Bu Blogda Ara

Arşiv

Çin aşısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çin aşısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Çoktur Aşı’m, ağrısız başım...

Orhan Doğan karikatürü-Çoktur aşım, ağrısız başım....

 

Değerli kardeşlerim,

2021 yılına mükemmel haberlerle giriş yaptık. Adını anmak istemediğim önceki yılın bitmesine çok az bir süre kala, asgari ücrette yaptığımız artışı duymuşsunuzdur. Artış diyerek mütevazi bir şekilde bahsettiğime bakmayın, muhteşem bir zam, hatta zamm-ı muaz’zam! Sene rakamı ile uyumlu olması için yüzde 21 oldu, güzel oldu. Enflasyon kaç çıkmıştı, yüzde 14 falan... Yedi düvelin kıskandığı bu yedi puanlık fark, vatandaşlarıma helal u hoş olsun. Hatta, hemen bir marş yazdım ben onlara:

“Hoş geçinişler ola, mavi yakalı paşa

Asgari ücretli maaşınla çok yaşa

Zam zam zam... ileri, ileri hep ileri

Dönmez geri, senin asgari”

Tabii şu da var, asgari ücrete ne kadar zam yaparsanız yapın, belli kesimler memnun olmayacak ve hep daha fazlasını isteyecektir. İşverenlerin bazıları da zammı fazla bulacak ve maliyetleri yükseldiği için şikayet edecek. O yüzden biz Hans’ın George’un ne dediğine bakmadığımız gibi malum lobileri de kaale almayacağız, bildiğimiz gibi yapacağız.

Her sene, yılbaşında pek çok şeye zam gelir, onları da sanki biz icat etmişiz gibi davranıyorlar. “Kaşıkla verip kepçeyle alıyorlar” yaygarası koparıyorlar. Elektrik, doğalgaz, benzin zaten dövize endeksli, onlar yılbaşı olmasa da zamlanabiliyor, bizimle alakası yok. Köprü, otoyol ücretlerine zammı biz yapmıyoruz ki, onları işletenler yapıyor. Sonra, gelir vergisi dilimleri nasıl artırıldı, tabii ki enflasyonun 5-6 puan altında, yüzde dokuz civarı bir şey. Yaaa, gördünüz mü, her şey vatandaş için.

Bir diğer müjdeli haberimiz de aşılarla ilgili. “Bunlar aşı alamaz, alsa da getirtemez” diyenlere inat, aşıların ilk bölümünü teslim aldık, hamdolsun.

Kıymetli hemşehrilerim! Her konuda olduğu gibi, aşı meselesinde de herkesi memnun etmek mümkün değil. Aşılara, çok büyük bir misyon yükleyip, aşı gelince bütün dertlerimizin biteceğini düşünenler var. Aşı sayısını yeterli bulmuyorlar, nereden aldığımıza karışıyorlar, neden gecikti diye ensemizde boza pişiriyorlar, biz ne zaman alacağız diye kavgaya tutuşuyorlar. Ya, hayırdır, bu neyin tel’aşı? Bir sakin olun, hepinize yetecek kadar aşı var, geliyor işte parça parça. Bak ben çok üzüldüm, çok üzüldüm. Böyle kavga olmaz, gelin ön tarafa ben size birer tane vereyim. Eyvah eyvah… Ben sizin hepinize aşı vereyim, neden kavga ediyorsunuz, ayıptır.

Yok, aracı firma mı getiriyormuş, ne kadar komisyon alacakmış, bu firmayı kim, nasıl seçmiş... Ne kadar ayıp... Bu dedikodulara, şairin dediği gibi cevap vereceğim:

“Kesik enjektör biçilir mi?

Aşılar sıcak seçilir mi?

Aracı firmadan geç diyorlar

Distribütorsüz, gümrükten geçilir mi?

Aman desinler desinler, aracılar taş mı yesinler?

Falancası aşılara aracı oldu desinler

Aman, ben yandım yandım yandım yandım

Çin’lerin memleketinden aşılar aldım”

Bütün aşılara toptan karşı olanlar var, aşılarla insanların uzaktan takip edileceğini düşünüyorlar. Çip mi ne takılacakmış... Hatta, bazıları virüsün bir proje olduğunu, aşıyla ilaç şirketlerinin ekonomik vurgun yapacağını ve insanları kendilerine bağımlı hale getireceklerini iddia ediyor. Bu kesim, aşı vurdurmayı reddediyor, insanları da aşı olmamaya çağırıyor.

Tabii ki, aşı olmak ya da olmamak insanlara kalmış. Ancak bilinmelidir ki, aşı olmayan insanların vatan haini olduklarını söyleyenler var. Aşı olmayana kız verilmeyecek, otobüslere alınmayacak hatta bisiklete binmesi bile yasaklanabilecek diyorlar. Biz ne yapacağız, kısa enjektör, uzun enjektör ve bedelli aşısızlık alternatiflerini de siz değerli vatandaşlarımıza sunacağız, tercih size kalmış...

Link:  https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/coktur-asi-m-agrisiz-basim_534562

AşıKatar

 

AşıKatar
Umut Sarıkaya karikatürü

İç acıları toplamı insanı yer ile yeksan eden ve 3Y diye bilinen yolsuzluk-yoksulluk-yasaklar üçgeninde çok iç açıcı gelişmeler olmadığını söylemek mümkün ülkemizde...

Son zamanlarda Sayıştay raporları sıklıkla haberlere konu olmaya başladı. Haber dediysek, azınlık sayılabilecek medyada yer alıyor bunlar. Türlü türlü usulsüzlüklerin raporlarda tespit edildiğini ihtiva eden haberlerden bahsediyoruz. Bu haberlerin sonucunda ne oluyor derseniz, bilmiyorum. Yapılacak işler için belirlenen maliyetlerin 10, 100 ve hatta 1000 katı ödeme yapılan ihalelerden bahsediliyor mesela, sorumlular hakkında soruşturma veya dava açıldığını duymuyoruz. Cengiz İnşaat’ın üstlendiği Ovit Tünelleri inşaatında maliyeti 19 bin lira olarak belirlenen iş için 17 milyon lira ödendiği raporlarda yazıyormuş. Cengiz + Ovit + 19 bin, bende Covit-19 çağrışımı yaptı nedense. Konu bir şekilde malum hastalığa geliyor yani...

İşlerin kötü gittiği, reform ihtiyacının dile getirilmesinden anlaşılan ekonomide virüsün de etkisiyle döviz-faiz-enflasyon üçgeni büyüyerek vatandaş cephesinde yoksulluğu her geçen gün daha da derinleştiriyor.

Kendilerinden bahsedilmesi yasak değilse bile, çok serbest olduğu söylenemeyen yasaklar tarafında belki de en rahat konuşulabilecek olanı virüs tedbirleri kapsamında alınan yasaklar. Ne zaman başladığı ya da başlamadığı, kimi kapsayıp kapsamadığı gibi hususların ortalama bir vatandaş tarafından tek okumada anlaşılmasının zor olduğu yasaklar için akış diyagramları geliştirenler var. Günü, saati, yaşınızı ve mesleğinizi aşamalı bir şekilde sorarak her adımda cevaplarınıza uygun şekilde sizi yönlendiriyor, ne yapmanız gerektiğini anlatıyor. Virüsle mücadelede böyle yasakların tam olarak etkisi nedir bilmiyorum ama karmaşıklığı “en iyisi evde oturayım da başıma bir iş gelmesin” dedirtiyor. 

İnternette dolaşan yasak algoritması

Anlaşılan, virüsü yenebilecek kadar eve kapanmak için yeterli ekonomik gücümüz yok. En etkili çözüm şimdilik aşı gibi görünüyor ki, o da kafaları iyice karıştırdı. Aşı gelince bütün dertlerin biteceğini zannedenler var, üretildiği yere bakarak aşıların bazısını kabul edip bazısını reddedenler var... Çin menşe’li, kanserojen maddelerden yapılmış, ucuz ve kalitesiz malların etrafımızı kuşattığı bir yerde, Çin aşısına mesafeli duruşu anlamamak mümkün değil.

“Billy Baba’nın bir çipliği var...”

Aşıların içine çip yerleştirileceğini düşünüp komple bütün aşılara karşı olanlar var, ciddi ciddi aşı meselesinin Bill Gates’in çip projesi olduğunu savunup “Billy Baba’nın bir çipliği var, çipliğinde aşıları var...” şarkısını söylüyorlar... Düşünüyorum da, ben, küresel bir komplo uygulayıcısı olsam, virüs organizasyonu gibi pahalı yöntemleri ve üretim maliyeti yüksek olan aşıları değil de içme suyunu kullanırdım herhalde... Kimseye farkettirmeden bütün dünyanın içme sularına çipleri karıştırırdım (evet, aşı gibi bir sıvının içinde görünmeyecek kadar küçük ve bütün insanlara yetecek kadar çok çipi üretme gücüm olsaydı, içme sularına ya da her milletin en çok sevdiği milli içeceklerine karıştırabilecek gücüm de olurdu) millet de suyu içip içip alırdı çipini. Ya da, evinde, iş yerinde, cebinde bulundurduğu, severek ve isteyerek kullandığı, maliyetini kendisinin karşıladığı televizyon, bilgisayar, tablet ve telefonlarda bulunan hazır çipleri ve yazılımları kullanırdım mesela...

Çin projesi-çip projesi kafanızı karıştırsın istemiyorsanız, oturur kendi yerli ve milli aşınızı geliştirirsiniz. Yerli aşı için bir kaç isim teklifim var. Misal, “Akkor” olabilir, (GORA filmindeki Şafak Sezer üslubuyla) “yakarız bu virüsü, yakarız!” manası çıkarılabilir. “Akkaşı-k” da fena bir isim değil. “Sütten çıkmış ak kaşık gibi temiz ve çipsiz” çağrışımı yaptığı gibi, sonundaki “k” harf ile Katarlı’lara da selam çakar, icap ederse kendilerine satılabileceğini ima eder. Baktınız Katar almak istemedi, Kolin var, Kalyon var... İlla ki birine satılabilir, yeter ki hasta garantisi verilsin. Yahu, hiç kimseye satılamazsa Korona’nın k’sı deyip geçersiniz. Ha, Katarlı’larla önceden satış için anlaşıp doğrudan “AşıKatar” da diyebiliriz. Piyasadaki diğer aşı alternatifleriyle aşık atabileceği mesajı da verilmiş olur.

İnşallah bizim yerli ve milli aşımız da bir an önce tamamlanır da elalemin ne idüğü belirsiz aşılarına muhtaç kalmayız.

Link: 

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: