Bu Blogda Ara

Arşiv

iktidar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
iktidar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İktidarın Gürültüsü ve Boş Midenin Gurultusu

İktidarın Gürültüsü ve Boş Midenin Gurultusu
Sefer Selvi Karikatürü

 

TÜİK için küçük, insanlar için büyük bir sayı olan Ekim 2022 dönemi enflasyon verileri açıklandı. Hazine ve Maliye Bakanı Nebati “20 yıldır bu ülkede hiç ama hiç kimse ‘Beni enflasyonun altında ezdirdiler’, ‘Beni doktorsuz bıraktılar’, ‘Benim çocuğumu kitapsız bıraktılar’ diyemez” dedi.

Özellikle, son birkaç yıldır görülen garip bir durum var; üretici fiyat endeksi, tüketici fiyat endeksinin en az iki, bazı zamanlarda da üç katı olarak ölçüldü. Diyeceksiniz ki, tüketici fiyatları, üretici maliyetlerinin artmasından etkilenip artıyor, önce üreticinin fiyatlarının artması normal. Bu durumda bir sonraki dönemde artış oranlarının dengelenmesi gerekiyor ki, üreticiler iflas etmeyip işlerine devam edebilsin.

Bakan Nebati galiba doğru söylüyor, resmi rakamlara göre üreticilerimiz yıllardan beridir zarar etme pahasına kendi enflasyonlarının gerektirdiği maliyet artışlarını fiyatlarına yansıtmıyor! Yani tüketiciler olarak üretici enflasyonunun altında ezilmiyoruz. “Peki, üreticilerimiz bu ülkede mi değil acaba? Zarar ediyorlarsa bu zararı kim, nasıl karşılıyor, etmiyorlar ve enflasyon rakamlarının altında ezilmiyorlarsa TÜFE oranı nasıl ÜFE’nin yarısı kadar çıkıyor?” dediğinizi duyar gibiyim. Her bir üretici, kendi ürettiği haricindeki diğer ürünlerin tüketicisidir, doğru mu? Sadece ürettiği maldan zarar edip, tükettiği diğer ürünlerde enflasyonun altında ezilmeyen kişi için zarar etti denilebilir mi hiç?

Dikkatinizi çekerim, vatandaş enflasyonun altında ezilmediği gibi, devlet de ezilmedi. 2023’de vergi, ceza ve harçlara uygulanacak olan yeniden değerleme oranı % 122 civarında belirlendi. Ne demişler, “halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi...”

Ticaret Bakanı Muş, “Son yılları saymazsak, AK Parti döneminde enflasyon ortalaması yüzde 8-9 civarındadır…” demiş. Birkaç ay önce Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu da “Son 10 günü çıkardığımızda son bir ayda en az değer kaybeden para birimi Türk Lirası” demişti. Aman yarabbim, ne kadar ezber bozucu, ne kadar heterodoks ve kadar Nuro-ekonomik yaklaşımlar....

Atıcılıklarıyla bilinen avcılara dair meşhur bir fıkra geldi aklıma: Avcının biri, arkadaşlarına bir av macerasından bahsedip övünüyormuş: “Tek hamlede aslanın üzerine atladım, kuyruğunu tuttuğum gibi kestim. Ayaklarından yakaladım, karnına bir yumruk vurdum...” deyince, dinleyenlerden biri “kafasını neden kesmedin?” diye sormuş. Avcı da cevap vermiş: “Onu önceden kesmişler...”

“İnanmayacaksınız ama öyle böyle büyümedik, çok büyüdük, üretim kapasiteleri ikiye-üçe katlandı, işsizlik oranları her ay düşüyor, ihracat rekorları kırmaya devam ediyoruz, enflasyon artış hızında gerileme olmadı değil” gibi cümleler kuruyorlar ama kendi söylediklerinin delili olarak yine kendilerinin hazırladığı rakamları duyan vatandaş ister istemez kendi cebine ve midesine bakıyor. Boş midenin gurultusunu dindirmeye yeter mi iktidarın gürültüsü, göreceğiz.

Dış güçler de bir dakika bile boş durmuyor hani, milyarlarca dolar sayıp Twitter’ı satın alan Elon Musk, mavi tik sahiplerine “ücret müjdesi” verdi. Mavi tik sahipleri aylık sadece 8 dolar ödeyecekler artık. 8 dolar meselesinin kendisine sorulduğu Cumhurbaşkanı “Belki biz farklı olabiliriz. Onunla bir diplomasi yürütebiliriz” şeklinde cevap vermiş. Mavi tik fiyatı Türkiye’de kaç kişiyi doğrudan ilgilendirir bilmiyorum ama “bir mavi TOGG kaç para olacak?” meselesini pek çok kişi merak ediyor, önce onu öğrenseydik keşke...

Link:  https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/iktidarin-gurultusu-ve-bos-midenin-gurultusu_572631

 

Eski KÖİ'ye yeni âdet

 

Eski KÖİ'ye yeni adet
İbrahim Özdabak Karikatürü

Geçen haftaki yazıda iktidar ve ortaklarının muhtelif problemler karşısında sergiledikleri tavırdan bahsetmiştik. Özetle, problemin kendisini çözmek yerine, kendi problemine çözüm arama çabası içinde olduğuna dair örnekler vermiştik.

Bakanlar, iktidar partisi mensupları, iktidar koalisyonunun ortakları, iktidardan ilham alan veya ona yaranmak için davranışlarını ona benzeten bürokrat, oda-birlik yöneticisi gibi bir kısım zevatın bazı sözleri ve davranışlarından alıntılar vardı.

Güncel örneklerle devam edelim: Et ve Süt Kurumu başkanı, et fiyatlarına yaptıkları % 48’lik zammı savunurken “çok uzun kuyruklar oluşuyordu, o yüzden fiyatları arttırdık” dedi. Trafik problemine çözüm bulmak için benzin fiyatlarına zam yapmak gibi bir şey. 

Et kuyruğu ve yağ kuyruğuna giren vatandaşlara AKP tipi şu tavsiye kimden gelecek acaba: “Et ve yağ kuyruğuna gireceğinize, bir hayvan alın kesin, daha tasarruflu oluyor, kuyruk yağını kullanırsanız yağ kuyruğuna da girmezsiniz.” 

Gümrük ve Ticaret Bakanı, muazzam bir tespitte bulunarak “her şey stabil olsa, emtia fiyatları bu kadar yükselmemiş olsa enflasyon da bu kadar olmayacak” dedi. Paramız değer kaybettiği için emtia fiyatı yükselmiş olmasın sakın? Vücuduna üç tane kurşun isabet etmiş birinin ölümüne bakıp “kan kaybetmese ölmeyecekti” demeye benziyor. Eldeki bütün kaynaklar satılarak ekonomiye ilk kurşun atıldı. Sonra, daha fazla rant uğruna üretim bitirilerek ikinci kurşuna geçildi. Eldeki para, kullanım garantili dev projelere aktarılarak paranın yurt dışına çıkması sağlandı, bu da üçüncü. 

Bunları kim yaptı?

Paramızın değerini, Hazine ve Maliye Bakanı’nın ifadesiyle “görebileceği en dip noktaya” çeken kim acaba? Fiilen savaşa girmiş, AB, ABD ve NATO’yu karşısına almış, dışarıdaki malvarlıkları dondurulmuş, bankacılık ve finans işlemlerinden ihraç edilmiş, türlü müeyyidelere maruz kalmış Rusya’da bile % 14 enflasyon çıkmışken bizde resmi enflasyon nasıl 54 seviyesinde seyrediyor? Savaşan ülkelerden gelen ayçiçek yağlarına neden muhtaç kaldık? Dış borç aldığımızda, neden düyun-u umumiye zamanlarındakinden daha yüksek oranlarda faiz veriyoruz?

Kendine AK diyen partinin iktidarında ekonomide kara delikler oluşturan, kısaca KÖİ ya da YİD denilen modelle kurgulanan, “gerçekten ihtiyaç var mı, varsa önceliği ne?” diye düşünmeden koca koca yapıların inşa edildiği projeler için hep şunu dediler: “Kasadan bir kuruş para çıkmadan...” 

Velakin Erdoğan, geçtiğimiz hafta açılan 1915 Çanakkale Köprüsü ücretlerinden ve garantili geçiş sayısından şikayet edenlere hizmetin bedeli olması gerektiğini hatırlattı. Eski KÖİ’ye yeni âdet gelmediğine göre o projelerin hepsinde ödenen bedeller varmış. Ticari sır diye açıklanmayıp ödenen şeyler, bedel olmaktan kurtulamıyormuş.

Günlük 45.000 araç için geçiş garantisi verilmiş bu köprüde, geçiş ücreti 15 euro + KDV ama geçenler şimdilik sadece 200 liracık verecekler. Farkı hazineden ödenecek tabi. Bu yalnızca köprü kullanım bedeli, köprüye giden otoyol ücreti ayrıca verilecek. Son günlerin popüler Tarkan şarkısındaki gibi söylemek gerekirse:

"Geççek günde 45.000 kişi geççek
Hazinede paralar geldiği gibi gitçek
Vercek vercek, vatandaş parasını vercek
Geçse de vercek, geçmese de vercek"

“Geçiş garantisini vatandaşa yansıtmıyoruz” diyen Ulaştırma Bakanı kafalarımızı karıştırdı. Hazine nedir, gelirleri nasıl oluşur, vergilerimiz nereye giderler gibi sorular akla geldi. Ama imdadımıza AKP’li Bülent Turan yetişti; geçiş garantisi hakkında “Geçmeden para verilmesi vatandaş için ekstra bir imkândır” dedi. “Keşke mahrum kalsaydık” dedirten bir imkân.

Vergi gelirlerimiz dile gelse, Çanakkale Türküsü gibi şöyle derdi herhalde: 

“Çanakkale köprüsüyle vurdular beni
Hazineye girmeden betona gömdüler beni, off, geleceğim eyvah!

KÖİ-YİD projeleri bir sabır testi
Evlatlar torunlar ümidi kesti, off, gençliğim eyvah!

Çanakkale köprüsünü garanti bürüdü
Geçiş fiyatını gören arabayı bıraktı yürüdü, off, geçişim eyvah!

Çanakkale içinde sıra söğütler
Geçmeyene Bahçeli'den altın öğütler, off, dedeciğim eyvah!

Çanakkale köprüsünün geçişi 200 liracık
Onu vermem diyenler yüzsün azıcık, off, gençliğim eyvah!”

Mensuplarının beyin yakan fantastik beyanları ile artık yorulduğunu hissettiğimiz iktidarın “geçti dava diyerek ömrü, ihtiyar oldu bugün” ve dahi, “ak pak olmuş saçlarına” rağmen saçmalamaktan kurtulamayan kurmaylarıyla ne kadar “bîkarar olduğu” anlaşılmaktadır bugün. Muhalefet ittifakının tuttuğu projeksiyona, güçlendirilmiş farla mental sistemi felç olmuş tavşan gibi bakmakta...

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/eski-koi-ye-yeni-adet_561112

Öne Çıkan Yayın

İthalya Cumhuriyeti

  İthalya Cumhuriyeti Bundan çok çok zaman önce, buradan uzak mı uzak bir ülke varmış. İyi-kötü, kendi ihtiyaçlarını üretebiliyor ve kimse...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: