Bu Blogda Ara

Arşiv

askeri ücret etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
askeri ücret etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Sarayın Asgarileri


Sarayın Asgarileri
Sayıştay’ın 2017 yılı Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın harcamalarına dair yaptığı denetim çalışmalarının raporları haberlere konu oldu. Tabi, haberlere konu olan harcamaların büyüklüğü. Efendim, Saray’ın bir yıllık masrafı 658 milyon liradan fazlaymış. Aylık olarak bakılırsa 54 milyon, günlük olarak da 1,8 milyon lira olarak hesaplanabilir. Bu masraf sadece Beştepe’nin, yapımı planlanan veya devam eden saraylar buna dahil değil, örtülü ödenekten de bahsedilmemiş, şu anda bilinmiyor.

1,8 milyon lira, asgari ücret üzerinden maaş alan kaç kişinin gelirleri toplamıdır diye bakılırsa yaklaşık olarak 1150 çıkar. Fesübhanallah, kamuoyu nezdinde bilindiği kadarıyla Saray’daki oda sayısı ile aynı! Yani her bir odasının bir günlük masrafını karşılamak için gerekli olan parayla, bir asgari ücretli çalışan  bir ay idare ediyor. Pek tabii, raporda sadece rakamlar yer alıyor, bunların büyüklüğünü anlatmak için daha çok bilinen birimlere benzetilmesi habercilerin işi.

İktisadî olarak zor şartlar altında olduğumuz bugünlerde, dudak uçuklatan rakamlar ihtiva eden raporunun haber olmasının ve bu rapora bakıp Saray’a eeiştiri okları göndereceklerin mesuliyetinin kendisine yükleneceğini hissetmiş olmalı ki  Sayıştay, bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Açıklamada özetle, raporda Saray’ın kendisine ayrılan bütçeyi aşmadan harcama yaptığının belirtildiği ve kamunun zarara uğratıldığı gibi haberlerin doğruyu yansıtmadığı, en azından kendi raporlarından hareketle bunu söylemenin mümkün olmayacağı ifade edildi.

Açıkçası, “Bütçede olmadan nasıl böyle harcadılar, kamuyu nasıl zarara soktular” diye haber yapanı görmedim. Olsaydı, haberi yapanların mahkemeye verildiği haberi şimdiye kadar çoktan çıkardı herhalde. Herkes rakamların büyüklüğünü kendince tasvir etmeye çalıştı. Bana en çok asgari ücret ile ifade edileni anlamlı geldi; Hababam Sınıfı filmini hatırlarsanız, bir grup “hababam” öğrencisi, okullararası bilgi yarışmasına okulu temsilen katılır. Sorulardan biri bir mil’in kaç metre olduğudur. Gelen kopya sayesinde Damat Ferit, bir milin 1609 metre olduğunu söylerken, Güdük Necmi de bir milin 5280 ayak, bir milkarenin de 2590 km2 olduğunu ekler. Neticede fazla bilgi göz çıkarmamıştır. Tevafuğa bakın ki bizim şimdiki asgari ücret de net olarak 1603 TL’dir.

Dış borçların rekor kırdığı, cari açıkların giderek açıldığı, enflasyon canavarının azgınlaştığı, döviz kurlarının tavan yaptığı günlerde, 658 milyon liranın harcanmasını sorgulamak abes bir şey midir? Küçükken “sıra sıra odalar, birbirini kovalar” diye sorulan bilmeceyi duyduğumuzda aklımıza “bi’ tren” gelirdi. Artık bütçeyi bitiren bir şey geliyor olmalı. Aman ha, aklınıza ilk gelen şey değil. Katar gibi düşünün. Hayır efendim, Katar derken ülke olan değil, korkarım ki o da aklınıza ilk gelen şeye doğru götürür. Cevap; sürücüsüz arabalar! (“Merhabalar, nasıl gidiyor arabalar?” esprisinin de sürücüsüz arabalarla ilgili olduğunu düşünüyorum)

Cemiyet içerisinde bu harcamaları çok normal ve itibar için gerekli görenler var tabii. Ak tolgalı bir beylerbeyi komutasında hareket eden AKıncı grup için Yahya Kemal’den ilhamla şunu diyebiliriz:

“1150 asgari ücretli saray askeri o gün çocuklar gibi şendi
Aylıklarının toplamı dev gibi bir sarayın bir günlük masraflarına denkti”

Diğer bir kısım insan ise “nihai-end” makamında  şöyle bir şarkı terennüm ediyor:

“McKinsey’e etmem şikayet, ağlarım ben halime...”

Ekonomik planlarda sıkı mali politikalar uygulanacağının sinyalleri verilip vatandaşlar her fırsatta tasarrufa davet ediliyor. Bugünlerde herkesi kapsayan, sistemden çıkılamayan, zorunlu bir BES getirileceği ve kıdem tazminatları konusunun kaldırılacağı söyleniyor. (Çalışanların maaşlarından kesilerek zorunlu bir bireysel emeklilik sistemine dahil edilmesi projesi şu anda kademeli olarak işliyor ve gittikçe daha çok çalışan bu kapsama giriyordu, istemeyen çalışanlar iki ay sonrasında BES’ten çıkabiliyordu)

Sayın AK tolgalı, “çocuklar gibi şen” olanları ister as gari, ister kes... Çünkü onlar sarayın “asgarileri”... Şu parasızlık günlerinde tasarruf etmek yerine “tasarruy” (saraylanma) devam ettiği sürece sırayla hepimiz “Sarayın Asgarileri” olacağız gibi...

Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/sarayin-asgarileri_475028



“Askerî” ücret ve “Fıtrat Kalkanı”



2017 yılı için çalışanlara ödenecek net asgarî ücret 1404 TL olarak belirlendi.
Tam olarak kaç kişi asgarî ücret üzerinden maaş alıyor bilmek çok mümkün değil. Kimi işverenler, düşük vergi ve masraf ödemek için çalışanlarının sigortasını asgarî ücret üzerinden gösterip gerçekte daha yüksek meblâğlar ödüyor olabilir. Diğer yandan, sigortasız çalıştırılsa da asgarî ücret ile bağlantılı maaş alanlar da var. İçler dışlar çarpımı yapıp çarptığımız sayıya da bölersek, bu düzenlemeden etkilenen milyonlarca kişi olduğunu söyleyebiliriz.

Öncelikle 1404 TL’nin yaklaşık olarak 400 dolara tekabül ettiğini belirtelim. Hükümetimiz, “en az 400 dolar verelim, bu iş huzur içerisinde çözülsün” demiş olabilir belki. 10 tane “40 yapan” dolar varsa, muhalefetin bir kısmının destek verdiği de söylenebilir. Yeni asgarî ücret rakamını tersinden yazarsak 4041 buluruz ki, 40 sayısının burada mündemiç oluşu, bize büyük bir ipucu veriyor. Bazı siyasetçiler de yeni rakamın 4 lira ile bitmesini anlayamadığını ifade etmişti. Bir misyonu var ki koymuşlar adamlar, değil mi?

“Bu dört yüz meselesinin başka bir anlamı da olmalı” diye düşünürken aklıma nedense makarna ve kömür geldi. Makarna karbonhidrattır, kömür de karbon… Ortak noktaları karbondur yani. Peki, karbon atomları düzgün dörtyüzlü tabir edilen geometrik dizilimle bir araya gelse ne olur? Tabiî ki elmas! Kömür ve makarna dağıtıp bunlarla bir “düzgün dörtyüzlü” isteyen ve alan “elmas” bir fırsat elde eder denebilir.

Pek çok kişinin “asgarî ücret” tabirine dili dönmeyip veya yanlış bildiği için “askerî ücret” dediği sizin de dikkatinizi çekti mi? Benim çekti. “Askerî ücret 1404 TL oldu” cümlesini duyduğumda, Ankara Çubuk Savaşı’nı hatırladım hatta. 1402 yılında gerçekleşen bu savaşta Yıldırım Bayezid Timur’a mağlûp olmuş, ardından yıllarca sene süren “Fetret Devri” başlamıştı. 1404 TL dolaylarında sonuçlanan “askerî” ücret mağlûbiyeti ve rüesa takımımızın iş kazaları karşısında takındığı “Fıtrat Kalkanı” duruşu, Anadolu sathındaki çalışanların durumu hakkında fikir veriyor. Son çeyrekte negatif çıkan büyüme verisi, döviz karşısında % 20 değer kaybeden TL ve açıklandığı kadarıyla % 8 dolaylarında enflasyon varken, gelir vergisi dilimlerinin sadece yeniden değerleme oranı olan % 3,83 oranında arttırılması 2017’de daha çok vergi vereceği anlamına geliyor.

Fıtrat Kalkanı, ölüm ve yaralanma ile sonuçlanan iş kazaları/cinayetleri sonrasında tepkileri azaltmak için kullanıldı. 302 madencimizin vefat ettiği kaza sonrası ilk açıklamalardan biriydi, bu mesleğin fıtratında ölüm olduğu… Öyle ya, su boğar ve ateş de yakar; fıtratında var çünkü. Bunu anlamak için Cahit Sıtkı Tarancı gibi yolun yarısına gelmeye gerek yok. Velâkin eşyanın tabiatı ve fıtratında var olan özellikler bilindiği halde, gerekli tedbirler alınmıyor ve bu da elim sonuçlara sebebiyet veriyorsa, “fıtratında var” açıklaması ile yetinip başka bir şey yapmamak, suç ve suçluları örtmekten başka bir işe yaramaz.

Özelleştirilen veya taşeron kullanılarak deruhte edilen çoğu kamu hizmetinde pek çok sıkıntılar olduğu ifade edilmektedir. En son yapılan milletvekili genel seçimlerinden önce şimdiki hükümeti oluşturan partinin o anki yöneticileri, taşeronluk müessesesini ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar yapacakları şeklinde vaatler veriyordu.

Taşeronluk sistemi ile ilgili; can güvenliğinin sağlanması, sosyal güvenlik ve sosyal haklar noktasında eksikliklerin yaşanması, ihalelerde usûlsüzlük gibi pek çok konuda şikâyet var. Hatta 302 kişinin vefatına sebep olan madeni işleten firmanın alım garantili olarak çıkarıp devlete sattığı kömürlerin yarısına yakınının taş çıktığı, Sayıştay raporlarına bile geçmiş durumda. Sonuçta ranta gebe bir sistem (t)aşererse, taşeron da kendisine kömür yerine taş verecektir.
Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/askeri-ucret-ve-fitrat-kalkani_419889

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: