Bu Blogda Ara

Arşiv

belediye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
belediye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Tech Aday

 

Tech Aday
Tech Aday

Geçenlerde bir arkadaşımız şöyle dedi: “Cumhurbaşkanımız olmasa hanımlarımız bile bize oy vermezdi.”

Bu sözden iki mana çıkar; ilki “Cumhurbaşkanımız olmasa biz oy verilecek insanlar değiliz”, ikincisi ise “Biz ne kadar iyi olursak olalım, Cumhurbaşkanımız olmasa, hanımlarımız bize ihanet edecek.”

İkincisi çok riskli bir cümle. Hanımlar taifesinden aşırı tepki görme ihtimali var. Nemelazım, seçim arifesinde hanımları durduk yere küstürmenin anlamı yok. Hiç söylenmemiş kabul ediniz. Demek ki ilkini kabul edeceğiz. Herhangi bir konuda, Reis-i Cumhurumuz bir fikir beyan etmediyse konuşmak bizim haddimize değil. Zaten biz kimiz ki ondan öne çıkacağız? O sözünü söyledikten sonra, onun sözünün üzerine yeni bir şey söylemenin de anlamı yok. Bunun haricinde, Reisimizle çelişmemek ve ondan rol çalmamak şartıyla istediğimizi söylemekte hürüz.

Hürüz dediysek, kırmızı çizgilerimiz var tabii. Din, dil, vatan, millet, ahlak, namus, beka, bağımsızlık, vatanın bölünmezliği, bayrak, ezan, Kur’an, sünnet... O kadar çok ki, ismimiz gibi ak bir kağıda her biri için bir kırmızı çizgi çizsek, kırmızı kart çıkar ortaya. 

Onu da muhalefete sallayıp oyun dışına atıyoruz. Kırmızı kartı yiyen muhalefet konuşamıyor, konuşsa sesi çıkmıyor.

Reis’in kimseye ihtiyacı yok, çok şükür. Hele ki başkanlık sistemine geçtik, işler çok hızlandı. Buyruklar çıkıp jet hızıyla bize ulaşıyor, biz de harfiyyen uyguluyoruz. Talimat gelmeden hiçbir iş yapmıyoruz. İlçe mitinglerine de Reis’imizi çağırıyoruz, sağ olsun geliyor. İlçe, il, büyükşehir fark etmez, sokaklarda her bir belediye başkanı adayımızın resminin yanında muhakkak onun da resmi durur.

“İyi de, siz ne işe yarıyorsunuz?” dediniz galiba... İnanın, biz de böyle düşündük. Sıkı durun, her yerde tek aday göstermeye karar verdik! Yanlış okumadınız, mahalli idareci seçilecek her noktada tek bir adayımız var. Adına “Tech aday” dediğimiz, gelişmiş dil modeli kullanan bir yapay zekâ bizim adayımız olacak. Evet, hep dediğimiz gibi, bu memlekete bir yapay zekâ lazımsa onu da bir getiririz!

Reisimizin çizdiği çerçeveden çıkmayacak ve gerekli olursa onun sözlerini farklı kelimelerle yeniden üretip halka hitap edecek. Eskiden, partili arkadaşlarımız, genel başkanımızın sözlerini tevil etmek adına gaflar yapabiliyordu. Hafazanallah, kendi fikirlerini araya karıştıran ve muhaliflere malzeme çıkaran bu arkadaşlar yerine artık Tech Aday konuşacak.

Yapay zekâ dedim de, bizimkine “YAP-AK ZEK” desek yeridir. Sloganı da, “Siz konuşun, biz yapak!” olabilir. Malum, muhalefet genelde fikirler ve projeler ortaya atar, biz de yaparız.

Metin üreten bir aday bizim insanımızı kesmez haliyle. İnsansı robot denilen bir mekanizma içerisinde çalışacak. Hareket edecek, halkın karşısına çıkıp selamlayacak, açılış törenlerinde makas tutup kurdele kesecek. Konuşmalarının arasına, montajladığı görüntüleri de katarak anlatımını güçlendirecek. 

Yerli ve pilli Tech Aday’ımız, geniş kapasiteli pili sayesinde hiç yorulmayacak ve çalışmalarına ara vermesine gerek kalmayacak. Durmak yok, AK-Robasiye devam!

“Tech’ke” dediğimiz, merkezi olarak bütün Tech Aday’ların yönetildiği ana bilgisayardan verilerini alacağı için gündem dışına sapma veya yanlış bilgi verme gibi bir derdi olmayacak. 

İlk defa belediyelerde deneyeceğimiz bu sistem başarılı olursa, milletvekili seçimlerinde de kullanırız. Artık vekil değil Tech’il seçiyor olacağız... Ne dersiniz, güzel olmaz mı?

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/tech-aday_594008

Veri Toplantısı


Veri Toplantısı

Milli Eğitim Bakanı, okullarda e-rehberlik çalışmasının başlayacağını duyurdu. Bu çalışmaya göre ilkokul birinci sınıftan başlayarak tüm çocukların her türlü sosyal, duygusal ve bilişsel becerilerine ait  kayıtların tutulacağını söyleyen bakan "ASİS dediğimiz yerli zekâ ölçeğiyle ve başka tarama testleriyle bunu yaptık ve önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde bütün Türkiye’deki taramayı bitireceğiz (..) Çocuk hangi okula, hangi şehre giderse gitsin, bu çocuğu tanımak için oradaki öğretmen kendisi yeniden, sıfırdan uğraşmayacak. E-rehberlik kaydına bakacak çocuğun, çocuğun becerileri, yatkınlıkları neymiş, ilgi alanı neymiş, hangi başarıları var, hangi ürünleri sergilemiş, bu çocukla ilgili sosyal, duygusal özellikler nelermiş, bunların hepsini orada görme imkanı olacak. Velilerin, öğretmenlerin de görme imkanı bulunuyor. Dolayısıyla bütün çocuklarımızı artık lise sona kadar bu şekilde bir izleme, değerlendirme, çocukları yönlendirmek için kanıta dayalı, veriye dayalı bir sistem üzerinden rehberlik yapabilme fırsatımız olacak” dedi. 

Öğrenciyi tanıyıp, ona özellikleri ile uyumlu eğitim vermeye çalışmak güzel bir şey... De... Bugün sanatından sporuna, el becerisinden işlem çözmeye türlü türlü zeka çeşidi olduğu söyleniyor. Öğrencilerin tamamını zeka çeşidine göre ayırıp bir de puanlarını verdin diyelim. Ülkenin her tarafında çoklu zeka tanımlarına göre eğitim verebilme şansın olacak mı? Olmayacaksa çocukları zeki, çok zeki gibi etiketlemek nasıl bir fayda getirecek? Çok zeki çıkan çocukları, aileleri iyice sosyal hayattan koparıp yarış atı gibi durmadan çalıştırmaya çalışırsa hayatları kararmaz mı? Aynı sınıfta okuyan ve birbirinin zeka puanlarını bilen farklı seviyelerdeki çocukların psikolojisi nasıl olacak? Okula yeni başlayan öğrencilerin bile simit yağmuruna tutulduğu bir yerde, Allah kimseyi çok zeki çıkan öğrencilerin eline düşürmesin...

Kişisel Verilerin Paylaşımı

Çocuklarla ilgili bu bilgiler, kanunda “kişisel veriler” olarak geçiyor, bunların veliler ve öğretmenlerle paylaşılması ne kadar doğru olur? Düşünsenize, veli toplantısına gidiyorsunuz, çocukların zeka puanları havada uçuşuyor: “sizin çocuk biraz düşük zekalı olduğu için anlamıyor ve sınıfın seviyesini aşağı çekiyor!” “çocuğuma laf edene bak, hiç olmazsa sizin gibi para ödeyerek zeki çıkarmadık...” Veli değil, veri toplantısı olur!

Rüşvet vererek çocuğunun zekasını yükseltmek isteyenler mi çıkmaz, araya hatırlı birilerini sokarak işi yukarıdan çözmek isteyenler mi... Şimdi bile, adres bölgesinde olmayan iyi bir okula çocuğunu kaydettirmek için ikametlerini değiştirenler, hatta bu işlemin zorlaşması üzerine kağıt üzerinde boşanmış görünüp adresini taşıyanları duymuştum. Sırf, elalem “gerizekalı çocukları varmış” demesin diye, gerekirse araya hile hurda sokarak puan yükseltmek isteyenler çıkacak. 

Veriler Ticari Olarak Kulllanılırsa...

Sonra, toplanan verilerin ticari amaçlara kullanılmayacağı nasıl garanti edilecek? Çocuğumuz anaokulu yaşına geldiğinde, çevremizdeki neredeyse bütün özel okullar bana cep telefonumdan ulaşıp reklam yapmaya başladılar. Numaramı nereden aldıklarını, daha önemlisi çocuğumun yaşını nereden öğrendiklerini de bilemedim. Sadece yaşını bilenler işi bu kadar ticarete dökebiliyorsa, çocukların duygusal, zihinsel bilişsel ve bilumum özelliklerini bilenler neler yapar... 

Konu ile ilgili bütün endişeleri giderecek bir açıklamayı bakanlıktan bekliyoruz, e-rehberlik sitemi hayırlara vesile olur inşallah... 

Belediye Başkanları Whatsapp Grubu

Sarayda toplanan büyükşehir belediye başkanları, aralarındaki haberleşmeyi artırmak için, Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla Whatsapp grubu kuracaklarmış. Büyük olmayan şehirlerin belediye başkanlarını aralarına almazlarsa ayıp olmaz mı? Alırlarsa, bu sefer grup kalabalıklaşır ve muhabbetler sulanır, bu da ayrı bir risk. 

Başkanlardan biri, diyelim ki Çorum Belediyesi’ne hitaben şöyle bir mesaj atabilir: “111 ışıkyılı uzaklıkta bir gezegende su bulundu, Çorum Belediyesi’nin yüzbinlerce lira ödediği aquapark ve hayvanat bahçesi bulunamadı. Sayıştay bulamadı, NASAyıştay olsa belki bulabilirdi (gülen surat, gülen surat gülen, gülmekten gözünden yaşlar gelen surat)”, biri yanlış mesaj gönderdikten sonra “torunum oynarken attı ben atmadım” diyebilir, son görüldü bilgisini kapatan başkanların gizli kapaklı işler çevirdiği düşünülebilir, okundu bilgisi gelen mesaja neden cevap verilmediği kafaları karıştırabilir. 

Kısaca whatsapp grubu deyince akla gelen şeyler, belediye başkanlığı makamıyla nasıl örtüşür bilinmez...

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/veri-toplantisi_502960

Uzatmadan ve İşi Karıştırmadan

 
Uzatmadan ve İşi Karıştırmadan
Son günlerde ülkemizin sıcak gündemi içerisinde en çok konuşulan konulardan biri orman yangınları oldu.


Uzunca bir süre kontrol altına alınmayı bekleyen yangınlar hepimizin ciğerlerini dağladı. Konu ile ilgili açıklama yapan Bakan, neden THK uçaklarının söndürme işleminde kullanılmadığı sorusunu cevaplarken “Biz burada bir ağaç daha az yansın diye mücadele ediyoruz. Ama insan hayatı da bizim için önemli. Biz dışarıdan kiralama yaptığımız zaman orman personelini bu uçakların içerisinde görevlendiriyoruz. Orman personelimiz bu hava araçlarının içerisini emniyetli bulmadıkları için binmek istemiyor. Bu uçakları bu kadar savunanlar varsa uçaklar Ankara’da apronda duruyor. 3 tane uçak motoru arızalı şekilde duruyor 3 tanesi de yağ akıtıyor. Binmek isteyenler buyursunlar uçsunlar” dedi.

Yüzü AK çıkaran hesap

Bakan’ın uçak sayısı ve durumları ile ilgili verdiği bilgi, verdiği hesapla meşhur olan bir çobanın hikâyesini hatırlattı.

Hikâye şöyle: Ağanın biri, 100 adet küçükbaş hayvanını bir çobana teslim ederek yaylaya göndermiş. Uzunca bir süre sonra çoban elinde bir kâse yoğurt ve bir adet deri ile gelip ağanın huzuruna çıkmış. Koyunlarını merak eden ağaya şöyle bir hesap yapmaya başlamış: “Yağmur yağdı, gök çatladı. 72’sinin ödü patladı. Önden gitti baş toklu. Ardından 5 toklu. 10’unu verdim kasaba, 10’unu da katma hesaba. Kurt kaptı birisini, ötekinin de getirdim derisini” Koyunlardan sağdığı sütlerden yapabildiği tek kâse yoğurdu kapan ağa sinirle çobanın suratına çarpınca, bizimki suratını eliyle sıyırıp pişkinlikle şunu demiş: “Hesabını doğru verenin yüzü böyle ak çıkar.”

Geçtiğimiz sene, Yunanistan’da çıkan yangınlar üzerine aynı bakan, “İzmir’de yangın söndürme uçakları bekletiliyor. Uçaklarımız ve helikopterlerimiz Yunanistan’a hareket etmek için hazır. Talep gelmesi halinde 45 dakika mesafedeyiz, anında müdahaleye hazırız” demişti. İster misiniz, Yunanistan şimdi yağ damlatan uçakları göndermek suretiyle kendilerine komplo kurmak istediğimizi düşünsün? Neyse ki, THK tarafından ismini ve cismini gizleyen bir yetkili uçakların bakımları ile ilgili bir problem olmadığını, hepsinin göreve hazır olduğunu söyledi. Bir de bununla yetinmeyip uçakların gövde gösterisi yaptığı bir video yayınladılar. Yunanların uçaklarımızdan korkmasına gerek kalmadı yani.

***

Hükümetle işçi sendikası arasındaki toplu iş sözleşmesinin imzalandığı toplantıda sendika başkanının mikrofonu kapalı sanarak “Uzasa işi karıştıracağız, en azından kapattım böyle” demesi günlerce konuşuldu. Kendini savunmak için S-400’leri Türkiye’ye getirenlere müteşekkir olduğunu söyleyen sendika başkanı, kendisini eleştirenleri de hainlikle suçladı.

Kayy-ı Makam

Sendikacının “uzatmama ve işi karıştırmama” şiarından mı etkilendi bilinmez, İçişleri Bakanlığı da haklarında geçmiş yıllarda açılmış soruşturma ve kovuşturmaları gerekçe göstererek Diyarbakır, Mardin ve Van illerindeki Büyükşehir Belediye Başkanlarını idarî bir kararla görevden alıp, şehirlerin valilerini yerlerine atadı. Her birisi birer “Usta’r Warisi” olan valisi dururken, başka kimi atayacaklardı Allah’ını seversen... Bir kişinin mevcut makamına ek olmak suretiyle kayyım olarak atanmasına “kayy-ı makam” denir. Gerçi bizimkiler vali olduğu için, kayy-ı makam sözünü duyunca kaymakam kelimesine benzeterek hoşlanmayabilirler.

İçişleri Bakanlığı bu atamalarını bir türkü ile anlatmak istese şöyle derdi her halde:

“Yargı kararı olmasa da olur, biz azlederiz
Düz ovada keklik gibi sekeriz
Meydanlarda “demokrasi” diye milleti kekleriz

Sandık sandıklar içinde çok kaybımız var
Hazreti kayyıma devretmemiz var

Biz kazanınca hep sandık selâmet
Güneydoğu’ya vardık koptu kıyamet
Kayyım Reis belediye sana emanet

Sandık sandıklar içinde çok şanımız var
Hazreti kayyıma devretmemiz var”

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/uzatmadan-ve-isi-karistirmadan_501408

Esenyurt artık resmen "Esedyurt"!

Esenyurt Artık Esedyurt



Düşmesinin, Mekke ve Kudüs'ün düşüşünü tetikleyecek kadar önemli olduğu bilinen Esenyurt ilçesinin adı, ilçe belediye meclisi kararıyla "Esedyurt" olarak değiştirildi…

Geçtiğimiz hafta, Esenyurt ilçesi olağan ilçe belediye meclisi toplantısında bütün İslam âlemini yakından ilgilendiren bir konu gündeme geldi. İlçeye, halk arasında “Esencılıs” isminin verildiğini söyleyen CHP’li bir parti meclisi üyesi bu durumdan duyduğu rahatsızlığı dile getirdi ve çözüm bulunması için bütün parti temsilcilerini ortak hareket etmeye çağırdı.

İktidar ve Muhalefet Partileri İlk Kez Uzlaştı

Konunun partiler üstü seviyede incelenmesi gerektiğini vurgulayan AKP’li temsilcisi de halkta karşılık bulabilecek yerli ve milli bir isim bulmanın önemine değindi. Önceki dönem Esenyurt belediye başkanı Murat Altepe’nin “Burayı kaybedersek Kudüs'ü kaybederiz hiçbir yeri kaybetmeyiz, İslam'ı kaybederiz, Mekke'yi kaybederiz. Onun için ona ihtiyacımız var” sözlerine atıf yapan üye Hüsamettin Esen, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Mekke ve Kudüs bağlantıları çok önemli. Zaten ilçede bir gezinti yaparsanız Arapça tabelalardan dolayı kendinizi bir Ortadoğu şehrinde zannedersiniz. İlçenin mevcut demografik yapısı da belli, Suriyeli doldu hep buralar…”

Meclis toplantısı sonunda ilçe isminin “Esedyurt” olarak değiştirilmesi kararı oy birliği ile alındı.


NOT: Bu sayfada yer alan haberler hayal ürünüdür, uydurmadır. Gerçek haberlere benzeyebilir, gülüp geçiniz, kafayı takmayınız. . .

Seçim Şarkıları 2019-2


Seçim Şarkıları



Seçim ŞarKıları-2

NOT: Bu sayfada yer alan şarkı sözleri ve kişiler temsilidir, hayal ürünüdür, uydurmadır ve bir de neydi, hah.. parodidir.

“Bi' ilçe lazım şimdi bana bi' sandık
Zulada birkaç oy, yahut geçersiz oy şansı
Seçmenin hareketine bak, ayıp, çok ayıp
Düşer üstüme akşamdan kalma Anadolu Ajansı…

Ah İstanbul İstanbul olalı
Hiç görmedi böyle seçim
Geberiyorum aşkımdan
Bak bembeyaz oldu saçım”

--------------------ooooo-----------------

“Sandığımda gül oya
Gülmedim doya doya
Sandığı karıyorum
Oyları saya saya
Seç beni kıyamam seni

Gece gündüz beklerim
Vay benim emeklerim
Afişleri asa asa
Yoruldu bileklerim
Seç beni kıyamam seni

Yıldırım idim düştüm
Ak güle ibret oldum
Tekrar tekrar sayarken
Seçimler “mundar” oldu
Seç beni kıyamam seni”

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: