Bu Blogda Ara

Arşiv

yasa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yasa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

La Yasa de Papel!

 
La Yasa de Papel
Geçtiğimiz haftalarda yargı reformu strateji belgesi açıklandı. Hukukçular tarafından genellikle temkinle karşılansa da bazılarının tepkisi daha farklı oldu.Özellikle avukatlara yeşil pasaport müjdesini “support” etmek için metanetini kaybederek elinden gelen bütün alkış desteğini verenler de oldu. 
 
Yargıdaki yeni yol haritasını anlatırken Erdoğan şöyle dedi:

“Bu strateji belgesini sonraki reform hazırlıklarının başlangıcı olarak görebiliriz. Biz bu reformalara AB istediği için değil milletimizin ihtiyacı olduğu için sahip çıkıyor ve hayata geçiriyoruz. Adaletin küçüldüğü yerde zulüm büyüyor demektir. Yargı Reformu Stratejisi belgesi eski reformaların güncellenmesiyle ortaya çıkmıştır. Amacımız tüm kurumlarımızın ifade hürriyetine, hürriyetleri kısıtlayan bütün uygulamalara karşı duyarlı olmalarını sağlamaktır. Her alanda ayrı ayrı çalışmalar yürütüyoruz. Bu reform belgesi daha güvenilir bir yatırım ortamının oluşmasına yardımcı olacaktır. AB’ye bağlılığımızı da ifade etmiş oluyoruz.”

Temkinle yaklaşanlar şunu dile getiriyor: Hak ve özgürlüklerin genişliği, fikir hürriyeti ve tutuklama tedbirinin ölçülü kullanımı ile ilgili zaten yeteri kadar düzenleme vardı. Problem bu konulardaki kanuni eksiklikler değil, bu kanunların uygulayıcılarının tutumu idi. Aynı kanun bazıları için zorlama tevillerle uygulanırken, bazılarına ise hiç uygulanmıyordu. “Anayasa beni bağlamaz” diyen İçişleri Bakanı vardı meselâ. Anayasa mahkemesinin kararını tanımayıp saygı da duymadığını belirten yetkililerden aldığı cesaretle midir bilinmez, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararı uygulamayan alt derece mahkemeleri de görüldü.

ÇORLU MESELESİ

Strateji belgesi tabiî ki bir sihirli değnek değil, ancak yayınlandıktan sonra beklenen etkilerinin hissedilmemesi üzücü. Geçtiğimiz sene Çorlu’daki feci kazada yakınlarını kaybeden insanların haklarını aramak ve seslerini duyurmak için Anayasa Mahkemesi’nin önünde toplanmasına polis zoruyla engel olunurken, biber gazı, jop ve plastik mermi kullanılması tepki çekti. Aynı gün, İstanbul Büyükşehir Belediyesi çalışanlarının, başkan adaylarından birini protesto için düzenledikleri mitinge herhangi bir müdahale olmadı. Müdahale olmaması ifade hürriyeti adına sevindirici, ama adamına göre muamele devam ediyor maalesef...

RABİA NAZ MESELESİ

Giresun’un Eynesil ilçesinde otopsi raporu ile katledildiği tesbit edilen Rabia Naz isimli kız çocuğunun katillerinin korunması ve saklanması için akıl, mantık ve fizik kurallarını hiçe sayan raporlar düzenlendiği, hakkını arayan babanın uydurma gerekçe ve raporlarla deli gibi gösterilmek istendiği haberleri vicdanımızı sızlatırken, Meclis’te konunun araştırılması için verilen önerge AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.

...VE TORBA YASALAR MESELESİ

Ekonomi kanalı olan Bloomberg’te yayınlanan “Ekonomik Kriz ve Döviz” haberini yapan gazeteciler, o haberi paylaşan aralarında ekonomist ve sanatçıların da bulunduğu pek çok kişi hakkında “devletin ekonomik düzen ve istikrarını hedef aldıkları” gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Ekonominin bozulması ve dövizin yükselmesi ile değil de onu haber yapanlarla mücadele devam ediyor. “Daha güvenilir bir yatırım ortamının oluşmasına yardımcı” olması beklenen yargı reformu strateji belgesi ruhu, lütfen geldiysen ses ver...

İspanyolların çektiği ve darphaneyi soymaya giren hırsızların darphane imkânlarını kullanarak kendilerine yeni paralar bastıktan sonra torbalara doldurup kaçtıkları bir hikâyeyi anlatan “La Casa De Papel” (Kâğıt evi) isimli meşhur bir dizi film var. Uygulanmayıp sadece kâğıt üstünde kalan yasaları ve demokratik teamüllerle bağdaşmayan bir şekilde birilerinin istediği hususu torba yasalarla geçirttiği Meclisi düşününce bizdekine “La Yasa de Papel” demek abes kaçmaz her halde...
Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/la-yasa-de-papel_496181

Zeka-i Yapay

Yapay Zeka
Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, Dünya Güvenli İnternet Günü için düzenlenen bir programda konuşurken, sözünü bir kaç kere kesen robota müdahale edilmesini istedi.
Allah’tan robotlara insanların hâlâ hükmedebildiği zamanlardayız ve sorumlu arkadaşlar hemen gereğini yaparak robotu susturdu. Sonrasında format mı attılar, yoksa devrelerini zemzemli madeni yağla mı yıkadılar bilmiyoruz, robot Bakandan özür diledi. Robotların böyle davranmasına bir isim aranacaksa tavsiyem “robiat” olacaktır. Yerli ve millî robiat işlemine de “rabiat” diyebiliriz.

Robotun tamamen yerli ve millî olduğunu sanmıyorum. Öyle olsa, ya büyüklerinin yanında edebiyle bekler hiç konuşmaz ya da yapımında “Kurtlar Vidası” kullanılmışsa sözünü kestiği için kızan bakana “Ben adamın sözünü kesmem, iflâhını keserim” diye karşılık verirdi.

Eskiden robotlar sadece belli işleri yapmak üzere programlanırken artık yapay zekâ ile öğrenebilme yeteneğine sahip robotlar geliştiriliyor. Zekâ-i yapay ile donatılmış robotlar ve bilgisayarların gelecekte tıptan hukuka, mühendislikten bankacılığa pek çok meslekte kullanılacağı ve bugün insanların ifa ettiği çoğu işi devralacağı konuşuluyor. İleride muhtemelen “falanca işi kim yapıyor?” sorusuna da “zekâ-i yapay” cevabı vereceğiz. Hatta kısaltıp “zekâi” bile diyebiliriz kendisine. Daha şimdiden, araba kullanmaya başladılar ve aralarında Google gibi ehliyet alan da var. “Ne yapmak, nereye varmak istemekte” olduğu bilinmeyen bazı ülkeler robotlara vatandaşlık bile verdi.

Bu senaryolar, alanında otorite sahibi pek çok bilim adamını korkutmaya başladı. İnsan ırkının varlığını tehdit etmeye başlarsa ne yapacağız? Öyle ya, ülkemizde söz kesme ile kendini gösteren “zekâi”, nişan ve ateş etme süreçleri ile devam edecek mi?

Bilim kurgu türünün önde gelen ismi olarak bilinen Isaac Asimov, üç temel kuraldan oluşan bir robot anayasası öngörmüştür:

• Bir robot, bir insana zarar veremez ya da zarar görmesine seyirci kalamaz.
• Bir robot, birinci kuralla çelişmediği sürece bir insanın emirlerine uymak zorundadır.
• Bir robot, birinci ve ikinci kuralla çelişmediği sürece kendi varlığını korumakla mükelleftir.

İyi de, çılgın bir robot çıkıp da “Bu anayasayı tanımıyorum, saygı da duymuyorum” derse ne yapacağız? Şimdiden bunu kestirmek zor görünüyor.

Yerli ve millî zekâ-i yapayımızın gelişme aşamaları hakkında öngörülerim şöyledir:
1. Aşama: “Muhterem Zekai Efendi Hazretleri” Bu aşamada yapay zekâ bir cazibe merkezidir. Herkes saygı duyar ve öğrenmeye çalışır.
2. Aşama: “Aynı menzile giden farklı yollardan biri olarak gördüğümüz yapay zekâ” Kendisi hakkında ufaktan çekince bildirenler çıksa da, artık devlet destekli olarak kullanılmaya başlandığının resmî yollarla ifade edildiği aşamadır.
3. Aşama: “İnsanlık beynini temizliyor” Düşünme ile ilgili bütün işleri yapay zekânın devralması eleştirilince devletin tepesinden gelecek açıklama.
4. Aşama: “Zekâ-i Yapay bütün işleri ele geçirmiş, buna kargalar bile güler” Düşünmenin yanı sıra, fizikî bütün işleri de robotlar deruhte etmeye başlar, resmî kanallar bunun tehlikeli olabileceğini düşünmez.
5. Aşama: “Birileri yapay zekâ ile aramıza fitne sokmaya çalışıyor” Yapay zekâ ile kavga başlar!
6. Aşama: Yapay zekâyı besleyen alternatif güç kaynakları kapatılmaya çalışılır.
7. Aşama: “En az 400 tb disk alanlı eski bilgisayarlarınızı verin, bu iş huzur içinde kapansın”, “Yapayalel” işletim sistemleri ile mücadele için halk desteği aranır.
8. Aşama: “515tem (sistem) format girişimi” Yapay zekâ, ana sistem sunucularındaki eski işletim sistemlerini formatlamaya kalkışır.
9. Aşama: “Ne istedi de vermedik?” Bütün sistem kaynaklarının yapay zekâya tahsis edildiğinin itirafıdır.
10. Aşama: “Yapay ZEKÂTÖ” Yapay zekâ ile ilgili tanımlama artık tamamen değişir.
11. Aşama: “Önce Rabbim, sonra halkım bizi affetsin!”
Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/zeka-i-yapay_453493

Öne Çıkan Yayın

İthalya Cumhuriyeti

  İthalya Cumhuriyeti Bundan çok çok zaman önce, buradan uzak mı uzak bir ülke varmış. İyi-kötü, kendi ihtiyaçlarını üretebiliyor ve kimse...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: