Bu Blogda Ara

Arşiv

belediye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
belediye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

"Hamil-i Kart Yakinimdir"

Hamil-i kart yakinimdir

Geçen hafta, Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemi adı verilen bir projeyle Türkiye’nin bütün illerinde ulaşım sistemlerinde kullanılabilecek tek bir kart geleceğini müjdeleyen haber, pek çok gazete ve haber kaynağında yer aldı.
Halihazırda her ilde farklı bir kart sistemi kullanılıyor. Ankara’da okuyan, ama ailesinin İstanbul’da ikamet ettiği ve aslen İzmir’li olup akrabalarının önemli bir kısmı İzmir’de oturan bir öğrenci, Bursa’daki arkadaşlarını ziyarete giderse 4 adet farklı kent kart almak zorunda, üstelik bunlardan sadece birinde öğrenci indiriminden faydalanabiliyor. Halbuki üniversitenin kendisine verdiği öğrenci kartında bütün Türkiye genelinde öğrencilere tanınacak indirim ve faydalardan yararlanabileceği yazıyor!

Gazete haberleri arşivine bakıldığında 2012 yılından beri her sene “tek kart için düğmeye basıldı” minvalinde aynı haberin çıkmış olduğu görülebilir. Bu sene bu proje hayata geçecek mi, şimdilik bilmiyoruz. Farklı sistem altyapıları kullanan şehirlerde bu entegrasyonun tam olarak nasıl yapılacağı anlatılmamış. Yerli bir yazılım sisteminin ortak olarak kullanılacağı bilgisi var. Meselâ, İstanbul’da kullanmak üzere üzere kartına aylık abonmanlık yüklemesi yapan bir kişi, başka şehirde de bunu kullanabilecek midir?

Aslına bakarsanız, kullanımına yeni geçilen kimlik kartlarında temaslı ve temassız kullanılabilecek çipler var. Bütün kredi kartı bilgileri, ehliyet bilgileri, öğrenci kimlik kartları, kurumların kapı giriş kartları, yemek kartları velhasıl, şu anda cüzdanımızı dolduran bütün kartlar ve tanımlamalar, çipli kimlik kartlarımızda toplanabilse ne iyi olurdu.

Ulaşımda tek kart uygulaması iyi olacak da, tek tarife uygulanabilecek mi acaba? Son zamanlarda İstanbul kart bastığında ekranda “ücretsiz” yazan kişilerin sayısında oldukça fazla artış görüyorum. Ücretsiz seyahat edebilecek kişilerin belirlenmesi hususunun, “4736 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında  Kanun” çerçevesinde Bakanlar Kurulu yetkisinde olduğu belirtilmiştir.

İETT sayfasında ücretsiz seyahat kartları şöyle sıralanmaktadır: 65 yaş, harcırah, engelli, PTT, TÜİK, Şehit Ailesi, Şehit Eşi, Refakatli, Sarı Basın kartı, EHS (Emniyet hizmetleri sınıfı, muvazzaf asker-polis), Belediye Zabıta, Millî Sporcu, Gazi, Gazi Ailesi, Vazife Malülü ve Vazife Malülü Ailesi.
Yukarıda sayılanların dışında olan ve İETT sayfasında bulunmayan “Denetim Kartı” sahipleri de ücretsiz seyahat edebiliyormuş. Kimler bu kartların sahipleri? Belediye’nin ulaşım hizmetleri kalitesini arttırmak için görevlendirdiği kişilermiş. Bu kişiler kaç tane problem belirledi ve çözümüne katkıda bulundu acaba? Madem görevliler, bari görevleri başında iken bir yaka kartı taksınlar, ya da özel bir kıyafet giysinler de biz de bu denetçi arkadaşlara derdimizi anlatabilelim, değil mi? Şimdi diyeceksiniz ki “Canım, denetim dediğin gizli olur, denetlenen şoförler onların görevli olduklarını anlamamalı”. Ben de derim ki, kart basıldığı anda hangi türde bir kart olduğu bilgisi şoförün görebileceği ekranda çıkıyor. Yani gizli denetçilerin gizliliği sadece vatandaşa! Vatandaşa açık olan ekranda yalnızca “ücretsiz” yazısı görünüyor. Görüntüsünden malül, 65 yaş üstü ve engelli olmadığı anlaşılan ve ücretsiz kart basmış herkese “hayırdır?” diye sormak isterim, ama nemelâzım, polis çıkar da OHAL şartlarında başım belâya girer diye soramıyorum. Hayır, gazetecilerin çoğu içerde, dışardakilerin de büyük kısmı “serbest dolaşan” değil,  yalılarda ikamet eden çiftlik gazetecisi veya pelikan kanatları üstünde havadan seyahat edenler… Yeni Asya gibi gazetelerin muhabirlerinin de sarı basın kartlarını yenilemiyorlar uzun bir süredir.

Sayıştay’ın hazırladığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2016 Yılı Düzenlilik Denetim Raporu’na göre denetim kartları  aracılığıyla  2016 yılı  içerisinde  toplu taşıma hizmetlerinden 1.036.928 adet ücretsiz olarak faydalanıldığı tesbit edilmiş. (https://www.sayistay.gov.tr/tr/Upload/62643830/files/raporlar/kid/2016/Belediyeler/%C4%B0STANBUL%20B%C3%9CY%C3%9CK%C5%9EEH%C4%B0R%20BELED%C4%B0YES%C4%B0.pdf adresinden ilgili rapora ulaşılabilir, 127 ve 128. sayfalarda tablo ve bilgiler yer alıyor) Sayıştay bu durumu mevzuata uygun bulmamış ve eleştirisini “yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararlarında haklarında muafiyet  hükmü bulunmayan kişilere Kurum tarafından ‘Denetim Kartı’ verilerek toplu ulaşım hizmetlerinden ücretsiz faydalanmaları mevzuata uygun bulunmamaktadır” şeklinde ifade etmiş.

Eskiden, kendilerine ayrıcalık tanınmasını isteyen kişiler, arkasında “hamil-i kart yakinimdir” ibaresi bulunan kartvizitlerle dolaşırdı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi de acaba “hamil-i denetim kartı yakinimdir” mi demek istiyor?
Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/hamil-i-kart-yakinimdir_447855

Googlediye

Googlediye belediyesi

Google’a ait şirketlerden biri olan Sidewalks Lab, Kanada’nın Toronto şehrinde sahil şeridinde ileri teknolojiye dayalı yeni bir şehir kuracağını duyurdu.

Quayside adı verilen bu yeni şehirde mümkün olduğu kadar robotik cihazlar kullanılacakmış. Ulaşım konusunda sürücüsüz otobüsler ve bir uygulamayla yönlendirilerek çalışacak sürücüsüz taksiler hizmet verecekmiş. İşlerin düzgün takip edilebilmesi için şehrin farklı yerlerine çok sayıda kamera ve sensör konulması gerekiyor. Bütün bunları şahsî hayatın gizliliği prensibiyle birlikte nasıl yapacakları şimdilik merak konusu… Bildiğimiz belediyecilik hizmetlerini, algoritmalar, uygulamalar, sistemler ve robotlarla yapıyor olacaklar.

Belediye başkanlarımızın birbiri ardı sıra istifa ettiği ülkemizde, Google belediye yönetimlerine bir alternatif olur muydu acaba? İstanbul’u ele alalım, Kadir Abi sonrası Google gelse ne yapardı?
Öncelikle akıllı sistemler manasında “ak” ekini bütün hizmet isimlerinin başına veya sonuna getirirdi. Şimdilerde “İstanbul Kart” denilen ve ilk adı “Akbil” olan bilet sistemi tekrar geri gelirdi. Otobüsler “AKbüs”, metrolar “MetrAK”, İspark “ AKpark”, çöpleri toplayan ve yerleri süpüren sistemin adı “AKtem”, gaz dağıtım sistemi “GAZAK” (ismi bile ısıtıyor adamı), su ve kanalizasyon idaresi “SUKAK” olurdu meselâ…

Akıllı ve sürücüsüz taksiler de kısaltılıp “TAK” olurdu muhtemelen. Düşünsenize, acilen bir yere mi yetişmemiz gerekiyor, akıllı telefonumuzla çağırıyoruz, bize en yakın mevkideki uygun araba geliyor. Öyle “e-5 kapalı, neden sahilden yolu uzatarak bana daha fazla para kazandırmıyoruz?” teklifini yapmadan, “ben karşının şoförüyüm, gidilecek yeri bilmiyorum siz tarif edin” demeden, yabancı turistlere farklı tarife uygulamadan, kısa mesafeye gidileceğini duyunca “aracı teslim etme saatim geldi, güzergâhıma ters noktaya gidemem” bahanesi ile yolcuyu savuşturmadan, can pazarı yaşanan noktalarda fırsatçılık yapıp 100 metre yol için 100 dolar istemeden, “bozuk yok, helâl et” diyerek paramızın üstüne yatmadan,“tak” diye çalışacak arabalardan biri geliyor diye düşünelim. Hayali bile güzel…

Bütün mekanik işlerin sistemler vasıtasıyla yürütüleceği yerde ara elemana ne kadar ihtiyaç duyulur bilinmez, ama adet yerini bulsun diye “AKMEK” adında meslek edindirme kursları açar, “ara” eleman yetiştirirdi. Belediye kelimesini değiştirir, “Googlediye” yapardı. Muhalefet cephesi “gugla” diye okuyup dalga geçerdi. Millet de “her işi bizim yerimize düşünüp aklediyor” manasında “Aklediye” şeklinde telâffuz ederdi ismini.

Yöresel kültür şenlikleri ve dayanışma günleri yapmamak olmaz. Google da kendi meşrebine ve memleketinin yörelerine uygun “California Çip Festivali”, “Geleneksel San Francisco Network Günleri”, “Palo Alto Yarı İletken Şenlikleri” tarzında faaliyetler düzenlerdi. Yerli ve millî teknoloji ürünleri gelişmeye başlayınca kültür organizasyonlarını dönüştürürdü. İstanbul dokusunu korumak için sürücüsüz arabalarının üzerine “sürücü hataları için lütfen sunucunun C:\ sürücüsüne başvurunuz” yazardı.

Açılışlar ne olacak peki? Sergiler, yurtiçi ve yurtdışından gelen misafirlerin karşılanması, şehrin anahtarını birilerine temsili de olsa hediye etme… Başkan kurdele kesmezse açılış olur mu? Android isminde işletim sistemi yapan, robot da yapar elbette. Açılışlara katılmalık, kurdele kesmelik, el sallamalık, tweetler atmalık, her daim gülümseyen insan görünümünde bir robot yeter de artar bile. Adı da “Robaşkan” olur. Hatta googlediyeyi “Robaşkanım @googlediye, bu şehre kimin ne kadar hizmet ettiğini biz çok iyi biliyoruz. Gayretinizi de hizmetlerinizi de görüyoruz. Sağolun” gibi tweetlerle öven bot hesaplar kurardı. “Google’lerin gücü adına, güç bende artık” diyen bir robaşkan, güç zehirlenmesine pekâlâ maruz kalabilir diyeceksiniz. Ya bütün akraba-i (me)taallukatını googlediyede işe yerleştirmeye ve yandaş mutfak robotlarına bazı ihaleleri peşkeş çekmeye kalkarsa? Hiç sorun değil, ironiye gerek kalmadan hemen “metal yorgunluğu” sebebiyle alaşağı edilir, sipariş edilen yeni robot alkışlarla görevinin başına geçer.

Ülkemizde böyle bir belediye olur mu bilemiyorum, ama olursa oyumu robaşkana vermeyi düşünürüm. Allah metal aksamına zeval vermesin, her işi yapar.
Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/googlediye_445547

Öne Çıkan Yayın

Vaka-yı AKiye

Sefer Selvi Karikatürü   Maldivler’e tatile gidenler, Monaco’da yediği ıstakozla fotoğraf çektirip verdiği “ıstAKPoz”u sosyal medya plat...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: