Bu Blogda Ara

Arşiv

makam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
makam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Liya-katline ferman...

 

Liya-katline ferman
İbrahim Özdabak Karikatürü

Bir zamanlar Türkiye’de, Anadolu’nun dağ köylerinde doğan çoban Sülü, kısıtlı imkânlar altında tahsil görmesine rağmen ülkenin en iyi okullarından birine girebilmiş, DSİ genel müdürü olup siyasete atılabilmiş, başbakan ve dahi cumhurbaşkanı olabilmişti.

Aynı şekilde, memur çocuğu olarak doğanlardan başarılı olanlar müsteşar, genel müdür makamlarına gelebiliyorlardı.

Birilerinin “Yeni Türkiye” dediği günümüz Türkiye’sinde iyi denebilecek devlet okulu sayısı azaldı ve kalitesi tartışmalı olan özel okullarda okumanın maliyetleri yüksek. Özel dersane, etüt merkezi ve özel ders imkânından mahrum olan ve kendi becerisi ile aradan sıyrılarak iyi bir yüksek tahsil yapabilenlere pek nadir rastlanıyor artık. 

Yıllardır, üniversite sınavları, askeri okul ve polislik sınavları, memurluğa giriş sınavları (KPSS), kısaca neredeyse bütün sınavlarda soruların önceden birileri tarafından alındığı ve çeşitli gruplara dağıtıldığı şaibeleri dolaşıyor. En son yapılan KPSS ile ilgili şayialar artınca, muhtemelen yaklaşan seçimler öncesi iyi bir intiba vermek isteyen iktidar sınavı iptal ettirdi. Karar Gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, 9 ağustos tarihli yazısında 2022 KPSS ile ilgili iddiaların çürük olduğunu göstermiş olsa da, kamuoyunda oluşmuş olan “hiç kimse çalmamış olsa bile kesin birileri soruları çalmıştır” inancı hâlâ varlığını koruyor. Bu sınavda olmadıysa da, başka sınavlarda olmadığını kim rahatlıkla söyleyebilir? Önümüzdeki sınavlarda birilerinin çalmayacağının garantisi var mı?

KPSS’den iyi bir puan almış olmak tek başına bir anlam ifade etmiyor. İstediğiniz puanı alın, mülakatlarda, alım yapan kişlerin listesinde değilseniz eleniyorsunuz. O listede olmak için iktidara yakın birilerinin “selam ve dua ile” kalıbıyla biten bir mektubu veya makbul kişlerden birinin yeğeni-kuzeni olmak yeterli olabiliyor. 

Tahsili veya uzmanlık alanına bakmadan önemli kurum ve makamlara yapılan atamalar da fikir veriyor bize: Tübitak’a hayvanat bahçesi müdürünün tayini, PTT genel müdürünün Danıştay üyesi olması, güreş sporu ile iştigal etmiş birinin bir kamu bankasında yönetim kurulu üyeliği yapması, Türkiye Uzay Ajansı’nda başkanlık müşavirliğine Sebze Üretim Tekniği bölümü mezunu birinin atanmış olması... Rektörlük şartlarını taşımayan birileri için kanunda değişiklik yapıp atama sonrası kanunun tekrar eski haline getirilmesi... Şoförün milletvekili yapılması... Partiye yakın kişilerin çocuklarının kurumlarda en alt seviyeden istisnai girişlerinin yapılıp, bir gün içerisinde yönetim kademesine çekilmesi... Örnekler çok, ancak bu kadarı kâfi zannedersem.

Uzunca bir süre AKP içinde görev alan bakanlık ve başbakanlık yapan fakat artık kendi partilerini kurmuş olan Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu gibi isimler için Erdoğan, “O makamlara layık oldukları için gelmediler” dedi. Demek ki, AKP’de çalışmak için liyakat sahibi olmak değil, Erdoğan’ın görevlendirme şerefine mazhar olmak gerekiyor. Milletvekilleri yoktur, bakanların kudret ve ehliyeti de yoktur, konuşan yalnız Erdoğan’dır. Erdoğan’ın talimatı olmasa yangınlar bile söndürülemeyebilir, depremde ilk yardım çalışmaları başlamayabilir.  

Eski zamanlarda nizam-ı âlem için kardeş katline cevaz veren kanunnameler yayınlanmıştı. Bugün liyakat katli (söylenişi kolaylaştırmak için liya-katli diyelim) için ferman yayınlayan zümrenin motivasyon kaynağı nizam-ı âlem değil “nizam-ı ailem” olsa gerek...

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/liya-katline-ferman_568414

Muhayyer Kürdî ve Başkanlık Makamı

16 Nisan tarihinde yapılacağı duyurulan anayasa değişikliği teklifinin oylanacağı referandum için kampanyalar başladı.
Değişikliği meclis gündemine getiren ve karşı çıkanların resmi kampanyaları başlamazdan önce sanatçılar, sporcular, bürokratlar ve kısaca kamuoyu kendi kampanyasını çoktan başlattı.
Herkesin kendine göre bir fikri olabilir tabii, kimse karışamaz. Ancak fikrini beyan etme konusunda, sahip oldukları görevleri dolayısıyla dikkat etmesi gerekenler var. Başbakan yardımcısı seviyesinde başlayan muhtemel bir “hayır” zaferinin terörü tırmandıracağı ifadesi, kendisi bunu tehdit maksatlı söylemediğini anlatsa da, partisinin tabanında ve partisine yakın olduğunu izhar etme ihtiyacı hissedenlerin elinde halkı korkutma aracına dönüştü. Manisa AKP il başkan yardımcısı, sandıktan hayır oyu çıkarsa iç savaşa hazırlanılması gerektiğini salık verdi. Antalya Cumhuriyet Başsavcıvekili verilecek hayır oylarının PKK’ya destek anlamına geleceğini, sonrasında “benim bundan haberim yoktu” demenin faydası olmayacağını anlattığı tweetler attı. Gelen tepkiler üzerine biri istifa etti, diğeri de paylaşımlarını sildi. “Hayır” diyenleri meydanlarda elinde silahlarla bekleyeceklerini ifade edenler oldu.

Sosyal medya paylaşımlarında ayet, hadis eşliğinde yapılan propagandalar gırla gidiyor. Kullanılmayan milli-manevi değer kalmadı gibi. Kutuplaşma ve gerilim had safhaya çıktı. Spor müsabakaları siyasi sloganların atıldığı zeminler oldu. Yahu, deprem oldu Çanakkale’de, bunda bile dış güçlerin parmağı arandı, hayır cephesinin bunlarla işbirliği yaptığı söylendi.
İşte böyle bir ortamda, İstanbul Beykoz taraflarında bir köpek yavrusu 70 metre derinliğinde bir kuyuya düştü. Belediye zabıtalarından itfaiyeye, AFAD’tan sivil kurtarma kuruluşlarına, okullardan Türkiye Taş Kömürü işletmelerine kadar, resmi ve gayr-ı resmi her kesimden vatandaş kurtarma çalışmalarında seferber oldu. 10 gün kadar süren hummalı çalışma sonucunda minik köpek kuyudan sağ çıkarıldı. Yediden yetmişe hepimiz bir yakınımız kurtulmuş gibi çok sevindik. Siyasi hiçbir mülahaza barındırmayan bir müşterekte buluşmak ne kadar da özlenen bir şeymiş meğerse. Aynı şekilde, yeni doğmuş kuzuyu sırtında taşıyan kız çocuğu, üşüyen sokak köpeğinin üzerine montunu örten belediye görevlisi iyilik mefhumunun kaybolmadığının timsali oldu.

Bir olayın siyasi hiçbir mülahaza bulundurmaması, o yöne doğru çekilemeyeceğinin garantisi değil elbet. O yüzden çok da erken sevinmemek lazım. Misal, müzmin muhalif basın, kuyunun fazla “derin” oluşunu sorgulayabilir, “#direnkuyu” etiketleriyle desteklenen minik köpeğin direnişin sembolü haline geldiğinden bahsedebilir. Yandaş basında bu memlekette kazılan bütün kuyuların “üst akıl” projesi olduğu, içine düşen köpekle Anadolu halkına “çomar” göndermesi yapıldığı, arazi sahibinin evinde bir dolarlık banknotlardan bir tomar bulunduğu haberleri çıkabilir…Ya da “kurtarılan köpeğin ilk mesajı ‘havet’ oldu” manşetlerini görebiliriz. Kimbilir, köpek saraya çağrılabilir, kendisine ve içine düştüğü kuyuya “demokrasi” ismi verilebilir. Kuyunun bulunduğu arazinin imar planında gerekli düzenlemeler yapılıp “HAVM” dikilebilir. Anıtlaşan kuyuyu görmek isteyenlere kolaylık sağlamak için altyapı projeleri geliştirilebilir. Hazine teminatı altında Yap İşlet Devret modeli ile günlük en az on bin kişinin ineceğinin garanti edildiği bir asansör yaptırılıp iniş fiyatı dolar üzerinden belirlenebilir. “Ne, dolar mı?” demeyin, kolay kolay dolmaz o kuyu, derin çünkü.
***
Görüldüğü gibi en apolitik bir meselede bile başkanlığa gidecek veya başkanlığı sabote edecek bir yol bulunabiliyor. Yeter ki o gözle bakılsın…
Her gün yeni bir ankete bakılıyor, “günde herkes 3 kişiyi ikna etse…” hesapları yapılıyor. Kararını kesinleştirmemiş çokça seçmen var çünkü. Başkanlık makamının gelip gelmeyeceğini AKP içindeki bu “muhayyer” ve “kürdîli” oylar belirleyecek gibi görünüyor, her ne kadar iktidar tarafı “hicazkâr” için çalışsa da.

Muhayyer Kürdî makamı, Türk Sanat Müziği’nde Lale Devri’nden kalma çok sevilen bir makamdır. Birleşik bir makam olup tiz duraktan başlar, peste doğru iner. Muhayyer kürdî makamındaki Sultan V. Murat Han’a ait “uyan ey gözlerim gafletten uyan” ilahisi çok meşhurdur. 16 Nisan sonrası bu ilahiyi dinlemeye en çok kimin ihtiyacı olacağını Allah bilir…
Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/muhayyer-kurdi-ve-baskanlik-makami_424306

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: