Bu Blogda Ara

Arşiv

mahsur etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mahsur etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kar ne, hediyesi...

 


İstanbul için beklenen 2022’nin ilk yoğun kar yağışı sonunda geldi. Tam da okullarda yarıyıl tatili başladıktan sonra hem de... Yıl boyu karla oynayacağı oyunları düşünen çocuklar için bir nevi karne hediyesi oldu.

Evet, yağarken seyretmesinin verdiği huzur, dantel gibi nakışlarıyla çevreye kattığı güzellik, kardan adam, kayak ve kartopu oyunu gibi eğlenceleri ile; kar ne, hediyesi Rabbimin... Faydaları saymakla bitmez: Havadaki kirliliği temizler, yerdeki ve havadaki mikropları öldürür. Yeraltı ve yerüstü sularını besler. Barajların dolmasına yardımcı olur. Dolan barajlar sayesinde daha çok elektrik üretebilir hale geliriz. İçinde bulunan amonyak toprağa karışır ve bakteriler tarafından çevrilerek bitkilerin azot ihtiyaçlarını karşılamada yardımcı olur. Kar suyu, aynı zamanda demir, potasyum ve kalsiyum gibi mineralleri çözerek bitkilerin gerekli mineralleri almasını sağlar. 

Bu hediyenin biraz külfetleri de yok değil tabi, soğuk bir yüzü var öncelikle, üşütüyor bizi. İmkânları kısıtlı olan insanlar kara bakıp kara kara düşünüyor ısınma masraflarını. Yağış hızına ve miktarına göre, kara, hava ve deniz ulaşımını kesintiye uğratabilir. Türkiye nüfusunun beşte birinin sıkıştığı bir şehirde bu ulaşım kesintileri bazı insanlar için hayatı felç edebilir. 

Geçtiğimiz Pazartesi günü, mesai saati bitimi itibarıyla işyerimin bulunduğu yerde hava güneşli idi. Evimin bulunduğu mevki civarında ise fırtına şeklinde yoğun bir kar yağışı varmış. Bu sebeple, raylı sistemlerle gidebileceğim en uzak yere olan Olimpiyatköy’e gitmeye karar verdim, oradan da bir otobüsle eve geçecektim. Maalesef, Olimpiyat Stadı’na vardığımda yolların kapandığı ve hiçbir otobüs seferinin yapılamadığı anonsu geçiyordu. Dört saat süren, karlarda bata çıka, 12 km’lik, çoğu yokuşlu bir yolu yürüyerek eve ulaşabildim.

Aynı saatlerde İstanbul Havalimanı’nda uçuşlar yapılamamış, kargo binasının çatısı çökmüş, havaalanına giden yollar kapanmış. Havalanmak üzere piste giden uçak hareket edememiş, içerisindeki yolcular ancak 9 saat sonra tahliye edilebilmiş. 20 bine yakın insan alanda perişan olmuş. Otele yerleştirilmeyi beklerken, altlarına sermek için kartonlar bile parayla satılmış. Seslerini duyurmak istediklerinde karşılarında çevik kuvvet polislerini bulmuşlar. TEM ve Kuzey Marmara otoyolları tıkanmış, insanlar yollarda mahsur kalmışlar. Su içmeye bile talimatsız gidemedikleri anlaşılan bakanlar, Cumhurbaşkanı talimatıyla İstanbul’a gelmiş, fakat dünyanın kıskandığı yeni havaalanımıza inememişler. 

Havaalanı yetkilileri “bizim suçumuz yok, havayolları şirketleri yolcuları mağdur etti” diyor, havayolu şirketleri “otel vardı da biz mi yerleştirmedik, bir tane otel var, o da dolmuştu, yollar desen kapalı, biz ne yapalım?” diye soruyordu? Otoyolları işleten, geçilse de geçilmese de, soğukta sıcakta, karantinada-kar altında her hal ve şart altında işleyecek olan geçiş garantisini cebinde tutan şirketlerden ise herhangi bir ses çıkmadı.

Hükümet yetkilileri, hükümet basını ve hükümet trolleri Büyükşehir Belediyesini yerden yere vuruyordu. Bu hengâmede en çok konuşulan konu İBB Başkanı İmamoğlu’nun balık yemeye gitmesi oldu. Büyükşehir Belediyesi, karayolları ve otoyolların Karayolları Genel Müdürlüğü sorumluluğunda olduğunu hatırlatıyordu. Başkanı balığa gitti diye İBB’yi suçlayanlar haklı diyelim, diğer yolların ve yapıların sorumluları balığa gitmedikleri halde neden problemler yaşandı?

Sade vatandaşlar olarak, gittiğimiz yolların hangisinden kim sorumlu bilemeyebiliriz. Karayolları mı, Köy Hizmetleri mi, Büyükşehir Belediyesi mi, ilçe belediyesi mi, muhtar mı yoksa ihtiyar heyeti mi, nereden bileceğiz? 

Kendi vazifesini yapmamışken, başkasının işlerini engellemeye çalışma gayretiyle cezalandırılan vatandaş oluyor. Kar ve rüzgârdan çok çabuk etkilenen, şehirden uzak bir yerde, metrosu bitirilmeden aceleyle açılan havaalanının sorumlusu kim? Yenisi çalışabilsin diye eski havaalanının pistlerini bilerek bozduklarını Ulaştırma Bakanı bizzat kendisi söyledi. 

Hakaret suçu isnat edilen kişilere gece yarısı kelepçe yetiştiriliyorken, gündüz vakti yağan kara kepçe bulunamadı. Otel isteriz feryadını dile getiren turistlere çevik kuvvet anında yetiştirildi.

Kul korumalı çalışması gerekirken “kar korumalı, mevzuyu at başkasına sistemi” ile çalışan kurumlar! Sizin hepinizin karnesi zayıf geldi, haberiniz olsun. Serçeden balıktan, havadan sudan gündemleri bırakın, hiç olmazsa afet zamanlarında vatandaşı siyasî çekişmelerinize kurban etmeyin...

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/kar-ne-hediyesi_557777

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: