Yeni
İstanbul Havalimanı’mıza bir şeyler oldu. Tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz ama
birilerinin nazARI değdi, orası muhakkak. Laf aramızda, Almanlar’dan
şüpheleniyorum! Geçen hafta bir ara uçaklar inemedi, başka havaalanlarına
yönlendirildi, sonra da arıların istilasına uğradı. Durduk yerde bu arılar nereden
geldi? Hemen akla şu şarkıyı getirdi:
“Bu akşam içimde hüzün var
Havaalanında çoğaldı arılar
Arılar, arılar… şimdi körükte
vızıldadılar
Arılar, arılar… beni bu akşam
ağlattılar”
P’ETEKLERDEKİ TAŞLARI DÖKMEK GEREKİRSE...
Biliyorsunuz,
Osman Kavala’nın iddianamesine de geçmiş olan bir harita meselesi vardı.
Türkiye’yi bölünmüş kısımlara ayıran bir haritaydı bu. Nasıl savundular
kendilerini? Efendim, bu harita arı kolonilerinin yerleşim bölgesel yerleşim
haritasıymış! Peki arı nasıl bir canlıdır? Gezici! Bakın “gezici” dedim,
aradaki irtibatı siz kurun!
Arıların
bir başka özelliği nedir? Adam sokuyorlar. Her yere adam sokuyorlar. Bunları
durdurmak, “kovan minüt! Siz adam sokmayı daha iyi bilirsiniz!”demek gerekir...
“KOVAN SENİ ÇAĞIRIYOR...”
Arı
meselesi, akla ARInç’ı getirdi. Fikir verme kabiliyetine sahip olan Meclis,
Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanlığı politika ofisleri, sayısı ve konumu aynı anda
belirlenemeyen kuantum danışmanları yetmediği için olsa gerek, yeni ihdas edilen
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’na atanan ilk üye Bülent Arınç oldu. Bu
atama, bir dönem, adeta kovulmuş gibi yandaş medya tarafından “Manisalı
Lawrence”, “Cübbeli Bülo”, “siyasi cenaze” gibi lakaplarla anılan ARInç’a, “o
Gül senin, bu Gül benim” dolaşmasın diye havalı bir makam verildiği şeklinde
yorumlandı. Bir nevi, “kovan seni çağırıyor” durumu yani.
PETEK ADAM
Bu arada, yukarıda saydığımız istişare ve danışma
kurullarını gördüğü halde(bazı danışmanların kendilerine danışman tuttuğunu da
biliyoruz, o derece yani... aslında her
bir danışman kendine bir danışman tutsa, şu an her birimiz, birilerinin
kendisine danıştığı kişi olurduk, al sana doğrudan demokrasi...) utanmadan, “tek
adam sistemi geldi” diyenler var. Yahu, adamın konuşmaları bile başkaları
tarafından hazırlanıyor, ne tek adamından bahsediyorsunuz? İstişare ile her
petekten bal almaya çalışan adam, olsa olsa “Petek Adam” olur...
PAKET, PAKET ÜSTÜNE
Pek muktedir iktidarımızın mensupları baktılar ki,
vaatlerini artık kimse yemiyor, paket yapmaya başladılar. Eve gidince yersiniz
hesabı… Son açıklanan ekonomik paketin adı ne mesela? İVME. Yani “şimdi ivme,
eve gidince iversin” ya da “İVME de yanında yat” anlamları çıkarılabilir.
Son yıllarda o kadar seçim oldu ve her bir seçim için o kadar paket açıklandı ki, iktidar temsilcileri seçmene Yusuf Nalkesen’in bir şarkısıyla seslense yeridir: “Saymadım kaç paket oldu, sen ellerin olalı / Bilmem yüzün güldü mü, ayrıldık ayrılalı...”
Son yıllarda o kadar seçim oldu ve her bir seçim için o kadar paket açıklandı ki, iktidar temsilcileri seçmene Yusuf Nalkesen’in bir şarkısıyla seslense yeridir: “Saymadım kaç paket oldu, sen ellerin olalı / Bilmem yüzün güldü mü, ayrıldık ayrılalı...”
En son yargıda reform paketi açıklandı. Ama vatandaş bütün
paketlere şüpheyle yaklaşıyor artık, paketin patlamadan açılabilmesi için
kırmızı mı yoksa mavi kurdeleyi mi çekmesi gerektiğine karar veremiyor. Müşteki
sıfatıyla katıldığı davanın hakimi olan bir hakim haberini alan, işkence
iddialarını duyan, iddianamelerinin yazılması bir seneyi geçen tutukluları
gören, paralı ve nüfuzlu kişilerin kolayca mahkemelerden kurtulabildiğina şahit
olan, yabancı devlet adamlarının telefonu veya tweet’i ile serbest bırakılan kişileri
gören vatandaş, yargı paketine nasıl güvenecek acaba?
Adalet Bakanı’nın bizzat yakından ilgileneceğini söylediği bir
kaç dava geldi aklıma: ilki Diyarbakır’da halı saha maçı için öğretmenleri
keyfi olarak gözaltına aldıran savcının, ikincisi de Giresun’da öldürülen
Rabianaz isimli kız çocuğunun davası. Avukatla kıyafeti üzerine girdiği
tartışma ile gündeme gelen hakim meselesinde jet hızıyla sonuç alındığını
görünce, bir sorayım dedim, bakanın takip ettiği diğer davalar ne oldu? Pakete
dahil olacaklar mı?