Yiğit Özgür Karikatürü |
Etrafta olan biten olayların, herkesin algıladığından farklı
bir şekilde cereyan ettiğini, arkasında kimsenin aklına gelmeyecek karmaşık
işlerin döndüğünü iddia etmeye komplo teorisi kurmak deniyor. Bu senaryoları
kuranlar, en küçük ve alakasız bilgileri bile teorilerini desteklemek için
kullanabilirler. Hatta, iddialarının tam tersi argümanları bile kendi
lehlerinde kullanabilirler. Böyle teorisyenlerden birine, mesela desen ki
“falanca ülkenin sırf bize zarar vermek için geliştirdiğini söylediğin şey,
onların kendisine bizden daha çok zarar verdi, buna ne diyeceksin?” şöyle cevap
verebilir: “adamlar, yaptıkları belli olmasın diye, bilerek kendilerine zarar
veriyor, tabii...”
Komplo teorilerinin gücü, mümkün olan ihtmallerden
seçildikleri için yanlışlanabilirliklerinin mantıki olarak zor olmasında
yatıyor. Halbuki “bir delilden, bir emareden neş’et etmeyen bir ihtimalin
ehemmiyeti yok” kaidesince kaale alınmamaları gerekir. İstanbul trafiğinde
seyreden bir aracın her an bir kazaya karışması ihtimal dairesinde diye,
buluşacakları yere arabasıyla gelecek arkadaşının kaza geçirip ölmüş olduğunu
düşünüp kahır çeken kişiyi düşünün. Üzüldüğü şey bir ihtimal ve o ihtimal hiç
gerçekleşmemiş olsa bile, buluşacağı kişinin telefonu birtakım sebeplerden
dolayı ulaşılamaz durumda ise, gel de anlat adama... Komplo teorisi, büyük
resmi görme veya vehim, adına ne derseniz deyin, somut bir delilden
beslenmediği sürece adamı paranoyakça hallere sokar.
İddialar iddialar...
Coronavirüs hadisesinde de komplo teorileri havada uçuşuyor.
İlk ortaya atılan iddia ABD’nin öteden beri ticaret savaşı içinde olduğu Çin’i
bitirmek için, virüsü laboratuvar ortamında geliştirip biyolojik saldırı
maksatlı ortaya saldığı şeklindeydi. Çin sınırlarını aşan virüs Avrupa’yı kasıp
kavurmaya başladı, ardından ABD’ye de sıçradı. Bu iddia böylece boşa çıktı diye
düşünebilirsiniz ama ortaya atanlar, ABD’nin aşıyı virüsten önce çıkardığını,
ortalık iyice karışıp aşıya olan ihtiyaç ayyuka çıktıktan sonra piyasaya
süreceklerini öne sürüyor.
Karşı iddiacılar durur mu, onlar da virüsü Çin’in geliştirip
dünyaya saldığını, Çin’in asıl maksadının ABD başta olmak üzere bütün dünya
ekonomisini çökertmek olduğunu söylüyor. Gerekçe olarak Çin’in tamamında değil
de belirli bölgelerinde virüs vak’alarının görüldüğünü gösteriyorlar. Hadi
bakalım, buna ne diyeceğiz?
Bir başka iddia, işin içinde siyonistlerin parmağı olduğu
yönünde. Cuma gecesi gece yarısına iki saat kala açıklanan sokağa çıkma yasağı
ile birlikte marketlere koşan ve ne alacağını bilemeyip torbalarca cips-kola
alanları görünce bu iddiayı görmezden gelemedim doğrusu. Bu görüştekiler
İsrail’de görülen virüs kaynaklı ölümlerin nüfuslarına oranla başka yerlere
göre daha büyük olmasını nasıl açıklıyor bilmiyorum.
Techorona
En uçuk teorilerden biri virüsün 5G teknolojisi kaynaklı
olduğu ve onunla yayıldığı şeklinde. İddiaya göre dünya üzerinde virüsten en
çok etkilenen yerler, 5G teknolojisinin geliştirildiği ve uygulandığı bölgeler.
Allah’tan, G’lerden sadece dört buçuğu bizde kullanılıyor öyle yırttık
diyeceğim ama bizim de durum ortada. Biz neyse, biraz da olsa yaklaşmışız
5G’ye, İran’da da mı 5G var? Teknoloji “techorona” çomak sokmak isteyenler
kimler? Yoksa bu iddianın altından eski NOKIA’cılar mı çıkacak acaba?
Sosyal Medyafe
Komple bu teorisyenlerin anlamadığı şey şu, dünya ekonomisi
ve küresel ilişkiler sebebiyle sistemler ve ülkeler o kadar bütünleşik hale
gelmiş ki, birinde meydana gelen çökme, zincirleme bir etki ile bütün dünyada
hissedilir. Çin çökerse dünya çapında bir üretim krizi yaşanır, Çin’in borçlu
oldu ülkeler parasını alamaz, borsalar tepetaklak olur. Tabii ki kriz
zamanlarında o durumu kendi lehinde bir fırsata çevirmek isteyenler çıkabilir.
Sadece o istifadeye bakıp küresel komplonun altında o fırsatçıyı aramak komik olur.
Komple teorilerden uzak kalmak isteyenler sosyal “medya”felerine dikkat
etsinler, kaynağını ve delilini görmedikleri iddialara kulak vermesinler...
Virüsten Büyük
Tedbirlerde Son Durum...
Maske kullanımı mecburi hale getirildi. Belediyeler bedava
dağıtmaya başlayınca satışı yasaklandı. Marketler maskesiz müşteriyi içeri
almıyor ama maske de vermiyor. Sokağa çıkma yasağı, başlamasına iki saat kala
duyurulunca halk panik halinde marketlere hücum ediyor. Yasağın bir hikmeti de
insan kalabalıklarının bir araya gelmesini önlemekti halbuki. Virüs virüs olalı
böyle fırsat görmemiştir. Bu yazının yazıldığı sıralarda fırınların yasak
süresince açık olacağı, kimsenin panik yapmaması gerektiği söylendi. Fırınlar
açık olacak ve ekmek üretecek ama biz evden dışarı çıkamayacağız, süreç çok iyi
yönetiliyor çok...