Tarım ve Hayvancılık Bakanı Bekir Pakdemirli
Türkiye’de hayvanların takibini daha iyi yapabilmek için yeni bir kulak
küpesi üzerinde çalışmalar yaptıklarını söyledi ve ekledi:
“Kulak küpesi şu; her hayvanın kulağına bir tane
cep telefonu asacağız. Yurtdışı toplantılarında anlatıyorum, çok
hoşlarına gidiyor: ‘Bu inekten ineğe konuşmak için değil, insanların
bilgi sahibi olması için’. İçinde komple cep telefonu altyapısı olan bir
küpe. Bu bir cep telefonu, ama sürekli çalışan bir cep telefonu değil.
Pili 5 sene dayanıyor. 2-3 günde bir uyanacak. Ondan sonra başlayacak;
‘Merhaba, benim adım şu, ben buradayım, hayattayım, vücut ısım çok iyi,
hasta değilim’ veterinere SMS atacak. Belli bir coğrafi bölgeyi
geçmemesi gerekiyorsa, ‘bana belirlediğiniz alandayım’ diyecek. Trakya
ari bir bölge meselâ.
Ama Trakya’ya Van’dan bir hayvan giriyorsa haberimiz olacak. Şap veya diğer hastalıklar. Türk mühendislerince yapılan, orijinal fikri bana ait bir proje. Mezbahanede hayvan kesilince haberimiz olsun diyoruz. Hayvanın kafası gidiyor, kafayla birlikte küpe duruyor. Halbuki burada vücut ısısı düşünce, sizlere ömür diyeceksiniz.” Bir hayvanın SMS’i kesilirse, artık eSaMeSinin de okunmadığını anlayacağız her halde...
Bakan bey, bunun kendi orijinal fikri olduğunu söylüyor, ama kısaca “IOT” denilen nesnelerin interneti kavramı tam da böyle bir şeylere imkân tanıyor ve yeni değil. İneklerin IOT’ları çok sevdiği bilinen bir şey. Hollanda’da çok gelişmiş uygulamalarının olduğunu söylüyorlar.
Vatsağıp Grupları
Kulaklarında cep telefonu ve internet teknolojisi taşıyan inekler, sadece veterinere SMS atmakla yetinirler mi acaba? Ya bize haber vermeden kendi aralarında haberleşmeye başlarlarsa? Misal, “vatsağıp” grupları kurabilirler. Bir inek, mavi renkli çitlere bir çift tok atarsa “sağıldı” bilgisi paylaşmış olur. Grupta herkes birbirine “çayırlı Cumalar” diler. Çayırların fethi, hacetlerin def’i için “Allah çayırlara vesile kılsın” gibi güzel duâlar paylaşırlar. Devletin cebinden bir kuruş çıkmayacak şekilde SSBS (Sen Sağ Ben Selâmet) yöntemiyle Şehir Mezbahaları’nda sağılacak inekler için hazine günlük asgarî 500 bin SMS garantisi verir, onun altında SMS gelirse öküz altında buzağı aranır.
SÜTÖ
Vatsağıp falan neyse de, ya George Orwell’in Hayvan Çiftliği kitabındaki gibi isyan çıkarmaya niyetlenen hayvanlar olursa? Hafazanallah, SÜTÖ isimli bir örgüt kurarlarsa? Kulaktan kulağa şifreli haberleşme için “sütlock” yazılımı kullanabilirler. Böyle bir şey vuku bulursa, derhal S serisi saman çöpü bulunduran inekler derdest edilir, Sütüntü dergisi ve Saman gazetesi aboneliği ile Samandolu kanalını favori listesinde bulundurmak, örgüt üyeliğine delil kabul edilir. Bankasaman’ın önünden geçenin gözünün yaşına bakılmaz. Kulaklarındaki küpelerden günde 20 saat kaset dinleyip ağlarken, sütlerine gözyaşlarını katan tezcanlı inekler de çıkacaktır. Ne diyelim, büyükbaşın büyük derdi olur...
Diyanet’in mesajları
Diyanet, sağolsun, zaman zaman vatandaşlara bazı dinî konularda hatırlatmalar yapıyor. Meselâ, TOKİ marifetiyle satın alınacak konutlar için kullanılacak kredilerde enflasyon miktarına eşit veya onun da altında bir faiz uygulamasına cevaz verdi. Sübhanallah, bu hatırlatma tam da konut satışlarının düştüğü ve inşaat piyasasının kriz yaşadığı bir zamana denk geldi. Halbuki TOKİ yıllardır satış yapmaktaydı ve satış usûlünde bir değişiklik yapmamıştı. Fetvayı temellendirdikleri enflasyon oranının, 15-20 yıl içerisinde alacağı değerleri hesaplamış ve büyük ihtimalle faiz oranlarının altına düşmeyeceğini tahmin etmiş olabilirler mi? Öyleyse, ekonomiden epey iyi anlıyor olmalılar. Pazar alış verişlerini akşam saatlerinde yapmaya vatandaşı davet etmelerine de şaşırmamalı o zaman... Akşam saatlerinde elde kalan ve belki de ertesi gün/lere kalırsa bozulabilecek malları pazarcıların belli bir zararı göze alarak daha ucuza sattığı söylenebilir. Bu durumda akşam pazarı tavsiyesi, pazarcı esnafının açıkça zarar etmesini teşvik anlamına gelmez mi? Satın alanlar vatandaş da pazarcı değil mi? Sonra, diyelim ki, herkes alış verişini akşama bıraktı, akşam saatinde yükselen taleple birlikte arz sabitken fiyatlar nasıl düşebilir?
Geçtiğimiz haftalarda Kur’ân kursu inşaatı ile ilgili açıklamaları tartışma konusu olmuştu. Kur’ân denince akla kurs inşaatı ve tuğla gelmese, Cennet de köşk-saraya indirgenmese daha iyi olmaz mı? İmar yerine iman öncelense, siyasî gücün en çok ihtiyaç duyduğu konularda o ihtiyaca dair bir dinî hükmü siyasinin işine gelecek şekilde anlatmaktan vazgeçilse, kuruma duyulan güven artmaz mı?
Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/buyukbasin-buyuk-derdi_513168
Ama Trakya’ya Van’dan bir hayvan giriyorsa haberimiz olacak. Şap veya diğer hastalıklar. Türk mühendislerince yapılan, orijinal fikri bana ait bir proje. Mezbahanede hayvan kesilince haberimiz olsun diyoruz. Hayvanın kafası gidiyor, kafayla birlikte küpe duruyor. Halbuki burada vücut ısısı düşünce, sizlere ömür diyeceksiniz.” Bir hayvanın SMS’i kesilirse, artık eSaMeSinin de okunmadığını anlayacağız her halde...
Bakan bey, bunun kendi orijinal fikri olduğunu söylüyor, ama kısaca “IOT” denilen nesnelerin interneti kavramı tam da böyle bir şeylere imkân tanıyor ve yeni değil. İneklerin IOT’ları çok sevdiği bilinen bir şey. Hollanda’da çok gelişmiş uygulamalarının olduğunu söylüyorlar.
Vatsağıp Grupları
Kulaklarında cep telefonu ve internet teknolojisi taşıyan inekler, sadece veterinere SMS atmakla yetinirler mi acaba? Ya bize haber vermeden kendi aralarında haberleşmeye başlarlarsa? Misal, “vatsağıp” grupları kurabilirler. Bir inek, mavi renkli çitlere bir çift tok atarsa “sağıldı” bilgisi paylaşmış olur. Grupta herkes birbirine “çayırlı Cumalar” diler. Çayırların fethi, hacetlerin def’i için “Allah çayırlara vesile kılsın” gibi güzel duâlar paylaşırlar. Devletin cebinden bir kuruş çıkmayacak şekilde SSBS (Sen Sağ Ben Selâmet) yöntemiyle Şehir Mezbahaları’nda sağılacak inekler için hazine günlük asgarî 500 bin SMS garantisi verir, onun altında SMS gelirse öküz altında buzağı aranır.
SÜTÖ
Vatsağıp falan neyse de, ya George Orwell’in Hayvan Çiftliği kitabındaki gibi isyan çıkarmaya niyetlenen hayvanlar olursa? Hafazanallah, SÜTÖ isimli bir örgüt kurarlarsa? Kulaktan kulağa şifreli haberleşme için “sütlock” yazılımı kullanabilirler. Böyle bir şey vuku bulursa, derhal S serisi saman çöpü bulunduran inekler derdest edilir, Sütüntü dergisi ve Saman gazetesi aboneliği ile Samandolu kanalını favori listesinde bulundurmak, örgüt üyeliğine delil kabul edilir. Bankasaman’ın önünden geçenin gözünün yaşına bakılmaz. Kulaklarındaki küpelerden günde 20 saat kaset dinleyip ağlarken, sütlerine gözyaşlarını katan tezcanlı inekler de çıkacaktır. Ne diyelim, büyükbaşın büyük derdi olur...
Diyanet’in mesajları
Diyanet, sağolsun, zaman zaman vatandaşlara bazı dinî konularda hatırlatmalar yapıyor. Meselâ, TOKİ marifetiyle satın alınacak konutlar için kullanılacak kredilerde enflasyon miktarına eşit veya onun da altında bir faiz uygulamasına cevaz verdi. Sübhanallah, bu hatırlatma tam da konut satışlarının düştüğü ve inşaat piyasasının kriz yaşadığı bir zamana denk geldi. Halbuki TOKİ yıllardır satış yapmaktaydı ve satış usûlünde bir değişiklik yapmamıştı. Fetvayı temellendirdikleri enflasyon oranının, 15-20 yıl içerisinde alacağı değerleri hesaplamış ve büyük ihtimalle faiz oranlarının altına düşmeyeceğini tahmin etmiş olabilirler mi? Öyleyse, ekonomiden epey iyi anlıyor olmalılar. Pazar alış verişlerini akşam saatlerinde yapmaya vatandaşı davet etmelerine de şaşırmamalı o zaman... Akşam saatlerinde elde kalan ve belki de ertesi gün/lere kalırsa bozulabilecek malları pazarcıların belli bir zararı göze alarak daha ucuza sattığı söylenebilir. Bu durumda akşam pazarı tavsiyesi, pazarcı esnafının açıkça zarar etmesini teşvik anlamına gelmez mi? Satın alanlar vatandaş da pazarcı değil mi? Sonra, diyelim ki, herkes alış verişini akşama bıraktı, akşam saatinde yükselen taleple birlikte arz sabitken fiyatlar nasıl düşebilir?
Geçtiğimiz haftalarda Kur’ân kursu inşaatı ile ilgili açıklamaları tartışma konusu olmuştu. Kur’ân denince akla kurs inşaatı ve tuğla gelmese, Cennet de köşk-saraya indirgenmese daha iyi olmaz mı? İmar yerine iman öncelense, siyasî gücün en çok ihtiyaç duyduğu konularda o ihtiyaca dair bir dinî hükmü siyasinin işine gelecek şekilde anlatmaktan vazgeçilse, kuruma duyulan güven artmaz mı?
Link: https://www.yeniasya.com.tr/adnan-nacir/buyukbasin-buyuk-derdi_513168
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetlendikten sonra uygun görülürse yayınlanacaktır. Genel ahlâka mugayir ifadeler, hakaretler veya spam türündeki muhtevaya sahip yorumlar, takdir edersiniz ki, yayınlanmayacaktır. Onun haricinde her türlü yorum yapabilirsiniz, yapınız hatta...