Bu Blogda Ara

Arşiv

istifa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
istifa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İstifay

İstifay
Sefer Selvi Karikatürü

 

Dışlanan, hor görülen, fişlenen ve devlet kurumlarına alınmayan, varlıkları bile muktedirler için bir tehdit sebebi kabul edilen dünün mazlumlarından bazıları bugün iktidarda. İktidarlar değişse de, sahip olunan gücün büyüklüğü ve verdiği sarhoşluk aynı refleksleri verdiriyor. Kendinden olmayanlar üzerinde tahakküm kurmak için aynı metot ve araçlar kullanılıyor.

1999 depremi zamanında yardım dağıtması engellenmeye çalışılan dindar STK’ların eleştirdiği bütün konular 2023 yılı depreminde de geçerli maalesef. Hatta fazlası var, o gün eleştiri ve şikayetler serbestçe yayınlanabiliyordu. Bugün televizyon kanallarının neredeyse tamamı iktidarın kontrolü altında. Sosyal medya ve alternatif internet imkanlarını kullanmak isteyenler polis ve mahkeme eliyle susturuluyor.

Resmi kanallar haricinde yardım etmek mi istiyorsunuz, devlet varken size ne oluyor? Haşa, devlete eş koşarak ne yapmak, nereye varmak istemektesiniz? Yanan canınızın verdiği acıyla, yardım gelmediğinden şikayet etmeye kalkmayın, devleti acz içinde gösterme cürmünü işlemek istemezsiniz...

İlk 48 saat hiçbir şekilde yardımın gitmediği çok yer var diyorsunuz, “e deprem çok büyüktü, asrın felaketi oldu” diyorlar. Gelişmiş elektronik ve haberleşme teknolojilerine rağmen onbinlerce insan neden kurtarılamadı diye soruyorsunuz, “e deprem 500 atom bombası kuvvetindeydi” diye cevap veriyorlar. İnsan gücü, malzeme ve ekipman akışı neden aksadı? E deprem...  Edep yahu! Tamam,  felaket asrın felaketi olabilir de, görev ve sorumlulukları belli olan kurumların en gerekli olduğu zamanda bile talimat almadan iş yapmaması, sevk ve idare konusunda bir “kasrın” felaketi yaşandığını göstermez mi?

Asrın felaketinden, camları bile kırılmadan çıkan binalar da oldu. Hatta, altında bir züccaciye mağazası bulunan bir binada tek bir tabak bile kırılmamış diyorlar. Aynı sokakta bulunan bazı binalar yerle yeksan olurken, bazılarının sapasağlam kalabilmesi, uygun tedbirler alındığında depremden hiç etkilenilmeyebileceğini ispat ediyor.

Uzmanların deprem riski ikazları bilinmesine rağmen, bir kararla riskli bölge olmaktan çıkarılan bölgeler oldu. İmar için seçilen arsanın uygunluğunu gözetmeden izin verenler, inşaatın zemini ve binanın sağlamlığını gerçek manada denetlemeden ruhsat verenler, şeklen de olsa hibir denetime maruz kalmadan kaçak olarak inşa edilmiş binalar için bile imar affı getirenler... Mahalli idareciler, mülki idareciler veya iktidardan herhangi biri, bu süreçte kendi sorumluluğunu hatırlayıp istifa etmedi. Talimat olmadan nefes bile almıyorlarsa, sorumluluğu talimatı verene mi yüklemek istiyorlar, anlamadık. Özür dilerim, eski bir alışkanlıkla istifa dedim, artık o müessese çalışmıyor, af talebi geçerli. İstifa af talebi oldu, o da “affet” şeklinde söylenir bir adım daha geliştirirsek:

İstifaàAf talebiàAffetàAfet

Bakınız, olay yine geldi, afete bağlandı. Demek ki kimsenin bir şey yapmasına gerek yok. Çok gerekli olursa birkaç müteahhit kurban edilerek milletin gazı alınabilir. Ülkede müteahhitten bol ne var, Avrupa’da bulunan toplam müteahhit sayısının 15 katı kadar bizde müteahhit varmış. Sayısı bir hayli fazla olan bu meslek grubu müntesiplerine “Hayl müteah-hitler” desek yeridir. Müteah-hitlere sorsanız “Ben ekolojistim, fay sebep, deprem ise sonuçtur” deyip çıkabıilirler işin içinden.

Bu durumda en iyisi fayların istifa etmesi. Olursa, ona da istifay diyelim bari....

Link:  https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/istifay_578095

İstifa-"Af isti..."

 

istifa-af isti

Hazine ve Maliye Bakanımızın sosyal medya hesabı üzerinden yayınladığı hazin bir paylaşımla istifa ettiğini duyurması ülkede şok etkisi yaptı.

Zaman olarak resmen tatil olan bir gün, yani Pazarın seçilmesi, duyuru kanalı olarak resmî olmayan bir mecranın kullanılması, duyuruda kullanılan dilin resmî kalıplara uymaması, yer yer yazım ve anlatım yanlışlıkları ihtiva etmesi gibi bazı sebeplerden dolayı ilk başlarda bir şaka veya “siBERATak” olduğu intibaı verse de, kısa sürede olayın ciddiyeti anlaşıldı. 

Anlaşılmasına anlaşıldı ve haber, saraya yakın kaynaklardan teyit edildi, ama medyamızın neredeyse yüzde doksan beşine tekabül eden saray bülbülleri tarafından görmezden gelindi. Bakana destek mahiyetinde bir kaç tweet atıldıysa da “ne des(t)ek bilemedik” düşüncesiyle ya silindi veya Cumhurbaşkanı güzellemesi yapan başka tweetlerle üstü örtülmeye çalışıldı. 

İstifa metni ayrı bir kafa kurcalayıcı; at izi-it izi karışıklığından, hak ile bâtılı ayırt etmenin zor olduğu bugünlerden bahis var. Tam olarak kimden/hangi olaydan bahsettiğini sade vatandaşlar olarak çözemedik. Herkes kendince yorumluyor. Sağlık durumu gerekçesi de var, ancak bu gerekçeye dayanak teşkil eden durum şimdi mi gerçekleşti yoksa istifa sonrası muhtemel bir sağlık problemi mi ufukta görüldü, anlamadık... “Şöyle uçuyoruz, böyle kaçıyoruz, önümüzdeki 3 sene için YEPisyeni planlarımız var” derken çok rahat görünüyordu halbuki. İki buçuk milyon kişiye istihdam sözü de vardı hatırlarsanız. Hem de, 2023 sonunda ulaşılabilecek dolar kuru hedefini bugün aşacak kadar başarılı olmuşken, hemen istifa edilir mi hiç? Kendi inisiyatifi ile istifa ettiğine ve bundan sonra ailesine zaman ayıracağını söylediğine bakılırsa TÜİK tarafından “iş aramayanlar” istatistiği içerisinde olacak, yani işsiz diyemeyeceğiz kendisine. 

Bazıları, görevden alındığını iddia etti. Ortada bir görevden alınma var, ama göreve getiren tarafından görevden alınma mı oldu yoksa ifa edilen görevden “alınma” (darılma manasında) mı söz konusu, bu belli değil. Devletin tepesinden duyurulması için yaklaşık 27 saat beklenmiş olması da enteresan oldu ama bu vesileyle, başka bakan ve milletvekillerine hafazanallah, kötü örnek teşkil etmesinin önüne geçildi. Düşünsenize, “boun canlı istifa var mı?” diye tweet atan bir milletvekili, ya da “ben zomzoma giremediğim için istifa edemedim” şeklinde durum paylaşımı yapan başka bir bakan daha olsaydı... Nerede kalırdı devlet ciddiyeti?

Allah’tan, Resmî Gazete’de yayınlandı da, iş resmiyet kazandı. Ya, nispet olsun diye Linkedin üzerinden kendisine bloklama yapılsaydı! Resmî Gazete’deki duyuruda ve gayrı resmî olduğu halde reismî takılan gazetelerdeki istifa konusu ile ilgili haberlerdeki dil birliği dikkat çekiciydi: “Af talebi kabul edildi” ibaresi göze çarptı. İstifa metninin neresinde af talep edildiği merak konusu oldu, çünkü kamuoyuna hitaben yazılan istifa metninde kimseden dilenen bir özür veya af talebi yoktu.

Acaba diyorum, istifa meselesine tersten bakıp kelimeyi de tersten mi okudular? İstifa kelimesi tersten okununca “Afitsi” oluyor. Buradan hareketle, bu kelimeyi bir kaç kere üst üste telâffuz ederken t ve s harflerinin yerini değiştirip, “af isti...” cümlesini bulan bir danışman mı oldu? “Ne isti? Af isti... af talebini kabul edelim, şanımız yürüsün” şeklinde parlak bir teklifle gitmiş olabilir belki de...

İstifa, kelime etimolojisi bakımından Arapça “afv” kelimesinden türemiş olsa da, (istihrac, istimal gibi örneklerde görülebileceği gibi istif’al babındadır) kullanıldığında kimsenin aklına afla ilgili bir mana çağrıştırmaz. Öyle ya, dilimizde istifa kelimesi, işten ayrılan taraf lehine onurlu bir çıkışı ifade etmek için kullanılır genelde. “Sen beni kovamazsın, ben istifa ediyorum” şeklinde kalıplaşmış bir sözümüz bile var. 

Çok değil, daha iki ay önce havalarda uçan ekonomimizin kurtuluş savaşı verdiğini, “acı reçete” tatbik edilmesi gerektiğini hep istifa sonrası öğrendik, Allah sonumuzu hayreylesin... 

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/istifa-af-isti_531712

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: