Bir tanıdığımın son zamanlarda içinde bulunduğu bazı
hallerden bahsetmek istiyorum bugün. “Nereden çıktı şimdi bu?” demeyin,
ben anlatayım da bir bakarsınız sonunda sizin de tanıdığınız biri çıkar
bu kişi. Efendim, aile efradının kendisi hakkında anlattıkları ve benim
dışarıdan görebildiğim kadarıyla durumu şu şekilde:
Öncelikle, bu kardeşimizin beden kimyasında -özellikle son
dönemlerinde- ciddî değişiklikler olmuş. Hormonal yapısındaki değişimler
davranışlarını da garipleştirmiş durumda. Alınganlık, korku ve heyecan
gibi duygularında yoğunluk artışı görülmeye başlandı. Maamafih, çok
çabuk ve sebepsizce değişebiliyor duyguları. Bir bakıyorsunuz,
kahkahalar atarak gülerken aniden ciddîleşebiliyor, hatta ağlayabiliyor
bazen. Küçük bir böcek görünce korkup kaçtığı da vaki, mahalle
kabadayılarına sokakta kafa tutması da… (Bu arada, olur olmaz herkese
sataşmalara başlaması korkutucu bir hal almaya başladı!)
Çevresinde sürekli bir huzursuzluk ve çatışma ortamı oluşturuyor. Ebeveynlerinin otoritesini hiç kabul etmiyor. Hatta onları neredeyse tanımıyor bile. Babasının aldığı gömleği giymekten utanıyor olmalı ki, gömleğini çıkarıp attıktan sonra bir daha onu giymeyeceğini söylemiş. İyice evden kopmuş durumda. Arada sırada uğruyor, ama orada kalmıyor.
Arkadaşları ile olan ilişkileri de dengeli ve istikrarlı değil. Kendisinin dost ve düşman listesindeki kişiler sürekli yer değiştiriyor. Yakın zamanlara kadar can ciğer kuzu sarması olduğu, birbirlerine “ölümüne kankayız!” dedikleri bir arkadaşı vardı meselâ, o kadar yakındılar ki arkadaşına yapılan herhangi bir yanlışı kendine yapılmış kabul ederdi ve arkadaşı için canını vermeye hazır gibiydi. Nasıl olduysa, bir anda araları bozuldu ve şu anda birbirlerine düşman oldular. Aslında, arkadaş grubundan dışlanmaktan çok korkuyor ve herkesin yanına gelip masasına oturmasını ve kendisine saygı göstermesini istiyor.
Bunun yanında fizikî olarak da değişti. Aniden boy atıp irileşti. Tabiî, bünyesinin alışık olmadığı büyüklüğe bir anda erişince vücudunu kontrol etmekte zorlanmalar yaşamaya başladı. Bunun neticesinde sakarlıkları arttı, elini attığı şeyi ya deviriyor veya tutamayarak yere düşürüyor. Kırdığı bardağın, çanak çömleğin haddi hesabı yok, maalesef. (Meselâ, en son devirdiği büyük bir masanın üzerinde tam 92 parçalık kristal bir yemek seti vardı) Sesi çatallaştı, bir ara kısılır gibi oldu hatta… Giyim kuşama düşkünlüğü had safhaya ulaştı. En şaşaalı ve pahalı giysileri almaya ve giymeye başladı.
Tahmin edebildiğiniz gibi, bu kardeşimiz hayatının ergenlik dönemini yaşıyor ve geçtiğimiz Pazartesi günü 16. yaşını kutladı. Akıldan çok hissiyatın ön plana çıktığı bir dönem geçiriyor. Hisler ise akıbeti görme konusunda kördür. Kendisine verilecek bir dirhem hazır lezzeti, ileride alacağı tonlarcasına tercih edebilir. Şimdi yiyeceği bir tokattan çekindiği için kaçıp karşılığında, ileride bir kamyon sopa yemeyi taahhüt ettiği bir anlaşmaya imza atabilir. Duygusallığı şiire merak salmasına sebep oldu. Hayal kurmayı çok seviyor. Çevresindekilere de durmadan hayallerini anlatıp, vaatlerde bulunuyor. Mental aktivitelerde fazla bulunmadığı için şimdilik mental bir yorgunluğu olduğu söylenemez.
Çevresinde sürekli bir huzursuzluk ve çatışma ortamı oluşturuyor. Ebeveynlerinin otoritesini hiç kabul etmiyor. Hatta onları neredeyse tanımıyor bile. Babasının aldığı gömleği giymekten utanıyor olmalı ki, gömleğini çıkarıp attıktan sonra bir daha onu giymeyeceğini söylemiş. İyice evden kopmuş durumda. Arada sırada uğruyor, ama orada kalmıyor.
Arkadaşları ile olan ilişkileri de dengeli ve istikrarlı değil. Kendisinin dost ve düşman listesindeki kişiler sürekli yer değiştiriyor. Yakın zamanlara kadar can ciğer kuzu sarması olduğu, birbirlerine “ölümüne kankayız!” dedikleri bir arkadaşı vardı meselâ, o kadar yakındılar ki arkadaşına yapılan herhangi bir yanlışı kendine yapılmış kabul ederdi ve arkadaşı için canını vermeye hazır gibiydi. Nasıl olduysa, bir anda araları bozuldu ve şu anda birbirlerine düşman oldular. Aslında, arkadaş grubundan dışlanmaktan çok korkuyor ve herkesin yanına gelip masasına oturmasını ve kendisine saygı göstermesini istiyor.
Bunun yanında fizikî olarak da değişti. Aniden boy atıp irileşti. Tabiî, bünyesinin alışık olmadığı büyüklüğe bir anda erişince vücudunu kontrol etmekte zorlanmalar yaşamaya başladı. Bunun neticesinde sakarlıkları arttı, elini attığı şeyi ya deviriyor veya tutamayarak yere düşürüyor. Kırdığı bardağın, çanak çömleğin haddi hesabı yok, maalesef. (Meselâ, en son devirdiği büyük bir masanın üzerinde tam 92 parçalık kristal bir yemek seti vardı) Sesi çatallaştı, bir ara kısılır gibi oldu hatta… Giyim kuşama düşkünlüğü had safhaya ulaştı. En şaşaalı ve pahalı giysileri almaya ve giymeye başladı.
Tahmin edebildiğiniz gibi, bu kardeşimiz hayatının ergenlik dönemini yaşıyor ve geçtiğimiz Pazartesi günü 16. yaşını kutladı. Akıldan çok hissiyatın ön plana çıktığı bir dönem geçiriyor. Hisler ise akıbeti görme konusunda kördür. Kendisine verilecek bir dirhem hazır lezzeti, ileride alacağı tonlarcasına tercih edebilir. Şimdi yiyeceği bir tokattan çekindiği için kaçıp karşılığında, ileride bir kamyon sopa yemeyi taahhüt ettiği bir anlaşmaya imza atabilir. Duygusallığı şiire merak salmasına sebep oldu. Hayal kurmayı çok seviyor. Çevresindekilere de durmadan hayallerini anlatıp, vaatlerde bulunuyor. Mental aktivitelerde fazla bulunmadığı için şimdilik mental bir yorgunluğu olduğu söylenemez.
Düzenli bir gelire sahip olmadığı için sürekli borç alıyor ve biriken borçlarını vadelere yayarak ertelemeye veya başka yerden aldığı borçlarla ödemeye çalışıyor. Arada sırada eline geçen parayı da ileride şahsî gelişimine katkıda bulunmayacak, malayani eşya ve zevklere harcıyor. “İtibardan tasarruf olmaz” düsturuyla hareket edip lüks bir hayat sürme peşinde. Sahip olduğu dünya metaının çokluğu ve onunla fazla iştigal sonucunda “meta yorgunluğu” yaşıyor tabiî…
Metal müziğe merak saldı son dönemlerde bir de… Bu müzik etkisiyle olacak, durmadan kafasını öne-arkaya sallamaya başladı. Sürekli tekrar ettiği bu “sallabaş hareketi”, haliyle “metal yorgunu” yaptı kendisini.
Bu kadar yorgunluğu bir noktadan sonra bünye kaldırmaz. Kenara çekilip dinlenmesi lâzım. Ne diyelim, şimdilik kendisiyle birlikte yaşamak durumunda olanlara Allah sabırlar versin…