Bu Blogda Ara

Arşiv

bağış etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bağış etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

O kulların dertleri...

 

O kulların dertleri
İbrahim Özdabak Karikatürü

Okullarda çalan eğitim öğretim yılının ilk zili, öğrencilerin eteklerinde zil çalma etkisi oluştururken, velilerin eteklerinde ise tutuşmaya yol açtı.

Çantası-defteri, kalemi-silgisi, cetveli-gönyesi, yapıştırıcısı-renkli kartonları, top top kağıtları, oyun hamurları, tahta kalemleri ve kurusu sulusuyla envai çeşit boyaları derken, okulların velilerden istediği kabarık kırtasiye listesini temin etmek için Allah’ın veli kullarının gösterdiği kerametlere benzer performans sergilemek gerekiyor, kırtasiye ürünleri enflasyonunun yüzde ikiyüzlere dayandığı günlerde...

Bakanlığın bedava dağıttığı ders kitaplarını yeterli görmeyen öğretmenler, yardımcı kitap setleri alınmasını şiddetle tavsiye ediyor. Bu kitaplar yetersizse neden dağıtılıyor, ciddi masrafların döndüğü bu kitapların hazırlanması işini kim denetliyor, bu işten kim, ne kazanıyor?

Kıyafetleri okullar belirliyor, genellikle anlaşmalı kırtasiye ve mağazalarda, piyasadaki benzer kalitedeki ürünlerin, bazı yerlerde 2-3, bazı yerlerde 4-5 katına satılıyor.

Personel maaşı ve en temel ihtiyaçlarının sadece bir kaçı için okullara ödenek gönderen bakanlık, okul yöneticilerinden, diğer ihtiyaçlarını “mahalli imkanlarla” temin etmesini istiyor. Velilerden bağış almak haricinde hangi devlet okulu nasıl bir mahalli imkan bulabilir? Halbuki, her sene, zorla bağış toplamanın yasak olduğunu ve toplayan müdürleri şikayet etmemiz gerektiğini duyuruyorlar. Devlet okulları, neden bağış toplamak, yayınevleri ve kırtasiyelerden, giyim mağazalarından komisyon almak, sosyal faaliyet adı altında etüt/proje sınıflarından ücret almak gibi dolambaçlı yollara tevessül etmek zorunda kalıyor?

Lise ve üniversite imtihanlarına hazırlanmak için okul müfredatı kesinlikle yeterli değil, yardımcı kaynak edinmek, ek ders almak ve/veya dersaneye gitmek gerekiyor. Okulda öğretilenler neden o sınavlarda sorulmuyor, ya da o soruları çözebilecek bir eğitim neden okullarda verilmiyor? Lisenin ikinci ve üçüncü sınıflarına kadar örgün eğitim veren okullarda okuyup, sonrasına açık liseye devam eden öğrenci sayısı bir hayli fazla. Üniversite sınavına daha rahat hazırlanmak için yapıyorlar bunu. Lise mezunu olmak sadece üniversiteye giriş için bir formalite olarak görülüyor. Gereksizse, neden komple bütün liseleri kapatıp tasarruf etmiyoruz?

Eskiden, özel okulların sayısı azdı. Devlet okulu ile özel okullar arasında eğitim kalitesi açısından fazla bir fark yoktu. Zengin-fakir, herkes devlet okuluna rahatlıkla çocuklarını gönderebiliyordu. Maalesef, artık parası olmayanın iyi bir eğitim alması veya parasını vererek iyi eğitim alanlarla rekabet edebilmesi mümkün değil.

Sadece eğitim değil, her konuda, parası olanın, iyi hizmetler alabildiği bir ülke olduk, ki onların da iyiliği tartışılır. Hizmet olsun diye değil, birilerine kazanç kapısı olsun diye iş yapılan memleketimizde alternatif bakanlıklar ihdas edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Mesela;

Salık Bakanlığı: Hastane randevusu vermeme, türlü hinlik deneyip randevu alabilen hastalara bu sefer tahlil ve görüntüleme için aylar ve yıllar sonrası için gün verme, elindeki doktorları kaçırarak insanların özel hastane kullanmasını salık verme bakanlığı.

Baldır Kültür Bakanlığı: Tarihi eserleri paldır küldür restore etme ve kendi otellerine 2.5 milyar lira teşvik verme bakanlığı. Ne demişler, bal tutan parmağını yalar...

Çevre, Hemşehricilik ve Kimlik Değişikliği Bakanlığı: Çevresi, hemşehrisi kısacası torpili olanın her işini halledebildiği, parası olanın da kimliğini değiştirerek çevre edinebildiği bakanlık.

Milli Savurma Bakanlığı: Paraları oraya buraya savurup sonra da bir tank palet fabrikası için 50 milyon dolar bulamama bakanlığı.

Hazin Ameliye Bakanlığı: Paramızın kıymetini olabildiği kadar düşürüp ucuz bir ülke haline getirme, bütün bir ülkeyi karın tokluğuna çalışan amelelere dönüştürme bakanlığı.

Dişleri Bakanlığı: Dişleri bileme ve iç politikaya malzeme çıkarmak için bilenmiş dişleri yabancı ülkelere gösterme bakanlığı.

Oran Bakanlığı: “Oranların gümbürtüsü başıma vurur, sarayların fermanı karşımda durur. Oranları aşağı, aşağı keserim, gerçekliğimi kaybettim ağlar gezerim” türküsünü söyleyen bakanlık. Vatandaş da “aman orancı, canım orancı, köyümüze getirdin çoktan bir acı” türküsüyle karşılık vermekte...

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/o-kullarin-dertleri_570044

Rabbim Affetsin, Milletim "Bağışlasın"

Rabbim affetsin milletim bağışlasın
 
Beşerî münasebetleri ve ticarî teamülleri zir ü zeber eden Koronavirüsü karşısında neredeyse bütün devletler ekonomik tedbirler aldı. Her ülke kendi çapına göre vatandaşına destek paketleri açıklamak mecburiyetinde kaldı.
 
Ülkemizde tutarı 100 milyar lira olarak belirlenen bir paket açıklandı. Hikmet, hükümetin karşısına çıkıp bütün ukulü hayret içinde meşgul eden şu üç soruyu sordu: Bu 100 milyar lira necidir, nereden geliyor ve nereye gidiyor? Yani, 100 milyar rakamına nasıl ulaşıldı? Bu paranın kaynağı nedir? En önemli soru: Bu para kimlerin cebine girecektir?

Başka ülkelerin paketlerinde kimin ne kadar yararlanacağı belli olmuş: Kanada başbakanı vatandaşlarına “siz parayı, elektrik, su vb faturaları düşünmeyin” dedi, gelirini kaybeden insanlara dört ay boyunca 2000 dolar destek vereceğini duyurdu. Almanya, serbest çalışanların hesabına 5000 euro yatırdı, işyerlerine 15.000 euro tutarında yardım edileceğini söyledi. Örnekleri çoğaltmak mümkün... Bizim pakette Hikmet Abi’nin sorduğu soruların cevabını hâlâ tam olarak bilmiyoruz. İnsanlara evden çıkmayın dendi, ama otellerdeki konaklama vergisi ertelendi. Seyahat acentalarının KDV oranları düştü, ama seyahat eden yoktu ve son kertede şehirlerarası yolculuklar da yasaklandı. Bazı işverenlere birtakım avantajlar sağlanacağı söylense de işin esas mağduru olacak çalışanlar için somut bir şey geçmiyor.

“Aldı Yedi Maaşımı...”

Her daim uçtuğu söylenen ekonomimiz maalesef işsiz ve gelirsiz kalacak, kirasını-faturasını ödeyemeyecek vatandaşlarına güvence veremedi. Üstüne, bütün vatandaşların dâvet edildiği yardım kampanyası düzenlendi. Devletin başı, İBAN numarası verdi, kendi de yedi maaşını bağışladığını duyurdu. Şimdi soralım sabit maaşla çalışan vatandaşa:

- Sen de verecek misin yedi maaşını? 
- Ohoo, çoktan aldı yedi maaşımı...
- Kim aldı yedi maaşını?
- Gelir vergisi yedi maaşımı, damga vergisi yedi maaşımı, işsizlik kesintisi yedi maaşımı, SGK kesintisi yedi maaşımı, enflasyon yedi maaşımı, yükselen dolar yedi maaşımı, faturalara gelen zamlar yedi maaşımı... Cümle cemil-i devletler “kendine iyi bak” derken bizimki kendine İBAN veriyor.

Bağış tarifesi

Gelirleri vatandaşın vergilerinden oluşan kamu kuruluşları bol keseden bağışlar yaptılar kampanyaya. Devlet dairelerinde, memuriyet kademesine göre değişen miktarlarda bağış yapılması için tarifeler belirlendiği ve memurlara bağış dilekçelerinin zoraki imzalattırıldığına dair haberler geliyor. IMF’ye borçlar veren, yabancı ülkelere karşılıksız yardımlarda bulunan, mültecilere 40 milyar dolar harcadığını söyleyen ekonomimiz bağış toplamaya başladıysa, önce Rabbim affetsin, sonra da milletim “bağışlasın”, ne diyelim...

Devletin kampanyasına yapılan bağışların kurumlar için vergilerden düşülebileceği söylendi, ama memurlar ve maaşla çalışanlar ne yapsın? Yaptıkları bağışlar gelir vergilerinden kesilecek mi? Vergilerden kesilecekse vergi gelirleri de azalacak demektir, gel de çık işin içinden. Aklıma ne geldi; yardıma muhtaç vatandaşlarımızı toplayıp Kanada ve Almanya vatandaşlığına geçirsek nasıl olur? Böylelikle bu dönemi kayıpsız kapatabiliriz.

Faturalar...

Elektrik ve doğalgaz sayaçları üç ay boyunca okunmayacakmış! Yaşasın… İşte budur, sosyal devlet budur! Ama durun bir dakika, fatura gelmeye devam edecekmiş! Önceki ayların ortalaması faturaya yansıtılacakmış. Pekiyi, bu fatura bize nasıl ulaşacak? Kapıya kadar getireceklerdir her halde. Diyorum ki, kapımıza kadar gelmişken sayacı da okusanız nasıl olur acaba? Sayaçlarımızda virüs olmasından mı korkuyorsunuz acaba? Vallahi de dokunmuyoruz biz o sayaçlara. Kış aylarında harcadığımız doğalgaz faturası ile bahar ve yaz aylarındaki aynı olmuyor malum. İşyerini bu süreçte kapatanlar ne olacak? Harcamadıkları gaz ve elektrik faturasını mı ödeyecekler?

Virüsle en etkili mücadele

Koca koca devletler koca koca ekonomik paketler açıklıyor, hastaneler seferber oluyor, askerî araçlar sokaklarda dolaşıyor, kısaca dünya diken üstünde. Bana sorarsanız, hiçbiri virüsle lâyık-ı vechile mücadele etmiyor. Bu konuda en başarılı kim biliyor musunuz? Uşak valisi. Kendisi bir hanım olduğu için valiye mi deniyor, halkına karşı tutunduğu koruyucu tutum dolayısıyla “valide” mi dense bilmiyorum. Ne yaptı biliyor musunuz? Uşaaak diye sosyal mesafeyi ayarladı, virüs şaşırdı. Uşaaak diye bir sosyal mesafe daha ayarladı, virüs “n’ooluyor?” demeye kalmadı, darmaduman oldu... İki Uşaaak’lık canın var, akıllı ol Korona!

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/rabbim-affetsin-milletim-bagislasin_516341

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: