Bu Blogda Ara

Arşiv

4207 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
4207 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Sigara İçişlerini Kontrol Komisyonu

sigara içişlerini kontrol komisyonu

“Dünya yanıyor ve Türkiye kavruluyorken” ülke olarak bizim en büyük meselelerimizden birinin sigaranın yanması olduğu anlaşıldı. 9 Şubat “sigarayı bırakma günü” olunca tabii ki gündeme geldi, durup dururken değil. Ben sanki başka bir gün olarak hatırlıyordum ama olsun, 9 Şubat da olur. Gerçi bizim memlekette kulaktan kulağa söylenirken o dokuz otuz olarak değişir, sonra da herkes 30 Şubat tarihinde sigarayı bırakması gerektiğinde hemfikir olur.

Ülkemizde sigara ile ciddi bir mücadele var. Kapalı mekânlarda tütün ve türevi ürünlerin tüketilmesi kanunen yasak. Her yerde bu yasağı hatırlatan tabela asma zorunluluğu gelince bu işin de piyasası oluştu ve tabelaların da “çakmaları” çıktı. Sigara ile etkin bir mücadele için bir an önce bu çakma tabelalara el konulmalı ve imha edilmelidir. “Beş bin üçyüz bilmem kaç” no’lu yasa gereği…” yazan bir tabela varsa bilinmelidir ki korsandır. İlgili madde numarası 4207’dir. Madde bağımlısı olduğumdan dikkat ederim. Kanun maddelerine son derece bağlıyımdır.

Dönelim 9 Şubat’a. O gün devletimizin en tepesinden gelen açıklama ile sigara içmenin bir intihar biçimi olduğu ve intihar etmenin özgürlüğü olmadığı ifade edildi. Mesaj alınmıştı. Aradan bir hafta geçti, 16 Şubat 2016 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), akciğer kanseri hastalara ilaç parası ödemek için ‘hiç sigara içmemiş olma’ şartı getirdi.

Bu durumda birileri insanların sigara içişlerini kontrol etmesi gerekiyor. Aklıma hemen İçişleri Bakanlığı geldi. Neticede bütün “içişleri” bu bakanlık kontrol etmiyor mu? Sonra düşündüm de, bakanlık alkol “ala ala” kafayı bulmuş adamlara mı baksın, uyuşturucu içe içe beyni uyuşmuşlara mı baksın, yoksa sigara içenlere mı? Ciddi bir iş yükü getireceği için, bu işe özel ayrı bir komisyon kurulsun, adı da Sigara İçişlerini Kontrol Komisyonu olsun. Bence bu komisyonun ilk işi, yerde satılan sigaralardan içen insanları tespit etmek olmalı.  Yerden sigara içen insanlar 2016 yılbaşından sonra sigaralara getirilen SGK vergi kalemini ödemiyorlar. Üstüne üstlük, genelde işsiz insanlar bunlar! Bu da SGK primi yatırmadıklarını gösteriyor.  “GSS primi de mi ödemiyorlar?” demeyin, onu şimdilik kimse ödemiyor, en yakın seçimde de hükümetimiz tarafından lütuf gibi sıfırlanacak. Bu vatandaşlar belirlenip, herhangi bir sağlık sorunu için başvurdukları ilk sağlık kuruluşunda derhal itlaf edilmelidir. Aldıkları nefes zarar ziyan!

Komisyon ismi uzun olduğundan kısaltmasını kullanayım isterdim ama kısaltmak için komisyon ismindeki kelimelerin baş harflerinden oluşan şey, pek de matah bir kelime olmayınca sadece komisyon demeye karar verdim. Peki, komisyon kimlerden oluşacak? Benim favorim muhtarlar. Bir kere muhtarlar “parlamenter” sistemin zararları konusunda her hafta bilgilendiriliyorlar. İlk toplantılarında da komşularını ihbar etme görevi verilmişti kendilerine.
Bana kalırsa  SGK, benzer uygulamayı her hastalık ve her ilaç için yapmalıdır; mesela, çok yemek yiyip kendine zarar veren insanlar da mide rahatsızlıkları için ilaçları kendi alsın, fazla TV seyrettiği için gözlerini bozduğu tespit edilen insanların göz tedavilerini neden devlet versin? Hard rock dinleyen gençlerin kulak zarı patlarsa bunun tedavi masrafını kamuya mal etmek adil midir?
Sırf devleti zarara uğratmak için kendine dikkat etmeden belini inciten ve bel fıtığı olanlar az mı?
Hele o madende çalışan işçiler yok mu, yaşamaları ayrı dert, ölmeleri ayrı…
Kot taşlama atölyelerinde çalışıp silikozis hastalığına bilerek yakalananlara ne demeli?
Kalp rahatsızlığı olduğu halde haberler seyreden insanlar masum mudur? Hayır, hangi ülkeyle barışığız, kime atar, kime gider yaptık, an be an değişiyorken, dolar-borsa aniden yükselip duruyorken, haberler izleyen kalp hastası insanlar intihar ediyor demektir. Bunların da masrafını niçin biz ödeyelim?

Daha da genişletilebilir ama ben bu kadar örnek yeterli olur diye düşünüyorum. Sonunda şuna karar verdim: yaşayanlar ölüyor! Yaşamasalar ölmeyeceklerdi. Sınırlı tabii kaynakları tüketen, durmadan masraf çıkaran bir şey bu yaşamak! İstediğimiz gibi yaşamayanlar da, ya mali külfetine katlanacaklar veya bi’ zahmet gidip bir köşede kendi imkânları ile ölecekler.

Sigara bu kadar zararlı mı peki? Olmaz olur mu? İçinde uçak yakıtı dâhil 4000 zararlı madde var diyorlar. Filistin’i bombalayacak uçaklara satılmayacağının garantisi verilirse sigara içindeki o yakıtların çıkarılıp ekonomiye kazandırılmasından yanayım. Biz içmeyen insanların da SGK primleri düşürülsün lütfen! Kendimize bakmak suretiyle devletimizi kalkındırıyoruz!

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: