Bu Blogda Ara

Arşiv

politika etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
politika etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Poli(klini)tika

Poli(klini)tika
Latif Demirci Karikatürü

 

Uysal, beyefendi ve demokrat kişiliği ile tanıdığımız bir siyasetçinin, geçtiğimiz günlerde, muhatap alınıp cevap vermeye değmeyecek birinin sataşmalarına karşılık olarak, kendisine ve temsil ettiği misyonuna yakışmayacak bir üslupla cevap vermesi tepkiyle karşılandı. Neyse ki, özür diledi ve ilgili paylaşımını sildi.

Siyasiler, zaman zaman akıl ve edep sınırlarını zorlayan hakaret ve iftiralara maruz kalabilirler. İftriraları ortaya atanların maksadı cevap almak değil, ortalığı bulandırmaktır çoğu zaman. Böyle durumlarda en iyisi “1-2-3 tıp!” deyip susmaktır. Tıp demişken, politik âleme mahsus birtakım rahatsızlıklar için geliştirilmiş poliklinikler olsa, güzel olmaz mıydı? Politika + poliklinik kelimelerinden poli(klini)tika kelimesini de türetirdik mesela... Siyasilerimiz de o kliniklere uğrayıp tedavi olurdu. İşte, akla gelen bazı poli(klini)tika bölümleri:

Patoloji: Aklına gelen her şeyi, sonuçlarını düşünmeden pat diye söyleme rahatsızlığına bakar.

Nefroloji: Siyasetlerini nefret üzerine kuran, kin, düşmanlık ve intikam duygularını körükleyerek taraftarlarını birarada tutanlarla ilgilenen bölüm.

Algoloji: Bu bölümün kapsamına giren siyasiler sadece algı üretmek için çalışırlar. Vatandaşın derdini çözmek gibi sıkıntıları yoktur.

Endo-Kriminoloji: Siyasilerin yiyişleri içişleri önemlidir, kimlerle yiyip içtikleri daha da önemlidir. Kriminal tabir edilen kişilerle aynı karede bulunmaları ve bunun kronik bir hal alması durumunda derhal bu kliniğe gidilmelidir. Ceza hukuku kapsamına giren fiilleri işleyen suçlularla çok temas edilmesi saçların dökülmesine sebebiyet verebilir. Buna "Saç ve Ceza" kanunu ilişkisi denir.

Hematoloji: “Hem pastam önümde dokunulmadan dursun hem de karnım doysun” düşüncesi ile hareket eden bazı siyasiler, iki maksada da ulaştırmakta zorlanabilirler. Herkesin maaşına muazzam zamlar yapıp, kamu bankaları ile piyasaya deli gibi para basarlar ve enflasyonun yükselmemesini beklerler. Bu bölüm onlar için.

Ortonebati: Çapraz yan bağları neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik kopmuş ve kırılganlığı fazla olan bir ekonomiyi yürütmek çok zordur. Nöro ekonomiyi davranışsal bir heterodoksiden kurtarmak için bir ortonebatisyene başvurulmalıdır.

Antoloji: Seçim öncesinde seçmenlere verdikleri yeminler-antlar alt alta sıralansa bir şiir antolojisi oluşturacak kadar çok olup, seçim gördü mü ant veremeden duramayan siyasetçilerin adresi.

Ankıloji: İngilizce hem dayı hem de amca için kullanılan uncle (ankıl diye okunur) kelimesinden türemiş olup amcası veya dayısı sebebiyle siyasi bir mevkiye gelmiş liyakatsiz insanların beceriksizlikleri ile ilgildir. Bu hastalık devlet kademelerinde kanser gibi yayılır. Kemo-terapinin işe yarayıp yaramayacağı şimdilik bilinmemektedir.

Gaz-trolloji: “Kuş garibi” diye bilinen bir hastalık vardır. Garip bir şekilde, pelikan ve ebabil isimli troll sürüleri, Alfred Hitchcock’un meşhur “Kuşlar” filmindeki gibi millete korku verirler. Bilgisayar başında enter tuşuna basarak sosyal medya mecralarına gaz salan bu kuşlar “gazdıroenteroloji” kapsamında da değerlendirilebilir. Sindirim sistemi ile bağlantılı olarak muhalifleri sindirmekte kullanılırlar. Bağırsakta yaşarlar. Onlara kızıp bağırsak da fayda etmez, değişmezler. Gerçekler konusunda hazımsızlık çektikleri vakidir.

Geriatri: Durmadan geçmiş yönetimleri suçlama, her konuda "şöyle bir geriye dönüp bakıyorum" diyerek geriye atıp tutma hastalığına bakan bölümdür.

Kadriyoloji: Yapılan iyiliklerin kadrini bilmeme rahatsızlığını inceler.

Ciddiye: Gülmeden ve güldürmeden, tamamen çatık kaş ile siyaset yapma hastalığına bakar. Bu hastalar en ufak şakaları ve eleştirileri bile kaldıramazlar, derhal mahkemeye sevk ederler.

Bizyoloji: Her şeyi biz yaptık deme hastalığına tutulan siyasetçiler bu alana girer. Kırk yıl önce inşa edilmiş havaalanlarını, elli yıl önce kurulmuş üniversiteleri bile sahiplenirler. Ayrıca, “onlar” ve “biz” diyerek toplumu ikiye bölmek adetleridir. 

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/poli-klini-tika_577333

Anadolu’dan Kur’unum

Anadolu’dan Kur’unum
Can Baytak Karikatürü

 

Işıltılı gözleri ve zaman zaman alengirli sözleri ile bizleri neşelendiren bakanımız yine bomba gibi açıklamalarda bulundu, tam olarak şöyle dedi:

“Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heteredoks yaklaşım günümüzde giderek ön plana çıkan davranışsal ekonomi ve nöro ekonomi ile daha fazla önem kazanmaktadır.

Alanı ekonomi olanlar bu sözlerden bir şey anladı mı, emin değiliz. Ekonomist olduğunu söyleyenlerin bazıları, ekonomimizin fevkalade iyi yönetildiğini iddia edip, yaşanan sıkıntıları dış güçlerin müdahalelerine bağlıyor çünkü. Ekonomi politikaları heterodoksanlı olunca, güvenlik politikalarında olduğu gibi enflasyonda da doksanlı yılları yeniden yaşar gibi olduk.

Doksanlar deyince aklıma o yıllarda TRT’de yayınlanan ve Güntaç Aktan’ın sunduğu Anadolu’dan Görünüm programı geldi. Programı hatırlayanların kulaklarında o meşhur müziği çınlamaya başlamıştır.

Bugünlerde çekilse muhtemelen programın adına Anadolu’dan Kur’unum derlerdi. Belki de açılış haberi şöyle olurdu: “Merkez’e bağlı Rezervli kazasının Kuroynak kur’salında devriye gezen SWAP timi, bir grup Dış Güç’le sıcak temas sağladı. SWAP ekibinin ‘teslim ol!’ çağrısına ateşle karşılık veren dövizler kısa sürede etkisiz hale getirildi. Enflasyondan yararlanarak kaçan Dış Güçlere yönelik, bölgede geniş çaplı bir operasyon başlatıldı. KKM kur’akollarının katkısıyla yürütülen operasyonda çember iyice daraldı.”

Şimdi de, mikrofonu Anadolu’daki vatandaşa uzatıp epistemolojik kopuşu, heterodok-ortodoks politikaları, dar ve orta gelirliler için hazırlanan konut projelerini ve kısaca ekonomiyi soralım:

Sabit Gelirli: “Epistemolojik falan anlamam, bunların işi hep istemolojik. Onlar ister, biz veririz. Onların alanı ekonomi, bizim de verenimiz... Bir telefon aldığımızda iki telefon parasını devlete veririz. Bir araba aldığımızda, üç araba fiyatını da vergi olarak hibe ederiz. Maaşımız daha elimize geçmeden vergisini öderiz. Arada zam aldığımız da olur, ama onu da gelir vergisindeki bir sonraki dilime daha çabuk geçmek suretiyle maliyeye veririz. Şöyle düşünün, kargo ücretinden muaf olmak için alışveriş sepetinizi belli bir tutara kadar doldurmuşsunuzdur. Alışveriş sitesi size bir kıyak daha yapıp 15 lira ekstra bir indirim yapacağını söylediğinde 115 liralık bir tasarruf yapmanın sevincini yaşarsınız ancak son anda yapılan inidirimle bedava kargo kapsamı dışına çıktığınızı ödeme yaptıktan sonra anlarsınız, toplamda 85 lira fazladan ödemişsinizdir...”

“Çıkar telefonunu” Dayısı: “Ortodonti çok önemli. İşten artmaz, dişten artar demişler. Ekonomi işi gözlerdeki ışıltı kadar dişlerdeki ortodontidir. Dişleri de, safları da sıklaştıralım. Biz yine iyiyiz. Raflarımız dolu çok şükür, Avrupalı açlıktan ölüyor. Parası olsa ne yazar, rafları bomboş. Okullarında silgi yemeye başladı çocuklar. Biz biraz sıkıntı çekiyoruz ama hep dış güçlerin saldırısı. Bizi kıskanıyorlar. İçerideki hain, terörist ve işbirlikçiler olmasa yabancıları siler süpürürdük de...”

Orta gelir tuzağındaki genç: “Eskiden orta gelir grubundaydım. Artık orta gelmiyor. Orta gelir gibi olsa, vurdugumuz gol da olsa, AKem vermiyor, ofsayt düdüğünü çalıyor. Hayır, Trakyalı değilim... O çaldıkça ak-emiciler alkışlıyor, onlar alkışladıkça o da çalıyor düdüğü... Var’a yapılan itirazlar bir yere varamıyor, VAR’lık mega-fonun başında da o var. Kendini oraya layık görüp atamış, atamayı da kendi onaylamış. Kendisine sadece kendi itiraz edebilir.”

Kuantum bilinçaltıcısı abla: “Tamamen Cumhurbaşkanımızın tensibi, himayesi ve talimatıyla, konut konut konut! Etrafa, sağdan sola, aşağıdan yukarıya doğru konut. Ve TOKİ’yle birlikte, beşli çetelerle birlikte, müteahhidana doğru konuuut konut! Ve imar halini gerçekleştir...”

Sıradan çinko pilli vatandaş: “Heterodoks falan anlamam ben. Bizim için hepsi birbirinden beter o doksların. Yeterodoks artık! Söz milletindir! Millet aç, süslü ve anlamsız sözleriniz karın doyurmuyor! Bastırılmış rakamlar açlığı bastırmıyor, mızrak çuvala sığmıyor!

 Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/anadolu-dan-kur-unum_570701

Öne Çıkan Yayın

M'Ako Ağa

  M'Ako Ağa M’Ako Ağa, sıra sıra selvilerin dizildiği bölgenin hemen aşağısında, yeşil yeşil çamların arasında kalan sinemada gösteril...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: