Yaz geldi, çiçekler açtı, normalleşme başladı. “Vız vız vız
gelir, tırıs tırıs gider” denilen virüsler de hep çalışınca, bulaşma vakaları
artış gösterdi maalesef. Ak troller ve havuz medyası cephesi hemen vatandaşa
giydirmeye başladı. Bütün suç, tedbirlere uymamak konusunda manasızca direten
halkımızdaydı. Hakaret eden ve Aziz Nesin güzellemesi yapan troller de gördüm.
Aslında, okullar olmasa çok güzel idare edilecek Milli
Eğitim işleri gibi, vatandaş olmasa virüsle mücadele etmek de çok kolay
olacaktı. Süreç çok iyi yönetiliyordu çünkü. İlk tedbirler kapsamında indirilen
konut kredilerinin virüsü püskürtme konusundaki başarısı görülmüş olmalıydı ki,
1 Haziran tarihi itibarıyla hız verilen normalleşme sürecinde de fevkalade indirimler
yapıldı konut, taşıt ve ihtiyaç kredilerinde.
Şimdi, alınan diğer tedbirlerin bazılarna bakalım: İnsanlardan
evde kalması istendi ama ekonominin çarklarını çevirmek için üretim devam
etmeliydi. Evde kalarak üretilebilecek ne kadar şey varsa artık... Kapanan
işyerleri oldu ama işçi çıkarmak yasaklandı. Kısa çalışma ödeneği geldi ama ona
başvurma şartları o durumdaki herkese uygulanamıyordu. Üstelik şöyle bir şey
vardı, kısa çalışma ödeneği alan bir işçi, ileride, işsizlik maaşını almayı hak
edecek bir şekilde işsiz kalırsa, kısa çalışma ödeneği ile verilen kısımlar
düşülerek mahsup edilecek. Esnaf da unutulmadı tabii, ucuz krediler
dağıtılacağı söylendi. Yalnız, şu vardı ki, o kredilerin tutarları küçük
olmakla birlikte, almak isteyen kişinin neredeyse o krediye ihtiyacı olmadığını
ispatlaması gerekiyordu. İyi, güzel de, zora girmemiş olan adam neden
borçlansındı? Seyahatler yasaklandı ama kesilen biletlerden alınacak vergilerle
konaklama vergileri düşürüldü.
Sokağa çıkma yasağı uygulandı ama köprü ve otoyollar bayram
süresince ücretsiz hale getirildi. Başlayacağı gece yarısına iki saat kala, ilk
sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Evinde yiyecek stoğu tutmayan, stok tutacak
kadar ekonomik gücü olmayan, evinde hastası, çocuğu olan, yasaklı günler
boyunca evinde yiyecek ekmeği bulundurmak isteyen herkes panikle dışarı çıktı.
Yasak sayesinde, virüsle mücadelede diyelim, 3 birim mesafe kat edilecek
idiyse, o panik halinin getirdiği karmaşa yüzünden 5 birim zarar edildi. Suçlu
mu, aşkolsun, tabii ki şuursuz vatandaştı! Acilen “cahiliye” servislerine
gitmesi şarttı. Bir gündür, iki gündür –şimdi tamamını yazamayacağım- 3-4
gündür denilerek yasaklar uygulandı ama bu virüs için uygulanması gereken
“karantina 14 gündür” gerçeği ile uyumlu olmadı. Ayakkabı almak isteyen Temel
fıkrasını hatırlattı; beğendiği ayakkabının ayağını sıkması üzerine satıcı
“merak etmeyin, 15 gün içinde açılır” deyince Temel de 15 gün sonra gelip
alacağını söyler.
Maske konusunu bütün ayrıntılarıyla herkes hatırlıyordur,
çokça yazılıp söylendi; zorunlu hale getirilmesi ile birlikte satışı yasaklandı
ve devlet tarafından ücretsiz dağıtılacağı söylendi. Defalarca dağıtım yöntemi
değiştiği halde vatandaşın büyük bir kısmı maskeye erişimde zorlandı.
Nihayetinde satışı serbest bırakıldı. Belli yaş grubu insanlar için yasaklar
devam ederken seyahat izinleri verildi. Yani tatile çıkmak isteyen bir aile çocuklarını arabaya bindirip
gidebiliyordu, ancak otele vardığında çocukların dışarı çıkması yasaktı. Neyse
ki, bu durum fazla sürmedi, çocukların yasağı kaldırıldı. 65 yaş üstünün akşam
saatlerinde yasağı devam ediyor, bu yasak tam olarak neyi önlemeye yarıyor
bilmiyorum.
İlk kapatılan mekanlarn başında camiler geldi, ancak
normalleşme sırası AVM’lerden sonrasına kaldı. “Abdestini al, maskeni bul,
seccadenle gel” diyorlar camiye. Tedbiiir, Allahuekber! Neredeyse “namazını kıl
da gel” diyecekler. Tedbir iyidir, amenna... Sinsi virüs karanlığı seviyor
olmalı ki öğle ve ikindi vakitleri camide kılınabiliyorken diğer vakitler
kılınmıyor.
Şimdi, hükümetin, havuz medyasının ve ak trollerin laf
edemeyeceği bir vatandaş olmak istiyor musunuz? O zaman şunları yapın: Evden
çıkmayın ama üretime devam edin. Üretim/satış maliyetleri katlansa bile fiyat
artırmayın. AVM’de mağazanız varsa açın. Müşteri olarak sakın mağazalara
gitmeyin. Açıklanan her rakama inanın ama rakamların güzelliğine aldanıp
rehavete kapılmayın. Aman hapşırmayın toz olur, sakın öksürmeyin söz olur. Hiç
beraber dolaşmayın, sosyal mesafe kaybolur. Korona da korona virüs...