Bu Blogda Ara

Arşiv

recaip etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
recaip etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Recaip Kandili

 

Recaip Kandili
Recaip Kandili

AKP Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldız Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bahsederken şöyle demiş:

“Tayyip ağabey Türkiye’nin başında. Dünyanın lideri. Kendi kendimize ihanet etmek gibi bazı şeylere sapıyoruz. Şimdi kalkıp da böyle ucuz sebeplerle Tayyip ağabeye ihanet etmek, Türkiye’ye ihanet etmektir… Tayyip ağabeye ihaneti bırak, sırtımızda taşımamız lazım. Yani ayakkabısını elimizle yalamamız lazım…”

Övmek isterken akıl, mantık ve edep haddini aşmak hadi yutulabilir diyelim ama dini sınırları aşan örnekler de oldu. Tıp doktoru olan bu vekil, daha önce de katıldığı bir nikah töreninde sarf ettiği “Sayın cumhurbaşkanımızın sünnetini yerine getirmek istiyorum” sözleriyle tartışmalara yol açmıştı. Bu manada ilk ve tek örnek değil yani. Artan aşırılık dozajı ile hatırlamak gerekirse: Ona dokunmanın ibadet olduğunu iddia edenler oldu. Onu görünce salavat getiren profesör vekil vardı. “Peygamber hata yaptı gururlandı, biz hata yapmadık” demişti bir bakan. Ve sıkı durun, -tövbe, sümme haşa- “Allah’ın bütün sıfatlarını üzerinde toplayan insan” diye tanımlamıştı bir vekil.

Bir ayakkabı yalayana kutusunu bedava mı veriyorlar diye aklımıza gelmiyor değil. Kutu onlar için çok önemli, yürüyüşlerinden kut’u eksik etmiyorlar çünkü. Kutlu Yürüyüş uzun olunca içinde kut-u layemut barındıran bir kutu hayati ehemmiyet kesbediyordur.

Biri çıkıp, meşhur bir hadise benzetmek için şöyle dese kim şaşıracak: “Sizden biri bir Tayyip ayakkabısı görürse eliyle yalasın, yapamıyorsa diliyle yalasın, hiçbir şey yapamıyorsa kalbinden Bay Kemal’e buğz etsin”

Ahval-i aleme göre değişen, esen rüzgara göre kendini konumlandıran, yeri geldiğinde, o güne kadar cansiperane savunduğu fikirleri elinin tersiyle itip aksi düşünceleri dillendiren biri bu kadar övülebilir mi? Bir gün geleceğimiz Avrupa’dadır derken, başka bir gün Avrupa’yı Nazilikle, haçlı zihniyeti taşımakla suçlayabiliyor. Her seçimin hemen öncesinde bir AB ülkesini düşman ilan edip büyükelçileri geri çekiyor ve seçimden hemen sonra hiçbir şey olmamış gibi devam edebiliyor. Tutuklu papaz ve gazeteciler için “bu fakir görevdeyken serbest bırakılmaları mümkün değil” dedikten kısa süre sonra serbest bırakılabiliyorlar. İsrail için söylemedik kötü söz bırakmadıktan sonra onlara ihtiyaç duyduğumuzu anlayabiliyoruz. Siyasi hayatıma mal olsa da vazgeçmeyeceğim dediği çözüm sürecinde bir anda masayı devirdi. Bedelli askerlik isteyenlere parası olan kaçabilsin, olmayan ölsün mü demek istiyorsunuz derken, bir bakıyorsunuz bedelli askerlik müjdesi veriyor. 

Seçimleri kaybedeceğimi bilsem yine de EYT kanunu çıkarmam dediğinin üstünden fazla bir süre geçmemişken EYT müjdesi verdi. Diplomatik bütün ilişkileri kestiğimiz, yıllar boyu, aynı binada bulunmaktan bile kaçındığımız SİSİ ile el sıkıştık. Terörü finanse eden, Akdeniz’de düşmanlarımızla iş tutan BAE ile karşılıklı ziyaretler oldu, paralarını aldık. Bir kaşık suda boğmak istediğimiz Cemal Kaşıkçı’nın katili ile prensin ayağına gittik. Kardeşim Esad’tan Zalim Esed’e düşürdüğümüz kişi ile masaya oturmanın hesapları yapılıyor... Liste daha çok uzar da, burada keselim.

Kısaca, “Her gün değişiyorsun, avutuyorsun beni. Bir bilmece gibisin, çözemedim ben seni.... Seninle başım dertte, ne yapsam bilmiyorum...” gibi Selami Şahin şarkısı söyleten biri var. Onu hesapsız ve ölçsüsüz sevenlerine göre adeta her gün yeni bir Recep doğuyor. Recep’in doğduğu günü kandil kudsiyetinde kabul eden muhipleri, değiştikçe yeniden doğan Recep’ler için ayrı ayrı kandil kutlaması yapmak isteyeceklerdir muhtemelen. Bu kandilin adı da olsa olsa Recaip Kandili olur.

“Reis iyi de çevresi kötü, onlar değiştiriyorlar fikrini ve hareketlerini, her şeyi prompterden okutuyorlar” diyenler var. Onlar da acaip acaip konuşan prompter için Prompteracaip Kandili düzenleyebilirler. Prompterli veya promptersiz, Recaip Kandiliniz mübarek olsun...

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/recaip-kandili_576995

Recaip Kandili

Recaip Kandili

Recaip Kandili: 

Recepler kandili demektir. Recaip, Recep kelimesinin çoğulu olabilecek acaip bir kelimedir. Arapça'da isimlerin çoğul hallerini oluşturmak için tek bir kalıp yoktur. Türkçe'de isimlerin sonuna konulan -ler/-lar ekleri ile, İngilizce'de -s/-es/-ies ekleri ile çoğul anlamı verilir. Arapça'da ise çoğu kelimenin sonuna -at eki getirilerek yapılabilse de belirli bir kural yoktur. Buna cem'-i mükesser denir. Kitap kelimesinin çoğulu kütüp, garip kelimesinin çoğulu gureba, hadika(bahçe) kelimesinin çoğulu hadaik'tir mesela... Rağbet kelimesinin çoğulu olan reğaib kalıbından yararlanarak Recep kelimesinin çoğulunu Recaip olarak belirlemiş oluyoruz, vatana millete hayırlı uğurlu olsun. 

Şimdi diyeceksiniz ki "nereden çıktı bu, tek Recep neyimize yetmiyor?" Efendim, ismi Recep olan bir arkadaşınızı veya tanıdığınızı düşünün. Bu Recep, her gün bambaşka fikirler, hayaller ve davranışlarla karşınıza çıkıyor olsun. Bu bambaşkalık o seviyede ki, bir önceki gün yaptığı ve söylediği her şeyi inkar edip aniden zıddını iddia edebiliyor. Kılık kıyafetini de ona göre ayarlayıp gömlek değiştiriyor durmadan. Her gün değişiyor, avutuyor sizi, bir bilmece gibi, çözemiyorsunuz onu... Onunla başınızın dertte olduğunu düşünüp ne yapacağınızı bilemez halde olduğunuzu hissediyorsunuz... Anlık değişen ahval-i aleme karşı her güne yeni bir Recep ihdas ediyor sanki. 

Recep'in doğduğu günü kandil kudsiyetinde kabul eden muhipleri, değiştikçe yeniden doğan Recep'ler için ayrı ayrı kandil kutlaması yapmak isteyeceklerdir muhtemelen. Bu kandilin adı da olsa olsa Recaip Kandili olur. Bu da her günümüzü recaip kandili yapar. 

Yukarıdaki evsafa uygun Recep isminde bir tanıdığınız varsa Recaip Kandilinizi ruh u canımla tebrik eder, Alem-i İslam nezdinde hayırlara vesile olmasını niyaz ederim. Lütfen bu mesajı en az elli tanıdığınıza yollayınız muhteremler...

Harfiyat Kanyonu ana sayfası

Bordro Klavyeliler

Bordro Klavyeliler

Eyalet sistemi ile ilgili 2013 yılında Türkiye’de dönemin başbakanı tarafından dile getirilmiş sözleri isim vermeden Meclis’te okuyan HDP’li milletvekili Garo Paylan, muhtemelen beklediğinden fazla bir tepki ile karşılaştı.

AKP’li milletvekilleri “Kâğıdı eline Kandil mi verdi!” sözleri ile susturmaya çalıştı.
Halı saha maçı tartışmalarındaki “adamın gol diyor” sözüyle elde edilen haklılık düzeyini Garo Paylan, AKP milletvekillerine karşı kullanıp golünü saydırmak konusunda başarılı oldu bence. Meclis tutanaklarına yansıyan ifadeler artık arşivlerden de ulaşılabilir olmayı garantiledi. En azından şimdilik böyle düşünüp rahatlayabiliyoruz. Allah’a şükürler olsun ki, henüz Doğruluk Bakanlığı diye bir bakanlığımız yok.
George Orwell tarafından 1949 yılında yazılmış olan “1984” isimli distopik romanla birlikte düşünce dünyamıza giren “Doğruluk Bakanlığı”, romandaki hükümetin günlük olarak değişebilen doğruluk verilerine göre tarihi neredeyse her gün yeniden yazma işini üstlenmiştir. Dost, düşman, iyi, kötü, hain ve kahraman gibi sıfatların tanımları ile bu sıfatları taşıyanlar günübirlik değişebilmekte ve bu değişimin arşivlere yansıtılması Doğruluk Bakanlığı çalışanlarına epeyce iş çıkarmaktadır. Örnek olarak yıllarca savaş halinde oldukları bir ülke olan Okyanusya, bir anda dost ve müttefik ülke olarak ilân edilebilmektedir.

Ülkemizde bir Doğruluk Bakanlığı bulunsaydı, memurları fazla mesai yapmak durumunda kalabilirdi. Kolay değil, yıllarca beraber çalıştıkları, üst düzeyde yetkiler ve görev verdikleri insanları bir anda terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçladılar. “Bebek katili” olarak anılan İmralı sakini, bir anda Türkiye ve Ortadoğu gerçeklerini en iyi okuyup yorumlayabilen bir insana dönüşüverdi. Doğruluk Bakanlığı’mız henüz yoktu, ama toplumda “aktroll” olarak bilinen “Bordro klavyeli” bir sanal ordu vardı ve bu ordunun öncelikli işi, dinamik olarak değişebilen “gerçekler”in halk nezdinde sindirilerek kabul görmesi için tahşidat yapmaktı. Meselâ bir terör saldırısı sonucunda 30 veya daha fazla sayıda güvenlik görevlimizin şehit olması, toplumda infial oluşturacak bir olaydır. Tam da bu noktada aktroller, 15 kişilik bir özel harekât biriminin telsizlerini kapatıp operasyona çıktıklarına ve 80 teröristi öldürdüklerine dair mitler ve efsaneler yayarak bir nebze ortamı yumuşatabilmektedir. Aldıkları bir işaretle, Çin Halk Cumhuriyeti’nin tarihte eşi görülmemiş zulümleri, dindaş ve soydaşlarımıza, hem de mübarek Ramazan ayında yaptığına dair haberler yaydılar. Sonra bir anda, Çin ziyareti yapan Reis, zulme uğradığı iddia edilen insanların terörist olduğunu söyledi, iyi mi? Uygur Türkleri zulmü bıçak gibi kesildi ve zulüm iddialarını ortaya atanların “paralel” bağlantıları sorgulanır oldu. Kimse Reis’in söylem değişikliğini sorgulayamadı.

İsrail ile ilişkiler konusunda da benzer bir durum yaşandı. Bütün Müslüman coğrafyasında işe yaradığı bilinen en etkili yükselme metodu İsrail’e “atar”lanmaktır. En yüksek ses tonuyla “atar”lanan, en yüksek oyları alır ve iktidara gelir. Fakat iktidara gelince de ilk işi de İsrail ile anlaşmalar imzalamak olur. Bu anlaşma doğrudan ilân edilmeyebilir, bir ülkeye “siz adam öldürmeyi daha iyi bilirsiniz” deyip terörist ülke olarak ilân etmek ve ardından ticaret hacmini 5 katına kadar arttırmak, savaş uçaklarının yakıtlarının temin edilmesine aracılık etmek de anlaşma olduğunu ispatlayan somut delillerdir. İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi gerektiği ve ülkelerin halklarının dost olduğu söylendiğinde bordro berelilerimiz feci şekilde bocaladılar. “O söylüyorsa bir bildiği vardır” sözleri ile tevil etmeye çalılştılar.

Velhasıl, dalgalı gerçeklik kurunun bugünkü değerleri itibarıyla “tu kaka” olan Kandil ve eyalet sistemi, çok değil, iki sene önce farklı bir değerdeydi ve devletin zirvesi bu yönde açıklamalar yapmıştı. Şimdi bordro berelilere düşen bu durumu kurtarmak için bir kandil icat etmeleridir. Benim kendilerine isim önerim Recaib Kandili’dir. Bütün İslâm âleminin Recaib Kandili mübarek olsun!
Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/bordro-klavyeliler_377659

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: