Bu Blogda Ara

Arşiv

indirim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
indirim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Marketten Mehmed’e Mektup

 

Marketten Mehmed’e Mektup
Can Baytak Karikatürü

Ulaştırma Bakanımız, Erdoğan için “Türkiye'ye yetmiyor, bütün dünyayı yönetiyor” dedi. Doğrudur, bunu anlamak için "earth" kelimesine bakmak yeterlidir. Neden Türkçe bir kelime seçmediğimi merak etmiş olabilirsiniz, dünya yönetiminde söz sahibi birinden bahsederken başka milletlerden insanların anlaması için İngilizce olması gerekir.

İngilizce dünya, yeryüzü manalarına gelen earth kelimesi içinde gizlenmiş “RTE” harfleri olduğu dikkatinizi çekti mi? Ayrıca, kelimenin sonundaki h harfini başa alın, ne oldu? Heart, yani kalp! Bir tek kelimeden sudur eden manalara bakın; dünya, kalp, RTE! Emoji olarak düşünün ama, o zaman daha güzel oluyor.

Bütün dünyayı yönetme görevinin sorumluluğu ve iş yükü fazlalığını söylemeye gerek yok herhalde. Kendi vatandaşları olan bizlerle ilgilendiği zaman mutlu oluyoruz haliyle. Tarım Kredi Kooperatif marketlerinde indirim olduğu müjdesi bizzat kendisi tarafından verildi. Müjdeyi duyan vatandaş o marketlere koştu ama genelde umduğunu bulamadı. Bazı ürünlerin fiyatı değişmediği halde yükseltilip indirilerek aynı fiyat korunmuş. Bazılarının fiyatı yenilgi yenilgi büyüyen bir zaferi doğrulamak istercesine indirimli indirimli yükselmiş. Kimi ürünlerde de indirim olmuş ama rafta ürün bulunamamış. Necip Fazıl’vâri, marketten Mehmed’e mektup yazanlar da olmuştur belki:

“İndirim üç hece, Mehmed'im lafta
Dar gelirliler toplandık hep bir safta
Pek de fiyatı değişmeyen ürünler rafta
Zamları düşünüp yanma Mehmed' im!
Alışveriş mi... Belki... Daha marketten çıkmadım!

Bir market ki, çocuk mamaları kilit içinde
Cep, almazların zoru içinde
Üst üste bindirim, indirim içinde
Neyle ödesem, kredi kartı mı
Cüzdandan nakit mi çıkar, bakiye artı mı?

İndirimli bir ürün vardı, ilanı asıldı
Düştüler stoktan, fişi basıldı
Tükendi bitti, bir kaç dakikalık fasıldı
Reyonda kalan bir kaç eli boş sefile
Acıyarak baktı alanlar, ellerinde file

Marketçi, getir şu indirimli çaydan
Bir satırın üstünü çizelim, sayfalık paydan
Listedeki her şey pahalı önceki aydan
Doldur rafları, stoklar erisin
Koli koli, paket paket erisin

Mehmed'im, üzülmeyin fiyatlar yüksekte
Alsak da sevinin, eve boş dönsek de
Sanma market arabası kalır tümsekte
Yarın elbet bizim, elbet bizimdir
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!”

İndirim olacak diye duyurup yapmadıklarına üzülmeyin. Ülkede toplam 1000 civarı var bu marketten, kime ne kadar yetecekti, bir de böyle düşünün. İnsanlar alışveriş için birbirini ezse daha mı iyiydi? Zannedersem, ekonomide yeni bir yöntem deniyorlar. Şaşırtmacalı ekonomi! Misal;  indirim var diyorlar, millet umutlanıp seviniyor. Marketçiler, doluluktan memnun oluyor. İndirim konusunda hayal kırıklığı yaşasa da, alma fikriyle geldiği için önümüzdeki hafta zam gelmeden alayım bari deyip alışverişini yapıyor.

Akaryakıt fiyatlarında da zam yapılacağı duyuruldu ama o gece zam iptal edildi ve herkes memnun kaldı. Nasıl mı? Akaryakıt fiyatlarına zam yapılacakmış gibi bir söylenti yayıp o zammı yapmadılar. Zam söylentisi anında sosyal medyada yayıldı, memlekette duymayan kalmadı. Gece zam geleceğini duyan vatandaş, zamsız fiyattan almak için petrol istasyonlarına hücum etti. Akaryakıt istasyonları bu işten memnun oldu, durmadan satış yaptılar. Kuyruğa giren vatandaş da zamsız fiyattan aldığını düşünüp sevindi ve kuyrukta beklemek zoruna gitmedi.

Gelgelelim, vakti gelip de zammın olmadığını gören evindeki vatandaş da rahat bir nefes aldı, iyi ki zam gelmedi diye sevindi. Haberciler ve sosyal medya mecralarına gün doğdu, iki ayrı son dakika flaş gelişmesi imkanı tanındığı için onlar da mutlu oldu. Sonuç itibarıyla iktidar cephesi, söylentisi çıkan zammı yapmamış olmanın gururunu yaşadı, daha ne olsun...

Link:  https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/marketten-mehmed-e-mektup_568754

Enflasyonla Mücadele

Enflasyonla topyekun mücadele

Ekim ayı başında açıklanan enflasyon oranları panik havası oluşturdu. Ölçülen enflasyon, nihayet vatandaşın hissettiği değerlere doğru yaklaşmıştı. Vatandaşı en çok ilgilendiren TÜFE, yıllık %25’lere dayanmıştı. Tabii ki, kötü giden herşeyde olduğu gibi enflasyonun da arkasında muhakkak bir mihrak olmalıydı. İç-dış neredeyse bütün mihrakları düşündüğüm halde enflasyonu tetikleyen mihrakları bulamıyordum. TÜFE kelimesi üzerine yoğunlaştım ve “TÜFE, TÜFE, TÜ..” diye üst üste söylerken farkettim ki, “FETÜ” oluyor! Acilen, devletin bir tedbir alması gerekiyordu.

Hemen, enflasyonla topyekûn bir mücadele başlatıldı. Öncelikle TÜİK’te enflasyon hesaplama işlerinden sorumlu kişi görevden alındı. Biraz, Yiğit Özgür’ün meteoroloji müdürlüğünü arayan adam karikatüründeki gibi oldu bu ama olsun... Meşhur karikatürdeki diyaloglar şöyle:

- Alo? meteoroloji mi?
+ Evet buyrun.
-Allah sizin belânızı versin!!
+N’oluyo ya?
-Ne lan bu sıcaklar ha!?
+Ne alakası var kardeşim, ölçüyoruz biz.
- Kaç derece şimdi?
+ 38.
- Hah! Allah belânızı versin!

“YÜKSEK YÜKSEK FİYATLARLA KRİZ ÇIKARMASINLAR!”

Akabinde, Bakan Albayrak, bazı büyük firmalardan %10 indirim yapma sözü aldıklarını duyurdu. Özellikle enflasyon sepetinde yer alan ürünlerde fiyat artışı yapılmaması hedefleniyor ki bir dahaki ölçümlerde düşük çıksın. Bu %10 indirim meselesini düşünürken, akla 400 liralık ürünleri %25 indirimle 450 liraya satan esnaf kurnazlığı geliyor ama bakalım nasıl olacak...

Belediye başkanları kameralar eşliğinde çarşı-pazar dolaşmaya ve ürünlerin gramajları ile fiyatlarını denetlemeye başladı. Zabıtalarımız kimseye göz açtırmıyor maşallah. Çalışmaları destekleyen vatandaş da adeta şu türküyü söylüyor:

 “Yüksek yüksek fiyatlarla kriz çıkarmasınlar
Aşrı aşrı enflasyona koz vermesinler
Kayınbabasının bir tanesini hor görmesinler
Uçan da fiyatlara malum olsun, enflasyonu özlemedim”

Vaktiyle bir Milli Eğitim Bakanı’nın sarf ettiği bir sözden etkilenip “o kurlar olmasa ekonomiyi ne güzel idare ederdim” diyenler için enflasyonla mücadele bu kadar kolaymış demek. Yapısal reformlara falan hiç gerek yok, fiyatları baskı altında tuttun mu yeter. Tabii, israfı seven milleti de hizaya getirmek gerekebilir. “Vatandaşlar da ihtiyaçları haricinde bir şey almasın” diyen devlet, her ailenin asgari ihtiyaç çizelgesini çıkarıp sadece o listedeki ürünleri almasını isteyebilir. Daha ileri giderek bütün üretim tesislerini kamulaştırıp dağıtımı kendi de yapabilir. Karneler, kuyruklar derken millet aç dolaşır ama en azından sağlıklı olur. Herkes kilo verir, fena mı? Görüyorsunuz, insanlarda nefs-i emmare olmasa dünya imtihanını ne güzel idare ederdik, değil mi?


KRİZ, SEN EKONOMİNİN NERESİNDESİN?


Enflasyonla böyle kapsamlı mücadele edilince sanki ortada bir ekonomik kriz varmış gibi hissediliyor. Gelin, krizin kendisine eski bir İstanbul şarkısı gibi soralım:

“Duruşun andırır manipülasyonu
Fiyatlar şişiren enflasyonu
Kim yapıyor acep, devalüasyonu
Kriz, sen ekonominin  neresindesin?

Bilmem sözde misin, yoksa özde mi
Kaynağın dışarda mı, yoksa bizde mi
Vatandaş, sen krize inanma e mi!
Kriz, sen ekonominin neresindesin?”

Link:  http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/enflasyonla-mucadele_475601

Öne Çıkan Yayın

Siya-Nur

Siya-Nur     Ülkemizde maddi felaketler, yetkili şahısların kendileriyle olan etkileşimine göre ikiye ayrılır: İlk kısım, üzerinden mağd...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: