Bu Blogda Ara

Arşiv

elon musk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
elon musk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yerli ve Milli Neuralink: AKlink


Yerli ve milli neuralink
Tesla gibi çarpıcı, SpaceX gibi ayakları yere basan fikirleri ve onları hayata geçirmesi ile tanınan Elon Musk, Neuralink isimli şirketinin projeleri ile yine gündemde.
Neuralink şirketi, insan beynine yerleştireceği elektronik bir cihaz sayesinde, beyinden bilgisayara kablosuz bir şekilde veri aktarımı yapmayı planlıyor. (Bu yazı yazılırken, hayvan beyinleri üzerinde yaptıkları deneylerin başarılı geçtiği bilgisi vardı, insan beyni üzerinde yaptıkları çalışmaları anlatmaları beklenen sunum henüz yapılmamıştı.)

Neuralink projesi ne getirir, ne götürür tartışılabilir. Özellikle felç gibi kalıcı hasarı olan insanlar için düşünce yoluyla bilgisayara, robotlara veya belki de protez organlara komut iletmek ve o komutları işletmek mümkün olabilecek diyorlar. Heyecan verici bir gelişme olmakla beraber, akla gelen çok soru var; ilki klâsikleşmiş bir soru: “Zeki Müren de bizi görecek mi?” Yani beyinlerimiz de yapay zekâ tarafından işlenebilecek mi? Yerli ve millî yapay zekâmız için “ZekAi” denmesini önceki yazılarımdan birinde teklif etmiştim. Hatırlatma için: Buradaki “Zek” zekâ kelimesinden, “Ai” ise yapay zekâ anlamındaki İngilizce “Artificial Intelligence” tabirinin kısaltmasından geliyor. Bu vesileyle ilk sorumuzu da “Zekai Tunca da bizi görebilecek mi?” şeklinde değiştirsek daha iyi olur sanırım...

Konuyu dağıtmadan sorulara devam edersek: Beyinler okunabilecekse, bunun kanunî ve ahlâkî sınırları nasıl belirlenecek? Belirlenen sınırların aşılıp aşılmadığı nasıl denetlenecek? İnsan beyinlerine haberleri olmadan veri-komut yüklenebilecek mi? Kötü niyetli kişiler beyinlerimizi “hack”layabilecek mi? Hack’leyen insanlara “Hackmelettin İnsanoğlu” mu diyeceğiz? Matrix filminde olduğu gibi hiç bilmediğimiz yabancı dilleri, hadron çarpıştırıcısı, uzay roketi, helikopter veya uçak gibi karmaşık aletlerin kullanım bilgilerini ya da Uzak Doğu’nun yakın dövüş sanatları gibi normal yollardan öğrenilmesi aylar hatta yıllar alabilecek konuları bir çip vasıtasıyla kısa bir veri aktarımı yaparak öğrenebilmemiz mümkün olabilecek mi? Alnımızda bilgilerden oluşan bir çelenkle Neuralink’e can atan gençler mi olacağız? Alnımızdaki bilgi çelengi bir yazılım olacaksa buna “alın yazılım” mı diyeceğiz? Velhasıl soru çok, proje ile ilgili detaylar ortaya çıktıkça daha çok soru da gündeme gelecektir, şimdilik bu kadarıyla iktifa edelim.

AKlink

Elin oğlu Elon Musk beyinlere çip takacak denince takdir ediyorsunuz, ama benzer bir projenin Türkiye’de olduğunu hatta yıllardan beridir uygulanageldiğini söylesem, ne dersiniz? Şimdi sıkı durun: NeÇip iktidarımız ve ona tabi olan yayın organları, insanların zihinlerini okuyabiliyorlar! Hem de, çip-mip gibi herhangi bir elektronik ya da mekanik aksam kullanmadan bunu yapabiliyorlar. Dahasını söyleyeyim, Elon Musk veya benzerlerinin ancak alet kullanarak elde edebildiği zihin bilgisi, içinde bulunulan zamanla sınırlı olacakken, bizimkiler gelecekte oluşabilecek düşünceleri bile okuyabiliyorlar! Meselâ müze halindeki Ayasofya’yı camiye çevirirken, muhalefetin ne dediğini dinlemeden başladılar “muhalefet istemiyor, bunlar din düşmanı” demeye. Muhalefet partilerinin büyüğü “Ayasofya’yı açmak için ne bekliyorsunuz, Meclis’e getirin onaylayalım” dediği halde meğerse akıllarından geçen başkaymış. Hatta başka bir muhalefet partisi Ayasofya’nın açılışını Meclis gündemine taşısa da asıl niyetin farklı olduğu anlaşılmış ve iktidar koalisyonundaki partilerin oylarıyla önerge reddedilmişti.

ABD başkanlık seçimi adaylarından Joe Biden’in sekiz ay önce verdiği röportajda Türkiye hakkında ileri geri konuşması konusunda da muhalefet tarafı tepkilerini dile getirdiği halde, bi’ de ne görelim, iktidar ve yandaşları muhalefetin harbiden Biden yanlısı olduğunu ifşa etti! Yine, dünyadaki dengeleri sarsan, ülkemizin eksen eğimini değiştiren Karadeniz doğal-gazı müjdesinin muhalefet tarafındaki izdüşümleri için “sevinmediler, sevinemediler” başlıkları atıldı, hem de daha onlar fikirlerini beyan etmeden.

İşte bunlar hep Neuralink’in yerli ve millî modeli olan “AKlink” sayesinde mümkün olabiliyor.
Buradan muhalefet partilerine sesleniyorum, Aklink vasıtasıyla beyniniz okunuyor, o yüzden yaptığınız ve yapacağınız hiçbir açıklamanın bir hükmü yok. Kendinizi ve bizi boş yere yormayın, Aklink’inizi başınıza toplayın...

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/yerli-ve-milli-neuralink-aklink_527201

Elon Musk Ziyareti

Elon Musk Ziyareti

Geçtiğimiz haftanın en dikkat çekici olaylarından biri, girişimcilik ve teknoloji konularında akla ilk gelen ve yenilikçi projeleri ile bilinen Elon Musk’ın Türkiye ziyareti oldu. Ziyarette konuşulan konularla ilgili fazla bir ayrıntı verilmese de, Türksat 5A ve 5B uydularının uzaya fırlatılması, Elon Musk’ın sahibi olduğu SpaceX firmasının bu konuda tedarikçi olup olmayacağı, uzayla ilgili projelerde yapılabilecek işbirliği ve elektrikli araçlar gibi konuların gündeme geldiği söylendi.
Hemen akabinde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Türk astronotu yetiştirmek için çeşitli ülkelerden teklifler aldıklarını açıkladı.

Yıllar önce göklere çıktığı söylenen yerli uçağımız gibi sadece seçim çalışmalarında afiş süsleme işinde kullanılmayacaksa, bu tarz çalışmalar önemli ve gereklidir. Uzun vadede neticeleri ancak alınabilecek ve masrafları çok yüksek çalışmalardan bahsediyoruz. Bakan’ın ifadesine göre Japonların teklifinde bir astronot yetiştirme maliyeti 25 milyon dolar olarak belirtilmiş. Son 15 yılda defalarca değişen ve en son nitelikli-niteliksiz okul tartışmaları ile gündeme gelen, PISA gibi uluslararı sınavlardaki başarısız sonuçlarla “niteliğini” gösteren eğitim sistemimiz, tulumbada suyun bittiği açıklamaları, 400 milyar doları geçen dış borçlar ve son dönemlerde ekonomik kırılganlık konusunda ilk beş ülke arasında olmamız sebebiyle kaynak ayırmada yaşanabilecek zorluk ve siyaseten yorulmuş kadrolarla bu projeleri hayata geçirmek mümkün olabilir mi? Kısaca, müspet netice için eğitimde nitelik, cepte metelik ve idarecilerdeki dinçlik metalik olmalıdır.

Vatandaşa ucuz et yedirmek için yabancı ülkelerle anlaşan ve et ithal eden yöneticilerimiz, roket konusunda da ucuz maliyet arayışıyla Musk ile görüşmüş olabilir. Bilindiği gibi SpaceX firması yeniden kullanılabilir araçlar geliştirmeye ve böylece uzay seyahatlerindeki maliyeti düşürmeye çalışıyor. Ucuz etin yahnisi hakkında çok olumlu kanaatler bulunmadığı açıktır. Ucuz roket neler getirecektir şimdilik bilmiyoruz, uydularımızı da götürmesini bekliyoruz. Tam da bu noktada, aklıma bir kaç soru geldi: University of Pennsylvania, School of Arts and Sciences’da fizik alanında lisans eğitimi alan Musk’a ne kadar güvenilebilir? Ya soyadının okunuşundaki gibi maske takıyor ve gizli emellerini bizden saklıyorsa? Elin adamı sonuçta… Pennsylvania’da okurken “masklube” partilerine katılmadığını nereden bilelim? Türksat 5A uydusunun yer alacağı roketi iyi kontrol etmek lazım derim. İsmi “A” harfi ile başlayan bir uzay imamı rokette gizlenmiş olabilir. Yakalandığında da “Mars’a bakmaya gidiyordum” diyebilir.

İthal mallarla piyasayı düzenlemeyi düşünen hükümetimiz teknoloji konusunda da aynısını yapsa nasıl olur? Ucuz etin devlet eliyle satıldığı marketlerde acaba ucuz telefon da satılabilir mi mesela? Hatta, o marketlerden birinin, piyasada bilinirliği yüksek ve marka değeri olan ürünlerin ikamesini üretip satarken kullandığı strateji takip edilerek “La phone ten” ismiyle de pazarlanabilir. “La phone ten” marka telefonlar da “Fabble” isimli yerli ve milli şirket tarafından üretilebilir. Saab firmasına 40 milyon euro verip bir araç prototipi alındığı gibi Apple firmasına da aynı şekilde para verilip yerli ve milli telefon prototipi satın alınabilir. Hatta adı masalları andıran “La phone ten” değil, “Uzayfon-İks” gibi daha yerli bir kelime olarak seçilebilir. Tek proje ile hem uzay hem de telefon teknolojilerine göz kırpılmış olur.

***

NEO-KEMALİSLAMİST AKIM

Hükümet partisinin son zamanlarda “Ne o, Kemalist ideolojiyle siyasal islamı mı entegre etmeye çalışıyorsunuz?” sorusunu sorduran tutum ve davranışlarına kısaca “neo-kemalislamist akım” denir.
Bu akımın en büyük tezahürleri 10 Kasım civarlarında hissedilmeye başlanmıştır. Malum olduğu üzere, bu seneki 10 Kasım, Cuma gününe denk gelmiştir. Yıllardır geçilmekte olan kış saatini bir kararname ile değiştiren, Danıştay’dan gelen kararı tanımadan Meclis’ten geçirdiği yeni bir torba yasayla bunu kalıcı olarak hükme bağlayan hükümet, bundan sonraki bütün 10 Kasım’ların Cuma gününe denk gelmesini sağlayacak yerli ve milli bir takvim arayışına girerse hiç şaşırmayacağım. Merak ettim; “uzay, zaman” derken, Elon Musk ile böyle bir takvim konusu da konuşulmuş olabilir mi?
Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/elon-musk-ziyareti_446473

Öne Çıkan Yayın

Doktor Nasıl Kalsın?

  İbrahim Özdabak Karikatürü Önceki yazımızda hastaların MHRS üzerinden randevu alma sıkıntılarından bahsettik. Sistemin yapısında probl...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: