Son zamanlarda ne zaman hükümet yetkililerimiz bir konuda birileri
ile söz dalaşına girse veya aramız herhangi bir devletle bozulsa-ki bu
sıralar çokça örneği ile karşılaşıyoruz- hemen tepkisel hareketlerin
cadde ve sokaklara taşmış olduğunu görüyoruz. Bir an heyecanlanıp,
OHAL’in kalktığını mı düşündünüz yoksa? Üzülerek söyleyeyim ki, daha
devam ediyor. İşin kolayını bulduk; elçilik, büyükelçilik ya da
konsolosluklarının bulunduğu cadde-sokak adını değiştiriyoruz ve o
ülkenin ânında nakavt olup bir daha iflah olmadığını görüyoruz.
Ankara’daki büyükelçilik binasının önünden geçen cadde ve sokak isimleri
değiştirilip “Medine Müdafii Caddesi, Fahreddin Paşa Sokağı”
yapıldıktan sonra Birleşik Arap Emirlikleri’nin sesini duyan oldu mu?
Ee, ne demişler: “men cadde, vecede!” ABD bile büyükelçiliğinin
arkasındaki caddenin ismi Zeytin Dalı olarak değiştikten hemen sonra
ilişkileri yumuşatmaya çalışmadı mı? Rehavete kapılıp hemen gevşemiyoruz
tabi… Sayın Tillerson, gelirsın, adam gibi özür dilersın, o zaman biz
de caddenin adını yumuşatmak için bir “yumuşak g” eklemeyi düşünürüz.
“ÇEKOSLOVAKYALILAŞTIRILAMAYABİLENLER SOKAĞI”
Geçtiğimiz günlerde, kırmızı halı ile ağırlamaktan vazgeçip kırmızı bültenle aramaya başladığımız PYD başkanı Salih Müslim’in Çekya’da göz altına alındığı bilgisi geldi. Ülke olarak, hemen bize teslim edilmesini istedik. Artık ne oldu, nasıl olduysa, iki gün içerisinde çıkarıldığı ilk mahkemede serbest bırakıldığını duyduk. Şimdi bize bu kazığı atan ülke bir sokak adı değişimini hak etmedi mi? Eski ismi Çekoslovakya olan, Slovakya ile yollarını ayırdıktan sonra Çek Cumhuriyeti’ne dönüşen ve en son da kendilerine Çekya demeye başlayan bir ülkenin zaten varoluşsal bir takım problemleri olduğu ve isimler konusunda kafasının karışık olduğu açıktır. O zaman, dilimize yapışmış meşhur tekerleme gibi “Çekoslovakyalılaştırılamayabilenler” ifadesini Çekya Büyükelçiliği önündeki sokağın ismi olarak değiştirmeyi teklif ediyorum.
ZEYTİN DALI ENFLASYONU
Serbest bırakılan Salih Müslim takip edilecek ve her gittiği ülkeden istenecekmiş. Vermezlerse, Zeytin Dalı ifadesini taşıyan sokak ve cadde isimlerinde enflasyon yaşayabiliriz. Birbirine yakın semtlerde olan elçilik ve konsolosluklar var. Böyle bir durumda hepsinin önü, arkası, sağı, solu “Zeytin Dalı” olabilir. Saklanan da ebe olur! Adres tarif ederken “Zeytin Dalı caddesinden gir, üç sokak ilerde Zeytin Dalı sokağı var, orayı geçtikten sonra sağdaki ikinci Zeytin Dalı sokağına sap” diyebiliriz ve bu en çok da bizim kafamızı karıştırabilir. En iyi çözüm, İstanbul’daki Zeytinburnu ilçesini bir KHK marifetiyle boşaltıp, bütün binalarını komple yıkıp, yabancı ülkelere ait bütün temsilcilik, konsolosluk, elçilik ve büyükelçilik binalarını burada toplamaktır. Tabii ilçenin adı da Zeytin Dalı olarak değiştirilir, böylece tek tek sokak cadde ismi ile uğraşmamış oluruz. Yedi düvelin tekmiline birden tokat gibi cevap olmaz mı?
“Dost arttırıp düşman azaltma” parolasıyla çıkılan yolda müttefik dediğimiz ülkeler gözümüzün içine baka baka düşmanımıza yardım ediyor, “birlikteyiz” dediğimiz ülkeler bölgesel çözüm toplantılarına Mihraç Ural’ları davet edip konuşturuyor, kırmızı bültenle aradığımız kişileri ellerinde olsa bile vermeyenler var, kimisi “Bakanlarınız gelmesin, kapıdan içeri sokmayız” diyor. “Hani dostlarımız?” diye sorduğumuzda “yalnızlığımızın değerli” olduğunu söylüyorlar. Evet, kardeşim, dış politikamızı iç siyasete dönük hesaplarla şekillendirdikçe, yalnızlığımıza değer vuran çok olacak gibi görünüyor…
Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/cadde-cadde-buyuyen-bir-tepki-vardir_455239
“ÇEKOSLOVAKYALILAŞTIRILAMAYABİLENLER SOKAĞI”
Geçtiğimiz günlerde, kırmızı halı ile ağırlamaktan vazgeçip kırmızı bültenle aramaya başladığımız PYD başkanı Salih Müslim’in Çekya’da göz altına alındığı bilgisi geldi. Ülke olarak, hemen bize teslim edilmesini istedik. Artık ne oldu, nasıl olduysa, iki gün içerisinde çıkarıldığı ilk mahkemede serbest bırakıldığını duyduk. Şimdi bize bu kazığı atan ülke bir sokak adı değişimini hak etmedi mi? Eski ismi Çekoslovakya olan, Slovakya ile yollarını ayırdıktan sonra Çek Cumhuriyeti’ne dönüşen ve en son da kendilerine Çekya demeye başlayan bir ülkenin zaten varoluşsal bir takım problemleri olduğu ve isimler konusunda kafasının karışık olduğu açıktır. O zaman, dilimize yapışmış meşhur tekerleme gibi “Çekoslovakyalılaştırılamayabilenler” ifadesini Çekya Büyükelçiliği önündeki sokağın ismi olarak değiştirmeyi teklif ediyorum.
ZEYTİN DALI ENFLASYONU
Serbest bırakılan Salih Müslim takip edilecek ve her gittiği ülkeden istenecekmiş. Vermezlerse, Zeytin Dalı ifadesini taşıyan sokak ve cadde isimlerinde enflasyon yaşayabiliriz. Birbirine yakın semtlerde olan elçilik ve konsolosluklar var. Böyle bir durumda hepsinin önü, arkası, sağı, solu “Zeytin Dalı” olabilir. Saklanan da ebe olur! Adres tarif ederken “Zeytin Dalı caddesinden gir, üç sokak ilerde Zeytin Dalı sokağı var, orayı geçtikten sonra sağdaki ikinci Zeytin Dalı sokağına sap” diyebiliriz ve bu en çok da bizim kafamızı karıştırabilir. En iyi çözüm, İstanbul’daki Zeytinburnu ilçesini bir KHK marifetiyle boşaltıp, bütün binalarını komple yıkıp, yabancı ülkelere ait bütün temsilcilik, konsolosluk, elçilik ve büyükelçilik binalarını burada toplamaktır. Tabii ilçenin adı da Zeytin Dalı olarak değiştirilir, böylece tek tek sokak cadde ismi ile uğraşmamış oluruz. Yedi düvelin tekmiline birden tokat gibi cevap olmaz mı?
“Dost arttırıp düşman azaltma” parolasıyla çıkılan yolda müttefik dediğimiz ülkeler gözümüzün içine baka baka düşmanımıza yardım ediyor, “birlikteyiz” dediğimiz ülkeler bölgesel çözüm toplantılarına Mihraç Ural’ları davet edip konuşturuyor, kırmızı bültenle aradığımız kişileri ellerinde olsa bile vermeyenler var, kimisi “Bakanlarınız gelmesin, kapıdan içeri sokmayız” diyor. “Hani dostlarımız?” diye sorduğumuzda “yalnızlığımızın değerli” olduğunu söylüyorlar. Evet, kardeşim, dış politikamızı iç siyasete dönük hesaplarla şekillendirdikçe, yalnızlığımıza değer vuran çok olacak gibi görünüyor…
Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/cadde-cadde-buyuyen-bir-tepki-vardir_455239