Bu Blogda Ara

Arşiv

Cumhuriyet-i Muz Savcısı

Cumhuriyet-i Muz Savcısı

Cebimizde 3-5, elimizde 7-9, önümüzde 21-23 ve evimizde 32-42 inç’lik ekranlarda, Beyazıt Öztürk hakkında dev bir “l’inç” kampanyası başladı, hemen akabinde kendisi ve programı hakkında “terör propagandası yapmaktan” soruşturma açıldı.

Kendimi bir an, Cumhuriyet-i Muz ülkesinde bir savcı olarak tahayyül ettim. (Bu ülke hakkında söylenebilecek çok şey olsa da, şimdilik şu kadarını söyleyeyim: Cumhuriyet-i Muz’da bir savcı, “kime ne dâvâ açayım?” diye düşünmez. Reis-i Cumhur-u Muz, herhangi bir konu veya kişi hakkında bir karar verirler ve suçunu ilân ederler. Savcılar da o suça uygun hukukî zemini oluşturmaya çalışırlar.)

Eğer bir Savcı-ı Muz olsaydım, “terör propagandası yapılıyor” kararı verilmiş olan bir program ve yapımcısı hakkında nasıl bir mütalâa yapardım? İşte gerçek hayatla ilgisi olmayan, hayali bir ülkedeki savcının Beyaz dosyasını mütalâası ve iç konuşmaları:
***
Adı: Beyazıt Öztürk
(İçses1: Neden herkes ona “Beyaz” diyor?
İçses2: Efendim, ismini kısaltmak için öyle deniyormuş…
İçses1: İki harf kazanmak için yapılan kısaltma değildir, saf olma İçses2! Osmanlı padişahlarından ikisinin adı Beyazıt idi, o yüzden kullanmak istemiyor olabilir mi?
İçses2: Onların adı “Bâyezîd” idi sanki ama…
İçses1: Halk arasında onlar “Beyazıt” olarak biliniyor. Bir insanın o ismi kullanmaktan imtina etmesi, tarihine, kültürüne “bayaa zıt” hareket ettiğini gösterir. Tarihini inkâr ediyor resmen. Bir de, “bu adam politik hiçbir şey söylemez, rengini belli etmez” diyorlardı… Beyaz nedir abi? Renk değil midir? Hem de “bir kilo toz= bir otoboz + eşantiyon toros” denklemindeki bütün değişkenlerin rengidir! “Toz işiyle bağlantıları var mı?” diye araştırılmalı.
İçses2: Tamam efendim, not aldım, narkotiğe de söyleyelim, onlar da araştırsın…
İçses1: Hem sonra, soyadını neden kullanmıyor? Kesin, “Türk” kelimesi geçtiği içindir. Soyadını kullanmaktan kaçınması bile terör örgütü sempatizanı olduğunu gösterir)
Programın Adı: “Beyaz Show”
(İçses1: Türkçe o kadar kelime varken neden yabancı bir kelime seçmiş program ismine?
İçses2: Efendim yurtdışında bu işi yapanlar da programlarına bu ismi veriyor, bu kelime de özel kanallarla birlikte yerleşti dilimize. Şarkılarda da geçiyor… Herkesin bildiği ve kullandığı bir kelime haline geldi.
İçses1: O zaman neden “şov” yazmıyorlar? “W” harfi alfabemizde var mı? Kürtçe başka bir anlamı olup olmadığını da araştıralım.
İçses2: Alfabemizde değil, ama 2013 yılında hükümetimizin “Çözüm Süreci” için getirdiği bir düzenleme ile q, w, x gibi harflerin kullanımı artık yasal…
İçses1: Neyse ne… “Şov programı yapıyorum” görüntüsü altında karanlık işler çeviren bir adamın filmi vardı, neydi onun adı?
İçses2: “Confessions of a dangerous mind/Tehlikeli Aklın İtirafları”
İçses1: Hah işte o… Gördük “şovmen”i o filmde! Şov programını alet ederek CIA tetikçiliği yapıyordu. Kim bilir bunun altından neler çıkacak?)
***
Jenerik Müziği Sözleri: … yirmi sene oldu, ne diyorsun usta? …
(İçses1: Usta falan diyor… Bak bakalım Reis-i Cumhur-u Muz’a lâf mı çakıyor yoksa?
İçses2: Olumsuz efendim, herhangi bir ima yok gibi…)

Veni vidi vici
Ah canımın içi

(İçses1: Ne olduğunu anlamadan, gördün mü linçi? Ah canımın içi….)
***

Telefonla bağlanan seyircinin sözleri:
“Ülkenin doğusunda yaşananların farkında mısınız? Burada yaşananlar ekranlarda çok farklı aktarılıyor. Sessiz kalmayın. İnsan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun ve artık bize el verin. Yazık; insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın! Ölen çocuklara sevinen insanlar var. Onlara hiçbir şey diyemiyoruz, yazıklar olsun demekten başka…”
(İçses2: Efendim, “çocuklar ölmesin, analar ağlamasın” diyor, bu ifadeleri, hükümeti oluşturan partimiz seçim sloganı olarak kullanmıştı. Sonra başımız derde girmesin…
İçses1: Seçim bitti, şartlar değişti. Hem o analarla çocukların orada ne işi var? Çekin çocukları aradan, alın gidin.
İçses2: Efendim, nereye gitsinler? Eskiden köyler boşaltılıp şehirlere taşıtılıyordu insanlar.
Koca şehri mi boşaltacağız şimdi?
İçses1: Bilmiyorum İçses2 efendi, onu da ulu’l emirlerimiz düşünsün! Ben kendi vazifemi yaparım.
Seyirciler ne yapmış bu sözlerden sonra?
İçses2: Alkışlamışlar efendim.
İçses1: Alkışı duydum, ihaneti gördüm. Hepsini soruşturmaya dâhil edin. Gerekirse ifadelerini alın.
İçses2: Efendim, stüdyodaki seyircilerin listesini bile bulmamız zaman alacak. Çoğu başka şehirlerden geliyor…
İçses1: Dede’lerden biri yazmasa uğraşmayacağım da, yazmış işte bir kere… Hatta bu yayını evde ekran başında izleyip tepki vermeyen bütün izleyicileri de soruşturun.
İçses2: Efendim bence onun için acele etmeyelim. Küçük bir gazeteci nasılsa o seyircilerin listesini Cem eder, yayınlar. Biz de hazır listeyi kullanırız…
İçses1: Harikasın İçses2! Haydi bakalım, başlasın soruşturma!)
***

Böyle mütalâa edilirse adamın Beyaz değil gri, hem de “pis gri” olduğu ortaya çıkmıyor mu? Allah’tan Cumhuriyet-i Muz’da yaşamıyoruz ve bunların hiçbiri gerçekleşmedi…

Link: http://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/cumhuriyet-i-muz-savcisi_380281
Tarih: 18 Ocak 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız denetlendikten sonra uygun görülürse yayınlanacaktır. Genel ahlâka mugayir ifadeler, hakaretler veya spam türündeki muhtevaya sahip yorumlar, takdir edersiniz ki, yayınlanmayacaktır. Onun haricinde her türlü yorum yapabilirsiniz, yapınız hatta...

Öne Çıkan Yayın

Toptan Fiyatına Adalet!

  İbrahim Özdabak Karikatürü Bazı işlerde kolaya kaçmak ve kısa yoldan işi halletmek için toptancılık yoluna gidilir. Alışveriş yaparken m...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İlgili Diğer Yazılar: