Bu Blogda Ara

Arşiv

fakirlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
fakirlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Göz Boyama

Göz Boyama
İbrahim Özdabak karikatürü

 

Yozgat Çekerek millet bahçesindeki çimlerin, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay Bey’in ziyareti öncesi yeşile boyandığına dair görüntüler sosyal medyada dolaştı.

Ekonomi ile ilgili sorulara cevap verirken gözlerine baktıran bakan Nebati’den ilham alarak boyamış olabilirler. Sonuçta çimlerde nebatî ışıltıyı yakalamak için bir göz boyama işlemi var.

Ne kadar “işler yolunda, şöyle büyüyoruz, böyle şahlanıyoruz” deseler de ekonomi şu anda bitkisel hayatta. Maşallah dedikleri bütçenin ömrü altı ay oldu, ek bütçe tanımlamak zorunda kaldılar. Sene sonundan önce zamlanmaz dedikleri asgari ücrete ayar çektiler.

Asgari ücretle birlikte, özel sektörde çalışanlarına maaş zammı yapanlar da oldu ama o zamlar ne kadar etkili derseniz şöyle ifade edelim: hissedilen pahalılığın yarısı kadar açıklanan enflasyon oranının altında kalan oranlardan bahsediyoruz. Kaldı ki, o zamlar da, geçen seneye göre miktarı çok az artırılmış olan vergi dilimlerine takılıp devlete geri dönüyor. Yani, vergi dilimlerindeki güncelleme enflasyon oranında olmadığından, maaş artsa bile daha büyük bir vergi dilimine daha çabuk geçiliyor ve bunun sonucunda çok daha fazla maaş kesintisi yaşanıyor. Çalışanlar olarak “Belki bir sabah ücretlere zam gelecek lakin, nakit geçmiş olacak, maliye vergilerini dilim dilim kesmiş olacak” şarkısını sene başından beri söyleyip duruyorduk zaten...

Dilim demişken aklıma geldi, boş baklava ve şerbetsiz baklava gibi ürünleri de satmakta zorlanan esnaf, yakında sadece baklava resimlerinden oluşan ürünlerin NFT’sini “BAK” diyerek satışa çıkarabilir.

KKM denilen fakirden alınıp zengine verme sisteminde ödenen paralar 37 milyar lirayı geçti. Nass gereği artırmadıklarını söyledikleri ve fakat düşürmeyip sabit bıraktıkları politika faizi de piyasadaki bütün faizleri yükseltmekle kalmıyor, kurun da artmasına sebep oluyor. Artan kur maliyetini milletçe sırtlanacağız artık.

Ekonomi başındakiler mangalda kül bırakmayadursun, iktidarın içinden de ekonomi yönetimine dair eleştiriler gelmeye başladı. Erdoğan’ın hemşerisi ve uzun zamandır destekçisi olan AKP MKYK üyesi Metin Külünk ekonomik gidişata dair tespitlerde bulundu. “Türkiye’de en az kazanan ile en çok kazanan arasındaki fark 23 kattır. En tepedeki %10’luk nüfus toplam gelirin yaklaşık %55’ine sahipken, en alt %50’lik nüfusun toplam gelirden aldığı pay %12’lerdedir” diyen Külünk eleştirilerine şöyle devam etti:

“Kamu bankaları acilen asli vazifelerine odaklanmalıdır. Esnaf, sanatkar, KOBİ, çiftçi, öğrenci, işçi, memur gibi kesimlerin ihtiyaçları için kurulmuş olan Kamu Bankaları milli kaynakları millet lehine kullandırmalıdır. İnşaat sektörüne kaynak aktarımı minimize edilmelidir.

Betona gömülen paradan vatandaşa bir pay düşmüyor. %10’luk kesime verilen krediler %50’lik kesimin refahını artırmıyor. Dar bir elit kesim servetine servet katıyor. Bu düzeni baştan aşağı değiştirmek zorundayız. Sokağı duymayan, sokağı görmeyen teknokrat akıl sorgulanmalıdır.”

Aslen, herkesin bildiği ve daha önce muhalefet çevrelerince söylenen şeyleri dile getirmiş olsa da zamanlaması bakımından manidar açıklamalar olduğu kesin. Temenni ederiz ki bu açıklamalar uyuyan bazı gözleri uyandırsın. Bu vesileyle, ilahiden ilham alarak söyleyelim:

"Uyan ey gözlerim bitkisel hayattan
Uyan ey ışıltılı rüyaya bakan...
Enflasyonun kastı vatanadır inan
Uyan ey ışıltısı bol gözlerim gafletten uyan"

Link:  https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/goz-boyama_567402

Büyük Resmî Görüş

Büyük resmi görüş
 
“Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” denilen yönetim biçmine geçmemizle birlikte, parti devleti uygulamalarını çok daha fazla görür olduk.
İktidar koalisyonunun azaları da birer devlet partisi olarak iş görmeye başladı. Bir bir, biri birilerine, “beka beka” duran ortaklar, birbirlerinden etkileniyorlar ne de olsa. Kendi bekaları hükümetin, hükümetin bekası da devletin demek zaten. Gün geçmiyor ki, büyük resmi millete gösterdikleri “büyük resmî görüş” açıklaması yapmasınlar... Meselâ;

Skandallarıyla son zamanlarda gündeme gelen Wushu Federasyonumuz var. O kadar girift işlere imza atmışlar ki, bir kaç defa okumama rağmen tam anlamadım. Anladığım kadarıyla federasyon yönetiminde bulunanlar, wushu hakemliği yapanlar ve sporu icra edenler hep aynı kadro. Bir tane adam var, hanımı ve kızı ile birlikte Wushu’da kuvvetler birliğini hayata geçirmişler. Kötü düşünmeyin, yeni Türkiye ile uyumlu bu durum, hızlı karar alabilmek için bir nevi yasama-yürütme-yargıyı birleştirmişler, hepsi bu.

Ben olsam, “Yahu, bu sporun, bırak yapanını, adını bilenlerin sayısı Türkiye’de bir elin parmaklarını geçmez. Sporu bilenler olarak hepimiz akrabayız, ne yapalım boşanalım mı? Evlâdımızı red mi edelim?” der, huşu içinde sporumu yapmaya devam ederdim. Federasyonunsa, haklarında çıkan haberlere cevapları çok ilginç olmuş, Siyonistlerin kendilerine saldırdığını iddia etmiş federasyon başkanı bey. Hatta, asıl hedefin kendileri olmadığını da eklemiş: “Amaçları meşrû seçilmiş iktidarları gayrimeşrû yöntemlerle, darbelerle devirip, kendi menfaat imparatorluklarını Dünya Siyonizm’iyle işbirliği yaparak kurmaktır.”

Haklarındaki maddî yolsuzluk iddialarının hiçbirine değinmeden şunu da demişler: “Sizin maksadınızı ve amacınızı biliyoruz. Derdiniz başörtüsü!” Ne diyelim, zamanın ruhuna uygun kişi, dış güçlerden bilir işi...

Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, “Et fiyatlarında Avrupa ile aynı seviyedeyiz” demiş. Et fiyatlarında gerçekten Avrupa ile aynı seviyede miyiz ve gerçekten böyle ise, bu iyi bir şey mi bilmiyorum, ama çalışılan işlerde alınan ücretler hususunda Avrupa ile aynı seviyede olmadığımız kesin. Bir maaşla alınabilen et miktarını karşılaştırsalardı keşke... O zaman sıradaki parçamız, kasaptaki eti görüp kavuşamayanlar için geliyor:

“Kırmızı etler nerede,
Kasapta kıvrıla kıvrıla yatıyor
Asgarî ücretli geliyor
Maaşını ortaya atıyor
Kırmızı etler kaç kaç?
Kilosu 60-70 lira!
Asgarî ücretli, oradan kaç kaç!
Kırmızı et, dinle
Sakın maaşı yeme
Asgarî ücretli seni alamayacak
Sepetine atamayacak”

Dünyanın en büyük on ekonomisi arasına girme hedefine hiç bu kadar yaklaşmamış olduğumuzu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadelerinden anladık. 2013 yılında 130 milyar dolara yükselmiş olan Merkez Bankası döviz rezervlerimizin, 2019’da da artarak 120 milyar dolara ulaşması ve 2020 yılında da trendi devam ettirip 90 milyar dolara yükselmesi, hedeflerimize yaklaşım konusundaki kararlılığımızın bir göstergesi olsa gerek. Rakamların giderek küçülmesi sizi yanıltmasın. Hemen bu noktada bir başka “büyük resmî görüş”ü hatırlıyoruz: “Fakirlik, Allah’a yakın olmaktır”

Son zamanlarda sıkça duyuyoruz; iktidar, kendisine yakın kişileri, yaptıkları iş veya aldıkları eğitimle uyumlu olup olmamasına dikkat etmeden, taltif etmek maksatlı, büyük kamu kuruluşlarının (bankalar, üst kurullar, yüksek istişare kurulları gibi) veya hükümetin sözünün geçtiği büyük şirketlerin yönetim kurulu üyeliği, icra kurulu üyeliği ve danışmanlık benzeri, işe gitme gibi bir zahmet gerektirmeyen ve bol sıfırlı maaşları olan mevkilere getiriyor. En son, sportif başarılarıyla göğsümüzü kabartan ve “asrın güreşçisi” ünvanını alan Hamza Yerlikaya’nın Vakıfbank Yönetim Kurulu’na atanması, kamuoyunda çok tartışılmıştı. Bir “büyük resmî görüş” daha hemen ortaya çıktı: AKP milletvekili Tamer Dağlı, “Hamza’dan şikâyetçi olan vatan sevgisini sorgulasın” dedi.

Acaba diyorum, fakirliği Allah’a yakın olmak diye tanımlayan zat, dört-beş farklı yerden ballı maaşlar alan fAKirleri de Allah’a yakın olmaya çağırsa, bu sözünde samimî olduğu daha çok anlaşılmaz mı?  

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/buyuk-resmi-gorus_523028

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: