Bu Blogda Ara

Arşiv

hayvan çiftliği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hayvan çiftliği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yeni Sanalyasa

Yeni Sanalyasa
İbrahim Özdabak Karikatürü
 

Cafcaflı işlere bayılıyoruz; süslü kutular içerisinde uzatılan hediyelere, renkleri canlı ve parlak olan eşyalara ve yeni kılıfıyla sunulan herşeye...

Bunu keşfeden ehl-i siyaset de halkın nazarını muhtevadan çok ambalaja yönlendirir, hasiyetle ilgilenmez hissiyatı öne çıkarır. Popüler ifadeyle “algıları yönetmeye” ehemmiyet verir. İçine koyacak adaleti olmadan koca koca adliye sarayları inşa eder. Dışı süslü binalarla eğitim meselesini çözdüğüne inandırır. Güçlü ve pahalı makam araçlarını art arda yollarda dizerek itibar kazandığını düşünür.

3259 tesisin aynı anda açılışını dev törenlerle kutlar, sayıyı ne kadar büyütürse o kadar iyi. O tesislerin nerede olduğunu kimse sormayacak nasıl olsa. Toprak üzerine on metrekarelik beton döker, hastane temeli olduğunu iddia eder. Fabrika temelini arabasının bagajında taşıyıp her gittiği şehirde bir temel atanları bile varmış diyorlar.

Siyasetçilerin ziyareti öncesinde şehirdeki çimler yeşile boyanır. Yeşil olması gereken futbol stadının çimlerini bile boyayan var. Beyaz renkli formasıyla yere düşen futbolcular oldu da, öyle anladık. Zevahir kurtulsun da, varsın içinde cevahir olmasın. "Lübbü bulmayan, kışır ile meşgul olur. Hakikati tanımayan, hayalâta sapar. Sırat-ı müstakîmi göremeyen, ifrat ve tefrite düşer. Muvazenesiz ve mizansız olan çok aldanır, aldatır" kaidesini tasdik eder.

Şimdilerde, yeni anayasa çağrıları yapıp duruyorlar. “Yeni” sihirli kelimesi ile dillendirilince halkımız teveccüh edecek diye düşünülüyor olmalı. Defalarca değiştirilen, bazı kısımları tamamen kaldırılan mevcut anayasanın hangi hükümleri, hangi işleri yapmaya nasıl engel oluyor, o anlatılsa bari... Kendi eliyle koyduğu kanunu uygulamayan, AYM kararlarını ve AİHM kararlarını hiçe sayan birinin ayağına anayasanın dolandığı söylenebilir mi?

George Orwell’in Hayvan Çiftliği hikayesinde, hayvanlar içerisinde yaşadıkları çiftliği ele geçirip insanları kovarlar. Yedi emirden oluşan bir nevi anayasayı duvara asarlar. Ne var ki, yedi emir levhasını yazan hayvanlar haricinde kimse okuma yazma bilmez. Yönetimi elinde bulunduran domuzlar da bu durumdan yararlanarak kanunları kafalarına göre değiştirirler ve kimse itiraz edemez. “Bütün hayvanlar eşittir” maddesi zamanla “Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar daha eşittir” haline dönüşür. Hiç bir hayvanın yataklarda yatmayacağı hususunda kanun olmasına rağmen insan yataklarında yatan domuzlara itiraz edilince, ilgili maddenin “çarşaflı yataklara” dair olduğunu ve çarşafları kaldırarak yattıklarını iddia ederler.

Merak eden her bir vatandaşın görüp okuyabileceği bir anayasa çok problem çıkarmakta, açıkça yazılı olan kanunların çiğnendiğini görmek kafaları karıştırmaktadır. Diyorum ki, yenisi çıkarılacaksa tam bir Sanalyasa olsun, basılı nüshaları bulunmasın ve sanal ortamlarda şifreli bir şekilde muhafaza edilsin. Sanalyasayı koruyacak süper bir BilgiSaray inşa edilsin. Yöneticilerimiz haricinde kimse ona ulaşamasın. İhtiyaç durumunda onlar bize gerekli maddeleri hatırlatabilirler. İcap ettiğinde hızlı bir şekilde değiştirebilirler de. Anayasanın çiğnendiğini göz görmezse gönül daha çabuk katlanır, kimse itiraz etmez.

Düşünsenize, basılı olduğunda, her değişiklikte tekrardan basılması gereken anayasa kitaplarını... Ne büyük israf değil mi? Ya o kitapları basmak için kesilen ağaçlara yazık değil mi? Sonra, kafaya fırlatılan anayasa kitaplarını da gördük tarihte. Ne gerek var canım, durduk yerde milletin eline silah gibi kullanılabilecek bir araç vermeye...

Link:  https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/yeni-sanalyasa_588463

Hayvan Çiftliği

Hayvan çiftliği

“George ne demiş, Hans ne demiş bizi ilgilendirmez” sözünden hareketle bütün George’ların eşit muamele göreceğini zannedenler yanıldı.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan “George Orwell ‘Hayvan Çiftliği’ kitabında bazılarının daha eşit olduğu bir düzeni, meselâ Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni (BMGK) beş ülkeyle sınırlayan düzeni eleştirir. Çok anlamlı. İçinde insanın olmadığı, halkı mutlu etmeyen bir ekonomi politikasının anlamlı olmadığına inanıyorum” şeklinde bir açıklama geldi. En azından bazı George’ların “daha eşit” olduğunu anladık.

Çeşitli çevrelerden bu söze eleştiriler geldi. George Orwell’in, Hayvan Çiftliği isimli kitabı yayınlandığı sırada henüz BM’nin kurulmamış olduğu ifade edildi. BMGK’nın bazı tavırlarının bu kitapta eleştirilen hususlarla örtüştüğü söylenebilir tabi, ancak kitabın Birleşmiş Milletler’i hedef alarak yazıldığını söylemek zorlama bir iddia olur zannımca.

Hayvan Çiftliği kitabında, insanlar tarafından sömürüldüklerini ve aç bırakıldıklarını düşünen çiftlik hayvanlarının isyan ederek insanları kovdukları ve kendileri için eşitlikçi bir düzen kurdukları anlatılır. İsyanı başlatan iki domuzdan güçlü olanı (Napoleon), zamanla kendisine rakip olabilecek kişileri ihanetle suçlayıp ekarte eder, çiftlikten kovar. Çiftlikte meydana gelen her türlü olumsuz olayda kovulmuş olan “Snowball” isimli domuzun parmağı olduğunu iddia eder. Kendisine sadâkatle bağlı bir köpek ordusu kurar ve düzeni bozma temayülü gösteren herkesin üzerine bu orduyu salar. Anayasa gibi kabul ettikleri ve duvara yazdıkları yedi emir metninde gün geçtikçe kimseye fark ettirmeden düzenleme yaptırır. Napoleon’un yardakçıları, kafaları karışmış ve hafızaları yeterince güçlü olmayan hayvanlara o maddelerin baştan beri bu şekilde olduğunu telkin eder. Çiftlik sakini hayvanlar da sorgusuz kabul içerisinde, maddeleri muhtemelen yanlış ezberlemiş olduklarını düşünür. En sonunda bir sabah bütün maddelerin duvardan silindiğini ve “bütün hayvanlar eşittir, fakat bazı hayvanlar daha eşittir” yazdığını görürler. Hikâyenin sonunda yönetici domuz grubu, kendilerine isyan ettikleri insanların hareketlerini bire bir taklit etmeye başlamış ve diğer hayvanlar üzerinde tahakküm ve sömürü düzenini yeniden kurmuşlardır.

Kısaca Hayvan Çiftliği; “Harun olmaya geldik” deyip Karun olan, hain ve sinsi bir şekilde davranıp diğer insanları kandıran ve onların zaaflarından yararlanmayı çok iyi bilen, sadece kendisini düşünen ve iktidarını korumak uğruna her türlü kötülüğü işlemeye hazır olan insanların hikâyesidir.
Bu hikâyenin eleştirdiği düzene sahip bir ülkede şöyle şeyler yaşanmayacağının garantisini kim verebilir:

Diyelim ki, Napoleon konumundaki kişi, safdışı bırakmak istediği kişileri mental yorgunlukla suçlayıp istifalarını istedi… Bir kısmı darıldı, küstü fakat emre itaat edip istifasını sundu. Sonra istifa edenlerden bazıları, batıp batmadığı ve batıyorsa kime battığı belli olmayan “iğneleyicimsi” sözler sarf etti, gelen tepkilere dayanamadı ve yanlış anlaşıldığını söyleyip özür diledi. Bazıları da istifa etmemekte direndi. Direnenlere önce hain suçlaması yapılarak “bizi kandırdı” dendi. Bir sonraki aşamada elebaşları olabilecek birinin isminin ilk iki harfi ile başlayan ve aynı zamanda “Mental Yorgunlar Terör Örgütü” ifadesinin kısaltması olan “METÖ” tanımlaması yapıldı ve direnenler bu örgüte dahil edildi. METÖ elebaşının Twitter’da CapsLock kullandığı tesbit edildi. Bundan sebep, tweetlerinde CapsLock kullanan herkes örgüt üyesi kabul edildi…

İşte bu yüzden Birleşmiş Milletler kendilerine yapılan uyarı ve eleştirileri dikkate almalıdır…
Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/hayvan-ciftligi_444124

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: