Bu Blogda Ara

Arşiv

doğalgaz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
doğalgaz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kombi’ne Zam

 

Kombi'ne Zam
Mikail Çiftçi Karikatürü kaynak:https://twitter.com/mikailciftci63/status/1047167061225558016/photo/1

Fevkaladenin fevkınde zamanlardan geçiyoruz. Fesübhanallah, her şeyimiz “günlük” gülistanlık. En azından bugünlük öyle. Yarına Allah Kerim...

Ekonomik büyüme rakamları açıklandı, yine büyümüşüz maşallah. Bundan 10 sene kadar önce, 12500 dolar olarak ölçtüğümüz, kişi başına düşen ama kafamızı yarmayan milli gelirimiz, her yılın her çeyreğinde büyüye büyüye 9500 dolara yükseldi, hamdolsun. Sayının küçüldüğüne bakmayın, dış güçler doları yükselttiği için, artık daha az parayla daha çok şey alabiliyoruz.

İnanmıyorsanız, gidin Bulgaristan ve Gürcistan gibi komşularımıza sorun. Çok acayip ucuz bir ülke olduk. Öyle böyle değil, komşu devletlerden insanlar ülkemize gelip gelip alışveriş yapıyorlar. Turistin biri, bir sterlin’e Türkiye’de bir süpermarkette alabildiği ürünlerin videosunu çekip internete yükledi, tam 10 milyon kişi videoyu izlemiş. Bin bereket, günde böyle üç video çekilse, izleyenlerin yüzde biri turist olarak gelse...

İşsiz insan sayımız gün geçtikçe artıyor ama işsizlik durmadan azalıyor, çok şükür... Hababam Sınıfı filmindeki Şaban (Kemal Sunal) sesiyle okuyun: “İşsizlik yooooook, iş beğenmemek var... Bugünlerde, bugünlerde iyi ki TÜİK var!”

Faizi durmadan indiriyoruz ama faizle iş yapan bankalar kârlarını 6 katına çıkardı. Faizsiz de kazanılabiliyormuş demek ki... Hepsi akıllanacak yakında, hepsi...

Hayat pahalılığı var diyorlar ama fiyatlara yapılan zamlar, açıklanan enflasyonun üzerinde olduğu için canımızı yakıyor. Halbuki, herkes belirlenen enflasyon kadar zam yapsa sıkıntı olmayacak. Doğalgaza, elektriğe biz nasıl zam yapıyoruz? Enflasyonun dörtte biri kadarcık... Onu bile çok görüyorlar, “bu kış zor geçecek” diyorlar. Gerçi, kombileri etkileyen bu zamlar, üretim zincirindeki maliyetleri çarpan etkisiyle büyütüyor, buna “kombi’ne zam” denir. Kim ne derse desin, kombiler sönmeyecek, sayaçlar susmayacak ve faturalar inmeyecek! Yapamayacaklar, bize boyun eğdiremeyecekler, diz çöktüremeyecekler! Böyle biline...

Şu da var tabii, kombilerimiz de bizim sözümüzü dinleyecek, “kombi-iznillah” dediğimizde derlenip toparlanacak. “Kombi, nasıl yanıyon?” diye sorduğumuzda hemen “kombi-nasyon” hesaplarını ortaya dökecek. Kombilerin böyle usulca laf dinleyip dinlemeyeceğinden emin olamayanlara mikser olayını hatırlatmak isterim:

Geçtiğimiz günlerde, Kütahya’daki bir temel atma töreninde, iki tane tahta kalasla çevrilmiş görünen toprak zemine beton dökmeye başlayan mikser, elini korkak alıştırdığı için olsa gerek, azıcık bir şey döküp duruverdi. Nasıl bir temelse artık, zemin bir temelein gerektirdiği kadar kazılmış değildi, demir yoktu ortada ve beton öylece toprağın üstüne dökülmüştü. Birden, “Mikser, çok çabuk bitti betonun ya! Mikser, devam et devam! Devam devam devam... Bizim betonlar bu kadar kısa zamanda tükenmez!” hitabına mazhar olunca mikser, alkışlar eşliğinde coşmaya başladı.

Duasız, ayetsiz iş yapmıyoruz. Güvenlik güçlerimiz Ayetel-Kürsî okuyarak işlerine başlarlar. Hakim ve savcılarımız, adaletin ruhuna bir Fatiha göndermeden işe koyulmazlar. Ekonomi ordusu, mesaisini bitirmeden hemen önce, ülke ekonomisi için, er-gonomi niyetine kıyama durur, kıyamdayken Sübhaneke duasını “..ve cella senaüke...” kısmı ile okumaya dikkat eder.

Siz de, ülkedeki adalet, eğitim, sağlık, ekonomi, diplomasi ve hoşgörü için Fatiha okumayı unutmayın lütfen..

Link: 

Müjdeliye Her Gün Bayram!

 

Müjdeliye Her Gün Bayram

Farkında mısınız, neredeyse her gün yeni bir müjde haberi alıyoruz.

Bazı arsızlar bu müjdelere inanmadığı gibi, bu durumu erken ya da baskın bir seçimin habercisi diye duyurmaya çalışıyor. Neymiş efendim, sürekli aynı müjdeler veriliyormuş! Sizde “müjdemans” başladıysa ara ara hatırlatmak gerekir. İçimizi ferahlatıyor mu müjdeler, önemli olan o. Her günümüzü bayram ediyorlar adeta. Ne demişler, “Müjde sebeptir, bayram sonuç”

Dört mevsimin bir arada yaşandığı ve “müjbit” (müjde açısından münbit) topraklara sahip memleketimizin her köşesinde farklı çap ve ebatlarda müjdeler yetişmektedir, hamdolsun. Müjdelikan Yalısı ambarlarında toplanıp harmanlanan müjdeler iç pazara buradan sunulur. Bunun için yalıya bağlı gazetelerin manşetleri kullanılır. Manşet normal gazetelerde olur, düzeltiyorum: “one-sheet”ler kullanılır.

Hangi müjdeden başlasam bilemiyorum. Galiba en büyük müjde şu: “Türkiye tarihinin en büyük rezervi bulundu! Altın, bakır, çinko ne ararsan var” Maşallah, sübhanallah... Adamlar, müjdeyi farklı günlere bölse en az beş günlük manşet çıkar buradan. “Altın, bakır, çinko, kobalt ve bir çok maden” diyerek iktisatlı bir müjdeleme yapmışlar, helâl olsun. Karadeniz gazını da çıkarmaya başlıyoruz nihayet. Yazın bile kombi açası geliyor insanın. 

Sıradaki müjdemiz sebze mevye fiyatlarından şikayet edenler ve sevip de onlara kavuşamayanlar için geliyor: Venezuela’da buğday yetiştireceğiz! Sadece Venezuela değil, Güney Amerika ve Afrika ülkelerinin içinde olduğu tam 10 ülkede arazi kiralayıp bir şeyler üreteceğiz. Nijer ve Sudan’da daha önce toprak kiralamıştık. Çaktırmadan vatanı büyütüyoruz, farkettiniz mi? Herkes kazanacak bu işten. Tohum ihraç edenler, nakliyesini yapacak şirketler, ucuza tarım ürünü bulacak olan halk... Yalnız uyanık olmakta fayda var, inşallah, nakliye sırasında araya pudra şekeri falan karıştıranlar olmaz, aman diyelim...

Dikkat ederseniz, hep güney yarımkürede arazisini kiralayacağımız bu ülkeler. Elbette ki bu bir tesadüf değil! Bizde mevsim kışken oralarda yaz olur. Senenin her ayında durmadan üretmeye devam edebiliriz anlayacağınız. Bakarsınız, on ülkenin her birine, şanımıza layık birer saray da inşa ediveririz, itibarımız da tavana değer. Havalar burada soğuyunca kaçacak göçecek yerimiz olur, fena mı?

Şimdi bu müjde mi diyeceksiniz ama Almanya’da her altı kişiden biri aç yatıyormuş! Yüzde yedi gibi korkunç bir enflasyonun pençesine düşmüşler, kıvranıyorlar millet olarak. Haşa, başkalarının acılarını kendimize sevinç vesilesi yapmayız elbette ama Almanlar bizi kıskanıyor dediğimizde inanmayanlar vardı! Onları düşünüp halimize şükretmek için bu haberi de müjdeden sayıyoruz.

Son müjdemiz AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’tan geliyor, kendisi aynen şöyle söylemiş: “Eski dönemde maalesef Türk Lirası çok değerliydi. Bu ortaya ithalat çıkarıyordu. Çok şükür son yıllarda yavaş yavaş Türkiye bundan uzaklaştı”

Demek ki, bize diz çöktürmek, boyun eğdirmek isteyen dış güçlerle olan savaşımızdan galip çıktık. Artık onlar bizim kurlarla oynayıp dengemizi bozamıyorlar. İktidarımız, yeni ekonomi modeliyle kurları bilerek yükseltti. Filmlerde olur ya hani, “sen beni kovamazsın, ben istifa ediyorum” diyen jönler gibi... İthalatımız az, müjdemiz bol olsun inşallah...

Link:https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/mujdeliye-her-gun-bayram_565660

Zamm-ı Azam

 

Zamm-ı Azam
İbrahim Özdabak Karikatürü

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “..bu kararlı gidişimiz karşısında Avrupa şaşkın, dünya şaşkın. Çünkü onlar böyle bir şeyi bizden beklemiyorlardı. Ama şu anda bu gidişi görünce şok oldular” sözünü okuyunca konunun iklim zirvesi olduğunu sandım. Son zamanlarda, Avrupa’nın şaşıracağı başka bir “kararlı gidişimiz” olmadı hatırladığım kadarıyla.

Pek çok ülkenin yöneticilerinin katılımıyla, iklim değişikliklerinin konuşulacağı Glasgow İklim Zirvesi’ne Cumhurbaşkanı seviyesinde katılımdan son anda vazgeçmiş ve ortamdan zengin kalkışı yapmışız. Sebebi olarak protokol kuralları ile ilgili anlaşmazlık olduğu söylendi. Yani, “Vücud ikliminin sultanı sensin, efendim, derdimizin sultanı sensin, istediğin kadar araç ve koruma ile geçiş yapabilirsin” diyeceklerine, başka ülkelere tanınan protokol şartlarını bize de dayatmaya çalışmışlar! Yüzlerce arabalık koruma konvoyu ile geçemedikten, kornalarla havamızı atamadıktan sonra yemişim zirvesini! Hamdolsun, itibarımızı zedelettirmedik ve kararlıca çıkıp gittik oradan.

Bakmayın, dünya için de iyi oldu gidişimiz, o kadar arabanın itibarlı yürüyüş için çıkaracağı egzoz gazı cepte kaldı. Çevreciliğin daniskası olduğumuz gibi iklimciliğin de kralıyız, evelallah... Karbon ayak izi falan diyorlar ya, o işe de en hazırlıklı biziz. Beş on sene kullanabilmek için bir kaç numara büyük aldık karbon ayak izimizi. İstikrarlı ülkeyiz sonuçta, her sene değişen ayak izi istemeyiz. Neydi o eski koalisyon günleri, millet karbon kuyruğuna giriyordu...

Yazının başındaki söz alıntısının ekonomi ile alakalı olduğunu, başka bir kaynakta sözün tamamını okuyunca gördüm. Meğer, sözün başı aslında şöyleymiş: “İç ve dış şoklara karşı dayanıklı ekonomik yapımız sayesinde hala yatırım, üretim, ihracat ve istihdam hedefiyle yolumuza devam ediyoruz. Bu kararlı gidişimiz karşısında Avrupa şaşkın...”

Ekonomik gidişimizi anlamak için açıklanan enflasyon oranlarına bakmak yeterli. Çok şükür, yine yüzde yirmi seviyelerini görmedi ve 19.89’da kaldı. Resmi rakamlara göre ev kiraları, senelik olarak ortalama %12 artmış, araç fiyatlarında ise artış olmadığı gibi düşüş de yaşanmış. Sarı rengiyle bilinen emlak sitesinde araştırma yapan kuruluşlara göreyse, sadece İstanbul’da, kira artış ortalaması %50’lerin üzerinde. Tüik’in araştırmasına konu olan evlerin ve arabaların nerede olduğu herkesin merakını cezbetmiştir muhakkak:

“Kirası denizin dibinde Hatçam, TÜİK'ten evler
AK hesap üstünden anam, dört kattır zamlar!
Dalga dalga, dalga dalga herşey zamlanıyor
Gerçek enflasyonu gören, zammı yapıştırıyor...”

Elektrik ve Doğalgaz Zammı

Euronews haberine göre, 2019 ile 2021 ilk yarılarını kapsayan 2 yıllık dönemde Türkiye'de elektrik fiyatları yüzde 47.4 artarken doğalgaz fiyatları da yüzde 42.3 yükseldi ve zam konusunda bizi Avrupa’nın şampiyonu yaptı. Zamm-ı Azam bizde, anlayacağınız... Ama Enerji bakanımız, faturaları düşürmenin yolunu gösterdi: Yakmazsak, fatura yüksek gelmiyormuş. “Az doğalgaz yakın, bir derece daha düşük olursa üşümezsiniz, aslansınız siz” diyor mealen. Dua edelim de, bu kış fazla soğuk gelmesin. Sadece kavli dualarla ve vatandaşa verilen gazlarla yapılan doğalgaz yönetimi işine “Dual Gaz” diyoruz. Gaz zammımız mübarek olsun inşallah...

Zamlara o kadar alıştık ki, adeta Zamm-ı Azam gibi “zamlardan babam da çıksa yerim” diyoruz. Ayçiçek yağı mesela, iki yıl içerisinde fiyatı 3 katına çıkmış neredeyse. 2019 yılında fiyatı 42 lira civrında olan 5 litrelik ayçiçek yağının bugün 120 liraya dayanan fiyat etiketi internette dolaşıyor. Sıradaki türkümüz, bütün yağlar ve pazar-market fiyatları için geliyor:

“A.yağında kundura,
Zam gelir dura dura
Ölürem ben ölürem vay
Ben maaşı bitirdim
Borç-harca vere vere

Alamam ben alamam
Her fiyata ben gelemem
Ben bir fakir çocuğam
Arar, indirim bulamam vay

Çıktım alışverişe pazara
El ettim bütün raflara
Ölürem ben ölürem vay
Yeni fiyat şöyle dursun
Can kurban eski fiyata”

Link:  https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/zamm-i-azam_552691

Biz Gaza Yeteriz...


biz gaza yeteriz

21 Ağustos Cuma günü, bir kaç gün öncesinden “verilmesiyle karşı karşıya kalınacağının tahmin edildiği” müjde resmen duyuruldu: Karadeniz’de doğal gaz bulundu! Arama yapılan yer Akdeniz’di, gözler oraya kilitlenmişken sevinçli haber Karadeniz’den geldi. Ak dediler kara çıktı... pardon, o başka bir şeydi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat yaptığı açıklamada 320 milyar metreküp civarında büyüklüğü olan bir rezervden bahsedildi. Müjde verileceğinin müjdesi verildikten bir gün sonra Reuters, bir Türk yetkiliye dayandırdığı haberinde bulunan gaz miktarının 800 milyar metreküp olduğunu geçmişti. Reuters’ın haberini kimse yalanlamadığına göre, aradaki 480 milyar farkı birilerinin izah etmesi gerekmez mi? Uçtu mu yoksa denizin altında yirmi bin fersah derinliğe mi kaçtı? Biz daha çıkarmasak bile zaman geçtikçe azalıp duracak mı? Öyle bir durum varsa müjde açıklamasının daha fazla geciktirilmeden Cuma günü yapılması cidden çok isabetli olmuş. Allah muhafaza, Pazartesi gününe bırakılsa ve rezerv 100 milyar metreküpe inse ne yapacaktık, değil mi? 

Şu da mümkün galiba; Sayın Fahrettin Altun, Reuters’in haberinin yalan olduğunun gayet farkında olup sekiz ay sonra gereken cevabı verebilir, malum, yabancı kaynaklı haberlerin tepki sahamıza düşme süresi takribi sekiz aydır. Twitter hesabından yaptığı yumruk şeklindeki bir el resmi paylaşımı zannedersem buna işaret ediyor. Uyumayın muhalefet partileri, sekiz ay sonra “sizi bekliyorduk, siz neden sustunuz?” diyerek Fahrettin Bey yumruğunu size de gösterebilir, demedi demeyin...

Piyasaların Tepkisi

800 milyar metreküp miktarına göre kendi hazırlayan piyasalar, neredeyse üçte biri denecek bir rakam açıklanınca iyimserliğini kaybetti. Borsa düştü, döviz ve altın fiyatları anında yükseldi. Her seçim döneminde, yurdun değişik yerlerinde petrol ve doğal gaz bulunduğuna dair yapılan açıklamaların da etkisini hesaba katmak gerekir. Gazeteci Deniz Zeyrek, üşenmemiş ve o haberleri saymış: 2003 yılından beridir, muhtelif seçim zamanlarında tam 30 defa buna benzer haberler yapılmış. Hadi bir-iki çalışmada beklenen sonuç çıkmadı diyelim, tamam, sizin hatırınız için 10-15 olsun. Geri kalan tespitlerden sonra hangi çalışmalar yapıldı ve ne sonuç elde edildi, bilen var mı? Kamuoyunda oluşan intiba, böyle açıklamaların seçim için yapılan yalan haberler olduğu yönünde. Bu defa yalan olmasa bile piyasalar temkinli yaklaşıyor. 

Müjdenin açıklanmasının öncesinde heyecanı artırmak ve dikkatleri çekmek için çok uğraştı iktidar. Bakanlar açıklama yaptı, cari açığımızın kapanacağını söylediler(bari açığımız olduğunu söylemeselerdi, bilmiyorduk ki biz açığımız olduğunu...), ekonomik sıkıntılarımızın biteceğini müjdelediler(ekonomik sıkıntı mı var? Yok canım, olsa duyardık), ithal doğal gaza dünyanın dolarını vermeyeceğimizden bahsettiler(hayda, dolarla bizim işimiz oluyor muydu ki?).  Eksen değişecek dediler. Eksen değişir mi? Değişir, lafı bile var; ekersen bağ olur, ekmezsen dağ olur. Ne eksen onu biçersin. Bakınız, çok değil, bir sene önce Trakya bölgesinde 20 trilyon metreküp doğal gaz bulunduğu müjdesi verilmiş. Eksen değişirdi ama ekmemişsen geçmiş olsun! Belli ki ekmemişiz! Bugün açıklanan rakamın neredeyse 60 katı, 300 sene bize yetebilirdi. Bir daha baksak bulamaz mıyız acaba? Bugün bulunduğu açıklanan Karadeniz gazının sekiz sene önce de bulunduğu söyleniyor çünkü...

Hesaplar, hesaplar...

Herkes tutuştu hesaplar yapmaya; çıkarmak kaça mal olur, kaç senede çıkar, tamamını çıkarabilir miyiz, yabancı firmalar çıkarsa kaçta kaçını alır diye... Ben hiç dert etmiyorum. Dünya kamu ihaleleri liginde ilk on listesine giren müteahhitlerimiz var ya, ihale muhtemelen onlara verilir, onlarca yıl işlettikten sonra devlete vermek şartıyla. Hangi parayla yapılacak derseniz, o kolay, İçerideki kamu bankalarında ne para kaldıysa oraya aktarılır, muhtemelen yetmyeceği için hazinenin kefil olduğu dış borçlar bulunur. İşletme süresi boyunca da doğal garanti verildi mi, tamamdır. “Biz gaza yeteriz” diyen vatandaşın cebinden garantiler ödendikten sonra, devletin kasasından bir kuruş çıkmamış olur, ne güzel. İnsanların kafasında “2023 yılına yetişir mi?” endişesi var. Onun hesabını da Bahçeli usulü yapabiliriz: Rezerv kaç, 320 milyar m3. İktidarın ikinci ortağı Bahçeli olduğu için sonuna 2 rakamını koyarsak 3202 elde ederiz. Bu rakamı tersten oku, al sana 2023...

Mağmağay



Mağmağay:

Doğalgaz faturalarının dağlar gibi geldiği 2020 Ocak ayı itibarıyla milyonlarca vatandaşımızın aklındaki öncelikli soru: "Doğalgaz yakmadan nasıl ısınabilirim?"

Kısa söylenişi ile Game Of Thrones'una güvenen ejderha tutabilir ama bu zamanda nereden bulacaksın ejderhayı? Haydi, buldun diyelim, ne yer ne içer, masrafı ne olur bu ejderhanın? Ejderha sürmek öyle kolay mı? Ehliyeti falan nasıl alınır, ejderhadan sürekli 50 liralık ateş alırsak zamlardan korunabilir miyiz:? Bakım işleri zahmetli midir? Egzoz muayenesinden geçer mi? Sızdırmazlık raporu her sene alınmalı mı? Yoğuşmalı ejderhalar her ölçekteki eve uygun mudur? (Sonra astarı yüzünden pahalıya gelmesin yani) Farkedebileceğiniz gibi, bu sorular daha uzar gider...

Enerji probleminin çözümü var: Mağma tabakasına kadar inen bir tünel kazmak! Böylece yüzeye çıkacak olan mağmanın ısı enerjisini kullanarak evlerimizin ısınma ve sıcak su ihtiyacını karşılayacağımız gibi, elektrik enerjisi de üretebiliriz. Bu projeye "Mağmağay" diyebiliriz. Mağma, kızgın yapısı sebebiyle basınçlı bir şekilde yüzeye çıkmak isteyecektir, buna dikkat edilmeli ve deli mağma kontrol altında tutulmalıdır. İstanbul Havalimanı'nın bir yıllık kira bedeli ile bu tünel kazılabilir, hesaplamadım ama bana öyle geliyor. İsteyen hesaplasın, hesapladıktan sonra bize de söylesin...

Harfiyat Kanyonu ana sayfası

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: