Bu Blogda Ara

Arşiv

Stephen, how king?

Dünyaca ünlü fizikçi Stephen Hawking, insandaki saldırganlık iç güdüsünün teknoloji ile çok yıkıcı bir hal alabileceğini söyledi, bunun önüne geçebilmek için bir çeşit “dünya hükümeti” kurulmasını teklif etti.
Teknoloji cidden korkunç bir hızla ilerliyor. Nanoteknoloji, kuantum fiziği, moleküler biyoloji gibi bütün alanlarda görülen bilimsel gelişmeler, yıllar önce hayal bile edilemeyen hızlarda hareket edebilen araçlar, uzay seyahatleri, uydu teknolojileri gibi her geçen gün daha çok sayıda faydalı ürünün ve icadın ortaya çıkmasını sağlıyor. Özellikle bilgi teknolojilerinin uygulamaları hayatımıza en kolay akseden ve günlük hayat akışını etkileyenlerden. Televizyon, bilgisayar ve telefon internet bağlantıları ile güçlendikçe alışkanlıkları da kendi varlıklarına göre şekillendirmeye başladı.

Buzdolabı, çamaşır makinesi, koltuk, kapı, çatal-kaşık, tencere, ayakkabı, kalem ve aklınıza gelen her türlü nesnenin akıllı, öğrenebilen, kendilerine verdiğiniz komutları işletebilen ve diğer eşyalarla gerektiğinde iletişime geçebilen bir yapıda olduğunu düşünün. Sabah işyerinde bulunmanız gereken zamanı bilen saatiniz, meteoroloji ve trafik yoğunluğuna bakarak ve sizin de alışkanlıklarınızı da göz önünde bulundurarak en uygun zamanı hesaplayıp sizi uyandırıyor. Çatal kaşık gibi araçlar almanız gereken gıdaları muhtevasına göre sınıflandırıyor, tansiyon, kan şekeri gibi dahili vücut parametrelerine göre tabağınızda ne bulunması gerektiği konusunda sizi uyarıyor. Isıtma, soğutma ve aydınlatma sistemleri sizin programınızı biliyor ve evde bulunma saatlerinize göre optimal seviyeye kendisini ayarlıyor. Bugünkü sosyal medya benzeri platformlara yaptığınız durum bildirimlerini hayatınızla ilgili bütün nesneler de alıyor ve otomatik olarak bu bildirimlere göre konumlanıyorlar.

Şimdi de bu nesnelere duygu da yüklenebildiğini ve zekâ seviyelerinin kendilerini ukalalık boyutuna çıkardığını farzedelim. Hayat çekilmez olmaya başlayacak gibi. Hele bir de, topladıkları bilgileri kötü niyetli insanlara aktarırlarsa ne hissedersiniz? Daha kötüsü, kötü niyetli kişiler bu nesneleri tamamıyla uzaktan yönetirse? Atomlara bile veri yüklemesi yapılabildiği bir zamanda ki 6.4 cm karelik bir alanda 500 TB veri yüklemesi yapıldı, yakında veri yüklenen atomların uzaktan kontrolü yapılabilirse yediğimiz içtiğimiz herşeye dikkat etmek gerekecek belki de. Nükleer ve biyolojik tehditler ise başlı başına araştırma konusu.

En son sızan Wikileaks belgelerinde CIA’nın akıllı telefon ve televizyonları kullanarak ortam dinlemesi yaptığına dair bilgiler yer alıyordu. Yani yukarıda bahsettiğimiz senaryolar henüz hayata geçmemişken bunlar olabiliyorsa… Stephen Hawking’in endişesi yersiz değildir. Teknolojiyi kullanırken onu ihtiyaçlarınıza göre yönlendirmiyor ve kendi kurallarınızı belirlemiyorsanız, kısa süre içerisinde teknoloji sizi teslim alır ve kendi kurallarını dayatmaya başlar. En son teknolojiyi takip etmekten iş yapamaz hale gelmek işten bile değildir. Teknoloji sürekli gelişmek ister, gelişmek yatırım isteyen bir iştir, yatırım da üretilmiş bütün son teknoloji ürünlerinin satılmasıyla doğrudan ilişkilidir.

Kontrol altına alınmazsa büyük bir tehdit olduğu açık. Peki, çözüm Hawking’in dediği gibi bir dünya hükümeti mi? Açıkçasını söylemek gerekirse bu bana “daha güçlü bir dünya için bütün güçleri tek elde toplayalım” demek gibi geldi. Kral kim olacaktır? Buna kim karar verecektir? Hawking’e sormak istiyorum: “How king?” diyelim böyle bir hükümet kuruldu ve bütün dünyada hükmü geçiyor. Bu hükümet varlığını devam ettirmek, kendine olan ihtiyacın hissedilmesini sağlamak, muhalefeti sindirmek veya herhangi bir başka saikle teknoloji silâhını kendi kullanmak isterse ne yapılabilecektir? Böyle bir hükümet art niyetli olmasa bile teknolojiye yenik düşebilir ve bahsedilen tehditlerin tamamı yine gerçekleşebilir.

Teknolojinin hükmettiği bir yönetim biçiminin adı her halde “modemokrasi” olacaktır. ASP, PHP gibi yazılım dilleri “sayısal parti” olur. En gözde bürokratlık bir işletim sisteminde “görev yöneticisi” olarak çalışmak olur. Ülkeler ve şehirler artık parsel parsel değil piksel piksel satılır. Kısaca, insan ve insanî değerler öncelenmedikten sonra değişen sadece isimler olacaktır.
Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/stephen-how-king_426168

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız denetlendikten sonra uygun görülürse yayınlanacaktır. Genel ahlâka mugayir ifadeler, hakaretler veya spam türündeki muhtevaya sahip yorumlar, takdir edersiniz ki, yayınlanmayacaktır. Onun haricinde her türlü yorum yapabilirsiniz, yapınız hatta...

Öne Çıkan Yayın

Ego-Nomi

  Ego-nomi Değerli kardeşlerim, Malumunuz olduğu üzere, benim alanım Ego-nomi'dir. İd’kokul, Ego’okul ve SüperEgo Anadolu Lisesi d...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: