Bu Blogda Ara

Arşiv

Ekrem İmamoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ekrem İmamoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ahmakâne İşler

 

İbrahim Özdabak Karikatürü

Biri diğerine ahmak dedi... Öteki de aynı şekilde ahmak diyerek cevapladı. Bir başkası, “benden bahsettiği kesin, kendimden biliyorum” dercesine lafı üzerine alındı. Daha da bir başkası şikayet etti. Kendisine şikayet edilen en başkası da cezayı yapıştırdı.

İlk olarak ahmak diyen ve arkadaşları genelde ifade ve eleştiri hürriyetlerini kullanırlar. Dilin kemiği yoktur nasıl olsa, dillerine geleni söylerler. Hakaret mi ettiler, ortaya söylemişlerdir muhakkak. Aklınıza kötü bir şey gelmesin, açık sözlü insanlardır, dobra konuşurlar. Birini hedef alarak konuştuklarında da kesinlikle o kişi daha ağırını hak etmiştir, az bile söylemişlerdir. Toplum nezdinde görünürlüğü çok olanlar, bir zahmet kendilerini sıradan vatandaş gibi hissedip hemen alınmasınlar. Bazı ağır lafları kaldıramayanlar da siyasetçi olmasın, değil mi ama? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihadları var bu konuda. Yeri geldiğinde yumruk bile atıyorlar Meclis’te. Olur bazen öyle demek ki... Sokakta dayak yiyen gazeteci, cenazede linç edilmeye çalışılan muhalif siyasetçi önce kendini sorgulamalı, bunu hak edecek ne yaptım diyerek...

31 Mart 2019 mahalli seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi için sonuçlar istedikleri gibi gitmemeye başlayınca, seçim sonuç haberlerinin tek kaynağı olan devlet ajansı veri akışını kesti. Yanlış anlamayın, asla kendilerini düşündükleri için değil. Ertesi gün mesai var, insanlar işine gücüne gidecek. Vatandaşı ekran başında durma işkencesinden kurtarmak adına verileri kestiler. Yatın uyuyun, sabah kalkınca öğrenirsiniz dediler resmen. Binali Yıldırım ve arkadaşları kesilmiş verilere bakarak zafer ilan ettiler. Cadde ve sokakları “Teşekkürler İstanbul” afişi ile donattılar. Ne yapsın adamlar, o kadar para verip bastırmışlar pankart ve afişleri, heba mı olsundu onlar?

Derken, seçimi kaybettikleri anlaşıldı. Yalnız, kazananla aralarındaki fark küçücüktü. O kadar farkla yenilgi sayılır mıydı? Belediye meclisi pusulalarında çoğunluğu almış olmalarına rağmen başkanlık seçiminde kaybetmeleri nasıl izah edilebilirdi? Halk, başkanlık hususunda iktidarı cezalandırıp, muhalefete de meclisi vermemek suretiyle şartlı bir destek verecek kadar akıllanmış olabilir miydi? Hiçbir şey olmamışsa bile bir şeyler muhakkak olmuştu canım...

Suç ve suçlu lazımdı, önce sandık görevlilerine yöneldiler. En kolay suçlanabilecek onlardı çünkü. Terörist, hain, kripto ilan edildiler. Sanırsın, o adamları Birleşik Arap Emirlikleri veya Darbeci Sisi seçti. Şimdi o ülkelerle dost olduğumuza bakmayın, o zamanlar kanlı bıçaklıydık kendileriyle.

Mahalli idareler seçiminde İstanbul’da oy kullananlar sandığa dört adet pusula ve zarf attı. 3 zarfın sonuçları kabul edildi ama bir zarfın sonuçları iptal edildi. Dört rekatlı bir namaz kılan adama, “Son rekatın olmadı, sadece o rekatı tekrar kılacaksın” demek gibi bir şeydi. Seçimlerin neden tekrarlanacağını soranlara “Çünkü çaldılar” dediler.

İmralı’nın mektubu basın toplantısı ile okundu, kırmızı bültenle aranan bir kişi devletin televizyonuna çıktı. Bütün tuşlara aynı anda basma deneyi yine başarısız oldu. Tekrarlanan seçimi büyük bir farkla kaybettiler. Önceki seçimde şaibeli görevli sayısı neydi ve akıbetleri ne oldu? Çalanlar neyi nasıl çalmışlardı? Bir türlü öğrenemedik.

Elindeki devlet kurumlarını ve kanunları kullanarak rakiplerini devre dışı bırakma çabalarının işlemediğine dair tarihte pekçok örnek olmasına rağmen, seçimlerin tekrarını isteyen iradenin “Aklını gerektiği gibi kullanmayan” manasına gelen bir sıfata layık olmadığını kim söyleyebilir?

Hakaret davası açtıktan sonra beraat verseler, “adama dokunamadılar, güçlüymüş” diyecekler çıkar. Ceza verip siyaset yasağı getirdiklerinde bu kararın siyasi yönü olduğunu herkes bilecek ve mağduriyeti kendisini çok daha güçlü kılacak. Aynı adama 3 sene önce yapılan ve ters tepen şeyi bir daha denemek, “aklı gerektiği gibi kullanma” çerçevesi içinde değerlendirilebilir mi?

Mazlum ve mağdur pozisyonunun kendisine yaradığını, siyasi yasak cezasını bilerek ve isteyerek kendisine kestirdiğini söyleyen havuz medyası müntesipleri oldu.

Ne diyelim, mağdurluk avantajı yaşatmak istemiyorsan, kimseyi gadre uğratma.

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/ahmakane-isler_574879

Seçim Şarkıları 2019

Seçim Şarkıları 2019



Seçim ŞarKıları

NOT: Bu sayfada yer alan şarkı sözleri ve kişiler temsilidir, hayal ürünüdür, uydurmadır ve bir de neydi, hah.. parodidir...

Ekre Mimamoğlu Seslenişi:

Say yıllara, bunu say vedalara
Yaz, tükenen oylarının en sonuncusuna
Vurdumduymaz tafralarla şehri donattığın
Teşekkür afişlerine

Bastın, faka bastın, beni fazla hafife aldın
Sustum diye, yuttum diye “oh be, uyuttum” sandın
Çantada keklik sandın da, bak sen açıkta kaldın!
(Emel Müftüoğlu’nun Say Yıllara adlı şarkısından arak)

Binali Bey’in cevabı:
(Sezen Aksu’nun Yalnızca Sitem adlı şarkısı ile azıcık oynanmıştır, fazla değil, siz de göreceksiniz zaten)

Vurgun yemiş Binali
Gönlüm tutuldu aşka
Ciğerimden yanıyorum ben
Bu defa başka

Doymadım doyamadım
Saymalara oyu ben
Binali koyamadım
Mimamoğlu yerine 

Saymadım sayamadım
Bütün geçersiz oyları
Ne inkar ne itiraf
Bu yalnızca sitem

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: