Bu Blogda Ara

Arşiv

bitcoin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bitcoin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Çiftli-K-oyunu



Çiftlik desen çiftlik değil, banka desen banka değil, oyun içinde koyun, bilgisayar içinde bitcoin yetiştiren ve adına Çiftlikbank denilen oluşumun bir dolandırıcı şebekesi olduğu kesinleşti. Anladığım kadarıyla tezgah şöyle kurulmuştu: sisteme para yatırarak üye olanlar, yatırım yaptıkları zirai üretim araçlarını online oyun sitesi şeklinde sürekli takip ediyor, elde ettikleri üretimi depolarda saklıyor ve belli periyotlarda bunun para karşılığını kâr olarak alıyorlardı. Dağıtılan kâr oranları, hiçbir yatırım aracının sağlayamayacağı büyüklükteydi. Emeksiz, risksiz ve yüksek getiri insanlara cazip geliyordu. Bu arada entegre üretim tesisleri ve satış noktaları açılışları yapılıyor, gerçek üretim yapıldığı intibaı uyandırılıyordu.

KOYUN DEĞİL BİTCOİN ÜRETMİŞLER!

Foyası meydana çıktıktan sonra anlaşıldı ki zirai üretim namına yaptıkları bir şey yoktu. Fason üreticilere yaptırdıkları malların üzerine markalarını basıp satmaya çalışıyorlarmış. Kerameti kendilerinden menkul mavi yumurta dedikleri şeyi 10 liraya sattıklarını iddia ediyorlardı ki günahları boynuna, yapmışlar mıdır bilemem, kara para aklama için müthiş bir yöntem! Yeni üyelerden toplanan paralardan eski üyelere gıdım gıdım dağıtılınca hem güvenleri artar hem de yeni üyelerin sisteme kazandırılması için gönüllü çalışırlar. Hiç mi üretim yapmamışlar? Yapmışlar tabii, o da son zamanlarında ortaya çıktı, geniş bir alanda kurdukları bilgisayar sistemleri ile bitcoin kazım işlemi yapmışlar. Bitcoin ani ve sert düşüşler yaşamasa belki tezgaharı daha geç ortaya çıkacaktı.

AHIR SAMAN FİTNESİ

“Dışardan para bul, bütün işleri taşeronlara yaptır, yandaşlarını paraya boğ, vitrini süslü tut, herkesin görebileceği büyük tesisleri alayiş ve nümayişlerle aç, dini-milli-manevi bütün değerleri istismar et, mehterler ve Kur’an okumaları eşliğinde şovlar yap, ‘bizi kıskanıyorlar’, ‘ülkemizin üzerinde oynanan bazı oyunlar var. Yurtdışı kaynaklı, Londra merkezli oyunlar’, ‘Kudüs kırmızı çizgimizdir’ gibi alakasız hamaset nutukları at, tanınmış kişiler yanında boy göstersin, internet mecralarında paralı troller istihdam et, aleyhte yazan ya da sistemi sorgulayan olursa linç harekâtıyla sustur, ulusal kanallarda boy boy reklamlarını yap, gazetelerde haber görünümlü reklamların dolaşsın ve hiçbir olumsuz habere/yoruma yer verilmesin” şeklinde özetlenebilecek hareket tarzı size de çok tanıdık geldi mi? Bir yönüyle ahır saman, diğer yönüyle ahirzaman fitnesi, neuzubillah!

“BANA ÇİFTLİĞİMİN BİR OYUNU MU BU…”

2016 yılında başladıkları faaliyetleri resmi makamlar nezdinde dikkat çekmeden uzun bir süre serbestçe devam etti. Bir tepeden yokuş aşağı freni patlamış şekilde inen ve uçuruma doğru gittiği apaçık belli olan bir arabaya, uçurumun tam kenarına hızla ulaştığı anda müdahale edecek şekilde çalışan mevzuatımız var maalesef. Yasal merciler, freni patladığı fark edildiğinde ya da uçuruma doğru yöneldiğinde durduracak şekilde çalışsa belki de iş bu noktaya gelmeyecekti. Aktifiyle pasifiyle yaklaşık 500 bin üye sisteme dahil oldu. Elde avuçta ne varsa, bütün birikimlerini kullanarak, çevresinden borçlanarak ya da bankalardan kredi çekerek paralarını buraya yatıranlar oldu. Toplamda 511 milyon TL topladıkları söyleniyor. Bankacılık lisansları olmadığı halde isimlerinde “Bank” ifadesini kullandılar. Bakanlık soruşturmaları başladığı zaman bile rahatça yurtdışına para transferi yaptılar, şirket hisselerini devir ettiler, yönetim kadrolarını değiştirebildiler. Sistem sunucuları kapandıktan, sorumlular yurdışına kaçtıktan sonra polisiye tebirler alınmaya başlandı. Üyeler o noktada “bana çiftliğimin bir oyunu mu bu, aldı paraları verdi zulümü” demeye başladılar.
Ne demiş milli şair: “Tarihi tekerrür diye ta’rif ediyorlar; hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?” Allah, tekerrür hatasına düşmeden seçimler yapmamızı nasip etsin…
Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/ciftli-k-oyunu_456448

Yerli ve Milli Bitcoin

Yerli ve milli bitcoin

KHK, OHAL’in başıdır. Hükümet dahi her işine KHK ile başlar oldu.
KHK’nın ne bitmez tükenmez bir kuvvet kaynağı olduğunu anlamak isteyen temsil-i demokrasimize bakabilir; şu ana kadar, evlilik programlarından trafiği düzenleyen kanunlara, dalgıç ve kurbağa adam hizmetlerinden Tababet ve Şuabatı San’atların Tarz-ı İcrasına Dair Kanun’a kadar pek çok kanun, bir kararname kolaylığı ile şak diye düzenlendi. Muktedir “KHK” der, koca bir ilçeyi kolaylıkla yerinden kaldırıp başka bir yere taşır.

Geçen haftaki yazıda bahsettiğimiz bitcoinlerin millîleştirilmesi konusu da bir KHK ile çok kolay halledilebilecek bir şeydir. Şimdi, piyasada dolaşımda bulunan bitcoinlerin tamamı, algoritması ve kısaca bütün aksamıyla satın alınıp kendisine millî bir hüviyet kazandırılması hususunda KHK çıkarsa sonrasında işleyebilecek süreçlere dair tahmin yürütmeye çalışalım:
 
Teknolojik bir yönünün olması ve karmaşık yapısı sebebiyle bitcoine tereddütlü yaklaşan halkın teveccühünü çekmek lâzımdır. Bunun için önce bitcoin ve bilişim teknolojilerinin yerliliği ve neden millî olması gerektiği konusunda konuşmalar yapılır. Meselâ;
“Bakınız, tarihteki ilk sızma testi Anadolu’da yapıldı, haberiniz yok tabi, okullarda öğretilmiyor bunlar.
Türküsü bile var: ‘Su sızıyor sızıyor, taşların arasından’. ‘Nesnelerin interneti’ diyorlar ya şimdi moda olmuş, bu fikir de bizim topraklarda yeşerdi, ne diyor şair: ‘Her nesnenin bir bit imi var ama…’ bulmaca çözenleriniz bilir, ‘im’ işaret, iz demek. Yaaa, şaşırdınız değil mi? Bitcoin de hamdolsun artık biz’im’ olacak. Biraz geçmişe gidiyorum, Doğu Roma meselâ… Nasıl yazılıyor kitaplarda ‘D. Roma’. CD-Rom’a ne kadar benziyor değil mi? Daha da eskisi Lidyalılar. Yahu para bu topraklarda keşfedilmiş. Anadolu’dan geçen bu kadar medeniyet ne olmuş, buharlaşmış olabilir mi?

Şimdi bakıyorsunuz, dünyanın bütün bilgisayarlarında çıkarılabilen bir maden bu. Her yerde çıkıyor da bizim memlekette şimdiye kadar neden çıkmıyordu? Aslında dünyanın en büyük bitcoin rezervleri bizde, ama bugüne kadar koalisyon hükümetlerini kandırdılar ve çıkarttırmadılar! Sayko’nun Piko’nun çizdiği sınırlar haritada kalır, gönüllere sınır konamaz! ‘Bitratejik Derinlik’ politikalarımız sayesinde Ortadoğu’da oyun kurucu oluyoruz.”

Bitcoin işletmeleri, madencilik faaliyetinden dolayı Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü bünyesine verilir. Kamuya ait bir maden işletmesi olarak hayata başlar. İşçi alımı olur, istihdam artar. Muhtemelen siyasiler akrabalarını buraya bolca yerleştireceği için kadrolar zamanla şişer, ücretler düşürülür. Üretim düşer, maliyetler yükselir ve verim azalır. Kimse memnun kalmaz artık. Muhalefet sert bir şekilde eleştirir. Cumhurbaşkanı “bu zata beş coin verin, kaybeder geri gelir” diyerek eleştirileri savuşturur. Sonra, iktidar “neden özelleştirmiyoruz bu işletmeleri?” diye sorarak radikal bir karar alır. Muhalefet bu sefer kamu işletmesinin, hele de para arzı yapan işletmenin yan- daş firmalara peşkeş çekileceği gerekçesiyle özelleştirilmesini sertçe eleştirir.

Özelleştirilir ve işçi sayısı üçte birine düşer. İhaleyi kazanan firmaya 55 yıllığına maden çıkarma garantisi verilir, çıkarılan madenlerin alınması taahhüt edilir. Vatan sathındaki bütün düğünlerde altın takmak yasaklanır. Tam, yarım, çeyrek gibi bitcoinler piyasaya sürülür. “Beşi bir yerde” altınlara mukabil “baytı bir yerde” olan “bytecoin” kullanılır (bilgi sistemlerinde 8 bit bir byte eder). Bakmayın, kayıtdışı altın yerine tamamen kaydı sistemlerde dolaşan coinlerin kullanımı iyi olur bir yerde.

Taşeron işçilerin problemleri gündeme gelir. Aslında burada çalışan işçilere siberon demek daha uygun olur belki, olay siber madenlerde geçiyor çünkü. Günün birinde bot hesaplarla siber saldırılara maruz kalır. Siber Olaylara Müdahale Ekibi (SOME) yetersiz kalır ve madenlerde SOME faciası yaşanır. Aralık ayında gerçekleşen bu olaya Coin-7 Aralık operasyonu denir. Bot kutularında megabaytlarca bitcoin ele geçirilir. Enerji bakanı artık Siberat Alkaynak mı olur, Bitaner Yıldız mı olur bilemem, 3 gün boyunca aynı gömleği giyerek kameralar karşısına çıkar. “Tahminim 300 milyar dolar ile zararı kapatırız” der.

Devletin tepesi, kurucusu olduğu söylenen Satoshi Nakamoto’ya gönderme yaparak “Satoshi’nin bizi satışı, kandırışı, aldatışı olmuştur. Önce Rabbim, sonra milletim bizi affetsin” açıklaması gelir. BİTÖ diye yeni bir terör örgütü ilân edilir. “B” serisi bir bit’lik coin bulunduran veya “bitlock” programını kullanan herkes bu örgüte mensup sayılır ve tutuklanır…

***

Çok mu film izliyorum nedir, gerçekleşmesi mümkün olmayan yukarıdaki gibi senaryolar aklıma geliyor işte…
Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/yerli-ve-milli-bitcoin_450060

Bit Koyup Mgabyte Almak

Bit koyup Megabyte Almak

Yabancı sermaye ile olan ilişkilerimiz gittikçe karmaşık hale geliyor. Üretime ve ihracata dayalı faaliyeti oldukça az olan ekonomimizin kendisine karşı olan muhabbeti çok fazla ve durmadan çağırıyoruz kendisini. Çıkarmışız dışarı yatırım kaplarımızı, yağar da “dolar” diye bekliyoruz. Öte yandan, dış politikayı içerden oy devşirme maksatlı kullanan ehl-i siyaset-i hamaset, her hafta başka bir sermaye grubunu model olarak kullanıp “düşmanların büyük resimleri” isimi yağlı boya arşivine yeni çizimler ekliyor. Resmedilen yabancı sermaye olunca altın oran kaidesine daha çok uyuluyor olduğunu sanırsınız ama maalesef çok orantısız tasvirler çıkabiliyor ortaya. Bu resimlerden ürken yabancı yatırımcılar gelmeye çekiniyor, daha önce geldiyse de kaçmanın yollarına bakıyor haliyle.
“Yeter ki dışarıdan para gelsin ülkedeki çarkları döndürsün” düşüncesi ile adeta Orhan Veli şiiri gibi sesleniyoruz yatırımcılara:

“Çağırsam, sesimi duyar mısınız, borsalarımda?
Dokunabilir misiniz yatırımlarıma ellerinizle
Doldurabilir misiniz tulumbamı, gözyaşlarınızla?
Bilmezdim inşaatların bu kadar çok
Kredilerinse bu kadar kifayetsiz olduğunu
Temerrüde düşmeden önce
Bir borç var, biliyorum
Her şeyi ödemek mümkün”

Dış sermayeye hitap şeklimiz bazen Attila İlhan gibi de olabiliyor:

“Ben sana mecburum bilemezsin
Dolarlarını kasamda tutuyorum
Büyüdükçe %11 büyüyor ülkem
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum (Sıcak para etkisi dedikleri şey olsa gerek)
..
Ne vakit bir altyapı projesi düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Parasız ve ellerimizi kirletmeden  (Müteahhit Fikri usulü)
Ne vakit bir altyapı projesi düşünsem
İhaleye senin paranla başlıyorum
İçinde gizli garantiler dolaşıyor sözleşmelerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin”

Kendisi olmadan yapamadığımız, ancak onu da ihanetler sarmalının orta yerinde gördüğümüz ve güvenmediğimiz dış sermaye ile ilişkimizi en iyi anlatan sahnelerden biri de Kadir İnanır’ın filmin aktristine kendisini sevip sevmediğini sorup olumsuz cevap aldıkça tokat atması ve aynı sorunun üçüncü tekrarında “evet” cevabı alınca yine tokadı basarak “yalannn söylüyorsun!” dediği olsa gerek.

Küresel ekonomik ilişkilerin girift bir hal aldığı zamanımızda, ülkemize gelen yabancı sermaye de bizim kara kaşımıza sevdalı olup gelmiyor. Ticari çıkarlarına uygun gördüğü ve güvenlikten emin olduğu sürece buraya gelip iş yapabilir. Ajan, terörist  ve hain gibi sıfatlarla itham edilmenin ve varlıklarına el konmasının çok kolay olduğu OHAL rejiminde kendisini güvende hissedebilir mi? Hukuk uygulamarının keyfiliği, demokrasi ve insan hakları konusundaki uluslararası endekslerde sürekli daha düşük seviyelere gerilememiz sadece yabancıları değil vatandaşlarımızı da olumsuz etkiliyor. Tüketici güven endeksi, kriz etkisi ile en düşük değerlerine yaklaştığı 2008 rakamlarına yakın yerlerde seyrediyor.

El parasına güven olmuyor madem, kısa sürede bir sanayi hamlesi yapmak ve ihracatı katlamak da kolay değil, neden ülke olarak bitcoin’e yatırım yapmıyoruz? Hazır,  Varlık Fonu’muz var ve ülkenin en münbit varlılarını bünyesinde toplamış, versin parasını, dünyadaki bütün bitcoinleri satın alsın. Şimdi bana, bütün bitcoinlerin piyasaya çıkmadığını (madenciler tarafından çıkarılmamış bitcoinler olduğunu) söyleyecekler çıkacak. Kardeşim, topraktan girmekten bahsediyorum bu işe… “Yerin üstü-altı ne kadar varsa bütün bitcoinleri sar, paketle” diyeceğiz piyasaya. Hem toptan alınca daha ucuza da alırız belki. Artık bu para bir devlet desteğine sahip olur, istediğimiz zaman ve istediğimiz kadar piyasaya sürebiliriz. Algoritmasını değiştirip üretilebilecek maksimum bitcoin sayısını da 21 milyondan sonsuza çekeriz.  Değeri on yüz bin baloncuk seviyesine çıkınca da satışı hızlandırırız. Bit koyup megabayt alırız.

Ha, işler ters mi gitti, bitcoin enflasyonu mu yaşandı, sıfırlarını sileriz olur biter! “Bir megabytecoin, artık  bir yeni Türk coinidir” dediğimizde kim itiraz edecek?
Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/bit-koyup-megabayt-almak_449522

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: