Bu Blogda Ara

Arşiv

Akıl Tutulması

Akıl Tutulması
İbrahim Özdabak Karikatürü

 

Gerçeklerle akıl arasına kamer-a veya AKamer geçtiğinde akıl gölgede kalıp tutulma yaşanabilir. Kamer-a’yı gören akıl, ona uygun düşünceler geliştirmeye ve onları dillendirmeye başlar. Şöyle bir sokak röportajı düşünün:

-Ekonomi sizce nasıl?
-Biraz kötü ama sadece bizde değil, bütün dünyada öyle. Biz başka ülkelere göre çok iyiyiz.
-Nasıl daha iyiyiz?
-Her şey var çok şükür, raflar dopdolu...
-Siz bütün ihtiyaçlarınızı rahatça alabiliyor musunuz?
-Nasıl alalım, fiyatlar ateş pahası...
-Neden böyle yükseldi acaba?
-Aç gözlü marketçiler, fırsatçı ev sahipleri ve yamyam üreticiler yüzünden. Bir de dış güçler, bizi kıskananlar ve bize diz çöktürmek isteyenler var.
-Onlar ne yaptı?
-Doları yükselttiler, zamlar yağmur gibi geldi. Büyümemizi, gelişmemizi istemiyorlar... Ama yakında hepsi bitecek, ekonomi yine şahlanacak.
-Nasıl olacak bu?
-Madenlerimizi rahatça çıkarmaya başlayacağız.
-Şimdi çıkaramıyor muyuz?
-Hepsini değil. Lozan'ın gizli maddeleri var, bizi o bağlıyor.
-Şu anda çıkaramadığımız hangi madenler var?
-Petrol, doğalgaz, altın, pamuk...
-Pamuk mu?
-Evet, pamuk... Dünya rezervlerinin yüzde 95'i topraklarımızın altında ama Lozan'ın bitmesini bekliyoruz.
-Lozan nasıl bağlıyor bizi?
-"Belli bir tarih var, la o zaman bitince çıkarırsınız" cümlesindeki "la o zaman" kısmı zaman içerisinde "La o z'aan", "L'o zan" gibi değişimlerle söylene söylene kısalmış ve "Lozan" olmuş. Anlaşma yapmışlar ama bazı maddeleri gizli.
-Gizliyse, siz nereden biliyorsunuz?
-Ben okudum o maddeleri. Siz de girin, internetten araştırın. Bakın, şöyle başlıyor:
1. Pamuk bir madendir.
2. İlk madde değiştirilemez.
3. İkinci maddenin değiştirilmesi teklif dahi edilemez.
4. Türkiye, pamuk madenini 100 yıl boyunca çıkaramaz.
5. Diyelim, kaçak-göçek, bir şekilde bize çaktırmadan çıkardı. Anında bizim bundan haberimiz olur, öyle kafasına göre işleyip satamaz pamuğu.
6. Türkiye, elindeki pamukları çok ucuz fiyata bize satmak zorundadır. Ülkenize iplik lazımsa onu da biz veririz. Fahiş fiyat uygularız ama bak, sonra gücenmece yok.
-Lozan'ın gizli maddeleri CİMER'e sorulmuş, maden çıkarma ile ilgili böyle hükümler yokmuş, resmi açıklamada bulunuldu.
-Bilerek böyle söylüyorlar, gizli silahlarımız ortaya çıkmasın diye...
-Gizli silahlarımız mı var?
-Var tabi; ışık hızının on katı hızla giden mermiler, gerektiğinde denizin üzerinden havalanabilen uçak gemileri, köpeğe benzeyen muharip robotlar ve daha neler neler...

**

Elindeki devlet imkanlarını, aykırı sesleri bastırmak için kullanan, kendi propagandası haricindeki her düşünceyi terörle bağdaştıran, ifade edilmesini suç haline getiren iktidarlar da kitlesel bir akıl tutulmasına sebep olabilirler. İnsan hakları hukukçusu ve emekli diplomat Rıza Türmen’in “Düşünce polisliği: Sansür yasası” başlıklı yazısındaki şu kısım manidar:

“Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşarken, kitlesel bir yoksullaşma meydana gelirken, halka ekonominin iyi durumda olduğu söyleniyor. Ekonomik sıkıntıların nedeni olarak dış güçler gösteriliyor. Öbür yandan Türkiye'nin bir beka sorunuyla karşı karşıya bulunduğu sürekli vurgulanıyor. Hukuk devleti varmış, yargı bağımsızmış gibi davranılıyor. Bunun gibi örnekler pek çok. (..) Halka, dış düşmanlarla çevrili olduğumuz, düşmanlara karşı mücadele etmemiz, ‘yerli ve milli’ olmamız gerektiği söyleniyor. Muhalefetin ‘yerli ve milli’ olmadığı, dış güçlerle ya da terörist örgütlerle işbirliği yaptığı iktidar medyasının en popüler söylemi. Hakikat dışı söylemlerle hakikat dışı bir dünya oluşturuluyor.”

Bir de, emlakılcı’lar vasıtasıyla aklını kiraya verenler vardır. Emlakılcıların kiralık ilanı çok etkilidir, akıl hemen tutulur. Rüesaları her işin en doğrusunu bilir ve söyler, onlar da hiç düşünmeden, bıkmadan ve üşenmeden onu tekrar ederler. Dünkü söylenenin tersi bugün söylense de fark etmez. Sorgulamadan uyum gösterirler.

Unutulmamalıdır ki, kim tutarsa tutsun, tutulma ne kadar sürerse sürsün, bu durum geçicidir ve en sonunda bitecektir. Üflemekle sönmeyen, balçıkla sıvanamayan hakikat güneşi elbet çıkacaktır.

Link:  https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/akil-tutulmasi_572251

Rende-zenformasyon Bülteni

 

Rende-zenformasyon Bülteni
Sefer Selvi Karikatürü

P’li Kanal TV bünyesindeki Rende-zenformasyon Başkanlığımız tarafından hazırlanan, tamamen enformasyona daYalı (ispiyonyolcası: informacióna da Yalı) Rende-zenformasyon Bülteni’ne hoş geldiniz.

Her gelen haberi olduğu gibi kabul etmeyip elekten geçiriyoruz. Adeta bir rendeden geçmişçesine ufalanan haberleri ince eleyip sık dokuyarak halkımızın sindirebileceği şekillere sokuyoruz. Uzaktan bakıldığında bir rendeyi andıran binamızda çalışan haber takımımız, sizler için en yararlı ve doğru bilgileri seçip seçip bültende yayınlayacaktır. Maazallah, ükeyi bozmak ve bölmek isteyen hıyanet şebekelerinin kandırmacalarına gelmenizi istemeyiz.

Gerekirse, yalan haber yayanlara “Fahrettinheit 451” usulü ateşle yaklaşmaktan çekinmeyeceğimizi bilmenizi isteriz. İtfaiye araçlarımız yalan haber ihbarı aldığı vakit, “habercilerin dikkatine: rende-zenformasyon makinesi ayağınıza geldi. Haber, tweet, facebook hesabına rende vurulur. Hemen alınır, beş dakikada teslim edilir” anonsu geçerek dosta güven, düşmana korku verecektir.

Şimdi haberler:

Bartın’ın Amasra ilçesinde meydana gelen müessif maden kazasında hiçbir yetkilinin kusuru olmadığı ve mevzuatın gerektirdiğinden fazla tedbirin alındığı anlaşıldı. Adını vermek istemeyen bir yetkili şöyle bir açıklama yaptı:

“Tedbirli mekanda ferahlık vardır sözüne aldanıp bolca tedbir aldık, elimizi korkak alıştırmadık. Gerekenden çok fazla tedbir almışız. İşte bu da ters tepmiş, hani sakınan göze çöp batar derler ya. Öyle bir şey oldu, zannedersem. Tedbir alın, tedbir alın diyenlerin gazına geldik. Hayır, alınan fazla tedbirler ihtiyacı olan başka madenlere de transfer edilemiyor açıkçası. Fazla mal göz çıkarmaz ama demek ki fazla tedbir gaz çıkarır, çıkan gaz da maalesef patlar. Bu da bize ders olsun.”

Putin Gazı Veriyor!

AB ve ABD ile arası iyi olmayan Putin'in bölgede sadece ülkemize güvendiği ortaya çıktı. Kremlin'e yakın kaynaklardan elde edilen bilgiye göre, Putin ile Türk heyeti arasında şöyle bir konuşma geçti:

TH: Gaz ödemelerini diyorduk, 2024'e kadar erteleyebilirseniz, malum seçimler de olacak seneye, elimiz biraz sıkışık olabilir.
Putin: Yahu, lafı mı olur... Sizden iyi müşteri mi bulacağım ben... Hatta, bakın aklıma ne geldi; ben size toptan vereyim gazı, siz de sattıkça ödersiniz bazı bazı... Bin metreküpünü 2500 dolardan veririm, siz istediğiniz fiyata istediğiniz ülkeye okutursunuz.
TH: Başkan, çok makbule geçer de, 2500 biraz fazla değil mi?
Putin: İşin piyasası belli, inanın bize gelişi de çok maliyetli. Ekmek çarpsın, ben de çok kazanmıyorum. Yabancı değilsiniz diye size dost fiyatı verdim. İsterseniz yakın, isterseniz satın. 2500'ün üstü size kalsın.
TH: Sağol Başkan, "Ortadoğuda gazlar yeniden dağıtılıyor" diye atıyoruz manşetleri...

Doğalgaz Faturalarının 80 TL’sini Hükümet Ödüyor

Cumhhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, vatandaşların evlerde kullandğı doğalgaz faturalarının 80 TL’sini hükümetin ödediğini söyledi. 80 lirayı az bulan insanlar olduğu gibi, bu işin finansmanının yine vatandaşın vergileri ile sağlandığını öne sürenler oldu. Gelir kaynağı olarak vergilere dokunmadıklarını belirten bir Hazine yetkilisi şöyle dedi: “Vatandaşımız müsterih olsun, kesinlikle yeni bastığımız paraları kullanıyoruz. Yeni modelimiz tam bir Ankara havası: Bas bas paraları doğalgaza, bir daha mı geleceğiz dünyaya...”

Dezenformasyon Yasası

Dezenformasyon yasasını Meclis’e sunmadan önce Amerikalı’lara gösterip onaylarını aldık. Çok beğendiler. Fikirlerini beyan eden Amerikalı'lardan biri "George or well" (yani, aynı bizim Hans'la Corc'un yaptıkları gibi veya daha iyisi) dedi...

 Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/rende-zenformasyon-bulteni_571863

Dezenformasyon Avcısı

Dezenformasyon Avcısı
Dezenformasyon Avcısı

 

Dezenformasyon kanunu ile birlikte, Avcılık kurumu harekete geçer:
 

-Avcı bey, hakkımızda iddianame yazmışsınız...
-Halkı endişeye sürükleyecek bir paylaşımınız olmuş, ona istinaden.
-Hangi paylaşım, anlayamadım?
-“Hak edişlerimizi alabilecek miyiz?” demişsiniz?
-Evet, tamamladığımız bir işle ilgili alacağımız için yazmıştım, kaç hafta geçti daha alamadık paramızı...
-O kadar basit değil, hak ettiğinizi düşündüğünüz bir parayı devletin ne zaman verebileceğini merak etme kılıfı altında, o parayı alamayabileceğiniz iması var. Devleti aciz gösterdiğiniz gibi, alacağı olan herkes de sizin yüzünüzden endişelendi.
-İyi de, benim böyle bir maksadım yoktu, kim böyle bir şeyden endişelenir...
-Salih abimiz var, o endişelenmiş. Bakın, burada endişelendiğine dair imzalı beyânı var. Haydi mahkemeye...
***
-Başörtüsü ile ilgili kanuni düzenleme istemişsiniz.
-Evet, kimsenin kıyafetinden dolayı haksızlığa uğramasını istemiyorum.
-Devlet büyüklerimizden daha mı iyi bileceksiniz? Bu ülkeye kanun lazımsa onlar getirir. Herkes kafasına göre kanun isteyemez. Kamunun bir düzeni var, kamu düzenini bozduğunuz için hakkınızda inceleme başlattık.
***
-“@BirOlduk_Dir’olduk” isimli hesap sizi şikayet etmiş.
-Sebep?
-Halkı korku ve panik içerisinde bırakacak bir tweet atmışsınız.
-Efendim, ben jeoloji profesörüyüm. Bilimsel çalışmalara dayanarak büyük şiddette bir deprem olacağını tahmin ediyoruz. Halkı uyarmak adına...
-Kim olduğunuz ve ne yaptığınız beni ilgilendirmiyor. Halk korkmuş ve panik içinde... Derdinizi hakime anlatırsınız artık.
***
-Abi polis seni arıyordu, ifade için emniyete çağırıyorlar.
-Hayırdır inşallah, ne ifadesi?
-Sitemizin whatsapp grubunda biri hayat pahalılığından şikayet etmiş.
-Ne var ki bunda? Hatırlıyorum o mesajı “Geçen sene eylül ayında okul servisine 225 lira aylık ödeme yapıyorduk, bu sene oldu 900 lira... Ekmek, peynir, yağ, yumurta, salça... Zamlarına yetişemez olduk. Sadece gıda da değil, ayakkabı, pantolon, gömlek fiyatları üçe beşe katlandı. Açıklanan enflasyon rakamı doğru olabilir mi?” diye bir mesaj yazmıştı.
-Avcılık, iç-dış her türlü güvenliği tehdit eden bir mesaj olduğuna hükmetmiş.
-Allah Allah, ne alakası var? Yalan mı bunlar?
-Enflasyonu ilan eden devlet kurumu. O kurumun yayınladığı rakamlara inanmamak, devlete güvenmemektir. Sen güvenmezsen, ben güvenmezsem, yabancı adam hiç güvenmez. İçeride dışarıda dalga konusu oluruz.
-Polis mi söyledi bunları?
-Hayır ama bunları diyormuş gibi baktı, ben anladım.
-Tamam da güzel kardeşim, bunların benimle ne ilgisi var? Mesajı yazan ben değilim ki?
-Abi mesaj grubunu sen kurmuştun, yönetici sensin. Yazılan mesaja bir tepki de vermedin, mesajı onayladığın anlamına geliyor bu... Bence hemen grubu dağıt, bütün paylaşımları sil!
***
-Barış Manço için gelmiştik...
-Vefat etti kendisi, konu neydi acaba?
-“Kamu barışını bozmaya elverişli olma” durumundan, yeni çıkan kanunun radarına girdi.
-Kamu barışını nasıl bozmuş olabilir ki?
-“Arkadaşım eşşek” diye bir şarkısı var. Arkadaşını söyle, kim olduğunu söyleyeyim şeklindeki atasözüne binaen, kendisine hakaret etmiş olmuyor mu? Barış bey, sanatçı kişiliğiyle kamuya mal olmuş bir insan. Kendini bozması, kamu Barış’ını bozması anlamına gelir.
-Yahu, ne saçmalıyorsunuz siz? Rahmetli hiçbir şeye bozulmazdı. Herkesle ve her şeyle barışıktı.
-Bozulmaması bizi ilgilendirmiyor. Kanun, kamu barışını bozmaya elverişli olmayı da sakıncalı buluyor. Ben barış olsam bozulurdum. Hem, Barış Bey’in daha daha ne suçları var, ben bilirim ben bilirim... Domates, biber, patlıcan fiyatlarına isyan ettiği şarkısını mı diyeyim, “yalnız kızlar ayı! Hadi erkekler ayı, cümbür cemaat ayı” diyerek bütün bir topluma hakaret ettiği şarkısından mı bahsedeyim... Nane, limon kabuğu, hatmi çiçeği, tere otu, tarçın, zencefil otu ve daha bir sürü bitkiyi karıştırmayı tavsiye ederek halk sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bilgi veriyor... Topla, topla, topla....

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/dezenformasyon-avcisi_571436

The Susual Suspects

 

The Susual Suspects
İbrahim Özdabak Karikatürü

İktidar kanadının “dezenformasyonla mücadele” kılıfı altında sunduğu kanun teklifi Meclis’te görüşülmeye başlandı. Gazeteciler, basın kuruluşları ve basın meslek kuruluşları tarafından internet dünyasını hizaya sokma ve baskı yoluyla tek sesli hale getirme teşebbüsünün bir tezahürü olarak görülüp eleştiriliyor.

Teklifte “halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak amacıyla ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan" kişiler için bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülüyor ki, en çok tartışılan hususlardan biri bu. O kadar yuvarlak tabirler ki, istediğin her olaya uygula, kimse itiraz edemez. “Kamu barışını bozmak” müstakil olarak yeteri kadar muğlaklık taşıyorken, buna “elverişli şekilde” gibi bir ifade eklendiğinde elastikiyet katsayısı katmerli hale geliyor.

Halk arasında yaşanması muhtemel endişe, korku ve panik nasıl ölçülecek? Endişometre, korkugram ve panikölçer gibi aletlerle mi ölçüm yapılacak? İktidar ve ona yakın çevrelerin geçmiş uygulamalarını göz önünde bulundurduğumuzda kullanacakları alet muhtemelen verniyerli “kumpas” olacaktır. Wikipedia’da verniyerli kumpas “İki çenesi arasında kalan kısmı ölçen, sürgülü bir alettir. Şekli kabaca boru anahtarını andırır. Bir sabit cetvel üzerinde gezen hareketli bir parçadan oluşur” şeklinde tanımlanmaktadır. İstediğin gibi uzatıp kısaltabiliyorsun. Yeter ki kumpası kurmak iste, ölçü arzuya göre ayarlanabiliyor ve bir kişinin iki çenesi arasına bakıyor.

Hal böyle olunca, sadece gazeteciler ve yazarlar değil, bütün vatandaşlar kumpasa gelmemek için kendini frenleyecek, fikirlerini açıkça ifade edemeyecek. “Bulut” dese, “bize ördek mi demek istedin?” diyenlerin gazabına uğramamak için kendine bir oto-sansür uygulayacak. Tam da seçim öncesi, her şeyin açıkça konuşulmasını istemeyenler için gayet yerinde bir uygulama.

Aktroller ve hükümete yakın olup göz göre göre yalan şeyler yazan, muhalif herkese iftira ve hakaret etmekten çekinmeyenlerin de bu kanundan nasibini alacağını düşünüyorsanız boşuna sevinmeyin. Trollerden “kimin başı sıkışsa, koşar Pelikan Abla. Küçük büyük, her trolün dostu Pelikan Abla” (İşte bir yalıda yaşayan Pelikan Abla var ya, o...)


Sosyal medya araçları da unutulmuyor tabi, bu kanunda. Platformlara, Türkiye’de bir ofis açma ve gerektiğinde kulağını çekebilmek için bir temsilci atama şartı getiriliyor. Bu platformlar da babamızın oğlu değil, parasına bakıyor. Kapanma korkusuyla, hükümetlerin istemedikleri içerikleri kaldırabildikleri, muhaliflerin özel mesajlaşmalarını teslim ettikleri görülmemiş bir şey değil.

“Yalan haberin merkezi” denilerek zaman zaman kısıtlanan sosyal medya araçları olağan şüpheliler listesinde başı çekiyor. 1995 yapımlı “The Usual Suspects/Olağan Şüpheliler” filmini akla getiriyor, ilk tokat bunlara vuruluyor çünkü. Ağabeyimiz İbrahim Özdabak’ın karikatüründe, Olağan Şüpheliler filminde olduğu gibi, 5 şüpheli sosyal medya aracı, karakolda sıraya diziliyor ve boylarının ölçüsü alınarak susturulmak isteniyor. Bu karikatür bir filme dönüşse adı "Susual Suspects" olurdu herhalde.

Orijinal filmde geçen şöyle bir cümle var: “Şeytanın en büyük hilesi, bütün dünyayı yaşamadığına inandırmakmış”. Bizim yerli Susual Suspects’te de, kanun, halkı bölünmekten, korku ve paniğe kapılmaktan ve yalan haberden korumak için çıkarılıyor deniyor. Şeytan bunun neresinde? Finalinden bahsedip tadını kaçırmak istemezdim ama bizim Kayser, Söz’e müdahale edip herkesi susturuyor. Evet, kapatıyoruz, son sözleri alalım lütfen...

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/the-susual-suspects_571057

Hahahaber-Kandilli Whatsapphanesi

 

HAHAHABER

Sıcak Gelişmeler

*  Kandil'li Whatsapphanesi, yeni hicri yılın ilk kandili öncesi kullanıcılarını uyardı: "5.1 şiddetinde tebrik mesajı depremine hazır olun..."

* Dünya Emoji Birliği’nin, "Nuremoji" isimli yeni emoji serisinin görüntüleri basına sızdı. İşte, yeni emojilere ilham veren resimler…


“Hep iste” emojik kopuş

 


Hetero-DoksanNebati

 


Nuro-Eko’nomi

 

NOT: Bu sayfada yer alan haberler hayal ürünüdür, uydurmadır. Gerçek haberlere benzeyebilir, gülüp geçiniz, kafayı takmayınız. . .

Öne Çıkan Yayın

M'Ako Ağa

  M'Ako Ağa M’Ako Ağa, sıra sıra selvilerin dizildiği bölgenin hemen aşağısında, yeşil yeşil çamların arasında kalan sinemada gösteril...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: