Bu Blogda Ara

Arşiv

asgari ücret etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
asgari ücret etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ekonomi ve Asgarî Ücret

Ekonomi ve Asgarî Ücret
İbrahim Özdabak Karikatürü

Gözlerinden ışıltılar fışkıran ekonomi bakanı gitti, yerine, çaktığında bütün etrafı aydınlatması beklenen Şimşek geldi. Şimşek’in ilk mesajı ekonominin rasyonel bir zemine oturtulması gerektiği üzerineydi ve şeffaflık ve öngörülebilirlik vurgusu yaptı.

Demek ki, ekonomi rasyonel zeminlerden uzaklaşmış, şeffaflığı kalmamış ve öngrülemez hale gelmiş. Allah Allah, dünyaya kafa tuttuğumuz, Avrupa’ların bizi kıskandığı, ekonomik şahlanma yaşadığımız ve Türkiye Yüzyılı başlattığımız günlerde kim, nasıl bu hale getirdi ekonomiyi?

Yıllardır, ekonomi yönetimi ile ilgili endişelerini dile getiren uzmanlar dinlenmedi ve uyarılarda bulunan kişilere hain, terörist damgası vurularak susturulmak istendi.

Demokratikleşme ve açılım sözleri verdikleri dönemde, dünya ekonomisindeki genel ılımlı havanın da etkisiyle gelen sıcak paranın yardımıyla dönen çarkların kerametini kendilerine yordular. Her işinde yaptığı gibi, zevahiri kurtarma peşinde koşan ve idare-i maslahatçı politikalar yürüten iktidar, ekonomide de eyyamcı bir yol izledi. Güç kazandıkça toplum üzerindeki otoriter yapısını artırdı ve kendi lehine çevirdiği medya marifetiyle muhalif sesleri kıstı. Meclis faal bir kurul olmaktan çıkarıldı, el kaldır-el indir yöntemiyle saray kanunlarının torbalar içerisinde geçtiği pasif bir mevkiye taşındı. Yürütme vazifesiyle yükümlü olanlar, kanun dışına çıkmakta beis görmediler. Keyfi tutuklama ve gözaltına alma işlemleri ceza gibi uygulanmaya başladı. Mahkemeler, korkusundan veya muktedirlere olan bağlılığından onların huyuna suyuna gitmeyi tercih eder oldu.

Lord Acton’un meşhur “Güç bozar, mutlak güç mutlak bozar” sözünü “Mutlak güç mutfak bozar” şeklinde tamamladık sanırım. Demokrasi, insan hakları ve hukuk alanındaki bozulmalar ekmeğimizi küçülttü.

Ekonominin durumu ne olursa olsun, halk somut bir gösterge olan dolar fiyatına bakar, onu düşük tutarsak bütün işler yolunda gibi görünür diye düşünerek doları sabit tutmak için milyarlarca dolar değerinde rezerv yakıldı. Sonuçta hazinede para kalmayıp TL hızla değer kaybetmeye başlayınca, düşük faiz-yüksek kur politikasına bilinçli olarak geçtiklerini, Çin modelinde olduğu gibi ihracatı artırmak için yerli para birimini bilerek küçülttüklerini ifade ettiler. Çift para birimli ekonomimizde bu hamle enflasyonu rekor seviyede yükseltince, kuru sabitlemek için KKM gibi bir icat çıkardılar. Merkez Bankası emre uydu, durum da Yunus Emre ilahisine: “Şol cennet ülkemizin ekonomistleri, öter heterodoks deyu deyu. Çıkmış ebabil ve pelikan kuşları, destek atar ‘hashtag’leyu ‘hashtag’leyu.. Kimler yiyip kimler içer, merkezler hep rezerv saçar, Nebati bakan durmadan mühlet biçer, halk da alkışlayıp durur, sübhanallah deyu deyu...”

Son dört-beş sene içerisinde fiyatı on katına çıkmamış pek bir ürün ve hizmet kalmadı gibi. 2017 senesinde 1404 lira olan asgari ücret, teamüllerin aksine Temmuz ayında bir ara zam alarak 11402 TL’ye ulaştı. Ekonomik savaşta bu “askerî” ücret ne kadar işe yarar bilinmez. 2017’nin ilk yazısında “Askerî Ücret” ve 1402 yılı Ankara Savaşı’ndan bahsetmiştik.

Tevafuktur ki, asgari ücretin sonu yine 1402. TimuRTEnk’in galip geldiği bir Ankara savaşı sonrası Anadolu’da bir FeRTEt Devri yaşanıyor. Sembolizmin sınırlarını zorlamayı seven bu tayfa, Ankara Savaşı’na gönderme yaparken, %34’lük zamla İstanbul’a da göz kırpıyor sanki.

Halk arasında yaygın olarak bilinen Nasrettin Hoca ile Timur arasında geçen fıkralar olsa bile, tarihçiler aynı dönemde yaşamadıkları ve o fıkraların hayal mahsülü olduğunu söylüyor. İktidarının son yıllarına kadar amel etmediği Nass’ı son zamanlarında hatırlayan TimuRTEnk ile Nass-ed-din’in (dinin nassları) vaziyeti ise tam fıkralık. Değişen TCMB yönetimi ile birlikte faiz artışına gidildi ve artışın devam edeceği sinyali verildi.

Sokak röportajlarında TimuRTEnk’in fiillerinden şikayetçi olanlar, sandığa gidince fiillerden memnuniyetlerini dile getirdiler. Ne diyelim, halkımız bu fiilleri çok sevdi, varsa bir kaç tane daha alabilir miyiz?

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/ekonomi-ve-asgari-ucret_584166 

 

Göz Boyama

Göz Boyama
İbrahim Özdabak karikatürü

 

Yozgat Çekerek millet bahçesindeki çimlerin, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay Bey’in ziyareti öncesi yeşile boyandığına dair görüntüler sosyal medyada dolaştı.

Ekonomi ile ilgili sorulara cevap verirken gözlerine baktıran bakan Nebati’den ilham alarak boyamış olabilirler. Sonuçta çimlerde nebatî ışıltıyı yakalamak için bir göz boyama işlemi var.

Ne kadar “işler yolunda, şöyle büyüyoruz, böyle şahlanıyoruz” deseler de ekonomi şu anda bitkisel hayatta. Maşallah dedikleri bütçenin ömrü altı ay oldu, ek bütçe tanımlamak zorunda kaldılar. Sene sonundan önce zamlanmaz dedikleri asgari ücrete ayar çektiler.

Asgari ücretle birlikte, özel sektörde çalışanlarına maaş zammı yapanlar da oldu ama o zamlar ne kadar etkili derseniz şöyle ifade edelim: hissedilen pahalılığın yarısı kadar açıklanan enflasyon oranının altında kalan oranlardan bahsediyoruz. Kaldı ki, o zamlar da, geçen seneye göre miktarı çok az artırılmış olan vergi dilimlerine takılıp devlete geri dönüyor. Yani, vergi dilimlerindeki güncelleme enflasyon oranında olmadığından, maaş artsa bile daha büyük bir vergi dilimine daha çabuk geçiliyor ve bunun sonucunda çok daha fazla maaş kesintisi yaşanıyor. Çalışanlar olarak “Belki bir sabah ücretlere zam gelecek lakin, nakit geçmiş olacak, maliye vergilerini dilim dilim kesmiş olacak” şarkısını sene başından beri söyleyip duruyorduk zaten...

Dilim demişken aklıma geldi, boş baklava ve şerbetsiz baklava gibi ürünleri de satmakta zorlanan esnaf, yakında sadece baklava resimlerinden oluşan ürünlerin NFT’sini “BAK” diyerek satışa çıkarabilir.

KKM denilen fakirden alınıp zengine verme sisteminde ödenen paralar 37 milyar lirayı geçti. Nass gereği artırmadıklarını söyledikleri ve fakat düşürmeyip sabit bıraktıkları politika faizi de piyasadaki bütün faizleri yükseltmekle kalmıyor, kurun da artmasına sebep oluyor. Artan kur maliyetini milletçe sırtlanacağız artık.

Ekonomi başındakiler mangalda kül bırakmayadursun, iktidarın içinden de ekonomi yönetimine dair eleştiriler gelmeye başladı. Erdoğan’ın hemşerisi ve uzun zamandır destekçisi olan AKP MKYK üyesi Metin Külünk ekonomik gidişata dair tespitlerde bulundu. “Türkiye’de en az kazanan ile en çok kazanan arasındaki fark 23 kattır. En tepedeki %10’luk nüfus toplam gelirin yaklaşık %55’ine sahipken, en alt %50’lik nüfusun toplam gelirden aldığı pay %12’lerdedir” diyen Külünk eleştirilerine şöyle devam etti:

“Kamu bankaları acilen asli vazifelerine odaklanmalıdır. Esnaf, sanatkar, KOBİ, çiftçi, öğrenci, işçi, memur gibi kesimlerin ihtiyaçları için kurulmuş olan Kamu Bankaları milli kaynakları millet lehine kullandırmalıdır. İnşaat sektörüne kaynak aktarımı minimize edilmelidir.

Betona gömülen paradan vatandaşa bir pay düşmüyor. %10’luk kesime verilen krediler %50’lik kesimin refahını artırmıyor. Dar bir elit kesim servetine servet katıyor. Bu düzeni baştan aşağı değiştirmek zorundayız. Sokağı duymayan, sokağı görmeyen teknokrat akıl sorgulanmalıdır.”

Aslen, herkesin bildiği ve daha önce muhalefet çevrelerince söylenen şeyleri dile getirmiş olsa da zamanlaması bakımından manidar açıklamalar olduğu kesin. Temenni ederiz ki bu açıklamalar uyuyan bazı gözleri uyandırsın. Bu vesileyle, ilahiden ilham alarak söyleyelim:

"Uyan ey gözlerim bitkisel hayattan
Uyan ey ışıltılı rüyaya bakan...
Enflasyonun kastı vatanadır inan
Uyan ey ışıltısı bol gözlerim gafletten uyan"

Link:  https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/goz-boyama_567402

Geçinemeyenler

 

Geçinemeyenler
İbrahim Özdabak Karikatürü

Birkaç ay önce "Gerekirse yarım kilo et yeriz. Domatesi iki kilo yerine iki tane alırız" diyen AKP milletvekili Zülfü Demirbağ, bugünlerde "Bu maaşla milletvekilliği yapılmaz. Utanıyorum, 15 gün sonraki maaşı bekliyorum. Yetmiyor. Milletvekili maaşlarına daha fazla zam yapılması lazım" demiş.

81 bin lira maaş alan adama bu sözleri söyleten ekonomi, 81 ilde, 2500 lira aylıkla geçinen emekli ile bugüne kadar 4250 lira asgari ücret alan çalışanlara neler söyletmez?

Vekilin şikayet ettiği durum için John Dalberg-Acton’dan ilhamen söylenebilecek söz: “Güç bozar, mutlak güç ‘mutfak’ bozar”. Kendisine tavsiyemiz, sıkıntıyı sistemde aramasıdır. Koca vekile tasarruf tavsiyesi veremeyiz elbette. Vekillik itibarlı bir meslektir ve itibardan tasarruf edilmez, biliyorsunuz. Sosyal medya üzerinde #geçinemeyenler diye bir hareket başlatabilirler. Daha çok ses getirmek istiyorlarsa başbakanlık önüne gidip pos cihazı fırlatabilirler. Tüh, o kurum yok değil mi şimdi... E-devlet sitesinin önüne sanal pos bırakabilirler belki. Olmadı, Tatyos Efendi’ye ait meşhur şarkı gibi şöyle bir şarkıyı CİMER’e gönderebilirler:

“Zamzedeyim deva bulmam
Fakirim, bir yuva kurmam
Enflasyondur hep çektiren
İnlerim hiç reha bulmam

Ödemeler beni terk etmiyor
Taksitler fasıla vermiyor
Nihayetsiz bu borçlara
Doğrusu maaş yetmiyor”

Devlet bütçesinden harcama yapan kurumlar başta olmak üzere, kamu kaynaklarıyla yapılan israfları gören vatandaşlar da muhtemelen şöyle der:

“Bizler muhtaçken üç kuruş paraya
Para yetişmez olmuş köşke saraya
Yazlık bitti derken, kışlığı da soktular araya
Millet simite talim, simitse beş liraya!

Araç konvoylarının var ucu, yok bucağı
Ne yapıyorlar acaba bunca uçağı?
Devlet önlemezse israfı kaçağı
İncir ağacını görecek milletin ocağı

Danışman olmuş kimin varsa dayısı
Danışmanların bilinmez bile sayısı
Kalırlar köşklerde, vermeden kira
Bundan iyisi mi, eh, Şam'da kayısı!

Rivayetler muhtelif, bitmiyor iddialar
Sarayda bin yüz küsur diyorlar, odalar
Boşalttıkları hazine sanma kendiliğinden dolar
Sahi, nereye gitti o yüz yirmi sekiz milyar dolar?

İsraf kalemleri çok, listeleri boy boy
İktidarınsa işi masalla goygoy
Arkadaş, bir daha bunlara verirsen oy
Ekmeği unut, artık boş laflarla doy!”

Karamsarlığa kapılmaya gerek yok. 25 yıl boyunca Ankara’da büyükşehir belediye başkanlığı yapmış olan Melih Gökçek müjdeyi verdi: Adıyaman’da, 6 milyar dolarlık jelibon rezervi bulunmuş! Gel de bunu neşeli bir şarkı ile kutlama: “Ne jelibon ki genç kalasın, bu dünyadan da zevk alasın. Müjdeler hep söylenir neşeyle, ne jelibon ki genç kalasın”

Hay Allah, ilkokulda söylediğimiz şarkıya gitti aklım... Jelibon şarkısı aslında şu:

Bir bilsen kim kanar
Jelibon rezervine
Dinleyenler inanır
O "ye$il" değerine

Jelli bon bon bon
Jelli bon bon bon
O jelli, jelli madenim belli
Aman jelli, jelli
Yüzümüz gülecek bundan kelli
Jelli bon bon bon
Jelli bon bon bon...

Link:  https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/gecinemeyenler_566396

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: