Bu Blogda Ara

Arşiv

süper kahraman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
süper kahraman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Süper Kahramanlarımız

 


“Öyle bi’ rakam bırakam ki, halk sevine” motivasyonuyla üretildiği hissiyatını veren enflasyon ve büyüme oranları açıklandı: Enf- lasyon neredeyse yüzde on yedi ve büyüme yüzde yedi, ama millet bunu yedi mi, tartışılır...

İstihdamı, üretimi ve ticareti arttırmadan, “büyü, büyü!” denilerek büyüyen ender ekonomilerden biriyiz galiba. “Bal, bal demekle ağız tatlanmaz” diye bir atasözümüz olduğunu hatırlatacaklar çıkacaktır eminim, ancak Susam Sokağı’nın kukla büyücüsü Hokus Özpokus’un meşhur “hâlâ hoop, tereyağlı ballı ekmek!” sözü bizim durum için daha uygun olur kanaatindeyim. Gerçi, o sihirli sözü söyleyen vampir kılıklı büyücünün, istediği sihri bir türlü gerçekleştiremediğini hatırlıyorum; büyütmek istediği nesneler küçülür, küçültmek istediği nesneler büyürdü, ama olsun. Hâlâ tereyağlı ballı ekmek yiyebilen insanlarımız varsa büyü tutmuş ve ekonomimiz büyümüş demektir, ne de olsa. Hele de, cebinde akıllı telefonu varsa!

Büyülü, gizemli işlerimiz hiç bitmiyor, süper kahramanlarımız hiç eksik olmuyor maşallah. Venezuela’yı ziyarete giden, kıdemli bir devlet büyüğümüzün oğlu meselâ... Adam, ayağının tozuyla dünyanın öbür ucuna hayır işleri için kalkmış gitmiş. Test kiti, maske gibi, salgın dönemi herkese lâzım olan ekipmanları alıp hayrına dağıtmış. 

Öylesine diğergâm ki, “SüpErkam” diyesi geliyor insanın...

Süper kahraman olmak, hedef olmak demektir ülkemizde, hemen saldırıya geçtiler netekim: Vay efendim, ayağının tozuyla gittiği yerden hangi tozla gelmiş, gümrük beyanında test kiti ve maske gibi yardım malzemeleri yokmuş! İşin aslını, Selvi boylu ve kendisine “al, bunu yazmalı” denilen şeyleri yazan bir muharrir açıkladı halbuki; o malzemelerin gümrük kaydının olmayışı, el bagajındaki valizlerde taşınmasından kaynaklıymış. Vaiz ve valizlere yakınlığı ile bilinen bu yazar söylüyorsa, bize de inanmak düşer. Test kiti ve maske meselesini dalga konusu yapan kesimleri tek sözüyle teskit etti, helâl olsun. Selvi neydi, emekti... 

Babası onun adına konuştu, yol arkadaşları açıklama yaptı, yazarlar onu savundu, ama Süperkam neden konuşmadı diyenler var. Ne diyecekti kardeşim, “valizim dolu yine, kitlerle maskelerle” diye şarkı mı söyleyecekti? Yoksa “test kiti elimde, elimde,  maskeler cebimde, cebimde” diye ilâhî mi mırıldanacaktı? Ha, onun yerinde olsam, “soğuk ve uluslar arası sularda vazgeçtim çocuk olmaktan... ve el bagajımda Van’azuela’nın meşhur otlu peyniri kokusuydu babam...” diye bir Yılmaz Erdoğan naziresi denerdim belki. 

Sil-Süpürmen’ler

Doğa üstü güçleri olan bir başka süper kahraman grubumuz da Sil-Süpürmen’lerdir. Doğaya karşı giriştikleri her savaşı kazandıkları görülmüştür. Nerede bir ihale açılsa, akla hemen bunlar gelir. Havada kaparlar ihaleleri, hemen süpürürler ve kimseye bir şey bırakmazlar. Havada dediğime bakmayın, kara ve deniz dahil her yerde kullanabilirler süpür-güçlerini... Karada, yol işlerine talip olanları “Yolverine” ismiyle tanınır. Beton grisi kostüm giyenlerine “Bet-men” denir. Sil-Süpürmen’ler, devletin elini cebine attırmayacak kadar centilmendirler. Bunun yanında, “sil” dedikleri zaman, vergi borçlarının anında siliniverdiği vakidir. 

SPY-dırmen’ler

Spy kelimesi, İngilizce “casus” anlamına gelir. SPY-dırmen’ler, basın, bürokrasi, sanat ve spor gibi pek çok farklı alana ağ atabilecek kişilerdir. Genellikle derin köşeleri tercih ederler. En meşhurları Pörünçek Adam’dır. Bir Pörünçek Adam yuvası, daima doğu yönüne bakar.

Ayıranmen

Siz-biz diye herkesi ayırması ile meşhurdur. Etiketlemeyi çok sever. En yakınındaki kişileri bile gerekirse ayırabilir, kimsenin daimî bir konum garantisi yoktur. Zırhlar genellikle korunma için kullanılan aksesuarlar olarak bilinse de, onun en büyük silâhı zırhıdır. Zırhının içinden füzeler yollayabilir, ortalığı lazerle yakabilir. Ayaklarında uçmaya yarayan roketleri vardır. Yükselirken, ayağının altındaki roketlerin yakıtı biten modüllerine bir tekme basarak onlardan kurtulur. 

Halk

Son olarak, sinmiş ve paspal bir kılıkta dolaşan Halk vardır. Sessiz sakin yapısıyla bilinir. Kolay sinirlenmez, ama damarına basıldı mı, yeşil bir deve dönüşür. Bugüne kadar Halk’ı yenebilen bir süper güç çıkmamıştır...

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/super-kahramanlarimiz_544103

Seçmen:Bir Günlük Süper Kahraman!




YSK tarafından ilan edilen seçim takvimine göre seçmen listeleri askıdan indirildi. YSK sistemlerinden sorgulanıyor olsa da bu listeler muhtarlıklarda asılıyordu. Velakin listelerin oluşmasına esas teşkil eden verilerin hareketi Nüfus ve Vatandaşlık İşleri bünyesinde gerçekleşiyor. Sorusu “yapan satar, alan kullanmaz, kullanan bilmez” olan bilmece gibi. Bu arada bilmecenin cevabını da söyleyeyim: Tabut; insanların, kalbinde gizlediği duygularla yaşadığı hayatın sonunda kefen içine sarmalanıp konduğu sandık. Bir tarafta da insanların kabinde gizlice verdiği oyu sarmaladığı zarfı içine attığı sandık... Belki de seçimleri bir ölüm kalım savaşı gibi görenler yüzünden bu metafor aklıma geldi, bilemiyorum.

Listeler askılardan indi ama inmeden önce kafaları epey karıştırdı. En son yapılan genel seçimlerde oy kullanmış olan yaklaşık 375 bin kişi bu seçimde yokmuş. Bu kadar insan 5 ay içinde öldü mü, yoksa önceden ölmüş oldukları fark edildi de ondan mı silindi, ıssız acun kaldı mı, imdi yürek yırtılır mı, bilmiyoruz tabi... Kayıtlı nüfusundan daha fazla seçmen barındırdığı tespit edilen ilçeler oldu. Nüfusu 5700 iken seçmen sayısı 5900 çıkmıştı. Allah’tan yanlışlığın farkına varılır varılmaz hemen düzeltildi: şehrin nüfus tabelası güncellendi! Yeni seçmen sayısına eşitlenmiş nüfus tabelası gibi küçük bir pürüz kaldı ama olsun, az olmasından iyidir sonuçta. Hakkari’de bir haneye kaydedilmiş 1108 seçmenin göründüğü yerler varmış, Üsküdar’da tek haneye kayıtlı 40, başka bir hanede 64 seçmen çıkmış. Ankara’nın bazı ilçelerinde seçmen sayısı neredeyse iki katına yükselmiş.

Dedelere sahip çıkalım!

Yüz yaşını aşmış 7 bine yakın seçmen varmış tespit edilen... Bazısınn 165 yaşında olduğu da ortaya çıkmış. Bazı gazetelerde “ölümsüzlüğün formülünü buldular” gibi başlıklarla haber oldu. Dedelere sahip çıkmanın önemini, bir dönem fenomen olmuş bir videodan hatırlıyoruz. Tek başına yaşayan yaşlı bir adamın evinde çıkan yangın sonrası kendisiyle röportaj yapılan bir teyze gülerek “dedeye sahip çıkalım, sokaklarda yatıyor” diyordu. Trajik bir olayı anlatırkenki komik hareketleri sebebiyle akıllarda kaldı ve çokça paylaşıldı. Mahallede herkes dedesine sahip çıksa, mahalli seçimler daha güvenli olacak demek ki.

“Seçmen benim gamlı yaslı gönlüme”

Tarlalara, inşaatı bitmemiş binalara, metruk binalara, bazı ahır ve samanlıklara kaydedilmiş seçmenler varmış. Adeta “seçmen benim gamlı yaslı gönlüme” denen insanlara “gökyüzünde turna gibi gezende, baykuş gibi viran yurda konanda” muamelesi yapılıyor. Tam bir ahır-saman fitnesi... Akrabalarını hep kendi evine kaydetmiş biri, “spor salonundan faydalanmak için evime kayıt olan çok akrabam var” demiş. O zaman, tarlaya kaydedilenlerin bitkisel hayatta yaşıyor olabileceğini mi düşünelim? Peki ya samanlıklar? Onlar için de, iki parti bir olup ittifak yapınca samanlık seçmenler için seyran olmuş denebilir belki. Farklı bir latife gelmesin aklınıza lütfen...

Seçmen uçmaz, siyasetçi uçurur derler... Tabi, bazı siyasetçiler önce sayısını uçurmayı deniyor olabilir. Hayali seçmen ve uçmak deyince, önünde kocaman bir “S” harfi olan bir süper kahraman olarak “Seçman” ya da okunuşu ile söyleyelim Seçmen geldi. Vergileri bükebilen, teşvikleri coşturan, cezaları sildiren bir kahrman. Seçimden seçime hatırlanan ve ömrü çok kısa olan bu kahraman için Cahit Sıtkı Tarancı gibi şöyle diyebiliriz:

“N’eylersin seçim herkesin başında
Oy attın, uyanmadın olacak
Siyasetçinin hayranlığı ne gözünde ne de kaşında
Sandıklar akşama kapanmış olacak
Sonuçlar için herkes televizyon başında
Bir günlük bir kahramanlığın olacak
Bir taht misali seçim sandığında”

Son olarak Dr. Bekir Mutlu’ya ait “bir ilkbahar sabahı” şiirindeki gibi bitirelim:

“Bir ilkbahar pazarı seçimle uyandın mı hiç,
Çılgın gibi koşarak sandığa uzandın mı hiç
Bir his dolup içine, uçuyorum sandın mı hiç

Geçen seçimlere yazık, yazık etmişsin seçmen sen
Öyleyse hiç seçmemiş, seçilmemişsin seçmen sen”


İsim-Şehir Oyunu

batman isim şehir oyunu
Batman’da bazı vatandaşlar, il sınırlarının bir çizgi roman karakteri olan “Batman” (Yarasa Adam) logosu şeklinde yeniden düzenlenmesi için internet üzerinde kampanya başlattı, kampanyaya binlerce kişi destek verdi.
Kampanyayı düzenleyenler, bunun şehrin tanıtımı ve turizm gelirlerinin artması için önemli olduğunu düşünüyor. İl haritasının değişeceğini sanmıyorum, ama kampanya şehrin tanıtımında işe “yarasa” bari…
Farklı din, dil ve kültürleri barındırması bakımından kendine has bir “halita”sı olan Anadolu’da haritaları şehir isimlerine göre düzenlemeye kalksak nasıl olur acaba? Hem de uluslar arası arenada ilgi uyandırması için George ve Hans’ın anlayabildiği şekillere benzeterek yapabiliriz bunu… Meselâ Van Gölü ve şehrinin haritasını İngilizce okunuşu “van” (one) olan bir rakamı şekline benzetebiliriz. Gölün şekli iki türlü değiştirilebilir; ilki gölün içine dolgu malzemesi koyarak su alanı küçültülebilir veya gölün yukarısı ve aşağısından kazım işlemi yapılarak alanı büyütülebilir. Bir yandan da su kıyısında olacak ve imara açılabilecek daha çok alan elde edilebileceği için ikincisi tercih edilebilir diye tahmin ediyorum. Öbür yandan “her taraf beton yığınlarıyla dolu, kurtulmamız lâzım” cümlesinden dolayı ilkinin de seçilmesi mümkündür, bilemedim şimdi. Şimşekleri üzerine çekmeyecekse, Kars şehrimizin haritası Cars (Arabalar) isimli animasyon filmindeki “Şimşek Mcqueen” şeklinde yeniden düzenlenebilir.

TELEFONA BENZETSEK…

İşi iyice ticarete döküp, bazı şehirlerimizin isminde ufak oynamalar yaparak reklâm geliri elde etmemiz işten bile değildir. Düşünsenize, Afyon ilimizin adını “Ayfon” haline getirip haritasını akıllı telefon şekline getirebiliriz. Aynı şekilde Konya’yı Nokya, Samsun’u da Samsung yaptık mı, tamamdır. Allah’tan telefon şekilleri kolay, köşeleri yuvarlatılmış dikdörtgen çizeceğiz, hepsi bu… Nevşehir’in ismi neden “New Shire” olmasın? Karaman “Saruman”, Burdur da “Mordor” olur, Yüzüklerin Efendisi hayranları için bu şehirler açık müze haline getirilir. Bursa da Star Wars’a benziyor, şehre gelen turistleri Mehter Marşı  formatındaki “Jedi’n deden” parçasıyla karşılarız, Mehter’in viralini de yapmış oluruz böylece… Süper Man ise Manisa’ya yakışır vallahi, her ne kadar Tarzan’ı ile meşhur olsa da… İzmir’e pekâlâ “İzmiron Man” diyebiliriz. (İzmirli’leri tanıdıysam muhtemelen Demir Adam’a Çiğdemir Adam diyeceklerdir) Kahramanmaraş’a şimdilik bir film veya çizgi roman karakteri bulamadım, adını Süper Kahramanmaraş yaparız, bütün süper kahramanların sergilendiği bir müze açarız.

TOKAT GİBİ CEVAP

Şehirlerimizin isimleri ve haritalarında yapılacak minicik oynamalarla dünyaca ünlü karamanlar, filmler ve markalar için vazgeçilmez bir reklâm mecrası oluşturmak mümkündür. Bunun şöyle bir faydası daha var; hangi gün, hangi ülke ile dost olup hangisi ile didişeceğimiz belli değil. Bir bakıyorsunuz, kendimizi hiç olmadığımız kadar yakın hissettiğimiz ülkeyi, bir gün sonra lânetlemeye başlamışız. Her ülke için o ülkeyi acıtacak bir ambargo türü veya protestoyu üzerine konumlandırabileceğimiz bir ürün bulmak zor olabilir. Bir ülke ile papaz mı olduk, hemen o ülkenin kahramanının ismini taşıyan şehrimizin adını değiştirir, tokat gibi cevap vermiş oluruz…
Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/isim-sehir-oyunu_469476

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: