Bu Blogda Ara

Arşiv

çevre etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çevre etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hülasa Sesleniş

 

Hülasa Sesleniş
İbrahim Özdabak Karikatürü

Kıymetli kardeşlerim,

Malumunuz olduğu üzere, ceza infaz kanununda düzenleme yaptık. Bazı mahfiller her şeye itiraz ettikleri gibi buna da bir kulp uydurdular. Neymiş, cezaevindeki insanları cezaları bitmediği halde dışarı çıkarıyormuşuz!

Evvela, şunu hatırlatayım: İnfaz kelimesindeki n harfini çıkarırsanız kalan harflerle “faiz” yazabilirsiniz. Faizin sebep olduğunu söylemeye gerek yok herhalde... Ben kriminolojistim ve iddia ediyorum ki infaz sebep, suç enflasyonu ise sonuçtur. Ceza infazı yaptığımız sürece suçlar artacaktır. Bundan dolayı, neo klasik ceza düşüncesinden hapiste’molojik kopuşu temsil eden yeter’o’hapis yaklaşımını göstermiş bulunduk.

Deniyor ki, işlenen suçların sayısında patlama olmuş; motorsikletli çeteler saldırıp adam dövüyormuş sokak ortasında, kameralara baka baka cinayetler işleniyormuş. Bunun bizimle ne alakası var? Hapse girseler, her branştan suç uzmanları mevcut orada, eğitimlerini alıp master derecesinde çıkarlar hapisten. Madem toplumsal cinnet yaşanıyor, ona karşılık toplumsal cinayet eşitliği de sağlansın ki adalet yerini bulsun. Seni öldüreni sen de öldür, anında cezasını çeksin. Devleti uğraştırmaya ne gerek var?

Sonra, gerek Covid-19 sebebiyle olsun, gerek cezaevlerinde yer kalmadığı için olsun, pek çok kişi denetimli serbestlikten faydalanıyordu. Bu adamlar dışarıda iş bulmuş çalışıyor ve ekonomiye katkıda bulunuyor. Kimi de çoluk çocuğa karışmış. Şimdi bunları alıp tekrar hapse mi tıkalım! El infaz-düzeltiyorum- el insaf!

Diğer bir husus, bizi çevre ve yeşil düşmanı ilan eden belli çevreler var. El insaf vel iz’an! Yahu biz çevrecinin daniskasıyız. Sadece Türkiye’de değil, dünyada çevresini bizim kadar düşünen oldu mu acaba? Bizim çevrede olup işe, makama, ballı maaşlara erişmeyen kaldı mı? En işe yaramaz adamlarımıza bile bakanlık, milletvekilliği, olmadı, müsteşarlık, genel müdürlük ve belediye başkanlığı gibi payeler verdik. Hiç vermediysek, bir kurumda yönetim kurulu üyeliği veya icra kurulu üyeliği dağıttık insanlara. Oturduğu yerden dördüncü-beşinci maaşını alanlar var.

Herkese memurluk verilmez, kendi işini yapan adamlarımız da var. Onlara yağdırdığımız ihaleler gırla... Hayır efendim, bu yöntemle para kazanmak isteyenlerin parasının olması da şart değil. Parası yoksa kendisine borç veriyoruz. En kötü durumda kendisine kefil olup kredi almasını sağlıyoruz. Borç dediğime bakmayın, ödemiyorlar o borcu. İhalelerimizde geçiş/kullanım garantisi verdiğimiz için aslında onlara biz düzenli ödemeler yapıyoruz. Düzenli deyince sabit taksitler gelmesin aklınıza, düzenli bir şekilde artan oranlarda ödemeler yıllar boyu sürüyor.

Yeşil düşmanı olduğumuz konusu da tamamen bir kuru iftira! İftiranın bile kurusunu değil yaşını tercih eden bizler için çok ağır bir itham! Yeşil'i ne kadar sevdiğimizi Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelere sorun. Körfezden ülkemize akmasını istediğimiz, yeşil renkli bir tedavül aracı olan ağaç türevi bir ürünü almak için attığımız taklalar, müfterilere en güzel cevap olacaktır.

Link: 

Öne Çıkan Yayın

M'Ako Ağa

  M'Ako Ağa M’Ako Ağa, sıra sıra selvilerin dizildiği bölgenin hemen aşağısında, yeşil yeşil çamların arasında kalan sinemada gösteril...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: