31 Mart’ta yapılan ve 17 yıldır iktidarda 25 yıldır belediye
yönetiminde olan partinin kaybetmiş olduğu İstanbul büyükşehir belediye seçimi,
YSK (Yüksek Seçim Kurulu) tarafından iptal edildi, 23 Haziran tarihinde yeniden
yapılacak. Necmettin Batırel tarzı bir uygulama ile kararın duyurusunu şaaak
diye iktidar partisi yaptı ve insanlar “ne oluyor?” demeden iptal gerekçesini
kuruldan önce yayınladı.
Sandık kurulu başkanlarının seçiminde usulsüzlük olması sebebiyle
iptal kararı verildiği söyleniyor. Görevlendirmede usulsüzlük varsa, bu, vatandaşın
tercihlerini veya verdiği oyların akıbetini nasıl değiştirdi acaba? Her
partinin temsilcisinin bulunduğu ve sonuçlarının altına birlikte imza attıkları
sonuçlar değişti mi, değiştiyse nasıl oldu? Değişmediyse, bu iptalle bütün
İstanbul halkının verdiği oylar neden yok sayılıyor? Aynı adamların görevli
olduğu bütün seçimler aynı şekilde iptal edilecek mi? Bu adamları
görevlendirenler kim, onlar hakkında soruşturma yapıldı mı? Sadece İstanbul’da
mı oldu bu usulsüzlük? Sorular çok ama herkesin aklında oluşan şey, yenilgiyi
hazmedemeyen iktidarın seçimleri yenilemek için bahane aradığı.
..
Büyükşehir belediye başkanlığı, il genel meclisi üyeliği,
ilçe belediye başkanlığı ve muhtarlık seçimlerinin her birinin ayrı bir
pusulada yer aldığı ve tek bir zarfa konulduğu bu seçimde sadece büyükşehir
belediye başkanlığının iptal edilmesi epey gürültü kopardı. Zarf rabiası
“zarfabia” ile özetlenebilir: Tek zarf, bir tek pusula, tek bir şey(kesinlikle
oldu ama bilmiyoruz), tek iptal… Sosyal medyada çok değişik örnekler verilerek
durumun tuhaflığı gözler önüne serildi. Tek batında dördüz olarak doğan
çocuklardan üçünü kabul edip dördüncünün nesebi hakkında meşruiyet tartışması
koparmaya benzetenler oldu. En komik benzetmelerden birinde bir veznedar, kendisine
verilen 20 liralık tek banknotu inceledikten sonra o parada 5 liralık kısmın
sahte olduğunu iddia ediyordu.
Aradan bir haftaya yakın zaman geçti ve pek çok farklı
benzetme yapıldı ama ben de kendi benzetmemi yapmadan rahat edemeyeceğim. Bütün
orijinal benzetmeler bir hafta içerisinde yapılmış, biz sona kaldık, idare edin
artık: Bir işletim sistemi düşünün, dört ayrı uygulama çalışırken geçersiz bir
işlem yürüttüğü ve kapanıp açılması gerektiği düşünülüyor. Üç tane uygulamaya
hiç dokunulmadan bilgisayarın kapanıp tekrar açılması isteniyor.
Seçim iptali haberi Ramazan’ın ilk günü iftara doğru olan
saatlerde yayıldı. “İftara attılar” diyebiliriz yani... Genel kanaat piyasalar
kapandıktan sonrasına bırakılmış olduğu yönündeydi. Nedense, böylesi haberler
için hep o saatlerin seçildiği söyleniyor. Halbuki o anda Türkiye piyasaları
kapalı olsa bile dünya üzerinde
yerel saat farklarından dolayı açık olan ve tepki gösterebilecek başka piyasalar muhakkak vardır. Para uyumaz ve 24 saat
boyunca çalışır çünkü. Haydi diyelim, başka piyasaların tepkisi bizimki kadar
olmayacak. Bizim piyasalar da aptal mı ki, kapalı oldukları saatte kendilerini
sarsacak bir işlem olsa da sabaha kadar onu unutup tepki vermekten vazgeçsin?
İlla ki, ertesi sabah açılıp vereceği tepkiyi yine vermeyecek midir? Nitekim,
döviz ve borsa rakamlarındaki dalgalanmalar hala geçmiş değil. Zaten kırılgan
olan ekonomimiz bunu nasıl kaldıracak bilmiyoruz. Mutlu musunuz Yavuz Prens ve
yedi cüceler?
Seçimler yenilenecek olunca, Almanlar yenildiği için bizim
de yenik sayılmamız gibi, sadece seçim dönemlerinde zuhur eden bir takım harika
haller de yenilenecek galiba. Yerli ve milli araba ile ilgili gelişmeler,
petrol veya başka yeraltı kaynaklarının bulunduğuna dair haberler, bazı vergi
veya cezalarda indirim müjdeleri... Bunlar basında yer almaya başladı bile; milli
araba için talepler yoğunlaşmış ve 2022 yılında yollarda olacakmış mesela.
İktidarın adayı, köprü geçiş cezalarının affedileceği müjdesini verdi bile! En
ilginç olanı da, 31 Mart öncesi İçişleri Bakanı Soylu’nun seçim hediyesi diye
duyurduğu 5 PKK yönetcisinin öldürülmesi hadisesi. Orada öldürüldüğü
söylenenlerden biri, geçen gün canlı yayın yapmış. Seçim iptal olunca, onun
ölümü de iptal oldu herhalde...