Bu Blogda Ara

Arşiv

DEPREM

Deprem
 
İstanbul başta olmak üzere bütün Türkiye’nin yüreğini ağzına getiren, hasarı az, fakat şiddeti ve ihtar ettikleri ile akıllara kazınan bir deprem hadisesi atlattık.Allah beterlerinden korusun. Konu deprem olunca, herkes kendi meşrebince yorumluyor; muhalefettekiler iktidarı deprem çantası bile hazırlamaktan aciz olmakla suçlar, iktidardakiler dış güçleri deprem cuntası olmakla...
 
Herkesin hemfikir olduğu şey, depremler karşısında hazırlıksız ve çaresiz olduğumuz. Tamam, geldiği zaman yıkımlarına çok engel olamıyoruz, ama acaba depremin meydana gelişini nasıl engeller veya şiddetini düşürürüz diye düşünüp araştırırken Ekşi sözlükte “fay hattına beton dökmek” diye bir başlığa denk geldim. Yazar, millet olarak en iddialı olduğumuz hususlardan birinin inşaat olmasından hareketle sormuş: Neden fay hatlarını betonla doldurmuyoruz? Uçuk bir soru gibi gelebilir, ama 99 depremi sonrası toplanan deprem vergilerinin akıbeti sorulduğunda bir bakanın duble yollara harcandığını söylediğini hatırlıyoruz. Betona, asfalta gömülen paralardan “fay”da görseydik keşke...

Yerli ve Millî Fay Hattı

Fay hattını beton tutar mı bilmiyorum. Japonlar depremlerle başa çıkma konusunda ustalaşmışken, neden biz de Japon yapıştırıcısı kullanmıyoruz? Şimdi diyeceksiniz ki yapıştırmakla olmaz, bir yerden kırılmalı ki daha büyük facialardan korunalım.

O zaman ben de derim ki, mevcut fay hatlarını yapıştırdıktan sonra bir haşmetli devletlümüz çıksın da “Bu memlekete fay hattı lâzımsa onu da biz getiririz” desin ve kimseye zararı ziyanı dokunmayacağı bir güzergâh boyunca yerin altında yerli ve millî yeni bir fay hattı oluşturulsun. Kamu-Özel İşbirliği manasında KÖİ-Fay hatları döşensin, 25 yıllık süre boyunca belli büyüklükte depremler garanti edilsin.

Malûmdur ki, elektrik devrelerinde dirençler seri bağlanınca, devrenin toplam direnci mevcut dirençlerin aritmetik toplamına eşittir (R=R1 + R2) ama paralel bağlanırsa 1/R= 1/R1+1/R2 olacağından toplam direnç düşmüş olur. Uzun ve tek sıra halinde uzanan fay hattının yerine yeni, yerli ve millî fay hatlarımızı öyle döşeriz ki, şiddeti falan kalmaz. Normalde 6 şiddetinde gelecek deprem 1, 2 ve 3 şiddetinde üç paralel kola ayrılırsa bileşke şiddet ne olur biliyor musunuz? 6/11 yani neredeyse 0,5! Şimdi biliyorum ki, birileri çıkıp fayların davranışı ile elektrik devrelerini nasıl benzetirsin, aynı olacağını nereden biliyorsun diyecek. Tamam, hadi sizin dediğiniz gibi olsun, faylar nasıl bağlanırsa bağlansın toplam şiddet mevcut şiddetlerin aritmetik toplamını oluştursun, ona da varım. Peki güzel kardeşim, 6 şiddetinde tek bir deprem mi istersin, yoksa 1, 2 ve 3 şiddetinde üç deprem mi? Başka sorum yok sayın hâkim...

Telekom’un Hashtaglerine Botlar mı Yazar?

Facianın eşiğinden döndüğümüz depremde GSM operatörleri ve özellikle Türk Telekom pek başarılı bir sınav veremediler. Benim telefonum yaklaşık 10 saat boyunca şebeke ve interneti kesik bir şekilde mahzunca bekledi. Sevgili operatörümüz ilk açıklamasında sistemlerinin depremden zarar görmediğini ve mobil iletişimin olumsuz etkilenmesi dışında bir sorun olmadığını söyledi. Vallahi başkasını bilmem de, benim o dakikalarda sadece mobil iletişim ihtiyacım vardı ve onu da veremedi. Gelen tepkiler üzerine, kendini affettirmek için abonelerine 10 GB hediye internet paketi tanımlayacağını duyurdu. İtibarını kısmen de olsa düzeltmek adına, twitter gündeminde kalabilmek için “yumurta” tabir edilen paralı ve bot hesaplardan destek aldığı da söyleniyor.
Türkü formatında kendisine soralım: “Telekom’un hashtaglerine botlar mı yazar? Operatör abonelerine böyle mi yapar?”

Ayyy Em Ef!

IMF yetkililerinin, muhalefet parti temsilcileri ile gizli bir toplantı yaptığı haberini görmüşsünüzdür. Görmeyenler için tarif edeyim; Ankara’nın ortasında ve meşhur bir otelde çok gizli bir şekilde ve gündüz ortasında toplanmışlar! Haberi veren havuz üyesi gazetemsi, haberin başında IMF yetkilisinin adının “Kemalson” olduğunu yazmış (son ingilizce oğlu anlamına geldiği için kime gönderme yapıldığını bulmak çok zor değil). İlerleyen cümlelerde bu ismin “Kelmason” yazıldığını görüyoruz.
Hem kel, hem mason! Ayyy Em Ef, sen kimsin ya, başşehrimizde serbestçe dolaştığın yetmezmiş gibi gizli kapaklı toplantılar yapıyorsun? Senin takvim manasında gizli bir ajandan varsa, o takvimi ifşa edecek Takvim de var, ona göre...

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/deprem_503939

A-rabia


 
A-rabia

Sanayi Bakanı, yerli arabanın resimlerini birkaç kişiye göstermiş. Görenlerin tarifine göre arabanın tam dört kapısı ve dört tekeri varmış! Ayrıca, gördükleri resim 1/4 oranlıymış... Fesübhanallah! Dört rakamının bu derece tezahürünün bir anlamı olmalı! Bence, buna araba değil, “a-rabia” dense yeridir. A-rabiamızın rabiası şöyle olur herhalde: “tek motor, tek gaz, tek fren, tek şanzuman! Eyyy Alaman, halin duman!” (Buradaki “tek” ifadeleri arabanın elektrikli olduğuna gönderme olur. Eskiden Türkiye Elektrik Kurumu vardı, kısaca TEK derdik)
Yerli ve milli araba ile ilgili benim merak ettiğim hususlardan biri arka yazılar...  Birileri bunun için hazırlık yapıyor mu acaba? Arka yazı deyip geçmeyin, çok önemli... Aklıma şöyle örnekler geldi:  “Kapılma rüzgarıma hasta olursun, kıskanma perişan olursun…” ya da “Muhtaç mıyız arabada Alman’a, petrolde Arap’a? Yerli ürünümüz elektrikli araba!” Tekliflerimi beğenmediyseniz, Çiçek Abbas filmindeki Şakir ile Abbas’ın şoför atışmalarını düşünün...

AB-bas: AB Yolcusu Türkiye (yolcudur AB-bas, vizeyi kaldırsan durmaz), Schakir: Almanya

(AB-bas, AB-ı Hayat isimli kahveye girer...)
AB-bas: Selamun aleyküm AB milleti!
Kahvedekiler: Aleyküm selam.
AB-bas: Evet arkadaşlar, yerli arabamızı yapmışık. Bundan sonra AB’beyköy hattında Çiçek AB-bas’ın da arabaları satılacak! Herkese benden çay!
Schakir: Ben istemem!
AB-bas:  Peki, Schakir’e çay yok!
Schakir: Ne demek Schakir!? Sen bana nasıl Schakir dersin?
AB-bas: Ne diyem? Mesela, Mahmut mu diyem? Schakirr! (Mahmut Tuncer’in bugünlerde gündemde olan “mantık sizi A şehrinden B şehrine götürür, halay her yere” sözünü düşününce bir otomotiv devi olarak Mahmut ismi fena olmazmış aslında…Şener Şen’in filmlerinde genelde canlandırdığı tiplemenin adı Maho Ağa ve Banker Bilo filminde köylülerini kandırıp Almanya’ya götürmek üzere kamyona dolduran karakterin adı da Maho...)
Schakir: Schakir AB’i, dayı, ağa diyeceksin...
AB-bas: O günler bitti Schakir, artık ikimizin de arabası var, kardeşinim artk Schakirr!
Schakir: Vay anam benim! Kardeşim AB-bas'a bak be! Bu kaportayla şebeğe dönmüşsün! Güya beni taklit ediyor haa!
(Kahvedekilerden biri, tarafları atışmaya davet eder...)
Schakir: Aşıksan vur saza şoförsen bas gaza
AB-bas: Uyacaksın verdiğin söze, kalkacak bize vize
Schakir: Kriterlere uyana can feda, uymayana elveda!
AB-bas: Sen batan bi' güneş, ben yollarında çilekeş
Schakir: Demokrasi bir tramvaydır, binmesini bilmeli...
AB-bas:..son durağa gelmeden inmesini bilmeli!
Schakir: Arabam merso, yapamaz bana kimse terso
AB-bas: Adaylıksa çekerim, kaderimse gülerim
AB-bas: Vize istedim vermediler, sen fakirsin dediler
AB-bas: Mültecileri sınırı açana, derdi çekene sor
AB-bas: AB bir sudur, iç iç kudur
AB-bas: N’aaABerrrr Schakirr!

Düğün-ü Umumiyye

Cumuhurbaşkanlığı makamına 4 adet yeni Mercedes alınacak olması da a-rabia konseptinin en azından rabiası ile uyumlu. Kefeni ile yola çıktıklarını söyleyenler kefere arabalarından inmiyor maşallah. Ekonominin şu çalkantılı zamanlarında tasarruf edilmesi gerekirken “tasarruy” (saraylanma anlamında uydurduğum bir kelime) çalışmalarına son sürat devam edilirse, saray gibi arabalar almaya devam edilirse, Düyun-u Umumiyye’nin açılması yakındır (Mütedeyyin olduğunu söyleyenlerin iktidarında dindarlaşma anlamındaki değil, borçlanma anlamındaki tedeyyün artınca Borçlanma Genel Müdürlüğü kuruldu). Ve bu, düğün-ü umumiye denebilecek bir saray düğünü töreniyle ilan edilir. Saraydaki düğünü olunca, takı garantisi olur elbet, vatandaş ona göre kendini hazırlasın...


Hahahaber Eylül 2019



HAHAHABER

NOT: Bu sayfada yer alan haberler hayal ürünüdür, uydurmadır. Gerçek haberlere benzeyebilir, gülüp geçiniz, kafayı takmayınız. . .


 Doğalgaza art arda gelen zamlardan sonra sesi çıkmayan vatandaşın G.O.T (Game Of Thrones)’una  güvendiği ortaya çıktı…

Millete ait saraylarda servis edilen ejderli sumutilerden alarak ejderha sahibi olacağına inanan Vatandaş Rıza, doğalgaz zamlarına karşı tedbirli olduğunu söyledi.

Veri Toplantısı


Veri Toplantısı

Milli Eğitim Bakanı, okullarda e-rehberlik çalışmasının başlayacağını duyurdu. Bu çalışmaya göre ilkokul birinci sınıftan başlayarak tüm çocukların her türlü sosyal, duygusal ve bilişsel becerilerine ait  kayıtların tutulacağını söyleyen bakan "ASİS dediğimiz yerli zekâ ölçeğiyle ve başka tarama testleriyle bunu yaptık ve önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde bütün Türkiye’deki taramayı bitireceğiz (..) Çocuk hangi okula, hangi şehre giderse gitsin, bu çocuğu tanımak için oradaki öğretmen kendisi yeniden, sıfırdan uğraşmayacak. E-rehberlik kaydına bakacak çocuğun, çocuğun becerileri, yatkınlıkları neymiş, ilgi alanı neymiş, hangi başarıları var, hangi ürünleri sergilemiş, bu çocukla ilgili sosyal, duygusal özellikler nelermiş, bunların hepsini orada görme imkanı olacak. Velilerin, öğretmenlerin de görme imkanı bulunuyor. Dolayısıyla bütün çocuklarımızı artık lise sona kadar bu şekilde bir izleme, değerlendirme, çocukları yönlendirmek için kanıta dayalı, veriye dayalı bir sistem üzerinden rehberlik yapabilme fırsatımız olacak” dedi. 

Öğrenciyi tanıyıp, ona özellikleri ile uyumlu eğitim vermeye çalışmak güzel bir şey... De... Bugün sanatından sporuna, el becerisinden işlem çözmeye türlü türlü zeka çeşidi olduğu söyleniyor. Öğrencilerin tamamını zeka çeşidine göre ayırıp bir de puanlarını verdin diyelim. Ülkenin her tarafında çoklu zeka tanımlarına göre eğitim verebilme şansın olacak mı? Olmayacaksa çocukları zeki, çok zeki gibi etiketlemek nasıl bir fayda getirecek? Çok zeki çıkan çocukları, aileleri iyice sosyal hayattan koparıp yarış atı gibi durmadan çalıştırmaya çalışırsa hayatları kararmaz mı? Aynı sınıfta okuyan ve birbirinin zeka puanlarını bilen farklı seviyelerdeki çocukların psikolojisi nasıl olacak? Okula yeni başlayan öğrencilerin bile simit yağmuruna tutulduğu bir yerde, Allah kimseyi çok zeki çıkan öğrencilerin eline düşürmesin...

Kişisel Verilerin Paylaşımı

Çocuklarla ilgili bu bilgiler, kanunda “kişisel veriler” olarak geçiyor, bunların veliler ve öğretmenlerle paylaşılması ne kadar doğru olur? Düşünsenize, veli toplantısına gidiyorsunuz, çocukların zeka puanları havada uçuşuyor: “sizin çocuk biraz düşük zekalı olduğu için anlamıyor ve sınıfın seviyesini aşağı çekiyor!” “çocuğuma laf edene bak, hiç olmazsa sizin gibi para ödeyerek zeki çıkarmadık...” Veli değil, veri toplantısı olur!

Rüşvet vererek çocuğunun zekasını yükseltmek isteyenler mi çıkmaz, araya hatırlı birilerini sokarak işi yukarıdan çözmek isteyenler mi... Şimdi bile, adres bölgesinde olmayan iyi bir okula çocuğunu kaydettirmek için ikametlerini değiştirenler, hatta bu işlemin zorlaşması üzerine kağıt üzerinde boşanmış görünüp adresini taşıyanları duymuştum. Sırf, elalem “gerizekalı çocukları varmış” demesin diye, gerekirse araya hile hurda sokarak puan yükseltmek isteyenler çıkacak. 

Veriler Ticari Olarak Kulllanılırsa...

Sonra, toplanan verilerin ticari amaçlara kullanılmayacağı nasıl garanti edilecek? Çocuğumuz anaokulu yaşına geldiğinde, çevremizdeki neredeyse bütün özel okullar bana cep telefonumdan ulaşıp reklam yapmaya başladılar. Numaramı nereden aldıklarını, daha önemlisi çocuğumun yaşını nereden öğrendiklerini de bilemedim. Sadece yaşını bilenler işi bu kadar ticarete dökebiliyorsa, çocukların duygusal, zihinsel bilişsel ve bilumum özelliklerini bilenler neler yapar... 

Konu ile ilgili bütün endişeleri giderecek bir açıklamayı bakanlıktan bekliyoruz, e-rehberlik sitemi hayırlara vesile olur inşallah... 

Belediye Başkanları Whatsapp Grubu

Sarayda toplanan büyükşehir belediye başkanları, aralarındaki haberleşmeyi artırmak için, Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla Whatsapp grubu kuracaklarmış. Büyük olmayan şehirlerin belediye başkanlarını aralarına almazlarsa ayıp olmaz mı? Alırlarsa, bu sefer grup kalabalıklaşır ve muhabbetler sulanır, bu da ayrı bir risk. 

Başkanlardan biri, diyelim ki Çorum Belediyesi’ne hitaben şöyle bir mesaj atabilir: “111 ışıkyılı uzaklıkta bir gezegende su bulundu, Çorum Belediyesi’nin yüzbinlerce lira ödediği aquapark ve hayvanat bahçesi bulunamadı. Sayıştay bulamadı, NASAyıştay olsa belki bulabilirdi (gülen surat, gülen surat gülen, gülmekten gözünden yaşlar gelen surat)”, biri yanlış mesaj gönderdikten sonra “torunum oynarken attı ben atmadım” diyebilir, son görüldü bilgisini kapatan başkanların gizli kapaklı işler çevirdiği düşünülebilir, okundu bilgisi gelen mesaja neden cevap verilmediği kafaları karıştırabilir. 

Kısaca whatsapp grubu deyince akla gelen şeyler, belediye başkanlığı makamıyla nasıl örtüşür bilinmez...

Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/veri-toplantisi_502960

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: