin yaşandığının delili yoksa bile, yaşanmadığını da kimse ispat edemez. Sonuçta hiçbirimiz orada değiliz, öyle değil mi?

-Yapımlarınızda gerçek olmayabilecek unsurlar kullandığınıza dair bir uyarı ifadesi geçmiyor. İnsanlar gerçek tarihi anlattığınızı zannedebilirler.

Çekimler sırasında hiçbir canlıya zarar vermediğimizi söylüyoruz, o yeterli bence... Ayrıca, sadece tarihi film çekmiyoruz, çeşit çeşit kahramanlık hikayemiz var.

-Yeni projeleriniz var mı?

Var, bomba gibi filmler ve diziler çekiyoruz şu anda. Bomba dediysem hem mecazi olarak hem de gerçekten patlamalı ve bol aksiyonlu yapımlar.

-Heyecan doruğa çıkacak diyorsunuz. Biraz ayrıntı verebilir misiniz, hangi konularda olacak?

Fazla bilgi verip heyecanı bozmak istemem. Şöyle bir müjde vereyim: Bu dönem, ilk kez yabancı seyirciye yönelik çalışmalar da olacak. O yüzden film ve dizi isimlerinde İngilizce kelimeler var. Sizin için birkaç tanesini sayalım:

Fear'iliş İsrail: İsrail'in içinde yaşadığı korkuyu anlatan bir film olacak. Fear, İngilizce korku anlamına geliyor. Tek başına kalan İsrail, sağdan soldan tokatlar yiyor. En çok da Türkiye’den korkuyor. “One minute!” şokundan sonra tir tir titreyen İsrail, Türkiye ile ortak enerji projelerine giriyor, ticaret hacmini on katına çıkarıyor. Film müziği de şöyle:

“Ticarette hız kesme yok, o ne minüttür

Her işte mantık arama, gerçekler biraz absürttür

Çalan flüttür, hacim brüttür

Kimse sormuyor bu nasıl iştir?”

Pay to Taht Netanyahu: Tahta geçmek için akıl almaz oyunlar sergileyen Netanyahu’nun maceralarını anlatan bir dizi. Tahtı ele geçirmek kolay değildir, türlü türlü entrikalar çevirmiş ve birtakım bedeller ödemek zorunda kalmıştır. “Pay to” ile onu kastediyoruz. Dış piyasaya yönelik bir dizi ama bizim seyircimizin de çok hoşuna gideceğinden eminim. Türk büyük elçisi, Netanyahu’ya “Neden yahu, bu kadar zulüm?” diyerek okkalı bir tokat yapıştırıyor. İçimizin yağları eriyecek seyrederken.

Kurtar Kudüs'ü Pusu: Esenyurt’un düşmesiyle birlikte sallantıya giren Kudüs’ü, seyircilerimizin yerli yapımlarımızdan çok iyi tanıdığı ve sevdiği bir özel harekât ekibi kurtarıyor. Alemi dar ediyorlar, Polat Kubbe kullanan devlete. Uçaklar, füzeler, bombalar, özel operasyonlar... Aksiyona doyacak seyirciler.

Son olarak, insanımız okumayı ve araştırmayı çok sevmiyor. Biz de mesajlarımızı film ve dizi hikayleriyle aktarıyoruz.

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/filmelyakin_589666

Öne Çıkan Yayın

Fenomenler ve İddialar

  Fenomenler ve İddialar M. Ö 5. yüzyılda yaşamış olan Platon’un mağara temsili meşhurdur. Bu temsilde karanlık bir mağara içerisinde zi...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: