Bu Blogda Ara

Arşiv

mini mini zam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mini mini zam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mini mini zamlar gelmişti...

Mini mini zamlar gelmişti
İbrahim Özdabak Karikatürü

 

Nazara mı geldik, bizi kıskananlar mı var, birileri düğmeye mi bastı bilmiyorum, hiçbir şey olmadıysa bile, kesin bir şey oldu! İşsizlik, enflasyon, büyüme ve faiz olmak üzere, bütün göstergelerimiz “on numara” dolaylarında seyrederken, Soylu bakanımızın önden müjdesini verdiği ekonomik şahlanma devam ediyorken, dolar başta olmak üzere bütün yabancı para birimleri karşısında liramızın değer kaybı yaşaması anlaşılacak gibi değil!

Tamam, iğneden ipliğe, fiyatı zam görmeyen eşya kalmadı ama bir sorun; nasıl zamlandı? İki dönem AKP’den milletvekili olan bir isim açıkladı: “Zam gelmiştir ama mini mini gelmiştir.” Akabinde şöyle dedi: “Zam yapılmıyor değil, yapılmak zorunda. Girdi neyse, bir miktar yansıması olacak. Kaleciye top gelince biraz yumuşatır ya göğsüyle, hükümet şu an aynen öyle yapıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın ben biliyorum, onun şefkatini, merhametini, milletimize olan sevgisini, bağlılığını, sevdasını… O, topu alıp, biraz göğsünde yumuşatıyor. Taşıyamayacak hale gelince de yükü mecburen yansıtıyor”

Merak etmedik değil tabi; bir kaleci topu göğsünde yumuşattıktan sonra tutamayacak hale nasıl gelir? Kalecinin önceliği, topu elleriyle tutmaktır. Yumuşamış bir top, nasıl ağırlaşır da elde tutulamaz olur? Örnekteki kaleci davranışı şefkat ve merhametle açıklanmaya çalışılmış. İyi de, şefkat gösterilen şey, yumuşatılarak karşılandığına göre top olmalı, değil mi? Zamları topa benzetti yanlış anlamadıysam. Bu durumda zamlara merhamet ediyor mu demek istedi acaba?

“Yahu, merhametinden kendini topun önüne attı, o top başkalarına çarpıp onlara zarar vermesin diye” diyenleriniz oldu zannedersem. O vakit, bir kalecinin görev mevkii itibarıyla, takımının en gerisinde bulunduğunu hatırlatmak isterim. Hatta bütün oyuncular, top kaleye ve kaleciye yaklaşmasın diye kendilerini topun önüne atarlar. Eğer bu kaleci mevkiini boş bırakıp tek başına hem savunma yapıp, hem atak geliştirmeye çalışıp, hem de gol atma hevesiyle sahanın her yerinde her topa koşuyorsa boş yere kendini yoruyor ve takıma da zarar veriyordur. 

Diyelim, vekile hanım uzmanı olmadığı bir konudan ve üzerinde fazla düşünmeden bir örnek verdi. Örneğe takılmadan fikre bakalım: zamlar yağmur gibi gelip vatandaşa zarar verecekken Erdoğan ve iktidar partisi, vatandaş daha az zarar görsün diye adeta bir “Sipermen” gibi kendini siper ediyor. Peki bunu nasıl yapıyor? Kendi cebinden mi karşılıyor? Hiç sanmıyorum, kimsenin gücü böyle bir hizmete yetmez. Hazineden karşılıyorsa, bu vatandaşın vergilerini kullanıyor demektir. Şefkat ve merhamet bunun neresinde o zaman, gel de çık işin içinden! Sayın eski vekilemize katkı babından, şöyle bir çocuk şarkısı takdim ediyorum, daha net anlaşılır zannedersem:

“Mini mini zamlar gelmişti
Etiketlere yerleşti
Salmadılar haberi içeriye
Vatandaş bik bik etmesin diye
Fiyatlar birden canlandı
Ceplerim bak boş kaldı”

Sakın pahalılıktan şikayet edip koyvermeyin kendinizi, havuz medyası diyor ki ABD, İngiltere ve Fransa çok kötü durumdaymış. İnsanlar, benzin ve gaz kuyruklarında perişan halde bekliyorlarmış. Yakında yağ da karaborsaya düşecekmiş. “..düşünün ki şu anda ingiltere'de kaç lira verirseniz verin hiç alamayacağınız mallar var. Stoklar tükenmiş, dükkân vitrinleri boş" diyor bir tanesi. Ha, Avrupa yakında tamamen yıkılacakmış diyorlar bir de...

Size bir şey diyeyim mi? Sözü edilen ülkelerdeki insanlar içinde en şanslı olanları yine bizim gurbetçilerimizdir. Gittikleri ülkeler sapır sapır dökülüyor olsa da, onların vatanları var. İcabında Türkiye’ye gelip buradan alış-verişlerini yapıp tekrar gidenleri var. Bize de çok şanslı olduğumuzu söylüyorlar geldiklerinde. Yaşadıkları ülkede bir Erdoğan olmadığı hayıflananları var. “Çok seviyorsan sen de buraya gel” diyenlere kurulu düzenlerini bozmak istemediklerini, yoksa gelmeye can attıklarını söylüyorlar. Tabii, Euro’lu ve kur’ulu düzenleri var. Parayı euro cinsinden ve oranın hayat standardına uygun olarak kazanıp burada harcamak avantajlı olmalı, bizde bu kadar “kur ulu” iken...

Eskiden, “ah kur yükseldi, vah kur yükseldi” diye feryat ederken, bugün vakur bir kur duruşu sergiliyoruz gibi, dolar kuru aldı başını, çift hanelere yaklaştı. Geçmişte ala-yı vala ile OVP toplantıları tertip edilirken bu sene sessiz sedasız bir kur’u açıklama yapıldı sadece. Kuru sıkı tutmak için atacak fazla mermisi kalmayan Merkez Bankası da kuru sıkı atışlara başladı, iki başkan yardımcısı ve bir Para Politikaları Kurulu üyesi işten atıldı. Muhalefet, yükselen kur sonrası Merkez Bankasını ziyaret etmiş. Ben olsam, şu şarkıyı söyleyerek gideceğimi duyururdum:

“Merkez'e gideceğim, Merkez'e gideceğim
128 milyar dolar nerede?
a-Rezervleri bağlamışam, Swap'larla nakit akışı sağlamışam
b-Kasa anahtarları pencerede, rezerv kaynar tencerede
c-Rezervi eksiye döndürmüşem, hazineyi tefecilere göndermişem...”

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/mini-mini-zamlar-gelmisti_551427

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: