Bu Blogda Ara

Arşiv

boğaz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
boğaz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Rant Boğaz’dan gelir...


Rant Boğaz'dan gelir

25 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni yöneten ve bu 25 yılın son 17 yılında hem hükümete hem de belediyeye hakim olan hükümet partisi, 2019 yılında belediyeyi muhalefete kaptırdı. 31 Mart seçiminin hem sonucu hem de oy farkı olarak beğenilmeyince tekrarlandı. Gerçi, iptal ettirenler öyle demedi, “çaldılar” dediler, “kamera görüntüleri var” dediler... 

Tekrarlanan seçimde yine kaybettikleri gibi, aradan o kadar zaman geçmesine rağmen iptal edilmiş olan seçimi çalanların kim olduğu ve nasıl çaldığı ortaya çıkmadı, soruşturma açılan kişiler hakkında da bir işlem yapıldığını duymadık. 

17 yıl hükümet, 25 yıl belediye yönetimi ile AKP sayısal olarak İBB’yi hak eden partiydi bence. Şimdi parti ile özdeşleşen bu 17-25 rakamlarına bakalım; 17’yi 25’e böldüğümüzde sonuç kaç çıkar? 0,68 Peki, 68 nerenin plakasıdır? Tabii ki, Aksaray’ın. Yani görüyorsunuz, bir şey demeye gerek yok, bütün işaretler aynı yeri gösteriyordu.

İstanbul ve Ankara gibi şehirlerde kaybettikten sonra hükümet, büyükşehir belediyelerinin bazı yetkilerinin fazla olabileceğine kanaat getirerek birtakım kısıtlamalar yapmak için kolları sıvadı. Boğaz köprülerinin geçiş hasılatından İBB’ye aktarılan kısımlar iptal edilecek. Geçtiğimiz haftalarda İBB iştiraki olan şirketler, Haydarpaşa garı ihalesinden garip sebeplerle çıkarıldı. Garı işletebilmek için asgari olarak tekliflerinde “müteselsil ve müşterek” ifadesini kullanmaları gerekiyordu. Eminönü’de bulunan ve kira sözleşmleri bittiği için kaldırılan balık ekmek tekneleri için jet hızıyla bir yürütmeyi durdurma kararı alındı. 

Son olarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İstanbul Boğazı’na sınırı olan ilçe belediyeleri ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin boğaziçi üzerindeki bütün imarla ilgili yetkilerinin alınıp Boğaziçi Başkanlığı ve onunla bağlantılı iki kurula devredileceği bir kanun taslağı hazırlamış diyorlar. Yeni kurulacak olan Boğaziçi Başkanlığı, parselasyon planı, arazi düzenlemesi, trampa, kamulaştırma, ihdas, alan düzeltme, cins değişikliği, taksim, terk gibi konularda yetki sahibi olurken, Boğaziçi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu ve Boğaziçi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Düzenleme Kurulu boğazlardaki yapılaşma, imar düzenlemeleri, yıkım, kentsel dönüşüm ve denetim konularında söz sahibi olacak. Kısaca hükümet, belediyeye diyor ki “Boğazların içinde dikilir yali yali, sırtındaki imar yüklerinin biz olalım hamali...”

 Sıradaki parçamız, “Boğaz’ın imarı ne kadar önemli ki?” diyenler için geliyor: 

“Nedir şu boğaz imarı, var mı ki rantının dünyada eşi,
En kaçak yapıların yükseliyor dördü beşi
Kıyıdan yol bularak geçmek için Marmara’ya,
Kaç kat sığdırılmış bir ufacık karaya?
Binalardan bir manzara bulmak için denize
İmar planları geliştirilecek, hadi yalısevenler, gelsenize!”

Pelikanların Boğaz Harbi


Pelikanların Boğaz Harbi

23 Haziran’da tekrarlanan büyükşehir belediye başkanlığı seçimiyle İstanbullu’lar son beş yıl içerisinde sekizinci defa sandık başına gitmiş oldular.

İktidar partisi, kampanyası sırasında, seçilirse neler yapacağından bahsetmek ve İstanbul’un problemlerini tartışmak yerine rakibinin ne kadar kötü olduğunu anlatmaya ve ona neden oy verilmemesi gerektiğini izah etmeye çalıştı. Ne yapsınlar, İstanbul’un problemlerini tartışmak, o problemlerin varlığını kabul etmek anlamına gelecekti. O zaman da millet iktidarın 25 yıldır bu problemleri neden çözemediği sorusunu soracaktı. 

Beka problemi, ihanet ve terörle bağdaştırma tutmayınca gençlere 10 GB internet gibi vaatlerde bulundular ama işsizlikle boğuşan, atama bekleyen gençler, ay sonu ATM bekleyen torpillileri görüyordu. Gençlere internet vaadi, Güldür Güldür isimli televizyon programında parasıyla hava atan, görgüsüz bir tiplemenin sıklıkla tekrar ettiği “sana telefon alacam” cümlesi gibi geldi.

Sonuçta, milletin iktidar argümanlarını sahici bulmadığı görüldü ve tarihi bir fark oluştu.

Çiçek Ekrem

Mart’ın sonu bahar dediler. Bahar denince de akla çiçek gelir. Binaligiller de seçim boyunca “gönül işi”, “sevdamız” falan deyince Çiçek Abbas filmini hatırladım. Filmde minibüs şoförü olan Şakir, kendisine rakip olan Abbas’la başlarda alay eder ve onu görmezden gelir. Kahvede girdiği söz atışmasında Şakir’i mağlup edip kamuoyunun desteğini arkasına alan Çiçek Abbas dişli br rakip olduğunu ispat eder. Lakin, şartlar eşit değildir; Şakir’in kendine ait minibüsü ve yılların getirdiği bilinirliği vardır. Çiçek Abbas ise tefecilerden aldığı borçla minibüs sahibi olmuştur ve uzunca bir süre yüklü senetler ödeyecektir. Muavini de yoktur. Şakir, muavini ile Çiçek Abbas’ın girdikleri çığırtkanlık yaparak yolcu toplama yarışını bir süre seyreder fakat dayanamayıp muavinini iter ve Çiçek’le “Aksareeeay, Aksareeeay” yarışına girer. Eski nişanlısı Nazlı’nın Çiçek Abbas’la evlenmek üzere olduğunu duyunca küplere binen Şakir, minibüsünün motorunu sökmek suretiyle Çiçek Abbas’ın işlerini bozar ve nişanın iptal edilmesini sağlar. Çiçek Abbas’ın uğradığı haksızlığa tahammül edemeyen Şakir’in kardeşi, Şakir ile Nazlı’nın nikahları kıyılacağı sırada Çiçek Abbas’ın Nazlı’yı kaçırmasına yardım eder. 

Kısacası, fiziki ve teknik olarak her imkana sahip olan şımarık Şakir, “sevdamsın” dediği kişiyi, imkanları kısıtlı fakat sıkı çalışan ve çevresinin takdirini kazanan Çiçek Abbas’a kaptırmıştır. İstanbul için yarışan sayın Ş”AK”ir, AKSARAY’a giden yolda Çiçek Ekrem diye dişli bir rakibin oldu, ona göre...

Millet Usta

Çiçek Abbas’tan bahsedip, rahmetli Münir Özkul’un meşhur sahnesini canlandırmamak olmaz. Millet Usta’nın Muktedir Bey’e hitabı:

“Bak beyim, sana iki çift lafım var (ilk çifti 31 Mart’ta söyledim de sen anlamadın, ikinci çifti de şimdi söylüyorum) Koskoca adamsın, gazetelerin, televizyonların, trollerin var, binlerce kişi çalışıyor emrinde. Yakışır mı sana seçimleri iptal etmek, tatilde sıcakta milleti tekrar sandık başına toplamak? Ama nasıl yakışmasın, sen değil misin kendi seçmenini şehir dışından getirip de, kaybedince onları otogarda bırakan, bir kıytırık otobüs biletini bile onlara çok gören! Hıh, sen, bütün devlet imkanlarının sahibi Muktedir Bey! Sen mi büyüksün? Hayır, ben büyüğüm, ben Millet Usta! Benim iradem yanında sen bir hiçsin, anlıyor musun? Şunu iyi bil, ne sandığıma ne de irademe hiçbir şey yapamayacaksın. Yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, algı çalışmalarınla ve toplum mühendisliklerinle mağlup edemeyeceksin bizi!”

BEKA (Belediye ile Kaim olanlar) Savaşı

Efendim, rivayete göre, boğaz kenarında bir yalının çatısında yuva yapmış olan pelikan kuşları varmış. Bu kuşlar, belediye ekiplerinin kendilerine attığı balıklarla besleniyorlarmış. O yüzden, kendilerine “BE”lediye ile “KA”im manasında kısaca BE-KA kuşları deniyormuş. Seçimlerdeki en büyük korkuları da, belediye yönetiminin el değiştirmesiyle, boğaz kenarındaki yalıda boğazlarından geçecek balıkların kesilmesiymiş. BE-KA kuşları için seçimler tam bir beka meselesiymiş anlayacağınız.  BE-KA pelikanlarının beka savaşını tarif için şunu diyebiliriz:

“Neydi bu pelikanların boğaz harbi, var mıydı ki dünyada eşi?
En sefil medya ordularının yüklendi dördü beşi
Yalıdan yol bularak geçmek için saraya
Kaç gazeteyle saldırdılar rakipleri olan adaya?
Saçıyordu akreditasyona sığınmış o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller
Nick name altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her tweet’in yaktığı: Yüzlerce adam
Trolmüş, yalısında uzanıp keyif çatıyor
Bir balık uğruna ya rab, ne Hilal’ler batıyor”

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: